İktidarın açlığı ve yoksulluğu normalleştirmesini reddediyoruz hep birlikte değiştireceğiz

Emek Komisyonundan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcımız Şaziye Köse'nin açıklaması:

Açlık sorununa dikkat çekmek ve farkındalık yaratmak amacıyla ''Dünya Açlıkla Mücadele Haftası'' olarak ilan edilen 1-7 Haziran tarihlerini de ne yazık ki bugün milyonlarca insan büyük bir yoksulluk ve derin bir açlıkla karşılıyor. Bugün dünyada 1 milyara yakın insan yani her 8 kişiden 1'i açlıkla mücadele ediyor, her 5 ila 10 saniyede bir çocuk açlıktan hayatını kaybediyor. 2,5 milyara yakın insan açlık ve yoksulluk sınırının altında yaşam savaşı veriyor. Kapitalist sistem, nüfusun küçük bir kesimi için inanılmaz bir zenginlik yaratırken, nüfusun geri kalan büyük çoğunluğu için ise yoksulluk ve açlık üretiyor.

İktidarın uyguladığı neo-liberal politikalar Türkiye’de de yaşanan açlık, yoksulluk, gelir adaletsizliğinin temel sebebini oluşturuyor. Çalışan nüfusun yarısından fazlası asgari ücret veya altında bir gelire sahip ve açlık sınırını altında yaşamaya çalışıyor. Türk-İş tarafından açıklanan Mayıs 2022 Açlık ve Yoksulluk Sınırı Raporuna göre açlık sınırı 6 bin 17 TL ile asgari ücretin 1764 TL üzerinde, yoksulluk sınırı ise 19 Bin 602 TL. Tüketici Hakları Derneği’nin yaptığı araştırmaya göre ise Türkiye'de 25.5 milyon kişi açlık sınırının, 51 milyon kişi ise yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Kimi araştırma sonuçlarına göre, ülke nüfusunun yüzde 90'ına karşılık gelen 76.5 milyondan fazla tüketici aç ve yoksul olarak yaşamını sürdürüyor.

Bütün bu gerçeklere rağmen yaşanan her sorunu “dış güçlere” havale eden AKP Genel Başkanı Erdoğan, "Vicdansızlık yapma, ne aç kaldın, aç kalan falan yok!"  diyerek yaşam savaşı veren yurttaşı suçluyor. Bu iktidar halkın ekmeğine ve alın terine savaş açmış durumdadır. Sigara ve alkol zamlarını "Devamlı artırıyoruz. Bundan çok rahatsızlar. Hem suluda artırıyoruz, hem sigarada artırıyoruz. Aç sefil geziyor, rakıyı birayı almaktan geri durmuyor." sözleriyle savunan Erdoğan hem yaşam tarzına müdahaleyi meşrulaştırıyor hem de açlık ve sefaleti itiraf ederek normalleştirmeye çalışıyor. Günlük masrafı 20 milyon lira olan Saray’dan konuşanlar, halkın günbegün daha fazla yaşadığı açlığı ve yoksulluğu umursamıyor.  Sırtını sermayeye dayayan ve sermayeyi semirten bu rejim, açlığa ve yoksulluğa mahkum ettiği Türkiye halklarına ve emekçilerine semt pazarlarında çürük sebze ve meyve toplamayı, bayat ekmek kuyruklarında saatlerce beklemeyi, çöplerde yiyecek aramayı, kelepçeli mama ve sütleri reva görüyor.  

Esnek ve güvencesiz çalıştırmayı, sendikasızlaştırmayı, örgütsüzleştirmeyi, keyfi işten çıkarmaları ve yoksullaştırmayı temel politika haline getiren iktidar, emekçileri açlığa ve intiharlara sürüklüyor. Üç haneli rakamlara ulaşan enflasyon, temel ihtiyaçlara yapılan akıl almaz zamlar, düşük ücretler, işsizlik, alım gücünün erimesi, tarımın çökertilmesi ve döviz kurundaki artışların getirdiği maliyetler ile savaş ve talana ayrılan bütçe Türkiye’de açlık ve yoksulluk oranlarını tarihinin en yüksek seviyelerine taşımayı sürdürüyor. 

Emekçilere, halklarımıza reva görülen bu yaşam, bu eşitsizlik artık kabul edilemez noktaya ulaşmıştır. Biz çoğunluktayız ve açlık, yoksulluk, eşitsizlik yaratan bu sistemden hep birlikte mücadeleyi büyüterek kurtulabiliriz. Açlık kader değil, kapitalist sistemin ürettiği sonuçtur.

Şaziye Köse
HDP Emek Komisyonundan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı
1 Haziran 2022