İstanbul ve Van Newrozlarına birlikte mücadele talebi damga vurdu

Emek ve demokrasi güçlerinin geniş bir katılım ile yer aldığı İstanbul ve Van Newroz kutlamalarında demokrasi ittifakı ve birlikte mücadele talebi ön plana çıktı:

Bugün 34 merkezde gerçekleştirilen kutlamalarda İstanbul ve Van Newrozları, on binlerin coşkusu ve talepleri ile dikkatleri üzerine çekti. İstanbul'da emek ve demokrasi güçlerinin geniş bir katılım ile yer aldığı kutlamalarda demokrasi ittifakı ve birlikte mücadele ön plana çıkarken, Van'da Kürt sorununun çözümü ekseninde Kürtlerin talepleri dile getirildi.

Emek ve demokrasi güçlerinin buluşmasına sahne olacak İstanbul Yenikapı Miting Alanındaki Newroz kutlamasına Eş Genel Başkanımız Mithat Sancar, HDK Eş Sözcüsü Esengül Demir, DBP Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır, Yeşil ve Sol Parti Eş Sözcüsü İbrahim Akın, SODAP Eş Sözcüsü Sevtap Akdağ Karahalı, SYKP Eşbaşkanı Cavit Uğur, EMEP Genel Başkanı Ercüment Akdeniz, TİP Genel Başkanı Erkan Baş ve ESP Eş Genel Başkanı Şahin Tümüklü katıldı.  

Hevserokê Giştî yê DBP’ê Keskin Bayindir: Îro ev qad qada serkeftinê ye 

Newroza Stenbolê ev qad dê sibê peyama azadiyê bide Newroza Amedê. Em ji vir silav bişînin Kurdistanê. Her bijî Kurdistan, her bijî gelê Amedê. Sibê li Botan li Cîzira Botanê Newroz e. Ev silava we dê sibê peyamên Cizîra Botan bilind bike. Gelê me yê birûmet. Îro ev qad qada serkeftinê ye. Bawerî ne di tifaqa milet û cumhurê de ye. Bawerî di tifaqa gelê Kurd û gelên Tirkiyê de ye. Hemû dixwazin gelê me bixapînin. Ev qad dê bibe azadiya Tirkiyeyê û dê riya azadiyê û demokrasiyê veke. Newroza we pîroz be.

ESP Eş Genel Başkanı Şahin Tümüklü:

Sömürgeci savaşa, faşist teröre teslim olmayanlar, Newroz'unuzu selamlıyorum, yaşasın Newroz, bijî azadî, Newroz pîroz be.

SODAP Eş Sözcüsü Sevtap Akdağ:

Merhaba, hevalino, Devrimci Kawa’nın kızları, oğulları, yoldaşları. Zemheriyi bahar günlerine çeviren Kürt halkı, emekçiler, kadınlar. Birlikte başardık, zafere birlikte yürüyeceğiz. Newroz pîroz be. 

SYKP Eş Genel Başkanı Cavit Uğur:

Hepinizin Newroz’u kutlu olsun. İki bin yıldan beri bu özgürlük düşü için Kawa’nın peşinden gidenler helal olsun size, aşk olsun, kutlu olsun. Hep beraber kurtulacağız. Yaşasın devrim, yaşasın sosyalizm, bijî Newroz.

Yeşil ve Sol Parti Eş Sözcüsü İbrahim Akın:

Sevgili dostlarım, sevgili kardeşlerim. Merhaba, sizleri Yeşil ve Sol Parti adına sevgiyle selamlıyorum. Birlikteyiz, bu kötülükleri birlikte kovalayacağız.

