"Hükümetin AİHM savunması itiraftır"

Hukukçu milletvekillerimizden Aycan İrmez, Ayşe Acar Başaran, Erol Dora, Mehmet Emin Adıyaman ve Meral Danış Beştaş; Hükümet’in 11 HDP milletvekilinin tutukluluğu ile ilgili AİHM’e verdiği savunmaya ilişkin basın toplantısı düzenledi. Meclis’te düzenlenen basın toplantısında şu ifadeler kullanıldı: 

Ayşe Acar Başaran: 

Aslında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) verilen cevap AYM’nin verdiği kararın bire bir kopyasıdır. Bizim düşüncemiz bu ikisinin de aynı kalemden çıktığıdır. Bire bir aynı şeyler ifade ediliyor. AİHM’in cevabını hiç İngilizce bilmeyen biri incelediyse cevabı anlayabilir. Çünkü çarpıtmasına kadar aynı şeyleri AİHM’e cevap olarak göndermişler. 

İktidarın 2 buçuk yıldır bizi illegalize etmeyi amaçlayan söylemleri var. 6-8 Ekim, Ceylanpınar, Suruç ve en nihayetinde sokağa çıkma yasakları, dayanakları. AİHM’e verilen cevapta da “öncelikle Türkiye’nin koşullarını anlatalım” diyorlar ve kendi bakış açılarıyla o dönemi hukuki metin gibi sunuyorlar.

Ceylanpınar ve Suruç hala aydınlatılmadı 

Ceylanpınar bir milat ve hala karanlıkta. Hala bu olay gün yüzüne çıkarılmadı. Biz onlarca defa Meclis Araştırma Önergesi verdik ve taleplerde bulunduk. İktidardan bize cevap gelmedi ama iktidar bu olayı bizim aleyhimize bir olay olarak AİHM’e sunuyor. 

Bir başka olay da Suruç katliamı. Nasıl gerçekleştiğini bütün kamuoyu biliyor. Göz göre göre gençler katledildi, göz göre göre hayatta kalanlara hala eziyet ediliyor. Ama bizim aleyhimize bir vaka olarak sunuluyor.

6-8 Ekim’de 42 değil, 50’den fazla kişi hayatını kaybetti

Bir başka olay 6-8 Ekim. İktidarın tamamen çarpıttığı bu olaya ilişkin tüm cümleleri AİHM’e sunulan cevap metninde. Şu anda iktidar o dönemde kaç kişinin hayatını kaybettiğini bile bilmiyor. 42 diyor ama biz 42 olmadığını biliyoruz. Ama bu olaylar sadece kendi cephesinden politik olarak değerlendirdiği için sayılar bile tam bilinmiyor. O dönem 50’den fazla insan hayatını kaybetti. O dosyaların birçoğu takipsiz kaldı, faillerin birçoğu elini kolunu sallayarak dolaşıyor. 

Bizi kendi dillerinde konuşmaya zorlamaktan vazgeçsinler 

Bir başka hedef gösterildiğimiz konu sokağa çıkma yasakları. O dönem Türkiye’de bir savaş vardı, sivil insanlar katledildi. Bunu söyleyen sadece biz değiliz. Birleşmiş Milletler raporu, AİHM’e yapılan başvurular ve alınan tedbir kararları var. Bizi kendi dillerinde konuşmaya zorlamaktan vazgeçmeye davet ediyoruz. 

Hükümetin AİHM savunması itiraftır 

Dokunulmazlıkların kaldırılmasının temel gerekçesi HDP ve HDP’nin politikasıydı. Biz bunu hep söylüyorduk. AİHM’e verdikleri cevapta kendileri de ifade etmişler. CHP ve MHP ile birlikte HDP’ye karşı yaptıklarını itiraf etmişler. Gerekçe olarak da çatışmalı süreci göstermişler. Bir bakalım; milletvekillerimiz tutuklandıktan sonra çatışmalı süreç sonlandı mı, daha da mı arttı?

Bu cevap, bu rezalet Türkiye tarihine bir kara leke olarak geçecek

AKP bir tarafıyla itiraf etmiş bir taraftan da Türkiye’de hukuk olmadığını ifade etmiş. Eskiden sadece Türkiye’de hukuk olmadığı aşikardı şimdi tüm uluslararası alanlarda biliniyor bu ülkede hukuk olmadığı. Hakikat saklı kalmaz. Bu cevap, bu rezalet Türkiye tarihine bir kara leke olarak geçecektir. 

Meral Danış Beştaş:

Türkiye AİHM sürecini uzatmak için çok ciddi bir çaba gösterdi ve son verilen tarihte bu savunmayı verdi. Aslında savunma yapacakları bir olgu yoktu. 

AİHM sözleşmesini ihlal ettiği iddia edilen biz değiliz Hükümet

Bu bir savunma değil. Bir iddia gibi sunulmuş. Burada şikayet edilen, AİHM sözleşmesini ihlal ettiği iddia edilen biz değiliz, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetidir. 

Savunmada 123 defa “PKK”, 94 defa “KCK” yazılmış. HDP ise 39 defa geçiyor. Aynı söylem. Aslında yüzde 70’i mükerrer. 

Dokunulmazlıkların kaldırılması sürecinden başlayarak o dönemki söylemler ve şu ana kadar devam eden söylemler önce savcılıklar tarafından emir telakki edildi. Sonra iddianameye ve sonra AYM hükmüne dönüştü. Bu silsileye yan yana şunları koyun, Erdoğan’ın söylemlerini, hazırlanan fezlekenin onunla aynılığını, sonra iddianamenin, sonra kararın, sonra AYM kararının nasıl aynı olduğunu. Aslında bu yalan üzerine kurulu, Türkiye’yi, AİHM’i aldatmaya dönük bir söylem.

