İstanbul mitingimizden hayır ve barış çağrısı yükseldi

İstanbul mitingimiz, binlerce kişinin katılımıyla büyük bir coşku içerisinde geçti. Hayır ve barış çağrısının aynı anda yükseldiği mitingde konuşan Ahmet Türk, “Evet demek Cizre'deki vahşeti onaylamaktır” ifadesini kullandı. Grup Başkanvekilimiz Filiz Kerestecioğlu hayır çağrısını yaparken İstanbullulara seslendi ve “Bu şehrin martıları bile hayır diyecek” ifadesini kullandı. Ankara Milletvekilimiz Sırrı Süreyya Önder ise hayır oyu kullanma gerekçelerine dikkat çekerken; "Mehter Marşı ile İzmir Marşı aralığına mahkum değiliz" dedi. 

Konuşmalardan öne çıkan bölümler şöyleydi: 

Filiz Kerestecioğlu: 

Bu şehrin bütün Berkinleri hayır diyecek

Şairlerin, yazarların şehri İstanbul, gazetecilerin şehri İstanbul kocaman bir hayır diyecek. ‘Benim bedenim, benim kararım’ diyen kadınların şehrinde kadınlar hep birlikte ‘hayır’ diyecek. Yıllarca barış içinde yaptıkları onur yürüyüşleri yasaklanan, iş kapıları yüzlerine kapanan translar hayır diyecekler. Bu şehrin gençleri işsiz bırakıldıkları için, her özgürlük çığlıklarında polis coplarıyla karşılaştıkları için hayır diyecekler. Tüm yaşıtlarının ana dilde eğitim hakları için hayır diyecek. Bu şehir Berkin Elvan’ın şehri. Bu şehrin bütün Berkinleri hayır diyecek.

Bu şehrin martıları bile hayır diyecek

Mem û Zin İstanbul’da da yaşar. Fırat ve Dicle burada da akar, Newroz ateşi Cizre’de yandığı gibi İstanbul’da da yanar. Bu şehrin Kürt yurttaşları hayır diyecek. Taybet Ana için, Hacı Lokman Birlik için, Miray Bebek için tüm özgürlük tutsakları için hayır diyeceğiz. Bu şehir Ermenilerin, Rumların, Yahudilerin, Çerkeslerin birlikte yaşadıkları şehir. Bu şehrin bütün halkları, hep birlikte yaşama umudu için hayır diyecek. 

Bu şehir erguvanların, dut ağaçlarının, güllerin şehri; daha fazla betona gömülmemek için hayır diyecek. Martılar bile hayır diyecek. Vapurlar bile hayır diyecek. Na diyecekler. Tıpkı Şair Nihat Behram’ın cuntacı Faik Türün’e yazdığı gibi ‘İstanbul seni seçmeyecek.’ Bu şehir seni seçmeyecek. İstanbul bütün gücüyle hayır diyecek. 

Sırrı Süreyya Önder: 

Sokakların dili yok, kaldırımların dili yok. Neler çektiklerini biz söyleyeceğiz. Biz söylediğimiz için bu korku, bu telaş. Bu referandumda eş genel başkanlarımız, milletvekillerimiz, belediye başkanlarımız, partililerimiz, dostlarımız, gençler, kadınlar, tarihin gördüğü en büyük zorbalıkla karşı karşıyalar. Kendisine güvenen, bizden çekinmeyen bir insan, bir hükümet bu zulmü yapabilir mi? Telaşlarının en büyük belirtisi budur. Zulümleri artıyor, zevalleri yakındır. 

Bu ülkede hükümetler gider gelir, bugüne kadar da bol miktarda gitti geldi, ama iktidarda olan tek yapı vardı, savaş koalisyonuydu. Giden geleni, gelen gideni arattı. “Savaş konusunda al birini vur ötekine” diyecek kadar benzer güvercin kasapları bu ülkede hep iktidar oldular. Barışı en çok bu zulme maruz kalanlar barış bayrağını yere düşürmediler. Barış iradesini 2 metrekarelik zindandan tüm bölge halklarına bir bayrak gibi kavramsallaştıran, ete kemiğe büründüren Sayın Öcalan’a en büyük selamı gönderiyoruz. 

