Kaçmaz: Tüm çocukların özgür ve adil bir yaşama kavuşması için mücadelemizi sürdüreceğiz

Çocuk Komisyonu Eş Sözcümüz Hüseyin Kaçmaz, Dünya Çocuk Hakları Günü vesilesiyle TBMM’de basın toplantısı düzenledi. Kaçmaz, şöyle konuştu:

Öncelikle bütün çocukların Dünya Çocuk Hakları Gününü kutluyor ve bu ülkedeki her bir çocuğun bütün haklarından faydalandığı bir sistem inşa etmek için mücadele etmeye devam edeceğimizin sözünü veriyoruz.

Yasaların uygulanmaması cezasızlığı beraberinde getiriyor

Birleşmiş Milletlerin Çocuk Hakları Sözleşmesi başta olmak üzere çocuk haklarını güvenceye alan birçok ulusal ve uluslararası yasa mevcut. Ancak bu yasalar ne yazık ki çoğu kez uygulanmıyor. Zaten BM Çocuk hakları Sözleşmesine Türkiye çekinceler koyarak imzalamıştır. Anadili ve azınlıklaştırılmış toplumlarda büyüyen çocukların haklarına yönelik engellemeler söz konusudur. Yasaların uygulanmaması çocuklara yönelik her türden suçun işlenmesini normalleştiriyor, cezasızlığı beraberinde getiriyor. Cezasızlık, yeni suçların oluşmasına zemin sunuyor. 

Kolluk Uğur Kaymaz’ı katletti, yargı korudu

Tam 18 yıl önce bugün yani 21 Kasım’da Mardin’in Kızıltepe ilçesinde, babası Ahmet Kaymaz’la birlikte 12 yaşındaki Uğur Kaymaz katledildi. Ayağında terlikle evinin önünde katledilen Uğur Kaymaz’ı anıyorum. Bu ülkenin kolluğu Uğur’u katletti. Yargısı Uğur Kaymaz’ı terörist ilan etti. Yargı katilleri korudu ve katiller cezasız bırakıldı. Mahkeme katilleri akladı. 12 yaşındaki bir çocuğun bedenine 13 kurşun sıkanlar beraat etti. Karar temyiz edildi, ancak Yargıtay 12 yaşındaki bir çocuğun ateş ettiği yalanını öne sürdü, üstelik oy birliğiyle kararı onadı. Dava AİHM’e götürüldü ve AİHM Türkiye’yi mahkum etti. Fakat hala katiller yargılanmış değil. Adalet yerini bulmuş değil. Uğur Kaymaz’ın katilleri yargılanmadan çocuklara yönelik suçlar bu ülkede engellenemez. Cezasızlık politikası terk edilmeden, etkin ve adil bir adalet mekanizması kurulmadan çocuklar güven içerisinde yaşayamaz. 

Çocuk haklarına saygı ve özen gösterilmiyor

Dünya Çocuk Hakları Günü, 20 Kasım 1989 tarihinde Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen Çocuk Haklarına Dair Sözleşme vesilesiyle bir gün olarak kabul edilmiş ve bu tarihten itibaren de dünya çapında kutlanmaktadır. Çocuk hakları; eğitim, sağlık, yaşama, barınma hakları ile fiziksel, psikolojik veya cinsel sömürüye ve şiddete karşı korunma haklarını kapsayan evrensel bir kavramdır. Maalesef çocuk haklarına ne dünyada ne Türkiye’de saygı gösterilmektedir. Çocuklar, savaş ve şiddet politikalarının yıkıcılığını en derinden hisseden toplumsal kesim olmaktadır. Dünya çocukları yoksullukla, temel besin gıdalarına duyulan ihtiyaçla, eğitim hakkına erişememekle ve istismarla karşı karşıyadır. 

