İstanbul Milletvekilimiz Filiz Kerestecioğlu,  Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu’nun Karaman’da Ensar Vakfı’na bağlı bir yurtta yaşanan cinsel istismar olayı hakkında söz konusu vakfı savunan sözlerini değerlendirdi. Kerestecioğlu, “Siz de bir kere istifa edin, bir kereden bir şey olmaz! Belki böylece yerinize kadınları, çocukları gözeten biri gelir!” sözleriyle Bakan Ramazanoğlu’nu istifaya davet etti. Sayın Keresteciğolu’nun açıklamasının tamamını aşağıda bulabilirsiniz:

Bildiğiniz gibi, Karaman’da, Ensar Vakfı ve Karaman Anadolu İmam Hatip ve İmam Hatip Lisesi Mezunları ve Mensupları Derneği’ne ait yurtlarda kalan 9-10 yaşlarındaki çocuklar, yine bu yurtlarda kaldığı iddia edilen sözde ‘gönüllü’ bir öğretmenin cinsel saldırısına maruz kaldılar. Bu kişi hakkında dava açıldı ve "Çocuğun nitelikli cinsel istismarı", "hürriyeti tahdit", "kasten yaralama" ve "müstehcen görüntüleri izletme” suçlarından 600 yıla yakın hapsi istendi. İstismara uğrayan 8 çocuğun KAİMDER, 2 çocuğun ise Ensar Vakfı ile ilişkili yurtlarda kaldığını belirten iddianame kabul edildi. Ancak araştırma daha derinleşmediği için maalesef rakamın artacağını ve 45, belki de daha fazla çocuğun istismara uğramış olabileceğini düşünüyoruz.

Burada kamu yararına çalışan vakıf statüsüne alınmış bir Vakıftan bahsediyoruz.

Kimse gizlemesin, Erdoğan’ın dindar nesil yetiştirme görevini sivil alanda yüklediği en önemli vakıftır Ensar Vakfı!

Bu kadar ciddi bir iddia ve olayın ardından ne oldu, ne ile karşılaştık derseniz; ilk önce Karaman Cumhuriyet Başsavcılığı, devam eden soruşturmaya getirdiği gizlilik kararının ardından yayın yasağı getirdi. Öncelikli olarak çocukların üstün yararı yerine; vakıfları gözeten bu karar, himaye edilmek istenenin çocuklar mı, yoksa sorumlu kurum ve vakıflar mı olduğuna dair ciddi şüphe yarattı.

Ve ne yazık ki herkes, hükümet veya hükümetin yakın olduğu kişilerle ilgili eleştiride bulunmak dahi ‘suç olduğundan’ tarafgirlikle Vakfın sorumluluğunun örtbas edileceğini düşünmeye başladı!

Olay duyulduktan sonra AKP Muğla Milletvekili Nihat Öztürk, “Ensar Vakfı, başarılı işler yapmaktadır. Biz inadına Ensar Vakfı'na destek olmaya devam edeceğiz” dedi. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu ise Vakıfta yaşanan çocuk istismarıyla ilgili “Bir kere rastlanmış olması, hizmetleriyle ön plana çıkmış bir kurumumuzu karalamak için gerekçe olamaz” dedi. Üstelik, Bakan’ın sözlerinin ardından ENSAR Vakfının Çorum ve Rize İl Başkanlarının da Vakıf öğrencisi çocukları istismar ettikleri için tutuklandıkları ortaya çıktı. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni Zekai İşler, iki kız öğrenciye tecavüz suçlamasıyla hapis cezasına mahkum edilmiş, Bu kez bir başka kadın, “Zekai İşler 13 yaşımdayken bana da tecavüz etti” diye şikayetçi olmuştu. Bu yetmezmiş gibi, Ensar Vakfı Rize Şubesi Başkanlığı, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Rize İl Sosyal Hizmetler Müdürlüğü ve Kızılay Rize Şube Başkanlığı görevlerlerini yürütmüş Mehmet Nuri Gezmiş de küçük yaştaki 2 erkek çocuğa cinsel istismarda bulunmuştu. Bu tekrarlayan istismarlardan bihaber bir Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı… İnanılması güç bir acziyet…

Evet 45 çocuktan bahsediyoruz, 45 çocuğun bedeninden, yaşamından ve geleceğinden! Duyduğumuz bu sözler ise onları korumakla yükümlü bir Bakandan geliyor: ‘Bir defa rastlanmış olması’ Vakfa halel getirmezmiş!

Yani söz konusu olan çocuklar değil, Vakfın itibarı ve geldiğimiz siyasi nokta ise “Anayasayı bir kere ihlal etmekle bir şey olmaz”dan “45 tecavüz iddiasıyla bir şey olmaz”a…uzanan siyaset!

