Kızılay’a ilişkin yolsuzluk ve liyakatsizlik iddiaları

Grup Başkanvekillerimiz Meral Danış Beştaş ve Saruhan Oluç, Kızılay’a ilişkin ortaya atılan yolsuzluk ve liyakatsizlik iddiaları başta olmak üzere; Kızılay kurumunun deprem bölgesine zamanında ve etkin müdahale edememesinin sebeplerinin ve sorumlularının ortaya çıkarılması için Meclis Araştırması açılmasını istedi.

TBMM Başkanlığına verilen önergede şu ifadeler yer aldı:

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen 7.7 ve 7.6 şiddetindeki depremlerden sonra afet bölgesi ve afetzede yurttaşlara yönelik yardım ve müdahalede yetersizlik başta olmak üzere ciddi bir koordinasyonsuzluk ve plansızlık hali ortaya çıkmıştır. Bu eksikliklerin odağında her ne kadar AFAD olsa da Kızılay da depremin yaşandığı ilk günden bu yana sorumluluklarını yerine getirmemiş, ihtiyaç ve taleplere zamanında, yerinde ve uygun bir şekilde cevap üretememiştir. Son yıllarda Kızılay’a yönelik olarak yapılan kamuoyu eleştirilerinin de haklı olduğu, savaş hallerinde dahi söz konusu bölgeye ilk ulaşması gereken ve yaralara müdahaleyi ilk yapması gereken kurum olmasına rağmen aradan geçen üç haftalık sürede halen ulaşılamayan köy ve mezraların olduğu kamuoyuna yansımıştır. Yaşanan bu devasa aksaklık, sorumsuzluk ve yönetememe halinin kabul edilmesi mümkün değildir. Bu sebeple Kızılay’a ilişkin ortaya atılan yolsuzluk ve liyakatsizlik iddiaları başta olmak üzere; Kızılay kurumunun deprem bölgesine zamanında ve etkin müdahale edememesinin sebepleri ve varsa sorumlularının ortaya çıkarılması amacıyla Anayasa’nın 98’inci İç Tüzüğün 104’üncü ve 105’inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılması için gereğini arz ve teklif ederiz.

GEREKÇE

Kızılay, hiçbir şart gözetmeksizin savaş, afet gibi durumlarda mağdur olan insanlara her koşulda yardım etmek ile görevlendirilmiş, misyon ve vizyonu insanlar arasında etnik, dini, siyasi ayrım gözetmeden gerekli yardımları temin etmek olarak belirlenmiş bir yardım kuruluşudur. Kuruluşu yüz yılı aşkın olan bu kuruluş son yıllarda siyasi bir yapıya bürünmüş, kar amacı güden bir kuruluş haline gelmiştir.

2020 yılında yaşanan Elazığ depreminin ardından ilk elden bölgeye ulaşıp ihtiyaç ve taleplerin belirlenmesi ve sonrasında temin edilmesi beklenen Kızılay beklenenin aksine önce Başkan Kerem Kınık tarafından paylaşılan bir mesajla bağış talebinde bulunmuştur. Ayrıca Kızılay’a yönelik basına yansıyan resmi bir belge ile Kızılay’ın kendi bütçesinden birçok vakıfa para aktardığı ortaya çıkmıştır. Hatırlanacağı üzere Torunlar Holding'e ait Başkentgaz firması, Kızılay'a şartlı 7 milyon 800 bin dolar bağışladığı ortaya çıkmıştı. Söz konusu meblağın 75 bin doları Kızılay'da kalmak suretiyle, 7 milyon 725 bin doları, bağışçının talebi üzerine Ensar Vakfı'na aktarılmıştı. Ensar Vakfı ise bu bağış ile yurt yapılacağını belirtmiş, resmi açıklamalar sonrası Ensar Vakfı’nın TÜRGEV ile beraber söz konusu “bağışı” ABD’ye transfer ettiği ortaya çıkmıştı. Ensar Vakfı Genel Müdürü Hüseyin Kader, paranın TÜRGEV ile Ensar Vakfı'nın ABD’de ortaklaşa kurduğu TÜRKEN Vakfı'na aktarıldığını açıklamıştı. Diğer yandan Kızılay aracı olarak kullanılarak vergi kaçakçılığı yapıldığı ortaya çıkmıştı. Kızılay Başkanı ise bu duruma binaen; “Vergi kaçırmak başkadır, vergiden kaçınmak başkadır.” şeklinde savunarak Kızılay’ın nasıl yönetildiği, nasıl bir rant aracına dönüştürüldüğünü itiraf etmişti.

Kızılay, seneler içerisinde bir yardım kuruluşu hüviyetini kaybedip adeta bir şirkete dönüştürülmüştür. Bu dönüşüme yönelik birçok iddia söz konusudur.

Örneğin iddialara göre;
• Hayata geçiremedikleri, üretim yapamadıkları Kızılay Su için uzun süredir üst düzey yöneticilere maaş ödenmektedir. Olmayan suyun pazarlama müdürünün olduğu, müdürlere araç tahsis edildiği, maaşlarının da en az 40 bin TL olduğu belirtiliyor.
• Kızılay, yüzlerce mülkü olmasına rağmen 2019’da MÜSİAD’ın binasını kiraladı. “hasarlı ve zeminin riskli” olduğu yönünde raporlar olmasına rağmen bina kullanılmaya devam ediyor.
• Malatya’da ülkenin en büyük konteyner fabrikasının sahibi Kızılay, depremzedeler için konteyner üretemiyor. Afetler için de hiç konteyner stoklamadığı ortaya çıkan Kızılay yönetiminin fabrika müdürü olarak bir kebapçı seçilmiş.
• Kızılay, 2019’da tüm itirazlara rağmen holdingleşti. Yatırım Holding bünyesinde kurulan şirketlerin sayısı 13’e ulaştı. Çadır fabrikaları, maden suyu fabrikaları, hastaneler ve 6 binin üzerinde gayrimenkul bu şirketlere devredildi. Şirketleşmenin gerekçesi “Gelişim açısından kısır döngü içerisinde bulunulması ve katma değer imkânı bulunmaması” olarak gösterildi.
• Kızılay’ın Yemen’e insani yardım göndermek için bir havacılık şirketinden 245 bin dolara kiraladığı uçak, uçuş izni alınamayınca havalanamadı. Ödediği parayı geri almak için dava açan Kızılay 72 bin TL daha kaybetti.

Görüldüğü üzere Kızılay, yardım kuruluşu hüviyetini kaybetmiş, büyük bir holding halini almış bu sebeple de afetlere acil müdahalenin nasıl daha iyi yapılacağı sorusu yerine şirketin kar marjını nasıl yükseltebiliriz sorusunun cevabı ile meşgul hale gelmiştir. 20’nci günü geride bırakılan Maraş depremi sonrasında bugün bile Kızılay çadırlarının, konteynerlarının, aşevlerinin ulaşmadığı ilçe, belde, köy ve mezra bulunmaktadır. Bu sorumsuz çelişkinin ortadan kaldırılması TBMM başta olmak üzere tüm düzenleyici ve denetleyici kurumların görevi ve ödevidir. Kızılay’ın kendisinin varlık sebebini reddeden bir kuruluş haline gelmesinin sebeplerinin tüm yönleriyle araştırılması, kamu zararlarının ortaya çıkarılması, sorumluların belirlenip yargılanmalarının sağlanması amacıyla TBMM bünyesinde bir araştırma komisyonu kurulması elzemdir.

16 Mart 2023