Savaş ve saldırılarda çocuklar hayatını kaybediyor

Ukrayna-Rusya savaşının başlangıcından günümüze en az 437 çocuk hayatını kaybetti. AKP-MHP blokunun Kürt sorunundaki çatışma ısrarı nedeniyle birçok insan hayatını kaybediyor ve çoğu kez çocuklar katlediliyor. Yine dün Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırılarda siviller hayatını kaybetti. Bu kürsüde birçok kez açıklama yaptık ve bu saldırılar sonucu katledilen çocukları tek tek dile getirdik. Ancak ne yazık ki saldırılar hala devam ediyor. Geçtiğimiz pazar akşamı bir kez daha yerleşim yerleri havadan bombalandı. Can kayıplarının olduğu basına yansıdı. Temennimiz odur ki bir çocuk daha hayatını kaybetmemiş olsun.

Çocukları korumayanlar onları kirli siyasetlerine alet ediyor

Bugün Dünya Çocuk Hakları Günü ama MSB, üzerine katledilen çocukların isimlerinin yazılı olduğu bombalarla Rojava’ya saldırdı. Bu nasıl bir akıldır! Çocukları korumayanlar onları kendi kirli siyasetlerine alet ediyor. Çocuklar kimsenin kirli amaçlarının malzemesi değildir. Çocukları koruyamayanlar, istifa etmesi gerekenler, trolvari paylaşımlarla kirli siyasetlerine alet ediyorlar. Bunu en sert biçimde kınıyoruz. Koruyamayanlar az biraz utanmalı ve derhal istifa etmelidir. 

150 milyon çocuk yoksullukla cebelleşiyor

Dünyada 150 milyon çocuk yoksullukla cebelleşmektedir. UNICEF'in uyarıda bulunduğu bir diğer konu ise dünya genelinde 10 yaşındaki çocukların sadece 3’te birinin basit bir hikâyeyi okuyup anlayabildiğidir. Evet, yanlış duymadınız 3 çocuktan sadece biri! Ve COVİD 19 pandemisi sürecinden sonra bu durum daha da vahim boyutlara ulaşmıştır. Mülteci çocuklar her gün şiddet ve istismara uğramakta; polislerin, insan kaçakçılarının ve diğer yabancıların insanlık dışı muamelesine maruz kalmaktadır. Eldeki veriler ve dünya çocuklarının yaşadıkları ortada! Bu tablonun bir an önce değişmesi gerekmektedir. Çocukların bütün kaynaklardan ve hizmetlerden eşit ve adil bir şekilde faydalandığı, kapitalist modernitenin çarklarında ezilmediği bir dünya yaratmayı hayal ediyoruz.

Türkiye, 30 Avrupa ülkesi arasında en yüksek çocuk yoksulluğu oranına sahip

Türkiye’de giderek artan/ağırlaşan ‘yoksul çocuklar’ gerçeği söz konusudur. Çocuklar açılıkla, kansızlıkla, bodurlukla, beslenememekten kaynaklı birçok hastalıkla karşı karşıyadır. TÜİK’in güven vermeyen verilerine dahi baktığımızda, 2020 yılı için ‘ciddi maddi yoksunluk içinde olan’ çocukların oranı yüzde 34’e çıkmaktadır. Yani bu ülkede çocukların aç olduğunu verilerine güvenmediğimiz TÜİK bile itiraf etmiş durumda. Bu oranla Türkiye, 30 Avrupa ülkesi arasında en yüksek çocuk yoksulluğu oranına sahip ülke olarak karşımıza çıkmaktadır. Bugün okullarda açlıktan bayılan çocuklar gerçeğiyle karşı karşıyayız. Türkiye’de şiddetli yoksulluk içinde yaşayan ve 16 yaşından küçük olan çocukların sayısı 6 buçuk milyona ulaşmıştır. İlkokul ve ortaokulda okuyan yaklaşık 10 milyon öğrenci varken, bunun 2 milyonu şartlı eğitim yardımıyla okula gidebilmektedir. Bu sistem eşitsizlik ve ayrımcılıkla birlikte yoksulluk, güvencesizlik, sosyal haklardan yararlanamamayı yeniden ve yeniden üretmektedir. Çocuk yoksulluğu, çocuk işçiliği, çocuk istismarı birbirinden ayrı görülemeyecek olgulardır.

