Eş Genel Başkan Yardımcımızın açıklaması:

Türkiye-Suriye sınır hattındaki ve Suriye’nin Latakya idari birimi bünyesinde bulunan Kesab bölgesi ve çevresindeki köylere yapılan ve 21 Mart’ta başlatılan saldırılar yoğunlaşıyor. 

Saldırıya katılanlar arasında El-Kaide’nin Suriye kolu El Nusra Cephesi ve ona bağlı gruplar, Suudi Arabistan’ın kontrolündeki İslam Tugayı da bulunuyor. Kuveytli ve Körfezli Selefi Şeyhleri bu saldırılara destek veriyor. Saldırganlar, sahil bölgesini ‘Nusayriler, Yahudiler ve Hıristiyanlar tarafından işgal edilmiş’ olarak değerlendiriyor ve bu durumu sonlandırmak için saldırıyor. 

Bu örgütlerin önemli bir kısmı saldırı bölgesine Türkiye topraklarından giriyor. Geçtiğimiz günlerde tam donanımlı ve bol miktarda teçhizatla yakalanan 3 kişinin aidiyetleri de bu gerçeği bir kez daha vurguluyor. Türkiye, silahlı ve paralı çetecilerin kendi topraklarından Suriye’ye girmelerine müsaade ediyor, lojistik destek veriyor. 

Üstelik bu yeni bir durum değil. Rojava Kürdistanı’nda da, aynı şekilde Türkiye’den giriş yapan çeteler halklara saldırdı. Rojava Kürtleri, kendilerini koruyarak bu saldırıları püskürttü.

Kesab ve civarında, cihatçı grupların Ermenilere ve Alevilere yönelik katliam girişiminde bulunması tehlikesi her geçen gün artıyor. Kesab’da Ermeni, Melkit, Rum, Alevi ve Süryaniler yaşıyor. Bu kasaba, Suriye’de bir arada yaşam örneklerindendir. 

Can güvenliği bulunmayanlar bölgeyi terk ederek civardaki köylere sığınıyor. Ne hazindir ki, 1915’te Türkiye’den Suriye’ye tehcirle gönderilen Ermeniler, bugün AKP Hükümeti’nin desteğiyle yeniden sürgüne tabi tutuluyor. Sadece Kesab’da değil, Halep’teki Ermeni mahalleleri de saldırıların hedefi durumunda. Ağırlıklı olarak Ermenilerin yaşadığı Aziziye, Telefon Havi, Süleymani, Nor Küğ ve Tilel mahalleleri füzeli saldırılara ve bombalamaya maruz kalıyor. 

Suriye’de yaşanan ve onbinlerce insanın canına mal olan iç savaşın sona ermesinin yolu, yeni ve demokratik bir Suriye’nin inşa edilmesidir. Farklı kimliklerin, kültürlerin, inançların ve anadillerin bir arada yaşadığı Suriye’de demokrasi ancak bu farklılıkların eşitliği üzerinden gerçekleşir. 

Üstelik bunun ilk örneği ortaya çıkmıştır. Kürt, Arap ve Süryanilerin yaşadığı Rojava Kürdistanı’nda, halkların eşitlik temelinde temsil edildiği özerk kanton yönetimleri oluşturulmuştur. Rojava’da başlayan demokrasi hamlesinin tüm Suriye’ye yayılması, iç savaşın sona ermesinin koşullarını yaratır. 

AKP iktidarı, Suriye’deki gelişmelerde ve iç savaşta açık veya örtük taraflardan biri olma politikasını sürdürdükçe, Kesab ve benzeri saldırıların da ortağı olacaktır. AKP iktidarı, Kesab’dan elini çekmeli, cihatçı çetelere lojistik ve mali destek sağlamaktan uzak durmalıdır. 

Saruhan Oluç
HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı

25 Mart 2014