İrmez, Cizrede gerçekleşen bodrum katliamını Başbakana sordu

Şırnak Milletvekilimiz Aycan İrmez'in 7 Şubat 2015'te Cizre'de gerçekleşen bodrum katliamına ilişkin, Başbakan Binali Yıldırım'ın yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesi:

Şırnak Valiliği tarafından Cizre’de 14 Aralık 2015 tarihinde sokağa çıkma yasağı ilan edilmiş ve 79 gün kesintisiz ve tam zamanlı olarak süren yasak boyunca hala net olmamakla birlikte 280 sivil yurttaş yaşamını yitirmiştir.Yaşamını yitirenlerin arasında toplumsal hafızaya “vahşet bodrumları” olarak yerleşen, üç bodrum katında ve civarında vahşice katledilen 177 yurttaş da vardır. Bu vahim olayBM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği’nin Mart 2017 yılında yayınladığı rapora, “Şırnak’ın Cizre ilçesinde de bombardımandan kaynaklı yangınlarda yaşamlarını yitirmelerinden önce, kadın, erkek ve çocuğun bodrum katlarında, susuz, elektriksiz, yiyeceksiz bir şekilde haftalarca herhangi bir tıbbi yardım alamadan yardım beklediği, daha sonra binaların tamamen yıkılarak olası bütün delillerin yok edildiği”ifadeleriyle yansımıştır. 177 yurttaşınyaşamını yitirdiği bodrumlar ve civarında olay yeri incelemesi, sokağa çıkma yasağının kaldırılmasından iki gün sonra yapılmış ve her üç bodrumun incelenmesi, toplamda sadecekırk beş dakika sürmüştür. Olay yeri incelemesi yapan savcının bodrumlara dahi inmediği de iddia edilmektedir. Vahşet yerinde sadece iki avukatın delilleri toplamasına müsaade edilmiştir. Avukatlara teknik destek sunulmamış, otopsi işlemlerinde ise ciddi hukuksuzluklar yaşanmıştır. Bu şartlarda yakınlarını vahşet bodrumlarında kaybeden ailelerin açtığı dava dosyalarında ise“meşru müdafaa temelinde hareket edildiği” savunulmuş ve “hukuka uygun gerekçeler mevcut” denilerek Cizre Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından takipsizlik kararı verilmiştir.

Bu bağlamda;

1. Cizre bodrumlarında ve civarında yaşamını yitiren 177 yurttaşın kimliği tespit edilmiş midir? Otopsi işlemlerinde Minnesota Protokolü’ne uygun davranılmış mıdır? Bu yurttaşlar otopsi raporlarına göre yaşamlarını nasıl yitirmişlerdir?

2. Cizre Bodrumlarında yaşamını yitirenlerle ilgili etkin bir soruşturma yürütülmüş ve deliller hukuka uygun olarak toplanmış mıdır? Soruşturma kapsamında Cizre Bodrumlarında yaşamını yitirenlerin ailelerinin ifadelerine başvurulmuş mudur?

3. Cizre’deki vahşet bodrumlarında cenazesine ulaşılamayan ve ailesine teslim edilmeyen kaç cenaze bulunmaktadır?

4. BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği’nin rapora göre yaşamını yitiren yurttaşlar önce kurşunlanarak öldürülmüş ardından bina yıkılarak olası deliller karartılmıştır. Yakınlarını vahşet bodrumlarında kaybeden acılı aileler başta olmak üzere dünya kamuoyunda derin hüzne ve öfkeye neden olan bu feci olaya ilişkin adil tarafsız bir soruşturma başlatmayı düşünüyor musunuz?

5. Cizre’deki bodrumlarda ve civarında yaşamını yitiren 177 kişinin cenazelerinin yakıldığı ve paramparça olduğu; tanık beyanlarında, yayınlanan raporlarda, otopsi ve cenaze yıkama işlemlerini gerçekleştiren kişilerin ifadelerinde yer almıştır. Buna karşın, Cizre Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından “meşru müdafaa sınırının aşıldığına dair herhangi bir delil tespit edilememiştir” hükmünde bulunularak şikâyetlerle ilgili kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmiştir. Karar doğrultusunda meşru müdafaanın sınırları nedir? Savcılık meşru müdafaa sınırlarını hangi hukuki, tıbbi, vicdani ölçülere göre değerlendirmiştir?

6. Cizre Cumhuriyet Başsavcılığı orantılı güç kullanıldığına ilişkin bir iddiada bulunmuştur. Savcılığın iddia ettiği orantılı güç, Cizre vahşet bodrumlarında ve civarında mahsur kalan 177 yurttaştan bir tanesinin bile sağ veya yaralı olarak çıkamaması, hepsinin yaşamını yitirmesi midir?

7. 177 yurttaşın yaşamını yitirdiği vahşet bodrumlarında delillerin karartıldığına dair bu kadar güçlü şaibeler mevcutken tek bir güvenlik gücünün yargılanmamasını ne ile açıklıyorsunuz? Bu durumun, uluslararası basına yansıyan iddialara göre,hükümetinizin kolluk güçlerine verdiği cezasızlık politikasının bir sonucu olduğu doğru mudur?

8. Şırnak ve Cizre başta olmak üzere Kürt kentlerinde uygulanan sokağa çıkma yasakları boyunca güvenlik güçleri tarafından işlendiği iddia edilen suçlara ve oluşan mağduriyetlere ilişkin kaç dava açılmıştır? Bu davaların kaçında ceza çıkmış, kaçına ise takipsizlik kararı verilmiştir?   

9. 14 Temmuz 2016’da yasalaşarak yürürlüğe giren, “askeri personelin işlediği suçlara karşı yasal dokunulmazlık zırhı yasası ile savcılıkların açılan davalara ilişkin takipsizlik kararı vermesi arasında bir bağlantı olduğu düşünülmektedir. Tüm uyarılara rağmen, yasayı çıkaran Hükümet’in Başbakanı olarak askerin işledi suçlara ilişkin kamuoyunu bilgilendirmeyi düşünüyor musunuz?

7 Şubat 2018