616 çocuk çalışırken hayatını kaybetti

İSİG Meclisi iş cinayetleri raporlarına göre, 2013 yılından bugüne geçen on yılda en az 616 çocuk çalışırken hayatını kaybetti. Bunlar kaza değil, bunlar çocuklara açılmış bir savaşın kanıtıdır. Bu rakamlar, çocuk düşmanlığının göstergesidir. Bir örnek daha göstermek istiyorum. Bu bile çocuklara savaş açıldığını gösteriyor. Geçtiğimiz hafta 14 yaşında bir çocuk, Dicle Nur Selçuk, gece saat 22:00’de çalışırken iş cinayetinde hayatını kaybetti. Bunlar kaza değil. 14 yaşındaki bir çocuk gece 10’da çalışmak zorunda bırakılıyor. Bu Türkiye’nin gerçeği ve ayıbıdır. 

Yargıda çocukların üstün yararı gözetilmemektedir

Türkiye’nin adalet sistemi çocuklar için bir ihlal ve ihmal mekanizması olarak işlev görüyor demek abartı olmayacaktır. Çocuklar adalet süreçlerinin öznesi olamamakta ve çocukların üstün yararı gözetilmemektedir. Özellikle çocuklara yönelik her türlü istismar ve şiddet suçları gerektiği şekilde cezai yaptırıma tabi tutulmamaktadır. Bu cezasızlık politikasından güç devşiren failler cesaretlendirilmektedir. İmzacısı olduğu birçok uluslararası sözleşmeyi pratikleriyle yok sayıp ihlal eden Türkiye, kendi iç hukukunu bile tanımaz haldedir. BM Çocuk Hakları Sözleşmesi bir çocuğun tutuklanmasını uygulanacak son yöntem olarak belirlemiştir. Türkiye’de ise çocukların tutuklanması olağanlaştırılmıştır.

6 yaş altı 396 çocuk cezaevinde özgürlüğünden yoksundur

Öte yandan anneleriyle birlikte kalan 0-6 yaş arasında en az 396 çocuk cezaevinde özgürlüğünden yoksun halde bulunmaktadır. Bu koşullarda, gözeten onarıcı bir adaletin sağlanması mümkün değildir. Çocukları özgürlüklerinden eden bu durum birçok sorunun yaşanmasına neden olacaktır. Çocuklar cezaevlerinde eğitim ve sağlık hakkına erişememenin yanında, ayrıca basına yansıyan haberlerde iddia edildiği gibi cezaevi görevlileri tarafından uygulanan şiddet ve cinsel istismarla birlikte akran şiddetine de maruz kalmaktadırlar. Bütçe görüşmelerinde Adalet Bakanına da sorduk. Şu an Türkiye’de çocuk cezaevleri dışında yer olmadığı gerekçesiyle çocuklar yetişkinlerle birlikte kalıyor. Burada şiddete ve istismara maruz kalıyor. 

Milyonlarca çocuk anadilinde eğitim görememektedir

Diğer taraftan Türkiye’de milyonlarca çocuk asimilasyona ve ayrımcılığa maruz kalmaktadır. Anadili Türkçe olmayan milyonlarca çocuk anadilinde eğitim görememekte, asimilasyona maruz kalmaktadır. Milyonlarca Kürt çocuk okulla beraber Türkçe ile tanıştığı halde hiç bilmedikleri bir dilde eğitim görmek zorunda bırakılmaktadır. Bu durumu yaşayan çocuklardan biri de benim. Okula başladığımda Türkçe ile ilk kez orada karşılaştım ve bu travma yıllar geçse de etkisini gösteriyor. Bu durum sadece asimilasyon suçu değil aynı zamanda bu çocuklara yönelik uygulanan bir şiddettir. Yine ülkede Sünni Türk kimliği dışında kalan çocuklar ciddi biçimde ayrımcılığa maruz kalmaktadır. Alevi milyonlarca çocuk zorunlu din derslerine dahil olmak zorunda bırakılmaktadır. Roman çocuklara yönelik ayrımcılık ciddi bir seviyeye çıkmıştır. Roman çocuklar ayrı sınıflara konarak adeta toplumdan izole edilmek istenmektedir. Öte taraftan engelli çocuklar bu ülkede ciddi biçimde sistematik ayrımcılığa uğramaktadır. 