AİHM ezberlerle yanıltılmaya çalışılıyor

AİHM de böyle hukuki bir metin diyemeyeceğimiz siyasi bir değerlendirme ile, ezberlerle yanıltılmaya çalışılıyor. 

Gülser Yıldırım kararına atıf var. Yıldırım kararı talimatla verildi. AYM de kararında bunu yazdı. Bu siyasi bir metindir dedi. AİHM’e verilen savunmada da Gülser Yıldırım kararı onlarca defa referans gösterilmiş. Bu ne kadar zorda olduklarını gösteriyor. 

AİHM’e tazminat için başvurmadık 

141. madde haksız tutuklamadan dolayı tazminat yolunu açar. Diyorlar ki neden 141’e başvurmadılar, iç hukuk yolları bitmedi. AİHM cevabında yüzlerce defa 141 kullanılmış. Bakın, milletvekilleri tazminat almak için başvuru yapmadılar. Halk iradesinin teslimi için başvuru yaptılar. Bu iç hukuk yolu da değildir. Kişinin takdirine bağlıdır. 

Şiddeti bitirmek için tutuklamaları yaptıklarını söylediler. Yani kararın yargı tarafından verilmediğini ısrarla itiraf ediyorlar. Biz biliyoruz hiçbir milletvekilimiz yargı kararıyla cezaevinde değil. Demokratik toplumun köküne dinamit koyan bir operasyonu demokratik toplum için yaptık diyecek kadar da yüzsüzler. 

Partimize yönelik 4 Kasım darbesi ve devamı demokratik toplumu yerle bir etmektedir. Bu kadar pespaye bir savunma utanç vericidir. 

Siz oyun kurucusunuz 

Cezaların ne zaman alınacağına dair kararı siz vermediniz mi? Bu kadar hızlanmasına siz sebep olmadınız mı? Yerel mahkemeler ceza verdi, yapacağımız bir şey yok diyorlar. Tamam da bu oyunun kurucusu sizsiniz. Oyun kurucu olarak bu kadar yüz kızartıcı bir beyanda bulunmaları talihsizlik. 

100 yıllık ezberlerin üzerine yürüdüğümüz için sanık sandalyesindeyiz

Eş genel başkanlarımız başta olmak üzere tüm vekilleri hakkındaki davalar düşünce özgürlüğü ile ilgili. Biz şiddetsiz bir çözümü savunduğumuz, 100 yıllık ezberlerin üzerine yürüdüğümüz için şu anda sanık sandalyesinde oturuyoruz Daha iki gün önce bir milletvekilimiz Kürdistan dediği için neredeyse linç edildi. 

Bir taraftan Kemal Kılıçdaroğlu ve Devlet Bahçeli’nin ifade verdiğini söylüyorlar. Demirtaş 407 gündür mahkemeye çıkmak, savunma yapmak istediğini söylüyor ama çıkarmıyorlar. Kaldı ki hukuk sisteminizi hiçbir yerine savunamaya gitmemek tutuklama sebebi değildir. 

AİHM’i aldatma peşindeler 

Bunlar AİHM’i aldatma peşindeler. Darbe AYM’nin iş yükünü artırdı tezi de bomboş bir başka gerekçe. 

Bir başka gerekçeleri de şu: Milletvekillikleri devam ediyor. Bu kadar ciddi sonuçları olmasa buna kahkahalarla gülerdik. 4 duvar arasında vekillik nasıl devam eder? Sadece birinci derece yakınlarıyla görüşmelere izin verilen bir rehin durumundan söz ediyoruz. Bizler bile milletvekilleri olarak ziyaret edemiyoruz, istisnalar hariç. Milletvekilliği nasıl devam edecek?  Bir önerge vermek isteyince 1 ay sonra ulaşıyor. Mektup okuma komisyonunun okuduğu bir önerge milletvekilliği midir? Bu ne kadar hukuk tanımaz olduklarını bir kez daha ortaya koymuştur.

Bu bir savunma değil daha önce kurdukları organizasyonun, “HDP’yi nasıl tasfiye ederiz’in olurunu, daha öncekilerin aynısını tekrar tekrar ifade etmektir. 

Hukuk herkese lazımdır. Sadece HDP’ye değil. Hepimizin hukuk güvenliği hakkı vardır. u anda iktidar kendi yolsuzluklarını, hırsızlıklarını örtmek için hukuku sadece bir sopa olarak kullanıyor. 

HDP’ye asla boyun eğdiremeyecekler

HDP bu ülkede milyonlarca insanı temsil eden demokratik siyaset yürüten bir parti olarak yoluna devam edecek. HDP’yi tasfiye etmeyi önüne hedef olarak koyanlar şiddeti de seçenek olarak koyuyorlar. Ama biz barış ve demokrasi talebimizi her zeminde ifade edeceğiz. HDP’ye asla boyun eğdiremeyecekler. 

SORU: Demirtaş’ı ziyaret etme taleplerinize nasıl yanıtlar alıyorsunuz?

Bir yanıt almıyoruz. Hiçbir yanıt verilmiyor. Bir defa Bekir Bozdağ plan bütçe komisyonunda dedi ki “bu benim takdirim ve ben izin vermiyorum” dedi. Aynı yok devam ediyor. İdarede süreklilik esas. 

15 Aralık 2017