Kobanî Kumpas Davası: AKP-MHP’den oluşan bir yargı heyeti bizi yargılayamaz

Kobanî Kumpas Davası’nın 13’nci duruşması ikinci gününde Sincan Cezaevi Kampüsünde görülmeye devam ediyor. Mahkeme başkanın kararıyla duruşma salonuna izleyici alınmadı. Avukatlar mahkemeye gelen evraklarla ilgili olarak söz almak istedi, ancak mahkeme başkanı bu talebi reddetti. Mikrofonları açılmayan ve söz talepleri reddedilen avukatlar bu duruma tepki gösterirken, mahkeme başkanı ise ısrarla SEGBİS ile bağlanan tanık Menderes Öner’i dinlemeye başladı.

Tanık: "Bu isimleri tanımam mümkün değil"

Tanık Menderes Öner kimseyi tanımadığını ifade ederek, “Saydığınız isimlerin çoğu siyasetçiler. Benim bunların tamamını tanımam mümkün değil. Örneğin Ahmet Türk bölgemizin önde gelenlerinden bir şahsiyet. Altan Tan yine aynı şekilde milletvekilliği yapmış şahsiyetler. Bunları basından ve konumlarından dolayı tanırım” dedi.

Mahkeme başkanının 2014 Kobanî eylemlerini sormasına karşı Öner, “Ben o tarihlerde bölgede bile değildim. Hastane işlemleri için İzmir ve Ankara’da bulunuyordum.” yanıtını verdi.  Ardından mahkeme başkanı tanığın önceden Emniyette verdiği ifadeleri okuyarak beyanlarının doğru olup olmadığını sordu. Tanık Menderes, “3-4 günlük bir soruşturma sürecim oldu ama bu şekilde bir ifade verdiğimi hatırlamıyorum.” diye belirtti. Mahkeme başkanı, “Sizin beyanınız dışında yazılan bir şey oldu mu?” diye sordu. Tanık Menderes ise “Uzun bir zaman oldu hatırlamıyorum.” dedi.

Mahkeme başkanın Demokratik Toplum Kongresi’yle ilgili sorularına “Yasal çerçevede çalışmaların olduğunu hatırlıyorum ama farklı sorular soruyorsunuz. Ben bu şekilde ifade verdiğimi hatırlamıyorum. Geniş bir bilgiye sahip değilim.” dedi. 

Ardından iddia makamı tanık Menderes’e, “Daha önce herhangi bir terör örgütü suçlamasıyla herhangi bir yerde yargılandınız mı?” diye sordu.

Tuncel: "Saygı bekliyorsanız saygı göstereceksiniz"

Ardından DBP ve HDP eski eş genel başkanlarından Sebahat Tuncel, söz aldı. Tuncel, şunları söyledi:

“Başta sabahki yaklaşımınıza dair söz kurmak istiyorum. Biz ısrarla bize bağıramayacağınızı söyledik. Bunu yapmayın. Uygulamanız nedeniyle burada kaos yarattınız ve Emniyet görevlileri çekim yaptı. Bundan sonra lütfen avukatlarımıza ve bize saygılı davranın. Saygı bekliyorsanız saygı göstereceksiniz. Biz sıradan insanlar değiliz, 6 milyon seçmenin oyunu almış insanlarız. Saygı göstermek zorundasınız. Savcı Bey kişinin geçmişine dair soru soruyor. Masumiyet karinesi diye bir şey var. Siz de zaman zaman yapıyorsunuz bunu bize. İnsanların geçmişini sürekli önlerine koyuyorsunuz, bunu yapmayın. Tanık ısrarla siyasetçileri basından tanıdığını söyledi, ancak siz psikolojik baskı yapıyorsunuz. Tanık üzerinde siz baskı uyguluyorsunuz biz değil. Biz sesimizi size duyurmaya çalışıyoruz, siz de varsa dosyayla ilgili soru sorun. Bağırmanızın nedenini de anlıyorum, üzerinizde baskı var. İnsan üzerinde baskı olunca ve müzakereye yanaşmayınca bağırır. Savcı Bey tanık üzerinde baskı uyguluyor. Yapmayın. Bırakın insanlar kendini özgür şekilde ifade etsin. Eskiden gözaltına alınması bir şey değiştirmez. Türkiye’de gözaltına alınmayan Kürt mü var? Bu soruların sorulmamasını talep ediyorum.”

