Korkulan olmuş, Erdoğan-AKP iktidarı 15 Temmuz darbe girişimini kamusal kaynakların yağmalanması ve emekçilerin kazanılmış haklarının budanması için bir fırsata çevirmiştir. Bu da yetmemiş, kamuda büyük bir tasfiyeye girişmiştir.

Çıkarılan KHK’ler ile 1 Eylül’den bu yana 60 binin üstünde kamu personelini görevden alan iktidar, Yenikapı mutabakatını da arkasına alarak, OHAL’in sağladığı zemine sırtını dayayarak saldırılarına hız vermiştir. Zorunlu BES uygulaması ile çalışanın cebine el atmış, Türkiye Varlık Fonu 80. Maddesi ile özelleştirmelerin ve kamu arazilerinin yağmasının önünü açmış, İşsizlik Sigortası fonunu devasa projelerin mali güvencesi haline dönüştürmeyi önüne koymuştur. Sermayenin hizmetkârı olan bu iktidar anlayışı, devletin kâğıt üzerinde kalan sosyal boyutunu giderek daha da buharlaştırmıştır.

Okulların açılacağı şu günlerde, zaten mevcut öğretmen açığı 100 bine dayanmışken, emekçiler işsiz, çocuklarımız öğretmensiz bırakılmıştır. Özgürlükçü, laik, bilimsel, anadilinde eğitimi savunan demokrat öğretmenler başta olmak üzere, tasfiye edilen 40 bine yakın öğretmenin KHK ile görevden alınması kabul edilemez.

Hükümet “Öğretmenime dokunma“ çağrılarına cevap vermeli, soruşturmaları ve görevden el çektirmeleri derhal iptal etmelidir. Öte yandan sermayeye ve iktidara biat etmeyen çok sayıda bilim insanı, akademisyenin de görevden uzaklaştırılması kabul edilemez.  Hocaların derhal üniversitelerine dönmesi sağlanmalıdır. 

672 Sayılı KHK’de ifade edilen, ‘devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen çok sayıda kişi kamudaki görevlerinden çıkarıldı’ cümlesi ancak diktatörlüklerde kurulabilir.

Son derece subjektif, hukuk tanımayan, evrensel ilkeleri yok sayan bir anlayışla iktidara biat etmeyen herkesi hedefine alan kamudaki tasfiye daha da derinleşmiştir. Kamuda tasfiyenin ne zaman ve nerede duracağı büyük bir muammadır. 250 bine yakın kamu personelinin büyük bir soruşturma furyasına tabi tutulduğu biliniyor. Yakınları ile birlikte on binlerce insanın bugününün ve geleceğinin keyfi şekilde karartılmasını kınıyoruz. 

Erdoğan-AKP iktidarının 14 yıl boyunca Cemaatçi kadrolaşmaya yardım ettiğini sağır sultan bile bilmektedir. “Ne istediler de vermedik” diyen bizzat Erdoğan olduğu halde, bugün bütün bedelin kamu çalışanlarına ödetilmesi hakkaniyetle bağdaşmamaktadır. Hükümeti derhal hukuk ve evrensel kriterlere davet ediyoruz. 

Kamuda tasfiyenin geldiği son aşama, ‘kurunun yanında yaş da yanar’ keyfiyeti ve vurdumduymazlığını aşmıştır. Hedeflenen, toplumsal muhalefetin tamamen ortadan kaldırılmasıdır. Emek, barış ve demokrasiden yana sendikaların çökertilmesidir. Hükümet bugüne kadar memurların iş güvencesine göz dikmiş, ama bunu kaldıramamıştı. Şimdi iş güvencesi ve 657 sayılı Kanunu ortadan kaldırmak için fırsat kollamaktadır. 

Emekçileri topyekûn bir güvencesizlik içerisine atmanın, onları daha çok sömürmek ve daha kolay yönetmek için geliştirilmiş neo liberal bir düzenleme olduğu açıktır. AKP hükümetlerinin başından beri sürekli gündeminde olan, ancak yeterli toplumsal desteğin bulunamaması dolayısıyla hayata geçirilemeyen kamu personel rejimi değişikliği ile ilgili de hazırlıklar yaptığından endişe etmekteyiz.

Darbe girişimi sonrasında neredeyse gündelik bir uygulama haline gelen işten çıkarmalar ve açığa almalar hak gaspına uygun bir psikolojik iklim yaratmaktadır. Kamuda açığa alınan 40 bini aşkın öğretmen yerine 15 bin öğretmenin sözleşmeli olarak görevlendirilecek olması da bu konudaki yaklaşım ile ilgili önemli bir ipucu olarak değerlendirilmelidir.

Sözleşmeli olarak görevlendirilecek öğretmenlerde KPSS puanının yanı sıra sözlü sınavın da yapılacak olması, aslında giderek diktatörlük görüntüsü alan rejimin personel rejiminin de kamu çalışanlarını tam anlamıyla biate ve itaate zorlamayı esas aldığını gösteriyor.

Bizler, Saray’ın kendi iktidarını korumak ve sermayeyi memnun etmek adına ülkeyi giderek daha da yönetilemez bir hale getiren OHAL ve KHK’lere derhal son vermesini istiyoruz. Kamu çalışanlarının sendikalarının içini boşaltan ve siyasi görüşü ne olursa olsun muhalifleri tasfiye eden uygulamalara karşı sonuna kadar mücadele edeceğiz. Çalışma hayatının her alanında güvenceli yaşamı ve çalışmayı temel ilke edinen bizler, kamuda tasfiyeye karşı çıkmaya deva edecek, iş güvencelerini ve sendikalarını savunan kamu emekçilerinin ve sendikalarının sonuna kadar yanında olacağız. 


Serpil Kemalbay