Kerestecioğlu: TÜBİTAKı TÜBİT-AK yapmaya çalışıyorsunuz

İstanbul Milletvekilimiz Filiz Kerestecioğlu AKP'nin bilim, teknoloji ve eğitim politikaları ile ilgili olarak Meclis Genel Kurulu'nda şunları söyledi:

Türkiye emek yoğun sektörlerde takılı kalmış, ucuz emek gücünden yararlanarak düşük teknolojili ürünler üretirken, Çin ve Güney Kore gibi ülkeler yüksek teknolojili ürünlerde ciddi bir atılım yaptılar. Biyoteknoloji ve nanoteknolojide önemli bir başarı gösteriyorlar. Bugün teknolojik ürünler Türkiye'ye bu ülkelerden gelirken, biz ise onlara Türkiyeli olmayan şirketler için ürettiğimiz fason tekstil ürünlerini satıyoruz. Halen Türkiye'yi ucuz iş gücü ve inşaat ülkesi olarak pazarlıyoruz. Yani 2023, 2050 hayallerini süslü billboardlara yazsanız da maalesef hayal kalmaya mahkûmlar.

Peki, ülkemizin bilim ve teknoloji politikalarını belirleme görevine sahip TÜBİTAK bu durumu düzeltmek için ne yapıyor? 2009 yılında Darwin'i sansürlüyor, bilimsel kitapların basımı ve satışını durduruyor; Kurumun kadroları vasıfsız, sadece AKP'li olduğu için oraya gelen isimlerle değiştiriliyor. Yıllar geçtikçe, TÜBİTAK tarafından ödüle değer bulunan ve sergilenen lise projelerinin de içeriği değişiyor. Örneklersek, Tayland'da Osmanlı İzleri Projesi, Ecdadına Bağlı Bir Nesil Ödülü'nü alıyor. EKG çekerken hastanın göğüs bölgesinin çıplak olmasına çözüm üreten EKG Önlüğüyle Mahremiyeti Korumak Projesi, Cuma Namazının Sosyalleşmeye ve Toplumsallaşmaya Etkisi, Tebessüm ve Selamın Temiz Dünyalara Etkisinin Araştırılması, İnsanı Hor Gören İyiliği Zor Görür gibi projeler sergilenmeye değer bulunuyor.

Bir kapta Kur'an-ı Kerim dinletilen bir fasulyenin, ikinci kapta kulakları rahatsız eden tarzda müzikler dinletilen fasulyeye ve üçüncü kapta hiçbir ses verilmeyen fasulyeye göre en az 3 kat daha fazla büyüdüğünü iddia eden Canların Gıdası Kur'an-ı Kerim Projesi takdir topluyor. Oysa ahenkli müziklerin zaten şifa verici olduğu yıllardır, yüz yıllardır bilinen bir şeydir.

Peki, bazı temel bilimsel projelere ne oluyor bir bakalım. Sıvılardaki Su Oranını Mıknatısla Ölçebilen Ucuz, Hızlı Ve Taşınabilir Bir Sistem Projesi'yle TÜBİTAK'tan derece alamayan bir öğrenci, İlayda Şamilgil, dünyanın en prestijli fizik proje yarışması olarak kabul edilen "First Step to Nobel Prize in Physics"te birinci oluyor.

"TÜBİTAK'ın bölge sergisine dahi çağrılmayan proje dünya birincisi oldu"

Bana bu konuşmayı yapmak için ilham veren bir başka proje, TÜBİTAK'ın bölge sergisine dahi çağrılmayan Atık Yengeç, Karides Kabuklarından Yara Bandı Projesi'ni ABD'deki Genius Olimpiyatlarına gönderen gençler, Mehmet Can Dursun ve İrfan Efe Boztepe -bilelim diye isimlerini özellikle söylüyorum- 2.450 proje arasından dünya birincisi olarak dönüyorlar.

Maden işçilerinin yerini sürekli kayıt altına alan ve bir kaza anında yerlerinin tespit edilmesine olanak sağlayan proje, yine sergilenmeye değer bulunmuyor TÜBİTAK tarafından.

Size başka bir örnek daha vermek istiyorum. Her yıl üniversite sınavlarında on binlerce öğrencinin tek bir matematik veya fen sorusu dahi çözememesi gösteriyor ki temel bilimler eğitiminde ciddi bir kriz yaşıyoruz. Peki, temel bilimleri geliştirmek için çabalayanlara, idealist insanlara neyi reva görüyoruz? Bir öğrencinin sözlerini paylaşacağım: "Gerçekten de okuldaki matematikten çok farklıydı; bu dersleri dinleyerek daha iyi düşünmeye başladım, test sorularını daha kolay yapmaya başladım çünkü insanın düşünce yapısı gelişiyordu." Evet, burası, yıllardır engellemeye çalıştığınız, AKP'li belediyenin yolunu dahi yapmadığı, üstelik savcılığa şikayet ederek sürekli davalarla uğraşmak zorunda bıraktığınız sevgili Ali Nesin'in Matematik Köyü. Dünyanın en ünlü matematikçilerin aldıkları ödülleri bağışladıkları ve yaptıklarını hayranlıkla izledikleri Nesin Matematik Köyü.

Geldiğimiz noktada çocukların suçu yok, sizler TÜBİTAK'ı da TÜBİT-AK yapmaya, AK-TÜBİT yapmaya çalışıyorsunuz ama ben gençlere güveniyorum ve her bakımdan kendi geleceklerine sahip çıkacaklarına olan inancım da sonsuz.