Oylanan evet – hayır değil, savaş – barış meselesi

Aslında oylanan evet ya da hayır değil, oylanan savaş mı barış mı meselesidir. Hiçbir gerekçesi yokken masayı deviren bu ülkede “Kürt de yoktur Kürt sorunu da yoktur” diyen zihniyet hesap sorulamaz bir yere gitmek istiyor. Yoksa Taybet Ana’nın kanı yerde kalacak, bedeni buzdolabında kalan kardeşlerimin ahı üzerimizde kalacak. Bu savaş düzenine bunun için hep beraber hayır diyeceğiz.

Mehter Marşı ile İzmir Marşı aralığına mahkum değiliz 

Siyasetsizliği siyaset sanan bazı muhalefet partileri de bu değirmene su taşıdılar. Ama büyük bir bedel ödemeden bu hatalarının farkına varmaları gerekiyor. Bu ülke bir çiçek bahçesidir. Bu ülkede dünyadaki neredeyse bütün renkleri, bütün halkları, bütün inançları ihtiva eden bu topraklar, Mehter Marşı ile İzmir Marşı aralığına mahkum değildir. Üçüncü yol çok dilli, çok halklı bir birlikteliğin bütün dünyaya örnek olmasıdır. Derdimiz, hedefimiz budur.

Ahmet Türk:

Uzun yıllardan beri siyasetin içindeyim. 12 Eylül’leri, 1990’ları, 94, 95’teki vahşetleri gördük. Kürtleri sindirme ve susturma politikalarına rağmen, gün geçtikçe Kürtlerin özgürlük, demokrasi ve barış talebi dünyanın gündeminde yerini aldı. Sizler, duruşunuzla demokrasiye, özgürlüğe sahip çıktınız.

Faşizm bütün halkları ezer. Bugün yürütmek istedikleri siyaset, tüm halkların muhaliflerin, demokratların, vicdan sahibi insanların susturulması anlamına geliyor. Bugün yeni bir dönemin içine giriyoruz. Adeta tüm toplumu, bireyleri esir almak siyaset mantığıyla karşı karşıyayız. Şu anki referandum, tekçiliği esas alan, özgürlüğü kısıtlayan, halkların taleplerini yok etmeye çalışan bir politika olarak karşımıza çıkıyor.

Evet dersek Cizre’deki vahşeti inkar etmiş oluruz

Cumhurbaşkanının söylediği her şey kanun olarak görülüyor. Bunu yasalaştırarak herkesi esir almaya çalışan bir referandum olarak değerlendirilmesi lazım. Türkiye geleceği için çok önemlidir, esasta Kürtler için daha önemlidir. Bu referanduma evet dersek Cizre’deki vahşeti inkar etmiş oluruz, evet dersek Şırnak’ta, Silopi’de, Sur’da, Gever’de yaşanan vahşete onay vermiş oluruz. Partimizin genel başkanları zindanlarda. 85 belediyemizin eş başkanları zindanlarda. Bu referandumda hayır demek; Diyarbakır zindanlarına dönüştürülmek istenen cezaevlerine hayır demek, tutuklamalara hayır anlamına geliyor.

Referandum Türkiye için çok önemli, Kürtler için çok çok önemli 

Kürtler güçlü bir şekilde hayır demezse, yarın Cumhurbaşkanı kürsüye çıkıp “Kürtler yürüttüğümüz siyasete evet dedi, Kürt sorunu yok” diyecektir. Bunu uluslararası zeminde çok rahat kullanacaklar. Bu referandum Türkiye’nin geleceği için çok önemli, ama Kürtler için çok çok önemlidir.

Karşı durmazsak onursuz yaşamı hak etmiş oluruz 

Bugün Ortadoğu’da gerçekten şiddetin pençesine düşmüş halklarımız var, bu halkların mücadelesi yarınlarımız için önemlidir. Bugün Rojava’da, Mınbiç’te Kürtler orada bir statüye sahip olmasın diye bir saldırı siyaseti içerisindedirler. Kürtlerin kazanımlarını yok etmeye çalışan bir anlayışa karşı eğer duruşumuzu ortaya koymazsak, biz onursuz yaşamı hak etmiş oluruz. Ama Kürtler onurludur, böyle bir anlayışa yol vermeyecektir; hayır diyecektir.

8 Nisan 2017