EMEP Genel Başkanı Ercüment Akdeniz: 

Emperyalizm ve faşizm en kanlı elbisesiyle bir kez daha bölgemiz üzerinde dolaşıyor. Eğer size sorarlarsa NATO’cu musunuz, Rusyacı mısınız diye, deyin ki onlara biz bu tartışmayı Denizler 6. Filo’yu denize döktüğünde bitirdik. Savaşa karşı sözümüz 1972’de idam sehpasına çıkarken Deniz Gezmiş’in söylediği sözdür: 'Yaşasın Kürt ve Türk haklarının kardeşliği!' Sosyalistler olarak, emekçiler olarak Kürtlerin kendi kaderini tayin etme hakkını savunmaya devam edeceğiz. Barış diyorlar, önce NATO’dan çıkacaksın. Barış diyorlar, önce içeride kendi barışını yapacaksın, Kürtlerle barışacaksın. Yaşanan ekonomik krizle birlikte emekçiler daha da yoksullaştı. Evinize et giriyor mu, süt giriyor mu, bebek bezi alabiliyor musunuz, elektrik doğalgaz faturasını ödeyebiliyor musunuz? Sırtını bir avuç zengine, savaş rantçısına dayayanlar. Bu işçiler, emekçiler, ezilen halklar sizi öyle bir alaşağı edecek ki, o güvendiğiniz tefeciler sizi kurtaramayacak. 

Eger em nebin yek, em ê biçin yek bi yek 

Tek adam rejimi kadınları, gençleri, Kürtleri, işçileri tanımıyor. Ama sadece tek adam yönetimi değil Millet İttifakı da tanımıyor. Açıkladıkları o metinde emekçiler, kadınlar, Kürtler yok. O zaman ne Millet ne Cumhur ittifakı, halk ittifakı, halk ittifakı. Geliyoruz. Bize soruyorlar nasıl kuracaksınız halk ittifakını diye, onlara bu meydanı gösteriyoruz. Seçim yasasını değiştiriyorlar, bu halk okuma-yazma bilmeyen Kürt kadınları iplikle oy pusulasında, oy verme fazileti olan bir halktır. Onlar ittifakımızı dağıtmak istiyorlar, biz daha da güçlendireceğiz. Sözlerimi Cegerxwîn ile bitirmek istiyorum; eger em nebin yek, em ê biçin yek bi yek. Biz olmazsak birlik, yok oluruz bir bir. İşte halk ittifakını en güzel ittifakını ifade eden sözler bunlardır. Birlikte kazanacağız, halk kazanacak, halklar kazanacak. 

TİP Genel Başkanı Erkan Baş:

Kardeşler merhaba, merhaba binlerce yıl öncesinden zalim Dehaklara karşı direnen Demirci Kawa’nın kardeşleri merhaba. Merhaba yüzlerce yıldır direnen Kürt halkına, idam sehpasında ‘Yaşasın Türk ve Kürt halklarının kardeşliği’ diye haykırarak bizi birbirimize bağlayan Deniz Gezmiş’e, Mahir Çayan’a, İbrahim Kaypakkaya’ya merhaba. Yıllardır zalim AKP iktidarına karşı direnen Kürt halkını temsil ettiği için zindanlarda tutulan bütün yoldaşlarımıza merhaba, o zindanları yıkmak için buradayız. Zindanlar boşalacak, ülkemiz özgürleşecek, Kürt halkı özgürleşecek. Hep birlikte zafere yürüyeceğiz. Ankara’da bir saray var, o sarayda bir zalim var. Onlar o sarayda yedikleri önlerinde, yemedikleri arkalarında, bir elleri yağda, bir elleri balda bizi açlığa mahkum ediyorlar, bizi yoksulluğa mahkum ediyorlar.