Engelli çocuklar temel hizmetlerden yararlanamıyor

Engelli çocuklar sessizleştirilmiş büyük bir kesimdir. Ne eğitim gibi temel bir hizmetten ne de sağlık ve bakım hizmetinden tam anlamıyla yararlanamamaktadırlar. Evler, sokaklar, okullar, kamu binaları, sosyal yaşam alanları, yollar, kaldırımlar ve geçitler engelliler düşünülerek inşa edilmemiştir. Bundan ötürü başta çocuklar olmak üzere tüm engelliler büyük bir kapatılma ile karşı karşıya kalmaktadır. 10 milyonluk engelli nüfusla karşı karşıyayız ama bu nüfusu dışarıda göremiyorsunuz. Bunun nedeni koşulların engelliler için erişilebilir olmamasıdır. Tüm engelliler büyük bir kapatılma ile karşı karşıyadır. Bu, iktidar ve devlet mekanizması eliyle yapılmaktadır. Engelli çocukların tüm eğitim, rehabilitasyon ve fizik tedavi hizmetlerine ücretsiz, anadilinde ve yaşam alanlarına yakın bir yerde erişimi sağlanmalıdır. 

Bütçe tercihlerini değiştirerek çocukların bolluk içinde yaşayacağı bir ülke yaratabiliriz

Çocuklara yönelik şiddet rastlantısal değildir. Bu şiddet ülkedeki ayrımcılıktan kaynaklanmaktadır. Bu şiddet sınıfsaldır, kimlikle ilgilidir, ayrımcılıktan ve tekçilikten beslenmektedir. Ülke kaynaklarını savaşa, yandaşa ve Saray’a akıtanlar, çocukların aç uyumasına neden olanlardır. Bütçe tercihleri değiştirilerek pekâlâ çocukların bolluk içerisinde yaşayacağı bir ülke inşa etmek mümkündür. Bütçe tercihlerini değiştirerek çocukların bolluk içinde yaşayacağı bir ülke yaratabiliriz. Ancak bin odalı saraylarda yaşayanlar bu ülkede bir çocuk düşmanlığı yarattılar. 

Çocuklara yönelik her türden ayrımcılık derhal ortadan kaldırılmalıdır

HDP olarak, çocuklara yönelik işlenen tüm suçların alınacak etkili tedbirlerle önlenebilir olduğunun farkındayız. Öncelikle çocuklara yönelik her türden ayrımcılık derhal ortadan kalkmalı, çocukların yeterli beslenmesi için bütçe tercihleri derhal değiştirilmelidir. Çocukların maruz kaldığı sorunların çözümü için bütçe ayrılmalı ve kamu bütçesi bu şekilde düzenlenmelidir. Bir çocuğun daha aç kalması derhal engellenmelidir. BM Çocuk Hakları Sözleşmesinin anadili, inanç ve kültürel haklarına dair düzenlemeleri kapsayan 17. 29. ve 30. maddelerine konan çekinceler derhal kaldırılmalıdır. Bütün çocukların istisnasız, amasız, fakatsız çocuk haklarından faydalanması bir an önce sağlanmalıdır. Çocuklara yönelik asimilasyon politikalarından derhal vazgeçilmeli, anadilinde eğitim hayata geçirilmelidir. 

