Kemalbay: Kilise bu roketleri kim atıyor, Fatma’yı kim öldürdü?

11 Şubat’ta gerçekleşecek 3. Olağan Büyük Kongremiz öncesi, siyasi sürece ilişkin tartışmaların yürütüldüğü konferanslarımıza devam ediyoruz. Bu kapsamda “Kadın Yaşamdır, Cesaretle Yaşamı Savunuyoruz” şiarı ile düzenlenen 2. Kadın Konferansımız Ankara’da başladı. Kadın Meclisi Sözcümüz Besime Konca’nın tüm tutuklu seçilmişleri selamlayarak başladığı konferansın açılış konuşmasını Eş Genel Başkanımız Serpil Kemalbay yaptı. Kemalbay, gündeme ilişkin değerlendirmelerde de bulunduğu konuşmasında şu ifadeleri kullandı: 

Bu sabah da operasyonla gözümüzü açtık. Kız kardeşlerimiz, yoldaşlarımız rehin alındı. Neden? Çünkü Türkiye’de halklar barış istiyor. Fakat boyun eğdirebiliyorlar mı? Hayır. Çünkü bizler bu mücadeleyi tarihten bugüne devraldık. Kazana kazana devam edeceğiz. Bu mücadeleye bizim kuşağımız da katkı yapacak. Ezilenlerin mücadelesine güç katarak geleceğe devredeceğiz. 

Özgürlük tutkumuzu rehin alamazlar

Bu boynumdaki fular Sevgili Leyla Güven’in. Bugün burada olacaktı ama rehin alındı. Bizleri rehin alabilirler ama özgürlük tutkumuzu rehin alamazlar. O yüzden zindanlardaki arkadaşlarımız Afrin işgaline karşı direndiler, açlık grevi yaptılar. İçeride de olsalar geri adım atmadılar. Kadınlara geri adım attıramazsınız. Kadınlar barış istiyor ve barışta ısrar ediyor. 

AKP - Erdoğan rejiminin savaşa ihtiyacı var

AKP Erdoğan rejimi ve onun ittifakları Türkiye halklarını faşizmle yönetmeye karar kıldılar. Çünkü başka yolu olmadığını görüyorlar. Halkların demokrasi talebini, yönetime katılma talebini, özgürlük talebini bastıramıyorlar. O yüzden faşizmi sürdürmek istiyorlar. Ama bu halk tek adam rejimini kabul etmiyor. O yüzden de AKP - Erdoğan rejiminin savaşa ihtiyacı var, o yüzden de Afrin işgal girişimi gerçekleşiyor. O yüzden sadece partimiz değil, gazetecilere, akademisyenlere, hekimlere saldırılıyor. Fakat ne kadar çok cezaevi yaparsanız yapın milyonlarca barış savunucusunu rehin alamazsanız. Tutuklansak da yerimize yeni arkadaşlarımız geliyor. 

HDP’nin bitmeyeceğini öğrenmiş olmalısınız

Bu 2 buçuk yılda öğrendiğiniz bir şey olmalı, o da HDP’nin bitmeyeceği. HDP bitmez çünkü HDP halk. Halklar sizin yalanlarınıza inanmıyor. 

Siz ne kadar da basını rehin alsanız halkın haklarını halkın haber alma hakkı yerine getirmekle sorumlu olan gazetecileri tutuklasanız da bu halk gerçekleri görüyor. 21. yüzyılda yaşıyoruz. Halklar egemenlerin sömürü sisteminin bütün kodlarını çözdü. O nedenle bütün bu istibdat rejiminin yaratmaya çalıştığı karanlık bizlerin kendi iradesiyle aydınlanıyor. Bizler bu mücadeleyi cesaretle sürdürüyoruz. 