Bizi teslim alacakmış, asla boyun eğmeyeceğiz

Bizi birbirimize düşman ederek, savaşçı politikalarla o koltukları korumaya çalışıyorlar. İstanbul Newrozu’nda gençler, kadınlar, Türkler, Kürtler, bütün emekçiler, ‘bizi ayıramayacaksınız’ diye haykırıyoruz. Siz bizi ayırmaya inat ettikçe, siz savaş politikalarında ısrar ettikçe, daha çok yan yana geleceğiz ve barış demeye devam edeceğiz. Onlar Kürt halkını tehdit ediyorlar, neymiş HDP’yi kapatacakmış. Kapatamaz. Neymiş, bize boyun eğdirecekmiş, bizi teslim alacakmış, asla boyun eğmeyeceğiz, asla teslim olmayacağız. Bugün 2022 Newrozu’ndan saray iktidarına sesleniyoruz: Biz Türkler ve Kürtler sonuna kadar beraber yürüyeceğiz, zafere kadar beraber yürüyeceğiz. Bizi sadece seçimden seçime hatırlayanlara karşı, bizi sadece kendi çıkarları için kullanmak isteyenlere karşı, bizi halk yerine koymayanlara karşı işte buradayız, bir aradayız. Ben Türkiyeli bir devrimci olarak, Kürt halkını Deniz Gezmiş’ten öğrendim ve elli yıl sonra İzmir’de bu kez başka bir Deniz kardeşimiz sadece HDP’li olduğu için, parti binasında olduğu için bu katiller tarafından katledildi. İşte bu iki Deniz’in birbirine bağladığı halkı hiçbir güç ayıramayacak. Sonuna kadar, zafere kadar beraberiz. Mutlaka kazanacağız. 

Van'da Kürtlerin ulusal talepleri ön plana çıktı 

Van’da Kürdistani ittifak adına İnsan ve Özgürlük Partisi (PİA) Genel Başkanı Mehmet Kamaç, HDP önceki dönem Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, HDP Eş Genel Başkan Yardımcıları Feleknas Uca ve Tayip Temel’in birer konuşma yaptığı Newroz kutlaması kar yağışı altında büyük bir coşkuyla gerçekleştirildi. Ayfer Düzdaş, Koma Pel, Koma Lawje ve Elenora’nın bir konser verdiği kutlamada şu konuşmalar yapıldı: 

Mehmet Kamaç: Kürtler kendi aralarında birleşmeli 

Newroz’la birlikte bütün dünyaya barış ve özgürlük talebimizi göstereceğiz. Yüz yıllardır bu topraklarda 50 milyon Kürt, diliyle, kültürüyle var. Bizler varız. Ve diyoruz ki gün özgürlük günüdür, gün barış günüdür. Bugün bu alandan iki mesaj veriliyor. Kürtler kendi aralarında birleşmeli ve biz de Kürt’üz biz de kimlik sahibiyiz. Kürtler ya özgür olacak ya da özgür olacak. 

HDP Eş Genel Başkan Yardımcıları Feleknas Uca: Em li vê qadê ji AKP û MHP’ê re dibêjin êdî bes e

Dixwazin siyaseta tunekirinê, siyaseta şer li ser gelê me bidin meşandin. Lê belê her kesî jî dît û em îro li vê qadê jî dibînin; we çi kir we nekarî îradeya vî gelî tune bikin. We çi kir, we nekarî berxwedan û têkoşîna vî gelî bisekinînin. We çiqas qeyûm avêtin ser şaredariyan jî dîsa jî gelê me li qadê ye. Va ye îro jî li vê qadê em referamdûmekê li dar dixin. Em li vê qadê ne tenê Newrozê pîroz dikin, di heman demê de em ji siyasetê re, ji îqtîdara faşîst a AKP û MHP’ê re jî dibêjin êdî bes e. Bes e ji vê zihniyeta we ya faşîst re. Bes e ji zihniyeta qeyûman re. Bes e ji êrişên li ser jinan re. Hûn çi bikin jî nikarin têkoşîna gelê me, îradeya vî gelî, ji Newrozê, ji partiya xwe, ji têkoşînê qut bikin.  

