Eş Genel Başkan Yardımcımızın açıklaması:

Türkiye’de hukuk adına her gün yeni adaletsizliklere imza atılıyor. Demokratik protesto hakkını kullanırken vurulan Ethem Sarısülük’ün katiline geçtiğimiz günlerde tahrik indirimi uygulayan veya 17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturmalarında, yeterli ve nesnel araştırma ve inceleme yapmadan takipsizlik kararı vererek siyasi iktidarı kollayan zihniyetle; Roboski davasında takipsizlik kararı veren veya Diyarbakır cezaevi katliamı davasında, katillerin görevlerini yaptığına hükmeden zihniyetle adalet gerçekleşemez.

24 Eylül 1996 tarihinde Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevi’nde, idare, polis ve jandarmanın ortak düzenlediği saldırıda 10 tutuklu ve hükümlü yaşamını yitirmiş, 23’ü ağır yaralanmıştı. Bu katliamla ilgili verilen kararın gerekçesi yeni açıklandı.

18 yıldır yürütülen sözde yargılama sırasında bir tek sanık gözaltına alınmamış, tutuklanmamış, zorla mahkemeye getirilmemişti. Yetmezmiş gibi, kamu personeli olan sanıklar ödüllendirilmiş, terfi ettirilmiş ve devlet tarafından kendilerine avukat tutularak savunmaları yapılmıştı. Açık kimlikleri mevcut olmasına rağmen, mahkeme tarafından ifadesi bile alınmayan sanıkların olması ibret vericidir. Yürütme ve yargı el ele vererek dava gündemden düşürülmüş ve sürüncemede bırakılmıştı.

18 yıl önceki söz konusu katliamda, 33 tutuklu ve hükümlü aile görüşüne çıkarken cezaevi koridorunda iki demir parmaklık arasına kapatılarak 5 saat boyunca bekletilmişlerdi. Polis ve jandarmanın ortak saldırısı ile tek tek alınıp görüş odalarına götürülmüş, kalas ve demirlerle öldürmek kastıyla dövülmüş, canavarca kafa ve boyun bölgelerine vurularak 10 kişi katledilmiş, 23 kişi de öldürülme kastıyla aldıkları darbelerle ağır yaralanmıştı. Bu katliam, bugün İŞİD tarafından işlenen cinayetlerden farklı değildir. Dava dosyasında bulunan fotoğraflar ve CD kayıtları bunu açıkça ortaya koymaktadır.

Yaralama olaylarını ve katliamı sevk ve idare edenlerin tamamı hakkında zaman aşımı ve beraat kararı verilmiştir. 18 yıl sürdürülen sözde yargılama sonucunda, Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesi, bu katliamın görevli personel tarafından kastın aşılması şeklinde gerçekleştiği sonucuna varmıştır. Yani mahkemeye göre katiller görevlerini yapmıştır. Bu dava bir daha göstermiştir ki, devlet eliyle işlenen cinayetler, katliamlar cezasız kalmaya devam etmektedir.

Türkiye’nin demokratikleşmesi ve hukukun üstünlüğünün sağlanması için bugünle ve geçmişle yüzleşmek önemli gündemlerden biri olarak karşımızda duruyor. Bu sözde yargılamalar ve ardı ardına ortaya çıkan hukuk felaketleri de gösteriyor ki, bugünü, yani yakın tarihi ile yüzleşmekten imtina edenlerin geçmişle yüzleşme söylemleri asla inandırıcı olamaz.

Türkiye’de yargı karşısında hesap vermekten bugün kurtulanlar, yarın tarih karşısında hesap vermekten kaçamayacaklardır.

HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı
Meral Danış Beştaş
4 Eylül 2014