Halkların mücadelesi tüm egemen güçleri tehdit etmektedir

Afrin’de gerçekleştirilen işgal girişimi meşru değildir. Afrin Suriye’nin egemenlik alanındadır. Orada yaşanan iç savaş döneminde kendi haklarını savunan Afrin halkı demokratik yeni bir yaşam inşa etmeye çalışmaktadır. Rojava’da demokratik bir sistem oluşturmak için halklar bir araya gelmiştir. Kadınların eş temsiliyle demokratik bir yaşam hayata geçmiştir. Demokratik öz yönetim sistemi, kadınların eşit bir temsil inşa etme ve bunu bütün Suriye’ye yayma çabasıdır. Egemen güçler Kürt halkının bu talebini yok etmeye odaklanmıştır. Çünkü bu süreçler tüm egemen güçleri tehdit etmektedir.  

Afrin işgaline karşı halklar sokakta

Afrin’e yönelik bu saldırılar kabul edilemez. Dünya egemenlerinin katılımıyla gerçekleşen bu saldırıya karşılık verecek olan halklarıdır. Afrin halkları başta olmak üzere tüm Ortadaoğu halklarının karşı çıkışı savaşın da sonucunu belitrleyecektir. Afrin’de yaşanan bu sivil ölümlerine karşı sesler yükselmiştir. Halklar sokaktadır.

Afrin’de sivil katliamı yapıyorsunuz

Deniyor ki, “biz orada temizlik yapıyoruz”. Biz kadınlar biliyoruz temizlik meselesini. Evlerimizdeki mikropları sanayi ürünleriyle temizleriz. Ya da bilgisayar oyunlarında hep bir yerler temizlenir. Hayattaki karşılığı nedir? Egemenlerin yoksuları sömürmek için uydurduğu bir metafordur. Halklar mikrop değildir. Çocukları, sivilleri, kadınları öldürüyorsunuz. Eğer uluslararası basına, uluslararası kuruluşların raporlarına bakarsanız görürsünüz; Afrin’de sivil katliamı yapıyorsunuz. Bu sebeple uluslararası mahkemelerde yargılanacaksınız. 

Suriye’de barışı savunmak Türkiye’de barışı savunmaktır

AKP - Erdoğan ittifakına bir kez daha sesleniyoruz: Bu saldırıyı durdurun. Suriye’de, Ortadoğu’da barışı savunmak Türkiye’de, Kürdistan’da da barışı savunmak demektir. Demokratik bir yaşamı savunmak demektir. Fakat terörize etmek, katliamlar yaparak bu sorunu çözeceğini düşünmek ise tam bir çıkmazdır. Siz yıllardır temizleyerek bu sorunu çözeceğinizi düşünüyorsunuz ama her defasında bu sorun daha da büyüyor. Ve bu halkın yoksul çocukları yaşamını yitiriyor. 

Bu roketleri kim atıyor, Fatma’yı kim öldürdü?

Bugünlerde Kilis’e roket atıldığı söyleniyor. Bir kız kardeşimizi Fatma’yı yitirdik yakın zamanda. Silahlar nerede patlarsa patlasın, sivil yaşamı nerede tehdit edilirse edilsin HDP karşısında olmuştur. Biz bütün sivil ölümlerini kınıyoruz.

Diyorlar ki roket atışları Afrin’den yapılıyor, Afrin’deki temsilciler de diyor ki bizim uzun menzilli roketimiz yok. Bu roketleri kim atıyor, Fatma’yı kim öldürdü. 

Roketin değil yalanın menzili uzun

Hatırlarsanız Fetullahçı yapı ile AKP - Erdoğan iktidarı iç içeydi sonra kapıştılar, o zaman tapeler çıkmıştı. O tapelerde MİT müsteşarı, “eğer savaş gerekiyorsa biz gerekçesini hazırlarız. Karşı tarafa gider, bomba göndeririz”. Şimdi Kilis’e atılan roketler bu savaşın gerekçesi olmasın. Dünya kamuoyuna, “bakın biz saldırıya uğruyoruz” demek için olmasın? Biz HDP olarak bundan eminiz. Çünkü Afrin’den bu coğrafyaya bu savaş başlayıncaya kadar tek bir mermi atılmadı. 4 tarafı Türkiye üzerinden kuşatılan bu coğrafyadan bir tek kurşun atılmadı da bugün niye bu roketler atılıyor. Bu roketlerin menzili nasıl bu kadar uzun oluyor? Bu aslında yalanın menzili, manipülasyonun menzili.