 Li hemberî van êrişan em ê çok danaynin 

Zihniyeta AKP-MHP’ê di şexsiyeta Garîbe Gezer de êrişî hemû girtiyên têkoşîna azadiyê, di şexsiyeta hevala me Aysel Tugluk de êrişî hemû girtiyên nexweş dike. Em silavên xwe dişînin ji hemû girtiyên azadiyê re. Belkî we îro rêhevalên me rehîn girtin lê belê hûn nikarin îradeya gelê me heps bikin. Hûn çi bikin jî hûn nikarin vê îradeyê heps bikin. Bi taybetî di şexsiyeta jinên Kurd de, di şexsiyeta siyasetmedarên Kurd de êrişên mezin tên meşandin. Bi êrişên li ser hevalên me yên jin dixwazin îradeya jinan bişikînin. Em van êrişan ne qebûl dikin ne jî li hemberî van êrişan em ê çok deynin. Em dizanin dijminatiya we yekser di şexsiyeta jinên Kurd de hûn dixwazin êrişî hemû jinên têkoşer bikin. Lê belê hûn nikarin vê têkoşînê û vê berxwedanê tune bikin. Jin têkoşîn e, jin azadî ye, jin berxwedan e û jin dê azadiyê bîne vî welatî. Ev têkoşîn dê bi pêşengiya jinên Kurd bi pêş bikeve. 

Îro ji Serhedê, ji Newroza Wanê em referandûmekê li dar dixin. Gelê Wanê ji vir mesajekê dişîne hemû cîhanê. Ew îqtîdara ku li Enqereyê guhê xwe ker kiriye bila baş bizane. Îro gelê Kurd ji bo azadiya Birêz Ocalan li hemû cîhanê di nav tevgerekê de ye. Em ji qada Newroza Wanê dibêjin; Dem Dema Azadiya Birêz Ocalan e! 

HDP Eş Genel Başkan Yardımcıları Tayip Temel: 

Dengê we, tîra we, hawar û banga we xweş be, pîroz be! Silav dayikên hêja; silav ciwanên leheng yên ku yek deqîqê têkoşîn bernedane Silav gelê Xaçortê yê şoreşger, silav gelê Edremîtê, gelê Tûşbayê, gelê Îpekyoluyê hûn bi xêr hatin, li ser çavan hatin. Dengê we, dengê dirûşmên we wê bigihîje ciyê xwe, wê bigihîje adresa ku hûn dizanin. Gelê Wanê yê hêja, em bi wan hene, yên ku hûn navên wan bi lêv dikin. 

Bu yürüyüş Mazlum Doğan’ın yaktığı 3 kibritle başladı milyonları buldu 

Newroz 1992’den bu yana sizin yaktığınız ateşle, Botan‘da başlayan özgürlük meşalesi ile bu ateş hiç bir zaman sönmedi, bu meydanlar boş kalmadı. Ne mutlu size, ne mutlu sizin bu direnişinize! Bu yürüyüş 84’te Mazlum Doğan’ın yaktığı 3 kibritle başladı ama milyonları buldu. Şu an milyonlar bu yolu bu devrimci yolu, bu özgürlük yolunu, bu vazgeçilmez özgürlük talebini takip ediyor. İşte bu yüzden iyi ki varsınız, ne mutlu size! Yüzlerce arkadaşımız, binlerce yoldaşımız bu yolda mücadele ettikleri için tutsak edildiler, zindandalar. Hepsini buradan selamlıyoruz. En büyük mahcubiyetimiz onlara karşıdır, onları özgürlüklerine kavuşturamadığımız içindir hala. Biz bu mücadeleyi zindanda tutulan önderlerimizi, zindanda tutulan yoldaşlarımızı, zindanda tutulan mücadele öncülerimizi özgürleştirinceye kadar sürdüreceğiz, bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Bu yüzden burada Van Özgürlük Meydanı’ndan gururla ama mahcubiyetle ifade etmek istiyoruz; mahcubiyetimiz tutsak yoldaşlara karşıdır ama sözümüz özgürlükleri olacaktır. 