Ayşegül Aşan: "Burası Hababam Sınıfı değil"

Ardından söz alan Aynur Aşan Kürtçe konuştu. Aşan, şunları söyledi:

“Siz en başından fail ve fiil diyorsunuz ancak bu olaylarla soruların ne alakası var? Yargılama adına fail ve fiil uyarısını yapıyorsunuz ama siz söylediklerinizi uygulamıyorsunuz. Biz bu makama sizden daha fazla saygı duyuyoruz. Ben bu makama sıradan yaklaşmıyorum. Sizin de sıradan yaklaşmamanızı istiyorum. İnsanları sorularınızla psikolojik bir baskı altına almayın. Emniyet memurları kamera çekimi yaptı. MOBESE’den çekim yapan kişi tespit edilebilir. Çeken onu bir saniyede silebilir ancak ben buradan MOBESE kayıtlarından çekim alan kişinin tespit edilmesini talep ediyorum. O memurla ilgili suç duyurusunda bulunuyorum. Buna dair karar kurulmasını istiyorum. Avukatlarımız da tehdit altında. Çekim alındığını ilk ben gördüm ve çekim alan kişiler beni fark ettikten sonra ‘Kim çekti?’ diye birbirlerine sordular. Alınan çekimlerin hangi TEM Şube’ye gönderileceğini nereden bilebilirim? Sonra onlarla bizi tehdit ediyorsunuz. Bu tehditlere gerek yok. Zaten size bu konuda sonuna kadar görev vermişler. Savunmamızı bir günde yapmamızı istiyorsunuz ama bir sürü şeyi de dosyamıza ekliyorsunuz. Burası Hababam Sınıfı değil siz Mahmut Hoca değilsiniz biz de sizin öğrencileriniz değiliz. Bu makama uygun bir şekilde davranın ve bize sesinizi yükseltmeyin." dedi.

Ayla Akat Ata: "Tanık soruya nasıl cevap vereceğini kendisi bilir"

Ardından konuşan Ayla Akat Ata da “Tanık soruya nasıl cevap vereceğini kendisi bilir. Kendisi legal yönden çalışmalarda bulunduğunu söylüyor, ancak Savcı Bey ‘Evet ya da hayır şeklinde cevap verin.’ diyor. Bu kabul edilebilir bir durum değil. İtiraz ediyoruz.” dedi.

Gültan Kışanak’ın sözü kesildi

Daha sonra konuşan siyasetçi Gültan Kışanak, “Yaklaşık iki saattir burada söz istemek için elimizi kaldırdık ama görmezden geliyorsunuz. Neden? Teknik bir arıza vardı ve biz sesinizi iyi duyamıyorduk. Buna dair söz almak istedik ama söz vermediniz. Yine sabahki ara karara dair söz almak istedik ama yine verilmedi. Dün gece bizim olmadığımız bir saatte gelip karar aldınız. Bilmediğimiz bir karara karşı konuşmak zorundayız. Kararı neden bize tebliğ etmiyorsunuz? Ben kendimi duruşmada görmek istiyorum.” dedi. Kışanak’ın mikrofonu sözü bitmeden mahkeme tarafından kapatıldı.

Ardından konuşan önceki dönem Eş Genel Başkanımız Selahattin Demirtaş, Gültan Kışanak’ın mikrofonunun kapatılmasına tepki gösterdi. Demirtaş, “Konuşamayacaksak, duyamayacaksak burada olmamızın ne anlamı var?” diye sordu.

Ardından savcının sorusuna dair tekrar Gültan Kışanak’a söz verildi. Soruya dair itirazda bulunan Kışanak, “Dün size buradaki koşulları anlattım. Dinleyeceğiniz tüm tanıkların ifadelerini bilmek istiyoruz. Savcı Beyin bildiklerini biz de bilmek istiyoruz. Bu davayı Kerem Gökalp’in ifadeleri üzerine kurmuşsunuz ama o ifadeleri bize tebliğ etmiyorsunuz. Bunlar hukuksuzluktur. Usule ve hukuka aykırı işlem yapıyorsunuz.” dedi.