Meşru müdafaa hakkını kullanan Türkiye değil Afrin halkıdır

Türkiye, BM’ye göre bu meşru müdafaa hakkını kullandığını söylüyor. Dünya kamuoyuna sesleniyoruz: Bu meşru müdafaa hakkı değildir. Tam tersine Afrin halkı şu anda meşru müdafaa hakkını kullanıyor.

İnşaatçı politikalar gözlerini karartmış

Türkiye’nin bu kadar ağır sorunları varken TBMM başkanı diyor ki, “bu Meclis’te en çok inşaat yapan meclis başkanı benim”. Bununla övünen bir Meclis başkanı ile karşı karşıyayız. Bu inşaatçı politikalar bunların gözlerini ne kadar kapatmış. Türkiye yanıyor, Türkiye ateşe atılıyor, Türkiye büyük bir maceraya sürükleniyor. Büyük bir bataklığa ilerliyor. TBMM başkanının övündüğü konu bu. Bu ülkede dokunulmazlıklar kaldırıldı o Meclis’te. Bu ülkenin yüz akı partinin 5 kadın milletvekilinin milletvekillikleri düşürüldü o övünülen parlamentoda. 4 Kasım darbesi gerçekleştirildi, eş genel başkanlarımız rehin alındı, TBMM başkanının çıtı çıkmadı. Her gün çocuklar istismara uğruyor. Bunu ortaya çıkaran arkadaşımız sürgün edildi. Bu da bu TBMM’nin olduğu ülkede gerçekleştirildi. Bu Meclis başkanı hiçbir şeyden utanmıyorsa, o Meclis’in kapısının önünde kendini yakan işçiden utanır. Daha dün 100 bini aşkın emekçiyi işinden eden KHK’leri Meclis’ten geçirdiler. Bunları hiç düşünmüyor. Çünkü bunlar darbe yaptılar, halka karşı ezerek, şiddet uygulayarak, baskıyla, silahla bu ülkeyi yönetmek istiyorlar. Ama biz de diyoruz ki bu böyle gitmez. Faşizmi yeneceğiz. Faşizmi yeneceğimizi biliyoruz. Faşizmi her zaman kadınlar, halklar yenmiştir. Biz de direne direne faşizmi yeneceğiz. 

Kaybedeceksiniz, hesap vereceksiniz

ÖSO ile iş tutanlara karşı bizlerin sözü şu: Kaybedeceksiniz. Bütün suçlarınız bizlerin kuracağı demokratik Türkiye’de ortaya dökülecek. Cezanızı alacaksınız. Çünkü bu ülkeye demokrasi geldiğinde kadınları esir pazarlarında satan, tecavüzcü IŞİD çetelerinin devamı olan ÖSO ile iş tutanlar kanun önünde, bizler tarafından inşa edilen yeni yaşamda hesap verecekler. 

Kılıktan kılığa girmiyoruz, hep barışı savunduk, savunacağız

Bizler, kadınlar olarak dayanışmayı büyüterek, özgürlükleri kuşatarak, barışı her gün savunmaya devam ederek bu mücadeleyi sürdüreceğiz. Gelecek bizlerin; halkların, kadınların, işçilerin, doğası talan edilenlerin, bütün ezilenlerin mücadelesiyle kazanacağız. Biz her zaman barışı, demokrasiyi, halkların, kadınların özgürlüğünü savunuyorduk. Şimdi de aynı değerleri savunuyoruz. Başkaları gibi kılıktan kılığa girmiyoruz. Tutarlı bir şekilde demokrasi mücadelesini geçmişten geleceğe taşıyoruz. Virginia Woolflerin, Clara Zetkinlerin, Sevelerin, Pakizelerin mücadelesini geleceğe taşıyoruz. Kadınlar kazanacak, biz kazanacağız, mutlaka kazanacağız. 

2 Şubat 2018