25 KASIM KADINA YÖNELİK ŞİDDETE KARŞI MÜCADELE VE ULUSLARARASI DAYANIŞMA GÜNÜ

ERKEK DEVLET ŞİDDETİNE KARŞI, YAŞASIN KADIN DAYANIŞMASI!

Mirabel kız kardeşlerin, Dominik Cumhuriyeti’nin kanlı diktatörüne karşı mücadele ederken katledilişlerinin 58. yılında, yaşamlarımızdaki erkek-devlet şiddetine karşı mücadelemiz dünyanın dört bir yanında sürüyor.

Polonya’da kürtaj yasağına direnen kadınlarız, İzlanda’da “eşit işe eşit ücret” diyenleriz. ABD ve İspanya’da sokakları inleten, İrlanda’da kürtaj, Suriye’de onurlu, eşit ve birlikte yaşam için savaşa, işgale direnenleriz. Şengal'de IŞİD barbarlığıyla mücadele edenleriz. Rojava’dakadın devrimiyiz.

Evde, sokakta, işte, parlamentoda erkek-devlet şiddetine karşı durmaya devam ediyoruz.

Kadına yönelik şiddet, şiddetini artırıyor. Taciz eden, tecavüz edenler; öldürdükleri kadınlar için “intihar etti” diyerek soruşturmalardan kurtulmaya çalışıyor. Devlet, hem hayatın her alanında doğrudan uyguladığı şiddet ile hem de haksız tahrik ve iyi hal indirimleriyle failleri cezasız bırakarak kadın düşmanı politikalarına devam ediyor.

Şiddetin her haline karşı mücadeleyi büyütmeye, öz gücümüz, öz savunmamızla ve dayanışma ağlarımız ile birbirimizin yanında olmaya devam edeceğiz.

Erkek devlet yarattığı ekonomik krizi, bize ekonomik şiddet olarak da yansıyor, daha da yoksullaşıyoruz. Ekonomik kriz gerekçesiyle ve KHK’larla meslekten ihraç edilen binlerce kadın, güvenceli ekonomik alandan uzaklaştırıldı. Kadınların kendine ait geliri olmasın; böylece yaşlı adamlara bakıcılık yapmak için evlenelim istiyorlar, erkek egemen sistemin şiddet ve baskılarına direnemeyelim istiyorlar. Bu nedenle nafaka hakkımızı, ortak mal paylaşımını, boşanma hakkımızı elimizden almak istiyorlar.

Haklarımızın ve hayatlarımızın güvenceye kavuştuğu istihdam politikalarını yaratmaya, kalıcı sosyal haklar ile binlerce yıllık mücadele sonucu elde ettiğimiz medeni ve hukuki haklarımızı korumaya kararlıyız.

Faşist bir ittifaka dayanan, tekçi, otoriter iktidarın şiddet ve savaştan beslenen politikaları tüm bölgeyi ve Türkiye’yi halklar, kadınlar ve çocuklar için bir eziyet, işkence ve kıyım alanına çevirdi. Ekmeğimizden aşımızdan kesilen paralar bu yıkıcı ve yok edici savaşa aktarılıyor. Savaş politikalarında ve mutlak tecritte ısrar, her alanda hayatlarımızı tecrit altına alıyor ve bir şiddet sarmalına sokuyor. Yerlerinden edilen milyonlarca insan en temel mültecilik haklarından yoksun bir şekilde dış politikada pazarlık unsuru, ucuz işgücü ve insan ticaretinin konusu ediliyor.

Barışçıl, çözüm odaklı bir iç ve dış siyasetİ, şiddetsiz ve sömürüsüz yeni yaşamı kadınların birlikteliğinden aldığımız güçle kuracağız.

Demokratik siyaset alanını ortadan kaldırmaya çalışan siyasi iktidar, rehin alma, kayyum atama, kapatma ve el koyma politikaları ile kadınları hedef almaya devam ediyor. Kadın özgürlük mücadelesinin direnç noktaları olan örgütlerimizi yok etmeye çalışan iktidar, kadınların üzerindeki siyasi şiddetini sürdürüyor. Anne karnındaki bebekten 80 yaşındaki Sise Ana’ya kadar bizleri zindanlarda tutmak isteyen bu intikamcı anlayış, kadınların toplumsal ve siyasal alandaki varoluşunu hedef alıyor. Sokakları, meydanları dolduran kadınlara göz dağı vermek istiyor.

Yine yeniden hayatın her alanında, bütün yönetim mekanizmalarında, genel ve yerel siyasetin her aşamasında karar alıcılar biz olacağız. Binlerce yıldır olduğu gibi umutla, neşeyle ve inatla sürdürdüğümüz mücadelemizle, kadın dayanışmasıyla barış kazanacak, yaşam kazanacak, biz kazanacağız!

25 Kasım 2018