Kürt halkından yararlanmak istiyorlar ama Kürtler buna kanmaz 

Türkiye’de şu an temel sorun demokratikleşme ve Kürt sorununun çözümsüz bırakılması sebebiyle yürütülen savaştır, kirli savaştır. Ama çözümden, çözüm perspektifinden bahsettiklerini iddia eden hem iktidar hem muhalefet güçleri Kürt sorununun çözümü dışında her şeyle ilgili konuşuyorlar ama iş Kürt sorununa gelince bakın hiçbirini bugün yanınızda görüyor musunuz? Onlar sanıyorlar ki Newroz HDP’nin Newrozu, onlar sanıyorlar ki bu bayram HDP’nin bayramı. HDP’ye mesafe koyanlar o yüzden sizin yanınızda yer almaya cesaret edemiyorlar. Bu bayram Kürt halkının ulusal bayramıdır. Sizden utanmazca oy isteyenler bu bayrama katılma iradesini, katılma ahlakını ve katılma isteğini geliştiremiyorlar. Çünkü dürüst değiller, Kürt halkından yararlanmak istiyorlar. Kürtler buna kanar mı? Kanmaz. Kürtler kanmaz bu kirli siyasete. Buradan tekrar onlara hatırlatmak istiyoruz; Kürt sorununun çözümünü tartışmayan, Kürt sorununun çözümünün perspektifini ortaya koymayan, Kürtlere ne vadettiğini açık ve cesurca ortaya koymayan hiçbir güçle Kürtlerin işi yoktur. Kürtlerin bunlara verecek oyu da yoktur. 

Hiç kimse Kürtlerin özgürlük talebini yanlış yorumlamamalıdır 

Onlar sanıyorlar ki HDP kapatılırsa veya HDP’yi kuşatsalar Kürtler kendilerini tercih eder. Bu halk, bu meydandaki bu irade, Amed’deki irade, Botan’daki irade kırk tane daha HDP’yi bağrından çıkaracak güce sahiptir. Burada hiç kimse ama hiç kimse HDP’yi ve Kürt halkının bitmek bilmez özgürlük talebini yanlış yorumlamamalıdır. Kürt halkı ve HDP yaklaşık 50 yıl oldu, büyük bedellerle, canı ve malı ile hem Kürtlerin özgürlük mücadelesini yürüttü hem de Türkiye’ye demokrasi istedi. Türkiye’ye demokrasi isteyenler de aslında Kürtlerin özgürlük mücadelesini yürüten güçtür, işte bu yüzden HDP’ye saldırıyorlar. Çıkıyorlar saçma sapan akla ziyan değerlendirmelerle şunu söylüyorlar, diyorlar ki Kürtler ve HDP aslında çözüm sürecini bitiren davranışlara ve politikalara girdiler. Bakın ben sadece size 2013 Newroz'unda Sayın Abdullah Öcalan’ın açıkladığı deklarasyondan bahsedeyim. Öcalan devlet heyetiyle yaptığı görüşmeler ve müzakereler çerçevesinde 2013 Newroz'unda yani tam 9 yıl önce Diyarbakır’da milyonlara açıklanan deklarasyonunda şunu diyordu; çözüm perspektifini, demokratik siyaset dönemini ve yeniden demokratik mücadele dönemini başlatıyorum demişti. 