Figen Yüksekdağ: "Sizi hukuka ve vicdana davet ediyorum"

Ardından söz alan önceki dönem Eş Genel Başkanımız Figen Yüksekdağ, şunları söyledi:

“Tanığa çok açık bir şekilde psikolojik işkence yapılıyor. İddia makamının tavrına baştan sona itiraz ediyorum. Gözaltılarda yapılan işkenceler burada yapılıyor. Siz bu hakkı nereden alıyorsunuz? Sabahtan beri söz alma mücadelesi veriyoruz. İki dakikalık söz alabildik, bu sizin sayenizde değil. Bu sorgu yönteminin terk edilmesini talep ediyoruz. Sizi hukuka ve vicdana davet ediyorum.” dedi.

Duruşmaya verilen öğlen arasının ardından tanık Fatma Çapşek dinlendi. Mahkeme başkanının “Ahmet Türk’ün örgütle bağlantısına şahit oldunuz mu?” sorusuna Çapşek hayır cevabı verdi.  Duruşmada dinlenen tanık Lokman Abiş de Ahmet Türk’ü belediye başkanı olarak tanıdığını söyledi.

Daha sonra İzmir Karşıyaka 3’ncü Asliye Ceza Mahkemesinde hazır bulunan Neşe Dilek Bakış SEGBİS ile tanık olarak dinlendi. Tanık Bakış ismi okunanları bizzat tanımadığını, basından tanıdığını yalnızca Pervin Oduncu’yu kadın çalışmalarında birkaç defa gördüğü için tanıdığını belirtti. Mahkeme başkanı ise Pervin Oduncu ile Neşe Dilek Bakış arasında geçen sohbet içerikli bir konuşmanın tape kayıtlarını okudu. Mahkemeye tepki gösteren Avukat Zeynep Sedef Özdemir tanığa, “Sizin Pervin Oduncu ile konuşmalarınız 2 yıl boyunca FETÖ tarafından dinlenmiş ve dinleme kararı veren hakim de yurt dışına kaçtı. Size usulsüz tanıklık yaptırdıklarından ve dinlenmelerin usulsüz yapıldığından bilginiz var mı?” diye sordu. Tanık ise bundan bilgisi olmadığını söyledi. Manisa Salihli 4’ncü Asliye Ceza Mahkemesinden duruşmaya SEGBİS ile bağlanan Eşref Tekdağ da tanık olarak dinlendi. Tekdağ ismi okunan siyasetçileri tanımadığını ifade etti ve “Pervin Oduncu’yu tanıyorum. HDP Salihli İlçe Kongresi’ne gelmişti. Oradan tanıyorum.” dedi.

Tanık: "Keşke tanışma fırsatım olsaydı"

Akhisar T Tipi Cezaevinde bulunan Turan Türköz SEGBİS ile bağlandığı duruşmada tanık olarak dinlendi. İddianameden bilgi ve isim okuyan mahkeme başkanı isimleri tanıyıp tanımadığını sordu. Bunun üzerine tanık Türköz, “Kürt halkının seçilmişleri olduğu için Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ı tanıyorum. Onları tüm dünya tanıyor. Keşke birebir tanışma şansım olsaydı, kendilerinin hayranıyım.” diye belirtti. Türköz ayrıca Kobanî olaylarında cezaevinde olduğunu kaydetti.

"İfadelerin benimle alakası yok"

Mahkeme başkanı tarafından Van 3’ncü Ceza Mahkemesi’nde verilen 2012 tarihli ifadesi okunan tanık Türköz, “İfadelerin benimle alakası yok. Benim öyle bir ifade vermem mümkün değil. Bu ifadeler benim söylediklerim değil. Ben asla öyle bir ifade vermedim. Bana bir şey imzalatıldı. Ben 2012 değil 2011’de yakalandım. O tarihte ifade vermedim.” dedi.

