Kadın Meclisimiz “Kadın Yoksulluğuna Hayır” programının tanıtımını yaptı

Kadın Meclisimizin, “Kadınlar İçin Adalet” kampanyasının 2’inci aşaması olan “Kadın Yoksulluğuna Hayır” programı İstanbul’da tanıtıldı. Toplantıya Kadın Meclisi Sözcümüz Ayşe Acar Başaran, HDK Eş Sözcüsü İdil Uğurlu, SKM MYK üyesi Çiçek Otlu, SYKP Eş Genel Başkanı Canan Yüce, SODAP Sözcüsü Sevtap Akdağ, Devrimci Parti'den Melda Çelik, Milletvekillerimiz Hüda Kaya, Serpil Kemalbay ile İstanbul İl Eşbaşkanımız Elif Bulut katıldı. 

Toplantıda konuşan Başaran, programı tanıtmadan önce bu sabah Rosa Kadın Derneği’ne yapılan baskına ve kadınların gözaltına alınmasına tepki gösterdi. Başaran şöyle konuştu:

Mücadele eden kadınlara geri adım attırmaya çalışıyorlar

Uzun süredir AKP MHP ittifakı kadın mücadelesine dönük sistematik bir saldırı gerçekleştiriyor. Neredeyse her gün arkadaşlarımız, gözaltına alınıyor tutuklanıyor ev hapsinde cezalandırılmaya çalışıyor. Bununla yürüttükleri tekçi, militarist, milliyetçi, cinsiyetçi siyasetin karşısında mücadele eden kadınlara geri adım attırmaya çalışıyorlar.   

İktidar karşısındaki en büyük engeli kadınlar olarak gördüğü için bu saldırıları yürütüyor

Bu sabah da Diyarbakır’da çok sayıda eve baskın yapılarak arkadaşlarımız gözaltına alındı. Arama yapılan adreslerden biri de merkezi Diyarbakır Kayapınar’da bulunan Rosa Kadın Derneği’ydi. Rosa Kadın Derneği’nde yapılan aramada, maalesef hiçbir yönetici bulunmadan, kadınların gizli tutulması gereken belgelerine kadar arama gerçekleştirildi. Yine şu ana kadar yapılan operasyonda TJA aktivistleri Zelal Bilgin ve Sevim Biçici, Çınar Belediyesi Eşbaşkanı Necla Tamriş,JİNNEWS muhabiri Beritan Canözer, Barış Annesi Nezahat Teke, Diyarbakır Kadın Akademisi üyesi Figen Aras, Sosyalist Kadın Meclisleri (SKM) MYK üyesi Satiye Ok’un da aralarında bulunduğu 22 kadın arkadaşımız bu sabah gözaltına alındı. 

Hatırlayacağınız üzere geçen sene de tam da pandemi tartışması yürütülürken, kadınlar eve sıkıştırılmış ve şiddetle yüz yüzeyken 22 Mayıs’ta Rosa Kadın Derneği’ne benzer bir operasyon düzenlenmiş aktivistler gözaltına alınmıştı. Derneğin kurucularından olan Ayla Akat Ata şu anda tutuklu. Biz şunu çok net biliyoruz ki iktidar rejimin karşısındaki en büyük barikatı, en büyük engeli kadınlar olarak gördüğü için bu saldırıları yürütüyor. Sürekli bir yerlerden darbe çıkartmaya çalışan iktidarın, aynaya bakıp asıl darbeciyle yüzleşmesi gerektiğini söylüyoruz. 

Bu saldırılar ne bize ne de kadın mücadelesine geri adım attıramaz

Buradan bir kez daha söylüyoruz. Kadınların mücadele tarihi saldırılar, gözaltı, tutuklamalar ve büyük bedellerle doludur. Kazanımların hiçbiri iktidar tarafından altın tepsiyle sunulmadı. Kazanımlarımızın hiçbirini emek vermeden elde etmedik. Bu saldırılar da ne bize ne kadın mücadelesine geri adım attıramaz. Buradan bütün kadınları, kadın mücadelesini sahiplenmeye çağırıyoruz. 

Kampanyamızın ikinci aşamasında kadın yoksulluğuna ilişkin çalışmalar yapacağız

Hepinizin bildiği gibi HDP Kadın Meclisi olarak 10 Şubat’ta “Kadınlar İçin Adalet” kampanyamızın startını verdik. Bu kapsamda cezaevlerinde yaşanan tecrit, hak ihlalleri, çıplak arama ve buna karşı başlatılan açlık grevi direnişçilerinin sesi olmak için alanlarda meydanlarda adalet çığlığımızı hep birlikte yükselterek tecrit politikaları son bulsun dedik. Bugün de kampanyamızın ikinci kısmı olan kadın yoksulluğu başlığında çalışmalarımıza hep beraber başlıyoruz. 