Bir siyasetçinin yapması gereken, kendilerinin veya yakınlarının en ufak bir ilişki iddiasının olduğu yerle ilgili hemen soruşturma açılmasını sağlamak ve bunun güvenilir biçimde yürütülmesine ön ayak olmaktır.

Defaten söylediğimiz gibi, önleme yükümlülüğü ciddi bir iştir, Ensar Vakfı Başkanı’nın yaptığı gibi hakim olup ölüm fermanı vermenizi beklemiyor kimse sizden. İstenen, çocuklarla çalışan kurumlarda çocuk istismarına karşı önlemler alınmasıdır.

Evet, çocuk istismarı Türkiye’de pek çok eğitim kurumunda yaşanabilir. Bu tüm yolsuzluklarına, hukuksuzluğuna, AKP ve hükümet ile yakın ilişkisine, kamu kaynaklarını çıkarlarına kullandıklarına dair güçlü delillere rağmen ENSAR Vakfına da özgü değildir. Çünkü, eğitim kurumları ve yurtlara ruhsat verilirken, protokol imzalanırken çocuk istismarı ile ilgili hiçbir önlem alınmadığı gibi, hiçbir denetim yapılmamaktadır.

Çocuk istismarına karşı gerçek bir politika yürüten her ülkede çocuklarla çalışan kurumlarda gönüllü olarak çalışan ve istihdam edilen kişiler detaylı standartlara tabi tutulur ve denetlenirler. Bu gibi kurumlarda ‘gönüllü çalışıyordu, personelimiz değildi’ demek, suçu hiçbir şekilde örtmez. Aksine, çocuk istismarcıları çocuklarla çalışan kurumlarda gönüllü olmaya yatkın olurlar. Bu sebeple gönüllüler daha özel standartlara tabi tutulurlar. Bunu çocuklarla çalışan herkes bilir.

Bugün hükümetin kalkıp ‘en ağır ceza verilsin, çocuk istimarcılarına sıfır tolerans’ demesi de hiçbir şeyi çözmeyecektir. Ortada ne prensip, ne önleme ne denetim mekanizmaları olmadığı zaman bunlar boş laftan öteye geçemez. Şu anda başka yerlerde başka çocukların bunu yaşamadığından hiçbirimiz emin değiliz. Örneğin Pozantı Cezaevi’nden sonra cezaevlerinin durumunu, çocukların cezaevlerinde neler yaşadıklarını biliyor muyuz?

Size bir filmden söz etmek istiyorum. Gerçek olaylara dayanan Spotlight filmi bu yıl Oscar aldı. Filmde, Katolik Kilisesinin rahiplerinin çocuklara nasıl taciz ve tecavüzde bulunduğu, bir gazeteci ekibinin çabalarıyla ancak yıllar sonra ortaya çıkarılıyor; ancak olayın olduğu Boston şehrinde yıllarca birçok yetkili ve etkili insan, durumu bildiği halde kilisenin itibarı için çocukların yaşadıklarını görmezden geliyor, onların ruhsal ve bedensel yok oluşunu izliyorlar. Ve film yapıldığı tarihten sonra bile, şimdi yetişkin olan, o zamanın cinsel istismara uğrayan çocukları, ortaya çıkıp yaşadıklarını anlatmaya devam ediyorlar…

Şimdi bizden beklenen nedir? ‘Dindar hiçbir insan bunu yapmaz, Müslümanlar bunu yapmaz’ demek mi? Çocuklar soruşturmalarda ‘Ensar evlerinde kalıyorduk’ dedikleri halde ‘orada bunlar olmaz’ deyip küçücük çocukların yaşamlarını, geleceklerini yok etmek mi?

Bir çocuğun küçücük bir tırnağı ya da hırpalanan ruhu, dinin de siyasetin de, kurumların da, vakıfların da, kişilerin de itibarından çok ama çok daha fazla önemlidir. Çocuklara yönelik istismar riskini önceden fark edip önlemeye yönelik çalışmalar yapılmalıdır. Çocukları korumak, yalnızca istismar yaşandıktan sonra faili cezalandırmak değil; istismarı önleyici bir sistem oluşturmaktır. Acilen, çocukların temel haklarını kullanmasını güvence altına alacak ve yararlandığı hizmetler aracılığı ile çocukları izleyecek bir sistem kurulmalıdır. HDP Kadın Grubu olarak herkesi çocuk istismarına, cinsel saldırılara dur demeye, önlemek için gerekenleri yapmaya ve yargının şeffaf ve bağımsız bir şekilde işlemesi için destek olmaya çağırıyoruz. Çocuklar için ayağa kalkmayacaksak kimin için ayağa kalkacağız.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı’na ise şunu söylemek isteriz: Siz de bir kere istifa edin, bir kereden bir şey olmaz! Belki böylece yerinize kadınları, çocukları gözeten biri gelir!


Filiz Kerestecioğlu

Halkların Demokratik Partisi
Kadın Grubu Sözcüsü
İstanbul Milletvekili

23 Mart 2016