AKP MHP ittifakı 2023’ü göremeyecek 

Peki ne oldu? Türkiye’nin Kürdistan’ın, tüm halkların merakla beklediği bu deklarasyon, sevinçle, gösterilerle kutladığı bu deklarasyon, Dolmabahçe’de Erdoğan'ın inkarıyla karşılaştı. Sonra ne oldu? Sonra Sayın Abdullah Öcalan dünyada eşi benzeri olmayan bir tecride alındı. Savaş Kürdistan'ın bütün parçalarına taşındı, yüzlerce insan katledildi. Kürtlerin en büyük kazanımlarına, başarılarına el koydular, belediyelerimize el koydular, sömürge memuru gibi kayyum atadılar. Şimdi Dolmabahçe Mutabakatı’nda Türkiye demokrasisini, Türkiye’deki halkların barışını savunan Sayın Öcalan tecritte, Erdoğan Bahçeli'nin kolunda. Peki durumları nedir? Durumları şudur; kılavuzu karga olan deyimi hatırlarsınız değil mi? AKP-MHP ittifakı güya 2023’te yeni Türkiye’yi kuracak, güya 2023’te yeni bir rejim inşa edecekler. Emin olun 2023’ü göremeyecekler. 2023’ü Tansu Çiller’in, Süleyman Demirel’in, Mehmet Ağar’ın başına gelen neyse 2023’te bu iktidar zihniyetini değiştirmezse başına gelecek şey aynıdır. 

HDP önceki dönem Eş Genel Başkanı Sezai Temelli: 

Merhaba özgürlüğün, mücadelenin, sevdanın kenti Wan, merhaba zulme karşı diz çökmeyen değerli halkımız, merhaba Serhat’ın direngen kadınları, merhaba cesaretin ve umudun gençleri, merhaba Newroz’un çocukları, güneşin çocukları, Newrozunuz kutlu olsun. Newroz aştî ye, Newroz azadî ye, Newroz berxwedan e, Newroz yekîtî ye, Newroz pîroz be! Newroz karanlığa karşı başkaldırıdır, Newroz direniştir. 

Faşizmi yıkacağız ve özgürlüğü kazanacağız 

Bu zulüm topraklarında Kürt halkına yönelik yüz yıllardır devam eden zulme karşı direnmeye devam ediyoruz. Ve biz direndikçe bu karanlığı yırtmaya devam edeceğiz. Bu faşizmi mutlaka yıkacağız. Bugün Newroz alanlarında yan yana gelenler, omuz omuza verenler bir kez daha hep birlikte haykırıyor: Faşizmi yıkacağız ve özgürlüğü kazanacağız. Zulüm sürüyor. Bugün zulüm Kürt halkına karşı, onun evlatlarına karşı her türlü yöntemle ayakta kalmaya çalışıyor. Bugün arkadaşlarımız tutsak. Aysel Tuğluk şahsında tüm tutsak arkadaşlarımı selamlıyorum. Onların Newrozunu kutluyorum. İnanıyorum ki çok yakın zamanda verdiğimiz bu mücadeleyle onlar da aramızda olacak. Bugün yerinden yurdundan uzak, dünyanın birçok yerinde yaşamak zorunda olan ama yüreği burada atan yoldaşlarımın da Newrozunu kutluyorum. Bu zulüm bittiğinde hep beraber bu alanlarda yine yan yana olacağız, yine kucaklaşacağız. 

Savaşa karşıysan Efrîn’de, Rojava’da, Şengal’de işin ne? 

Kürt halkına karşı sürdürülen bu zalimce tutum, Kürt halkının statüye kavuşmaması için, siyasi ve ekonomik haklarından mahrum kalması için devam ediliyor. Bu düzeni sürdürmek için bize savaşı, şiddeti, zulmü dayatıyorlar. Ama bu böyle gitmez. Bu düzen değişecek. Dünyanın her yerindeki despotlar, o otoriter rejimleriyle halklara savaşı dayatmaya devam ediyorlar. Bakın Ukrayna’da olan da budur. Bir tarafta NATO, bir tarafta Putin, bir tarafta Neo Naziler Ukrayna halkına zulüm etmeye devam ediyorlar. Donbass halkına zulmetmeye devam ediyorlar. Donbass halkının özerkliğine karşı hepsi silahlarını kuşanmışlar. Savaş zulümdür. Savaşa karşı çıkmak lazım. Ama gelin görün ki Erdoğan Ukrayna savaşına karşı olduğunu söylüyor. Müzakerenin çözüm olduğunu söylüyor. Tarafları bir araya getirmek istediğini söylüyor. Adeta diplomasi havarisi kesilmiş. Sormazlar mı adama; savaşa karşıysan Efrîn’de işin ne? Sormazlar mı adama; savaşa karşıysan Rojava’da işin ne, Şengal’de işin de? Sormazlar mı insana; eğer halklar kendi kaderlerini tayin edecekse senin bu Rojava’ya zulmün ne? Sormazlar mı eğer silahla değil müzakereyle çözüm gelecekse bu masayı neden devirdin? Çünkü bunlar Kürt düşmanıdır. Ve Kürde verecekleri tek şey savaştır, zulümdür. Bunların elinde bir çözüm yok. Onların bildiği yegane şey, işte bu haksız düzendir. 