Mahkeme üyesinin, “Tutukluyken ‘ben ifade vermek istiyorum’ diye mektup yazmışsın” demesi üzerine tanık Türköz, “O zamanki TEM beni yönlendirdi. Benim tek kurşun sıkmışlığım yok. Ama ağırlaştırılmış müebbetle yargılandım. O nedenle ifademin tekrar alınmasını istediğimi söyledim. Beni yargılayanların hepsi FETÖ’den yargılandı ve bana haksız yere müebbet hapis verdiler.” dedi.

Selahattin Demirtaş: "Avukatlarımıza ayar vermeye çalışmayın"

Duruşmada mahkeme heyetinin avukatlara yönelik tavrını eleştiren önceki dönem Eş Genel Başkanımız Selahattin Demirtaş şunları söyledi:

“Ne avukatlarımıza ne bize ayar vermeye çalışmayın. Sorudan rahatsız olmak diye bir şey yok, soruya itiraz etme diye bir şey var. Usulde öyle bir şey var. CMK’da sayılanların dışında bir gerekçe sunuyorsunuz. Avukatlar itiraz edebilir ama siz diyorsunuz ki ‘Sorudan rahatsız oldunuz diye bağırıyorsunuz.’ Bunu söyleyemezsiniz. Biz niye rahatsız olalım ki? Üyenizin tarzını anlatmaya çalışıyoruz. O nedenle avukatlarımız araya girmek istiyor. Çünkü üyeniz doğrudan, kurnazca, oldu bitti ile soru sorup cevap almaya çalışıyor. Bizim avukatlarımıza kimse ayar vermeye çalışmasın, onlar işini yapmaya çalışıyor.”

Yüksekdağ: "Üyeniz ısrarla tanık üzerinde baskı kurmaya çalıştı"

Ardından söz alan Yüksekdağ da “Tanığın ifadelerin doğru olmadığını söylemesine rağmen üyeniz ısrarla tanık üzerinde baskı kurmaya çalıştı. Tanık üzerinde baskı kurmaya çalışan sizsiniz. Bizim itiraz hakkımız var. Dinlenen tanığın bu davayla ilişkisine dair tek soru sormuyorsunuz. Heyetin istediği beyanlar ortaya çıkmadığı için ortam geriliyor. Bu baskı yargılamanın hukukiliğini tamamen ortadan kaldırıyor.” diye konuştu.

Kışanak: "Tanık kaç kez ifade bana ait değil dedi"

Kışanak ise "Tanığın kaç kez ifadelerin kendisine ait olmadığını söylediğinin ve ısrarla sorunun tekrar tekrar sorulduğunun SEGBİS kayıtlarından çözümlenmesini talep ediyorum. Usulüne uygun olarak bize söz verin, sözümüzü kesmeyin. Sorulan soruların dosya ile ne alakası var? Alakası varsa bize de tebliğ edilsin, biz de ona göre soru soralım.” dedi.

Soruya yönelik itiraza ilişkin ara karar kuran mahkeme başkanı tüm taleplerin reddine karar verdi.

Tanığın ifadesine ekleme yapılmış

Ardından soruyu yanıtlayan tanık Türköz, “Bir kısmı bana ait ifadeler ama diğerleri bana ait değil ifademin içine sıkıştırılmış. Kendim ve ailemle ilgili söylediklerim bana aittir ancak Selahattin Demirtaş ve diğerleri hakkında olan ifadeler benim ifadelerime eklenen şeylerdir. Kesinlikle bana ait değil. Hakkari Emniyetinde ifadem alındı ve onlar ekleme yapmışlar. Bir avukat gelmişti ve bana ifadeyi imzalamam gerektiğini söyledi. Ben de yanlış bir şey olabileceğini düşünmeden imzaladım. O ifadeler kesinlikle bana ait değil. Bugün 40 milyon Kürdün saygı duyduğu isimlerdir bunlar. DTK’nın ne demek olduğunu siz de biliyorsunuz, devletin başındakiler de biliyor.” şeklinde konuştu.

Ardından üye hakim, “Etkin pişmanlıktan faydalanmışsın. Orada Van Ağır Ceza Mahkemesi’nde ifadelerini kabul etmişsin. Madem ifadeler sana ait değil neden söylemedin mahkemede?” diye sordu.