Pandemi ile derinleşen krizin de en ağır yükünü kadınlar çekiyor

Bizler şu gerçeği çok iyi biliyoruz ki; yaşamın her alanında kadın görmeye tahammül edemeyen erkek egemen iktidar, pandemi sürecini fırsata çevirerek “makbul ve makul” kadın modelini oluşturmaya çalışmaktadır. Ülkede yaşanan çok boyutlu kriz bugün Covid-19 salgını ile birlikte derinleşerek artarken bu krizin en ağır etkilerini yaşayan kesimlerin başında kadınlar gelmektedir. Ev içi emeği görülmeyen; işyerlerinde, fabrikalarda ucuz işgücü olarak çalıştırılan, kamusal alanda her türlü mobbing ve ayrımcılığa maruz kalan kadınlar pandemi süreci ile birlikte işsiz bırakılarak evlere hapsedilmek istenmektedir. Yine bugün birçok kadın kreş ve benzeri desteklerden ücretsiz bir şekilde faydalanamadığı için çalışma yaşamının dışında kalabiliyor veya işten ayrılmak zorunda bırakılıyor. Kadınlar pandemi süreci ile birlikte bir yandan yoksullukla baş başa bırakılırken diğer yandan ekonomik özgürlükleri ellerinden alınarak erkeğe bağımlı hale getirilmek istenmektedir.

Emeğimizi sömürülmesine, yok sayılmasına asla izin vermeyeceğiz

Bizleri evlere hapsetmek isteyen erkek egemen zihniyete karşı hep birlikte mücadele edeceğiz. İş yaşamına eşit ve aktif bir şekilde katılabilmek, önümüzdeki bütün engelleri kaldırabilmek için mücadelemizi birleştireceğiz. Emeğimizin sömürülmesine, yok sayılmasına asla izin vermeyeceğiz. Kadınların yaşadıkları sorunları onlardan dinleyecek, taleplerini bulunduğumuz her mekanizmada dile getireceğiz. 

İktidar yoksulluğun da yükünü kadınlara yüklüyor

İktidar yoksulluğun yükünü de kadınlara yüklemiştir! Bugün fabrikalarda, tekstil atölyelerinde üretimde en büyük emeğe sahip olan kadınlar pandemi sürecinde ağır koşullarda, hijyenik olmayan ortamlarda çalıştırılmaktadır.

Sosyal güvenlik mekanizmalarının yokluğunda kadınlara işsiz kalmak ya da sağlıklarını riske atarak çalışmaya devam etmekten başka bir seçenek bırakılmamıştır. Kadınlar tüm bu ayrımcı tutumlarla karşı karşıya bırakılırken erkek egemen iktidar yoksulluğun yükünü de kadınların sırtına yüklemek istemiştir. 

Pandemi sürecinde ilk işsiz kalan yine kadınlar olmuştur

Kayıt dışı merdiven altı işlerde, atölyelerde çalışmak zorunda kalan, evlere temizliğe giderek yaşamını idame ettirmeye çalışan binlerce kadın pandemi yasaklarından kaynaklı bu işleri dahi yapamayarak yoksulluğa terk edilmiştir. Salgın ile birlikte kadınlara yönelik cinsiyetçi yaklaşımlar da derinleşmiştir. Emeği sömürülen, esnek ve güvencesiz işlerde çalışmak zorunda bırakılan kadınlar bu süreç ile birlikte ücretsiz izne gönderilen ve ilk işten çıkarılan kesimlerin de başında gelmiştir. 

Fabrikalarda, atölyelerde, merdiven altı işlerde güvencesiz ve kayıt dışı işlerde çalışan kadınlarla bir araya geleceğiz. Haklarımızı elde etmek için, emeğimizin sömürülmesine izin vermemek için hep birlikte alanlarda meydanlarda seslerimizi yükselteceğiz. 

Sosyal yardımlar, kadınların istihdama katılımı olarak istatistiklere yansımıştır! 