Çözüm Öcalan’dır, muhatap Öcalan’dır 

Ama bizim bir çözümümüz var. Bu halkın bir çözümü var. Bu halk bu meselenin nasıl çözüleceğini biliyor. Ve bildiği için de o çözümün peşinden gitmeye devam ediyor. Çözüm Öcalan’dır! Kürt meselesi çözülmeden ne Türkiye’ye ne Ortadoğu'ya barış gelir, demokrasi gelir. Ne de kimse huzur bulabilir. Huzur için, demokrasi için, barış için bu çözümün peşinden gitmeye devam edeceğiz. O yüzden herkese sesleniyoruz; siyasi özgürlükler için, ekonomik özgürlükler için, tüm hakların kazanımı için bu çözüme kulak verin. Bir demokratik çözümü var etmek istiyorsanız toplumun ve halkın katılımı, Meclis’in rolü önemlidir. Meclisi dışlayarak, toplumu yok sayarak, çözümü var edemezsiniz. Ama bir ülkede savaş varsa, savaşanlar varsa bunun için müzakereye ihtiyaç var. Bu müzakere olmadan, savaşı sonlandırmanın, barışı ve demokrasinin yolunu açmanın çaresi yok. O yüzden de demokratik müzakere için bir muhataba ihtiyaç var. Ve diyoruz ki; muhatap Öcalan’dır! 

Barış masasını Amed’de kurmak istiyoruz 

Despotlar bu onurlu halka rağmen şiddeti dayatmaya devam ediyorlar. Tecridi sürdürmeye devam ediyorlar. Yoldaşlarım, buradan bir kez daha sesleniyoruz, şunu çok iyi bilsinler; biz faşizmi yıkacağız, o müzakere masasını da mutlaka kuracağız. Artık biz o masayı İmralı’da kurmak istemiyoruz, Ankara’da kurmak istiyoruz, Amed’de kurmak istiyoruz, Van’da Rojava’da kurmak istiyoruz. O yüzden de tüm siyasi tutsakların özgür olmasını istiyoruz. Ortak vatanımızda bir arada yaşama irademizle demokratik bir cumhuriyeti var edebiliriz. Bunun önünde engel olanlar bu kapitalist düzenden beslenenlerdir. Bu halkı sömürenlerdir. Bunun önünde engel olanlar ulus devlet anlayışıyla tekçi düzeni dayatanlardır. O yüzden de demokratik ulus diyoruz, demokratik cumhuriyet diyoruz. Ve radikal demokrasi mücadelemizi yaşadığımız her yerde, soluk aldığımız her yerde yükseltmeye devam edeceğiz. 

Şimdi diyorlar ki bize helalleşelim, biz de diyoruz ki bu mücadelede toprağa düşenler var, o günden önce göçüp gidenler var. Onların bize bıraktığı miras hakikattir. Hakikatle yüzleşmeden helalleşmek bize haramdır! Diyorlar ki demokrasinin yolu Diyarbakır'dan geçer. Demokrasinin yolu Diyarbakır'dan habire  geçiyor! Diyarbakır yol geçen hanı mıdır? Bu demokrasi hiç mi kalmaz Diyarbakır'da?

20 Mart 2022