Tüm çocuk cezaevleri derhal kapatılmalıdır

Alevi çocuklara yönelik zorunlu din dersi uygulamasından derhal vazgeçilmeli ve eğitim müfredatından zorunlu din dersinin kaldırılmalıdır. Çocuk istismarının önlenmesi için devletin bütün kurumları etkin biçimde faaliyet yürütmelidir. Çocuk istismarı başta olmak üzere çocuklara yönelik her türden suçun kaydı tutulmalı, kamusal alanla veriler paylaşılmalıdır. Çocuklara yönelik suçlarda cezasızlık son bulmalıdır. Yasalar etkin biçimde uygulanmalıdır. Çocuk işçiliği derhal sonlandırılmalıdır. Kanunla ihtilaflı hale getirilen çocukların özgürlüklerinden yoksun bırakılarak hapsedildikleri tüm çocuk cezaevlerinin derhal kapatılması gerektiğini savunuyoruz. Onarıcı adaletin sağlanması için hapsetme dışında dünyada çokça örneği bulunan alternatif yöntemlerin hayata geçirilmesi hayatidir. Dünya nasıl alternatifler gerçekleştirmişse, Türkiye de bunu derhal hayata geçirmelidir.  

Çocuk Bakanlığı kurulmalıdır

Türkiye’nin bir çocuk politikası maalesef yoktur. HDP olarak, bütüncül bir çocuk politikasının hayata geçirilmesinin elzem olduğunu yıllardır söylüyoruz. Bunun ilk adımı olarak derhal bir çocuk bakanlığı kurulmalıdır. Çocuk Bakanlığı çocuklara yönelik suçları engellemek için devletin bütün kurumlarını denetlemelidir. Çocuk Bakanlığı kurulmalı ve bu bakanlık çocukların sorunlarını yerinde tespit edip çözmelidir. Çocuk Bakanlığına aktarılacak kamu bütçesi ile çocukların kamu kaynaklarından yararlanması sağlanmalıdır. Çocuklara duyarlı bütçe derhal hayata geçirilmelidir. Çocuklar için kamu bütçesi sadece bir bakanlığa tahsis edilmemeli, bütün bakanlıklar ve devletin kurumlarında çocuklara yönelik harcanmak üzere kamu bütçesi ayrılmalıdır. Bu parlamento çocukların yaşadığı büyük sorunlara artık sessiz kalmamalıdır. Bu sorunları çözmek için derhal harekete geçmeli, acil olarak bir çocuk ihtisas komisyonu kurulmalıdır. TBMM’de İnsan Hakları Komisyonu alt komisyonu olarak Çocuk Hakları Komisyonu var ama hiçbir sorunu çözmüyor. Çünkü kamusal alanda infial yaratan gündemler dışında çocuklar Meclis’in gündemine gelemiyor. Bu, Meclis için bir utanç ki TBMM’nin açılış günü çocuk günü ilan edilmiş ancak realite çok farklı. 

Tüm çocukların özgür ve adil bir yaşama kavuşması için mücadeleyi sürdüreceğiz

HDP olarak, tüm çocukların özgür ve adil bir yaşama kavuşması için gereken mücadeleyi sürdüreceğimizi buradan bir kez daha dile getiriyoruz. Çocuklar için “yarınlarımız, geleceğimiz” denilerek bugün yapılması gerekenlerden, uygulanacak politikaların sorumluluğundan hiç kimse kaçamaz. Çocuklar hiç kimsenin yarınları değildir. Çocuklar sesi, sözü ve talepleri olan toplumsal öznelerdir. Çocuklar üzerine gelecek inşa edilen ulusun nesneleri değildir. Çocukların temel haklarından yararlandığı, ayrımcılığa maruz kalmadığı bir ülke inşa edene kadar mücadele edeceğiz. 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Gününün bir bayram günü olması için çalışmaya devam edeceğiz. Bütün çocukların gününü bir kez daha kutluyorum. Bütün çocukları sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum. 

21 Kasım 2022