Sosyal yardımlar, kadınların istihdama katılımı olarak istatistiklere yansımıştır, her zaman olduğu gibi. Bir taraftan kadınlar cinsiyetçi iş bölümüne mahkûm edilirken bir taraftan da verilen sosyal yardımlar istihdama katılım olarak istatistiklere eklenmiştir. Yaşlı, engelli ve hasta bakım işlerini güvencesiz bir şekilde yerine getiren genç kadınlar istatistiklerde çalışıyor gibi gözükmektedir. Oysaki yaşlı, engelli bakım işlerini yapan kadınlara verilen ücret, bakıma muhtaç kişinin ihtiyaçlarının karşılanması için verilmektedir. Verilen ücret çoğu zaman bu ihtiyaçları dahi karşılayamayacak düzeydedir. Bugün bu işleri yapan ve ne eğitim ne de istihdamda olmayan binlerce genç kadının herhangi sosyal bir güvenceye sahip değilken, istatistiklere çalışıyor olarak yansıması eşitsizliğin ne kadar derinleştiğinin göstergesidir. Bunlar sadece istatistik değil, bu sayıların her biri bir hayattır. Bunları istatistiklerde yok saymak o hayatları da yok saymak demektir.

Hayatlarımızı yok saymanıza, bizi yoksulluğa mahkum etmenize izin vermeyeceğiz

Hayatlarımızı yok saymanıza izin vermeyeceğiz. Kadınlara biçilmek istenen mesleki rolleri asla kabul etmeyeceğiz. Sosyal yardım adı altında kadınları evlere hapsedip yoksulluğa mahkûm etmelerine müsaade etmeyeceğiz. Hep birlikte bizlere dayatılmak istenen bu rollere karşı mücadele edeceğiz. Gittiğimiz her yerde dokunduğumuz her kadınla bunları konuşacağız. 

KHK’li kadınlarla dayanışma içerisinde olacağız! 

Pandemi de olduğu gibi darbe girişimini de nimet olarak gören AKP-MHP erkek egemen iktidarı binlerce kadını eşitlik, özgürlük ve kadınlar için adalet mücadelesi verdiği için ihraç ederek yoksulluğa mahkûm etmek istemiştir. KHK’ler ile kadınları kamusal alanın dışına iterek, yoksullukla terbiye etmeye çalışarak kadınlara diz çöktürmek boyun eğdirmek istenmiştir.

KHK’ler ile işten çıkarılan kadınlarla gittiğimiz her yerde buluşacağız. Onları dinleyeceğiz. İşlerine geri dönene kadar onlarla dayanışma içerisinde olmaya devam edeceğiz.

Toplumsal cinsiyet eşitsizliğini derinleştirmeyi amaçlayan kadın üniversitelerini açmanıza izin vermeyeceğiz

Pandemi sürecinde yoksulluktan kaynaklı uzaktan eğitime dahi erişemeyerek eğitimden kopmak zorunda kalan binlerce kız çocuğu, üniversiteyi bitirdiği halde işsizlikle yüz yüze kalan genç kadın varken bu iktidar kadın üniversiteleri açacağız diyor. Genç kadınların istihdam sorununu gidermek yerine kadın üniversitelerini açacağız diyen erkek egemen iktidar şunu çok iyi bilsin ki; kadınlar toplumsal cinsiyet eşitsizliğini derinleştirmeyi amaçlayan bu üniversiteleri açmanıza izin vermeyecek.

Eşit adil bir eğitim sisteminin oluşması için genç kadınlarla birlikte mücadele edeceğiz

Bizler ücretsiz eğitimin önünün açılması için, eğitimde kız çocukları için eşitlik talebimizi her yerde dile getireceğiz. İktidarın yaratmak istediğin cinsiyetçi eğitim modeli ve üniversitelere karşı toplumsal cinsiyet eşitliğini esas alan bir eğitim sistemini savunmaya devam edeceğiz. Bu kapsamda genç kadınlarla buluşacağız, sorunlarını taleplerini dinleyeceğiz. Ve hep birlikte eşit adil bir eğitim sisteminin oluşması için mücadele edeceğiz. 

Bu ülkede birileri çoklu maaş alırken halklara yoksulluk, işsizlik dayatılmaktadır

Bugün işe alımlarda yaşanan usulsüzlüklere binlerce örnek verebiliriz. Kendisinden olmayana tahammül gösteremeyen AKP-MHP erkek egemen iktidarı, iş başvurularında liyakati değil yandaşlığı esas almaktadır. İşçileri, emekçileri değil patronu sermayedarı savunmaktadır. Bu ülkede birileri çoklu maaş alırken gençler, kadınlar başta olmak üzere halklara yoksulluk, işsizlik dayatılmaktadır. 

