İki yurttaşın helikopterden atılmasına ve işkence ve kötü muamelenin son bulmasına ilişkin önergemiz

Grup Başkanvekillerimiz Meral Danış Beştaş ve Saruhan Oluç, Osman Şiban ve Servet Turgut isimli yurttaşların 19 Eylül 2020 tarihinde, Van'ın Çatak ilçesinde işkence edilerek helikopterden atılmalarını TBMM gündemine taşıdı. Şiban ve Turgut'a uygulanan işkenceye dikkat çeken Beştaş ve Oluç, Türkiye’de sistematik bir hal almış olan işkence ve kötü muamelenin son bulması ve cezasızlık politikalarının engellenmesi amacıyla araştırma komisyonu kurulmasını talep etti. İlgili önergede şu ifadeler yer aldı:

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

İşkence ile, işkence ve kötü muamelenin kendisine alan bulabildiği toplumsal ve siyasal koşullarla, işkenceyi koruyup kollayan ve cezasız bırakan odaklarla mücadele etmek, yasama organının en önemli sorumluluklarındandır. Türkiye’de sistematik bir hal almış olan işkence ve kötü muamelenin son bulması, cezasızlık politikalarının engellenmesi ve işkenceye açıkça karşı çıkan mevzuatın uygulanabilmesi adına Anayasa’nın 98 inci ve İçtüzüğün 104’üncü ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılması için gereğini arz ve teklif ederiz.

GEREKÇE

İktidarın ‘işkenceye sıfır tolerans’ sözünün geçersiz olduğu, ‘işkenceciye sıfır ceza’ anlayışının geçerli hale geldiği bir dönem yaşanmaktadır. Son yıllarda artan işkence ve kötü muamele uygulamaları üzerinden topluma, siyasal ve toplumsal muhalefete gözdağı verilmektedir. İktidar, toplumsal kesimlerin varlığından şüphe duymaz hale geldiği işkence pratiklerinin varlığını her fırsatta reddetse de, yaşanan her işkence ve kötü muamele örneği, işkencenin ülkemizde kronikleştiğini ve sistematik hale geldiğini göstermektedir.
19 Eylül 2020 tarihinde basına yansıyan haberlere göre, 11 Eylül’de Van’ın Çatak ilçesinde askerler tarafından gözaltına alınan, kendilerinden iki gün boyunca haber alınamadıktan sonra Van Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesinin yoğun bakım ünitesinde oldukları ortaya çıkan Osman Şiban ve Servet Turgut’un raporları yüksek bir yerden, - ki bu yüksek yerin helikopter olduğu anlaşılmaktadır - atıldıklarına dair iddialar içermektedir. Operasyona çıkan askerler tarafından gözaltına alınan Şiban ve Turgut’un tıbbi durumlarına göre, kendilerine ağır işkence edilmiştir. Osman Şiban hafıza kaybı yaşamış, Servet Turgut ise yoğun bakımda tutulmuştur.

Osman Şiban’ın 20 Eylül’de ortaya çıkan epikriz raporunda, “yüksekten düşme” şikayetiyle Emniyet güçleri tarafından hastaneye getirildiği belirtilmiştir. Bahsi geçen rapor da helikopterden atılma iddiasını doğrular niteliktedir. Olayın basında sıkça yer alması sonucunda, Van Valiliği tarafından yapılan yazılı açıklama her zamanki iktidar refleksinin bir tekrarı olmuş ve gözle görünen işkence iddiaları yalanlanmıştır. Epikriz raporu, mağdurun beyanı, aile ve yakınlarının ifadelerine rağmen, işkence bir kez daha “terörle mücadele” başlığı altında meşrulaştırılmaya çalışılmış, mağdurların kaçarken “kayadan düştüğü”, hatta Şiban ve Turgut’tan 2 gün boyunca haber alınamamasına rağmen gözaltı sürecinin mevzuata uygun yürütüldüğü iddia edilmiştir.

Yakın dönemde Türkiye’de kolluk güçleri eliyle gerçekleştirilen işkence ve kötü muamelenin birçok örneği ile karşılaşılmıştır. Diyarbakır’da M.E.C.’nin Emniyette işkenceye uğradığını gösteren fotoğraflarının paylaşılması; HDP Demokratik Yerel Yönetimler Kurulu üyesi Sevil Rojbin Çetin’in kendi evinde saatlerce köpekli işkenceye maruz kalması; Halfeti’de gözaltına alınan köylülerin karakol bahçesinde ters kelepçeli şekilde yere yatırılması; Diyarbakır’da bekçilerin gözaltına almak istedikleri kişiyi sokak ortasında boynuna basarak nefessiz bırakması gibi daha birçok olay yaşanmıştır. Söz konusu olaylara dair yapılan resmi açıklamaların istisnasız tümü, açık kanıtların varlığına rağmen işkenceyi ve kötü muameleyi yalanlamış, failleri korumaya dönük tutum içermiştir.

Gerek evrensel hukuk gerekse iç hukuk ilkeleri bağlı olarak yargılanması ve mahkum edilmesi gereken işkence pratikleri ve failleri Türkiye’de cezasız bırakılmaktadır. 1988’de İşkenceye Karşı Sözleşme’yi kabul eden, Anayasa ve ceza yasalarında açıkça işkence yasağı bulunan Türkiye’de yasalar uygulanmamakta, failler cezasız bırakılarak adeta ödüllendirilmektedir. Cezasızlık, Türkiye’nin işkence sicilinin her geçen gün daha da kabarmasının önünü açmaktadır.

İşkence ve kötü muameleye dair haberler hemen her gün gündemleşirken, siyasal iktidar bu olayların sorumluluğunu almaya dönük en küçük bir adım atmamakta; aksine bu durumu büyütecek, düşmanlığı artıracak söylemleri ve hukuksuzluğu dolaşıma sokmaktadır.

İşkence ile, işkence ve kötü muamelenin kendisine alan bulabildiği toplumsal ve siyasal koşullarla, işkenceyi koruyup kollayan, cezasız bırakan odaklarla mücadele etmek, yasama organının önemli sorumluluklarındandır. İşkence ve kötü muamelenin önüne geçilebilmesi adına atılacak adımlar, toplumda hızla yükselen düşmanlık ve çatışma ikliminin, hukuksuzluğun sonlandırılmasının önünü açacaktır. Tüm bu nedenlerle, sistematik hale gelmiş işkence ve kötü muamelenin son bulması, cezasızlık politikalarının toplumsal hafızada yarattığı tahribatın asgari düzeye indirilmesi ve işkenceye açıkça karşı çıkan mevzuatın uygulanabilmesi adına Türkiye Büyük Millet Meclisi bünyesinde bir araştırma komisyonu kurulmalıdır.

22 Eylül 2020