Kadın Meclisimiz Kandıra Cezaevi önünden seslendi: Onlar içeride bizler dışarıda direneceğiz

Kadın Meclisimiz, cezaevlerindeki hak ihlalleri ile Aysel Tuğluk başta olmak üzere hasta tutsakların durumuna dikkat çekmek için Kandıra Cezaevi önünde açıklama gerçekleştirdi. Açıklamaya Parti Sözcümüz Ebru Günay, milletvekillerimiz Züleyha Gülüm ve Dilşat Canbaz, Kadın Koordinasyonu üyelerimiz, İstanbul İl Kadın Meclisimiz, HDK Eş Sözcüsü Esengül Demir ile bileşen partilerimizin eşbaşkanları ve çok sayıda kadın katıldı. Açıklamada konuşan Demir ve Günay, şunları söyledi:

HDK Eş Sözcüsü Esengül Demir: 

Kürt kadınlara yönelik özel cezalandırma politikaları uygulanıyor

8 Mart mücadele haftası dolayısıyla kadınlar olarak tutsaklara uygulanan insanlık dışı müdahale ve demokratik mücadele nedeniyle tutsak alınan kadın yoldaşlarımızı hatırlatmak için geldik. Türkiye’de uzun yıllara dayalı demokratik siyaset alanında mücadele yürüten kadınlara ve özellikle Kürt kadınlara yönelik devletin özel cezalandırma politikaları uygulanıyor. Şu an arkamızda bulunan Kandıra Cezaevi’nin ne yazık ki yakınına yaklaşamadık. Bu sefer de yine Kandıra Cezaevi’nin önüne gitme isteğimiz engellendi. Cezaevlerinin kapıları, cezaevindeki arkadaşlarımızın yoldaşlarına ve dostlarına yasaklanmış durumda. 

Aysel Tuğluk başta olmak üzere hasta tutsaklar serbest bırakılmalı

Hukuksuzca içeride tutulan, mahkeme kararları henüz netleşmemiş ve buna rağmen yıllardır cezaevlerinde tutulan demokratik siyaset mücadelesi ve kadın mücadelesi yürüten kadın yoldaşlarımızın derhal serbest bırakılmaları gerekiyor. Hasta tutsakların, kadın siyasetçilerin -başka bir cezalandırma yöntemiyle- hastalıklarının ilerlemesini, verilen raporlara ve yürütülen geniş kampanyalara rağmen içeride ölümlerinin gerçekleşmesini istediklerini biliyoruz. Bu yüzden özellikle hasta tutsaklara vurgu yapıyoruz. Aysel Tuğluk nezdinde bütün hasta tutsakların derhal serbest bırakılmaları, aileleri ve hekimler gözetiminde sağlık kontrollerinin yapyılması gerekiyor. Bu, çok acil bir meseledir.

Tutsak kadın yoldaşlarımıza sevgilerimizi gönderiyoruz

Son dönemlerde 20-24 yıl cezaevinde kalmış olan siyasi tutsakların çeşitli gerekçelerle infazlarının yakıldığını ve bunun da keyfi bir uygulama olduğunu görüyoruz. Hiçbir yasal dayanak olmadan cezaevi müdürleri ve yöneticileri aracılığıyla tutukluluk süreleri bitmiş siyasi tutsakların infazlarının yakılarak ikinci bir cezalandırmayla karşı karşıya kaldığını biliyoruz. Buradan hem hasta tutsaklara hem de demokratik siyasal haklarını kullanan bütün tutsak kadın yoldaşlarımıza sevgilerimizi gönderiyoruz. Mücadelelerinin dışarıda bizler aracılığıyla yürütüleceğini belirtiyoruz. 

Parti Sözcümüz Ebru Günay: 

Garibe Gezer Kandıra Cezaevi’nde katledildi 

8 Mart haftası boyunca Türkiye’nin birçok yerinde etkinlikler yaptık, yapmaya devam ediyoruz. 8 Mart’ı büyük bir coşkuyla karşılayacağımız bu günlerde bugün özellikle Kandıra Cezaevi önündeyiz. Çünkü Kandıra Cezaevi, kadın siyasi mahpusların yaşadıkları sorunlarla, kadın tutsakların kadın olmaktan kaynaklı yaşadıkları sorunlarla gündeme geldi. Garibe Gezer’in bu cezaevinde ihmalkarlıktan, devlet şiddetinden ve tacizinden ölüme giden sürecine tüm Türkiye tanıklık etti. Garibe Gezer bu cezaevinde katledildi. Tıpkı dışarıda katledilen kadın yoldaşları gibi sesi ve çığlığı bu iktidar tarafından duyulmadı, gerekli tedbirler alınmadı, failler cezalandırılmadı. İktidar, Adalet Bakanlığı ve cezaevi yönetimi Garibe Gezer’in tek başına bir hücrede ölüme giden sürecine göz yumdu. Garibe Gezer’in ölümü bir kadın cinayetiydi ve failler hesap verinceye kadar mücadele etmeye devam edeceğiz. 

