Kobanî Kumpas Davası: 6-8 Ekim’in biz de aydınlatılmasını istiyoruz

Önceki dönem Eş Genel Başkanlarımız ile MYK üyelerimizin de aralarında bulunduğu 18’i tutuklu 108 kişinin yargılandığı Kobanî Kumpas Davası, rehin alınan siyasetçilerin esasa ilişkin beyanları ile devam ediyor. Sincan Cezaevi Kampüsünde görülen davanın 38’inci oturumunun dördüncü günü tutsak siyasetçi Ayşe Yağcı’nın savunmaları ile başladı. Yağcı, kendisine isnat edilen suçlamalara dair hiçbir somut delil olmamasına rağmen 3 yıldır tutuklu olduğunu söyleyerek savunmasına başladı.

 6-8 Ekim’in biz de aydınlatılmasını istiyoruz

Yağcı, iddia makamının sorunlu ve önyargılı bir yaklaşımla mütalaayı hazırladığını belirterek, “Sayın heyet biz de 6-7-8 Ekim olaylarının aydınlatılmasını istiyoruz. Gelin aydınlatalım diyorum. Bunun için vereceğiniz kararlar sadece bizim açımızdan değil, Türkiye demokrasisi ve hukuku açısından da önemli olacaktır” dedi.

21 yıl önceki sicil kaydımı göstermeniz hukuka aykırıdır

Yağcı, şunları söyledi: “Yargılandığım dosyada hiçbir somut delil sunulamayınca 21 yıl önceki dosyam sizin tarafınızdan tekrar önüme getirildi. Hakkımda bir şey yokken 2002 yılına ait sicil kaydımı göstermeniz hukuka aykırıdır. Bu vicdansızlıkla hukuk 21 yıl sonra ayaklar altına alınmıştır. Nerede kaldı kişinin masumiyetini gözetmek? Karar verirken önyargılarla değil, hukukun evrensel kurallarına göre hareket etmelisiniz. Sizi buna davet ediyorum. İktidar aklı bizleri eski yargılandığımız dosyalar üzerinden yargılamaya çalışıyor. Bu anlamda beni değerlendirirken 21 yıl önceki dosyamı dayanak yaparak bir değerlendirme yapmayın. Evet geçmişimden dolayı bir algı oluşturulduğu çok net olarak anlaşılmıştır. Aslında 21 yıl önceki dosyamın burada önüme çıkartılması, bu davanın hangi amaçlarla kurgulandığını açıkça ortaya koyuyor.”

Çalışmalarım tamamıyla örgütleme özgürlüğü kapsamındadır

Yağcı, bugüne kadarki süreçte yaptığı tüm çalışmaların siyasi çalışmalar ve tamamen yasal olduğunu söyleyerek, “Sürekli iktidarcı, cinsiyetçi anlayışlarla mücadele etmeyi esas aldım. Parti Meclisi ve karma komisyonlarında önceliğim kadın sorunlarını ortaya koyma ve bu sorunlara çözüm aramak oldu. DTP, BDP ve HDP’de siyasi çalışmalarım oldu. Bu partilerin tüzük ve programlarına göre hareket ettim. Yaptığım çalışmalar tamamıyla örgütleme özgürlüğü kapsamındadır. Tamamen legal, yasal çerçeveler içerisinde demokratik örgütlenme hakkını esas alarak yapmışım” ifadelerini kullandı.

Lehime olan delilleri dikkate almadınız

Yağcı, “6-8 Ekim olayları ile herhangi bir illiyet bağım yok iken, başka dosyanın konularını esas alıp 302’den ceza vermek istiyorsunuz. Bu durumun tek bir açıklaması var; 21 yıl önce aldığım cezanın devamını sağlamak istiyorsunuz. Aleyhimde olan tek bir delil yokken lehime olan delilleri de dikkate almadınız. Bunu yaptığınız gibi bizleri gizli tanıklara teşhis ettirdiniz. Ne müştekiler ne de tanıklar beni tanıyor. Olaylarda sorumluluğumun olduğuna dair beyanları da yok. Tanıklar 6-8 Ekim ile ilgili bir bilgilerinin olmadığını söyledi. Tüm bunlar ortadayken hala beni ve arkadaşlarımı tahliye etmemeniz hukuksuzluktur” dedi.

26 Ekim 2023