Kod 29 uygulaması ile de öncelikle kadınlar hedef alınmıştır

Hal böyleyken, bir de pandemi koşullarında iktidarın kadınları evlere kapatma politikasından bağımsız olmayan Kod 29 uygulaması ile de öncelikle kadınlar hedef alınmıştır. Bakın Kod 29 uygulaması pandemi sürecinde işten çıkarmaların yasak olduğu bir sürecin tek istisnasıdır. 

Bu kod diyor ki, işyerinde “ahlak dışı” davranışta bulunan işçi işten atılır. İşveren bu kodu kullanmak için herhangi somut bir gerekçeye dahi ihtiyaç duymamaktadır. Bu kod, pandemi döneminde işverenin elinde adeta bir silaha dönüşmüş, başta kadınlar olmak üzere bütün işçiler işverenin insafına bırakılmıştır. Özellikle sendikal faaliyetlerle hakkını arayan işçiler bu kodun hedefi olmuştur.

Direnen bütün emekçi kadınlara dayanışma mesajlarımızı gönderiyoruz

Bu uygulama ile işten çıkartılmayı kabul etmeyerek direnen Migros, Sinbo ve SML Etiket işçisi kadınlar başta olmak üzere tüm kadınlara buradan bir kez daha dayanışma mesajımızı gönderiyoruz. Sendikal faaliyet haktır. Ve biz kadınlar sonuna kadar bu haklarımızı korumaya devam edeceğiz. İşten çıkarılan işçilerle buluşmaya dayanışma göstermeye devam edeceğiz. İşlerine geri dönene kadar asla geri adım atmayacağız.

Yaşadığımız yerde kolektif üretim alanlarını oluşturacağız!

Yaşam alanlarında istihdam koşulları yaratılmamasından kaynaklı başka yerlere mevsimlik işçi olarak gitmek zorunda kalan kadınlar da yine her türlü ayrımcılığın ve eşitsizliğin hedefi olmaktadır. Mevsimlik tarım işçisi kadınlar bir yandan çalışırken diğer yandan çocuklarına bakma, yemek yapma gibi ağır sorumluluk altında kalmaktadır. Erkeklerle aynı işi yapmalarına rağmen ve iş yükü daha ağır olmasına rağmen aynı ücreti almayarak burada da her türlü emek sömürüsü ve ayrımcılığa maruz bırakılmaktadır.

Mevsimlik tarım işçileri ile buluşacağız, kolektif üretim alanları yaratmaya çalışacağız

Mevsimlik tarım işçiliği yapan kadınlar için yaşadıkları topraklarda kolektif üretim alanlarını oluşturmak için hep birlikte çalışacağız. Onlarla bulundukları alanlarda buluşmalar gerçekleştirerek yaşadıkları sorunları hep birlikte konuşacağız. Bu sorunları her yerde dile getirecek ve çözüm bulunana dek mücadele etmeye devam edeceğiz.

Göçmen ve mülteci kadınlarla birlikte örgütleneceğiz!

Savaş ve şiddet politikalarından kaynaklı göçmen ve mülteci konumuna düşen kadınlar birincil ihtiyaçlarını dahi karşılayamayacak durumdadır. Göçmen ve mülteci kadınların neredeyse hiçbir gelir kaynağı bulunmamaktadır. Bu kadınlar siyasi söylemlerle hedef haline getirilmekte, dış siyasette koz olarak kullanılmakta, içeride ise ucuz işgücü olarak görülmektedir. 

Savaşların ve ekonomik sömürünün bir sonucu olarak ülkelerini terk eden mülteci ve göçmen kadınlarla buluşacağız. Birlikte örgütlenerek, ayrımcılığa uğramadan güvenceli ve güvenli bir şekilde çalışabilecekleri istihdam alanları yaratmak için hep birlikte mücadele edeceğiz.  

LGBTİ+’lar ile dayanışma içerisinde olacağız!

LGBTİ+’lar ötekileştirilmeye çalışılmış, ekonomik anlamda hali hazırda belli meslek kollarında güvencesiz ve kayıt dışı çalışmaya zorlanmalarının yanında bir de iktidar tarafından hedef gösterilmektedir. Cinsiyetçi, tekçi, erkek egemen zihniyete karşı gökkuşağı renklerimizle bir arada olarak dayanışarak bu politikaların son bulması için hep birlikte mücadele edeceğiz. 

Bu iktidar kayyım eliyle kadınları yoksulluğa mahkûm etmek istemiştir

Bizler erkek egemen iktidarın kadın yoksulluğunu giderme gibi bir derdinin olmadığını halk iradesini gasp ederek kadın kazanımlarına saldıran kayyımlarından çok ama çok iyi biliyoruz. Bu iktidar kayyım eliyle kadınları yoksulluğa mahkûm etmek istemiştir. Belediyelerimizde kadınlar için açılan mesleki eğitim kursları, kadın kooperatifleri, tandır evleri kayyımlar eliyle kapatılarak kadınların istihdam alanı bırakılmak istenmemiştir.  