Bunun üzerine tanık Türköz, “O zaman siz de FETÖ’nün terör örgütü olmadığını mı kabul ediyorsunuz?” diye sordu. Mahkeme üyesi ise “Sen bize soru soramazsın biz sorarız” dedi. Ardından adil yargılanmadığını ifade eden tanık Turan, “İddianamemde onlar yazılmıyor. İddianamemi size de Selahattin Başkana da herkese de gönderebilirim. İddianamede yer alanlar ile burada söylenenlerin birbiriyle alakası yok.” diye belirtti.

Ardından söz alan Gültan Kışanak, “Tanık kumpas kurulduğunu, adil yargılanmadığını söylüyor ama siz ısrarla ‘bu neden yok, şu neden yok?’ diye soruyor. Siz neden bunu kabul etmiyorsunuz. Mahkeme huzurunda verilen beyanlar esastır. Siz neden dikkate almıyorsunuz? Biz usulüne uygun bir yargılamada ısrarlı olacağız. Sorulan soruya itirazım var.” dedi.

Demirtaş: "Tanığı yargılayanlar FETÖ’den alınmış"

Sorulan soruya itiraz eden Demirtaş da, “Tanık çok önemli bir şey söyledi. ‘Benim yargılandığım davada tüm mahkeme üyeleri FETÖ’den yargılandı.’ dedi. Bunu söyleyen başkası olsaydı dikkate alırdınız- nitekim alındı da- ama bunu söyleyen bir Kürt olduğu için dikkate almıyorsunuz. Tanık sanıkken yargılandığı dosyada şaibe var. Eğer Van ACM’de ben bu beyanları kabul ediyorum demişse, mahkeme heyeti beyanları okumamış olabilir çünkü hepsi zaten FETÖ’den alınmış. O süreçte Çözüm Süreci’ne karşı olanlar vardı ve çatışmanın devam etmesini isteyenler vardı. Tanığın beyanları dikkate alınmalı. Onu yargılayan mahkemenin akıbeti sorulmalı. Siz ve üyeleriniz oradaki yargılama aşaması pir u pak yapılmış gibi davranıyorsunuz. Tanığın buradaki beyanlarının esas alınması gerekir.” dedi.

Ayla Akat Ata: "Tanık dinlendiği gün neden bu kadar gerginsiniz?"

Tanık ifadelerinin ardından söz alan tutuklu siyasetçi Ayla Akat Ata da mahkemenin tavrını eleştirdi. Ata, şunları söyledi:

“Tanık dinlendiği gün neden bu kadar gerginsiniz? Buna itirazımız var. Bizim tutuk devam kararlarımızın tek gerekçesi tanık beyanları. Tanık dinlendiği gün neden gerginliği tırmandırıyorsunuz? Söz hakkı talep ediyoruz ve siz bunu karşılamadığınız için gerginliği tırmandırıyorsunuz. Yargılamanın yapılma şekline yönelik açık itirazlarımız var. Gerçek faillerin dışarıda rahatça gezdiğini ifade ediyoruz. Bize adil yargılanmayı hatırlattınız. 6-7-8 Ekim’de dosyamızda 5 bin küsür eylem yansımış. Daha fazladır. Bana yapılan saldırı işlememiş, başka saldırılar işlememiş. Eylemler 5 binin de üzerindedir. Biz sanık olarak burada yargılanıyor olsak da bu dava Türkiye tarihine düşecek kara bir leke. Kurtalan Belediye Başkanı 3 insanın yaşamını yitirmesinden sorumlu ama yargılanmadı bile. Yerel mahkemeler yargılamalar yaptı ama hiçbirinde partimize yönelik bir itham yok. Biz insanlara bir şey olmasın diye arada kalan, burnu kanayan insanlarız. Biz aralıksız yargılandık. Her hafta mahkemelerde ifade verdik. Kaçmadık hiçbirinden. Ama ortada 6-8 Ekim olayları var. Birileri düğmeye bastı.