Kandıra’da kadın mücadelesine emeği geçen yol arkadaşlarımız kalıyor 

Kandıra Cezaevi’nin bir diğer özelliği, Sevgili Aysel Tuğluk’un kaldığı bir cezaevi olmasıdır. Aysel Tuğluk ile birlikte kadın siyasetçi yoldaşlarımızın, kadın mücadelesine emeği geçmiş yol arkadaşlarımızın kaldığı bir cezaevidir. Onlar şu anda içeride belki sesimizi duyamıyorlar ama çok biliyoruz ki bizi hissediyorlar, biliyorlar. Biz buradan bir kez daha Sevgili Figen Yüksekdağ, Gültan Kışanak, Sebahat Tuncel, Nurhayat Altun, Edibe Şahin, Aysel Tuğluk ve birlikte kaldıkları bütün kadın arkadaşlarımızı selamlıyoruz.

ATK’nın düşman hukuku izlediğini Aysel Tuğluk için hazırladığı raporda gördük 

Bizler bugün bu açıklamayı cezaevinde önünde yapmak istedik ama maalesef iktidarın kolluk güçleri tarafından engellendik; uzak bir yerde bu açıklamayı yapıyoruz. Nedense kadınlar eylem ve etkinlik yaptığında seferber olan iktidar ve kolluk, kadın katliamları ve cinayetleri söz konusu olduğunda kılını kıpırdatmıyor. Aysel Tuğluk, Türkiye’de kadın mücadelesine, demokrasi mücadelesine emeği geçmiş bir kadın siyasetçi ve şimdi de hasta mahpus. Hasta mahpusların yaşadıklarının bir özetini gösteriyor. İşte yakın zamanda birçok siyasi tartışmaya konu olmuş tıbbi normlardan uzak ATK’nın nasıl düşman hukuku izlediğini, Aysel Tuğluk için hazırladığı raporunda bir kez daha gördük. Kürtlere, kadınlara ve siyasetçilere düşmanlık yaptığını ATK’nin Aysel Tuğluk yaklaşımında gördük. Biz kadınlar bunu kabul etmedik, etmeyeceğiz. 

İktidar işkenceyi gizlemeden hasta mahpuslar üzerinde gerçekleştiriyor

Cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri ve kötü muamele her geçen gün artıyor. Özellikle hasta tutsaklara yönelik düşman politikası her geçen gün artıyor. Bakın sadece son 3 ayda 10’u aşkın hasta mahpus Türkiye cezaevlerinde yaşamını yitirdi. Büyük bölümü tekli hücrelerde kalıyordu. Hepsinin ölümünde ciddi şaibeler ve şüpheler vardı; ailelerin, demokratik kamuoyunun ve bizlerin ikna olmadığı ölümler oldu. Hepsi neredeyse tahliyelerine bir yıldan az zaman kalırken hayatlarını kaybetti. Bu, aslında düşman hukukunun açık göstergesidir. İşkenceyi kaldırdığıyla övünen, faili meçhul cinayetlerden hesap sormakla övünen iktidar, 90’ların faili meçhullerini şimdi cezaevlerinde gerçekleştiriyor. İşkence ve kötü muameleyi artık cezaevinde gizlemeden hasta mahpuslar üzerinde gerçekleştiriyor. Bizler kabul etmiyoruz. Erkek egemen sisteme ve erkek-devlet şiddetine karşı her yerde mücadele etmeye devam edeceğiz. 

Onlar içeride bizler dışarıda direneceğiz

Bugün buraya yol arkadaşlarımızın sesine ses katmak için geldik. Onların dışarıya haykırdığı Garibe’nin çığlığı olmak için, Aysel Tuğluk’un sesi olmak için geldik. Gültan Kışanak’ın bize seslenirken yaptığı “içeriye göz kulak olun, el verin içeriye” çağrısına yanıt vermek ve bunu ifade etmek için buraya geldik. Ben buradan bir kez daha şunu söylüyorum. Onlar içeride, bizler dışarıda direneceğiz. Hep birlikte değiştireceğiz. Çünkü şimdi kadın zamanı, şimdi dayanışma zamanı, şimdi kadın özgürlük zamanıdır. Biz kadınlar için sınırlar, duvarlar ve cezaevleri anlamsız. Bizim için her yer erkek devlet şiddetine karşı direnme ve mücadele etme alanıdır. Bugün arkadaşlarımız içeride ve onlara yakın bir yerden sesimizi yükseltiyoruz ve yükseltmeye devam edeceğiz. Sesimizi arkadaşlarımıza duyuyoruz. Sevgili Figen’e, Aysel’e, Edibe’ye, Nurhayat’a, Sebahat’e, Gültan’a ve bütün arkadaşlarımıza sesimizi duyuruyoruz, selam ve sevgilerimizi gönderiyoruz. Şimdiden 8 Martlarını kutluyoruz. Jin Jîyan Azadî diyoruz.

5 Mart 2022