Kadınların siyasi arenadan da istihdamdan da çekilmesi isteniyor

Yapılmak istenen şudur: Kadınlar siyasi arenadan da istihdamdan da çekilsin. Tekçi, milliyetçi, militarist düzenin devam etmesi için kadınlar dört duvar arasına kilitlensin. Ve iktidar gerçekten de kendi hayal ettiği tek sesli düzen için elinden geleni ardına koymamıştır. Patronlara, işverenlere Kod 29 ile rahatlık sağlarken, kadınların iş hayatının dışına itilmesine adeta göz yumarken bir yandan da korku atmosferi oluşturmak için İstanbul Sözleşmesi’ni kaldırmaya çalışma cüretinde bulunmuştur. Şiddet mağduru kadınlar için barınma, yaşamını sürdürme gibi her türlü ihtiyacını karşılayacak bütçeyi zorunlu kılan; sığınma evlerine ayrılan bütçeyi koruyan sözleşmeden çıkmaya çalışmıştır. 

Bizler buradan bir kez daha sesleniyoruz. Gaspçı ve talancı kayyım siyasetine karşı haklarımızdan ve kazanımlarımızdan asla vazgeçmeyeceğiz. Kayyımlar eliyle işten çıkarılan kadınlarla buluşmalar gerçekleştireceğiz. Onlarla birlikte örgütlülüğümüzü genişleterek, mücadelemizi büyüterek kayyımları göndereceğiz, kazanımlarımızı geri alacağız. Kooperatiflerimizi, mesleki eğitim kurslarımızı, kadın merkezlerimizi yeniden ve hep birlikte açacağız. 

Her 5 kadından en az 1’i aile işlerinde ücretsiz çalışmaktadır!

Bakın Türkiye’de kadın istihdamına dair bazı verilere baktığımızda da bu durum çok net karşımıza çıkmaktadır.

• Kadınların ciddi derecede maddi yoksunluğu sıralamasında, Türkiye sondan 2’nci sıradadır. Türkiye'de kadınların ciddi derecede maddi yoksunluk sorunu Avrupa ülkeleri ortalamasının yaklaşık 5 katıdır. 

Ocak 2021 itibariyle Türkiye’de:

• Erkeklerin işgücüne katılma oranı % 68.8 iken kadınlarda bu oran % 30.6 olup erkeklerdeki oranın yarısından daha azdır. 

• Erkeklerin istihdam oranı % 60 iken kadınların istihdam oranı bunun yarısından daha az olup % 26.1’dir.

• Türkiye’de istihdam edilen her 5 kadından en az 1’i aile işlerinde ücretsiz çalışmaktadır.

Biz kadınlar bu durumu asla kabul etmeyeceğiz

Peki, biz kadınlar bu durumu kabul edecek miyiz? Asla etmeyeceğiz. Bu yüzden kadınlarla konuşacağız. Gidebildiğimiz bütün iş yerlerine, tarlalara, fabrikalara, atölyelere,  evlere gideceğiz. Dinleyeceğiz. Soracağız. Öğreneceğiz. Sorunları, talepleri, eleştirileri dinleyecek, özümseyecek ve bu yoksulluğun, bu korkunç uçurumun kapanması için elimizden gelen her şeyi yapacağız. İktidar suni gündemler yaratadursun, kazanımlarımızdan asla vazgeçmeyecek, bizim olanı alacağız. Sözü olanın sözünü sokaklardan, fabrikalardan, hallerden, tarlalardan meclise taşıyacağız. Bu derinleşen yoksulluğun sesini sebep olanların duymazdan gelemeyeceği bir çığlık olarak yükseltmek için “Kadın yoksulluğuna hayır, kadınlar için adalet” şiarıyla kampanyamızın ikinci kısmını başlatıyoruz.  

Bileşen Eş Genel Başkanlarımız ve  HDK Eş Sözcümüzle birlikte bu kampanyanın startını verdik. Kadınların yoksul kaldığı bütün alanlarda mücadele etmek için, ortak ses yükseltmek için çalışmalarımıza başlayacağız. İlk çalışma alanımız Ege olacak, ardından Türkiye’nin dört bir tarafında ve Kürdistan’da bu çalışmayı yürüteceğiz.

5 Nisan 2021