İdris Baluken: Darbenin siyasi ayağıyla ilgili tek bir soruşturma süreci yok. Bu nasıl bir samimiyetsizlik?


Grup Başkanvekilimiz İdris Baluken, TBMM Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada şu hususları belirtti: 

AKP grup önerisi ile Meclisin çalışma saatlerini düzenlemeyle ilgili bir öneri sunmuşsa da özellikle 15 Temmuzdan itibaren adım adım işlevsizleştirilen, iradesi hiçe sayılan ve âdeta bir vesayet altına alınmış Meclis pratiğiyle karşı karşıyayız. Bir kere, bununla yüzleşmeden buradan ne Meclisin gündemini ne de Meclisin çalışma saatlerini, çalışma takvimini doğru dürüst bir şekilde tartışamayız, ele alamayız. Biz, özellikle, olağanüstü hâl ilanı ve kanun hükmündeki kararnamelerle bu Parlamentonun iradesinin boşa çıkarıldığı dönemde bütün uyarılarımızı yaptık. Bunun açık bir darbe uygulaması olacağını, Parlamento dışında bir iradenin Parlamentoya sürekli birtakım yasal düzenlemeler dayatma yetkisinin olmadığını ifade ettik. 

Meclis 15 Temmuz darbesini 4 siyasi partinin ortak iradesiyle boşa çıkardı. 4 partinin duruşuyla bu Meclise yönelik bombalama yapılsa bile 79 milyonun iradesinin teslim alınmayacağı bütün dünya kamuoyuna gösterildi. Darbeden hemen sonra 4 partinin altına imza atmış olduğu deklarasyon ileriye dönük son derece önemli mesajlar taşıyordu. Darbeyi boşa çıkarmış bir Meclise, maalesef, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AKP Grubu güvenmedi, bu Meclis üzerinden darbeyle mücadele edilmesi gerektiğiyle ilgili hiçbir uyarıyı dikkate almadı. Sizler Meclis iradesiyle bu süreci yönetmek yerine, maalesef, tek kişinin iradesini esas alan ve bu Meclisin iradesini de boşa çıkaran bir uygulamaya imza attınız. 

15 Temmuz Darbe girişiminin hemen sonrasında Mecliste bir darbe komisyonu kuruldu ve 4 siyasi partinin ortak iradesiyle, bu komisyonun bir an önce çalışması gerektiği ifade edildi. Maalesef, iktidar partisi önce üye vermeyerek sonra Meclisin tatile girdiği döneme denk gelecek şekilde o darbe komisyonunun çalışmasını engelledi.  Düşünün, ülkenin gündeminde 15 Temmuz darbesi var, Mecliste bir komisyon kurulmuş ama bu komisyon tek bir çalışmaya imza atmamış, o tarihten bugüne kadar darbenin siyasi ayağıyla ilgili tek bir süreç yürütülmemiş. 

Hayatının bir döneminde cemaat okullarında okuyan, evlerinde kalan, hatta Bank Asya'da çay içenlere bile yönelik her türlü uygulama yapılıyor. Cemaatle hiç alakası olmayan Kürt, Alevi, sol, sosyalist muhalif kesimlere yönelik tam bir tasfiye operasyonu, âdeta toplumsal yaşamı soykırım anlayışıyla devreye geçiliyor. Buna karşın darbenin siyasi ayağıyla ilgili tek bir çalışma yok, tek bir soruşturma süreci yok. Bank Asya'da çay içenin işine son ver, tutukla, cezaevine gönder ama ByLock sistemine sahip bakanla ilgili ya da milletvekilleriyle ilgili tek bir süreç yürütme. Bu nasıl bir samimiyetsizlik?

Yine bu Meclis tatile girmeden hemen önce 4 siyasi partinin ortak iradesiyle kayyumla ilgili düzenleme torba yasadan çıkarıldı. Ancak verdiğiniz sözler, ortaya koyduğunuz iradeye rağmen kayyumla ilgili bir düzenleme kanun hükmünde kararname olarak getirildi, hiçbirinizden ses çıkmadı. Bizim irademize, bizim vermiş olduğumuz sözlere "Saygısızlık var burada." demediniz. Bu nasıl bir anlayıştır? Bu Meclisin 4 siyasi partisinin iradesi bir kişinin karar verdiği bir KHK'yla boşa çıkarılacaksa o zaman burada neyi tartışacağız? "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir." yazıyor, bu pratik ona mı uyuyor? Bence bu yazıyı değiştirelim artık, egemenlik kayıtsız şartsız tek kişidedir. Belediyelerde de değiştirelim. Yüzde 80 oy almış belediye başkanının yerine memur atayarak görevden alacaksanız "Egemenlik kayıtsız şartsız kayyumdadır" yazın.