"HDP tartışıldı ama tek bir HDP’li yoktu"

“Daha dün akşam CNN Türk’te Demirtaş tartışıldı, HDP tartışıldı ama tek bir HDP’li yoktu. Gerçek failler gizlendi. Amacımız dosyayı uzatmak değil. Kürt sorununun çözümü için başkaca partilerin de tüzüklerine koyduğu şeyler var. Biz özerklik istiyoruz, federasyon istiyoruz ama bağımsızlık isteyen de var. Bunu istemek suç mu? Üyeniz Barış Bey’e söylüyorum. Biz tanık üzerinde neden baskı kuralım? Baskıyı biz kurmuyoruz. Bugün düğmeye basılsa yarın dosyaya yeni bir tanık getirirsiniz. Tanık gelsin dinleyelim. Tanık dinleniyor diye geliyoruz. Biz neden tanık üzerine baskı kuralım. Lehimize ifade verenler hakkında neden baskı kuralım? Türkiye’de yargı sisteminin içinde bulunduğu sıkıntıları ortaya çıkarıyorlar. O nedenle bugün tarihi bir gündü. Tanıklar bunu açığa çıkardı ve adil yargılanmadıklarını söylediler. Sizden beklentileri var. Bizim bileşen dosyalarımızın tüm üyeleri FETÖ’cü. Bırakın yeniden yargılanmayı biz daha onlarla yargılanıyoruz. Bileşen dosyalar meselesi sıkıntılı. Az önce dinlenen tanık için söylüyorum. Siz hepimizin isimlerini okuyup tanığın kafasını karıştırıyorsunuz. Neden hepimizin ismini söylüyorsunuz? Tanıklar sağlıklı bir şekilde dinlenmiyor. Tanık hangi bileşen dosya ile geldiyse onun bilgisini vermeniz gerekiyor. Her tanıktan sonra bize söz hakkı verin ki beyanlar karışmasın. Hepimiz birbirimizi anlıyorsak bağırmamızı gerektirecek bir durum yok. Bağırmaların sorumlusu mahkemeyi yönettiğiniz için sizsiniz, mahkemedir. Gerçeğin, hakikatin açığa çıkması için buradayız.”

Ardından söz alan Demirtaş, “Tanık Turan Türköz, 2012 yılında o günün şartlarında hiçbir şekilde yargılama konusu olmayan DTK hakkında neden ek beyanda bulunsun? O gün bu bilgi işe yaramıyor. Onu kurtaracak bir bilgi değil. Cemil Çiçek tarafından Meclis’e davet edilmiş bir kurumdur DTK o süreçte.”dedi.

Tuncel: "Heyetinizin temel görevi gerçeği açığa çıkarmak değil gizlemektir"

Tuncel ise şunları söyledi:

“Her tanık dinlenmeden önce böyle bir sorun yaşıyoruz. Yönetmek bir sanat işidir. Bu dünyanın her yerinde öyle. Demokratik bir yönetim olmadığı zaman sorun yaşanıyor. Bizlere söz verdiğinizde ne siz ne de biz bağırmak zorunda kalmayacağız. Artık psikolojik bir baskı mı görüyorsunuz başka yerlere göstermek mi istiyorsunuz bilmiyorum ama bunu yapmayın. Siz tanık üzerinde baskı kuruyorsunuz. Tanığı yeteri kadar bilgilendirmiyorsunuz. Verilen cevaplar sizi tatmin etmeyince sorular üzerinde baskı kurmaya çalışıyorsunuz. İnsanları yalan beyana zorluyorsunuz. Heyetinizin temel görevi gerçeği açığa çıkarmak değil gerçeği gizlemektir. Bize ne kadar ceza vereceğiniz bile size söylenmiş. Biz gerçeğin açığa çıkması için mücadele etmeye devam ediyoruz. CMK’ya uyun diyoruz ama siz yeni CMK’lar yazıyorsunuz. Belki seçim gelecek ve siz de görevinizi layıkıyla yerine getirmeye çalışıyorsunuz. Bu ülkede gençler ülkeyi terk ediyor. Önce Kürtleri sonra dostlarını şimdi de Türkleri ‘terörist’ ilan ettiniz. Biz siyasetçiyiz ve siyaset yapmaya çalışıyoruz ama siz bizden daha siyasetçisiniz. Hukukçu olsaydınız bu ara kararları vermezdiniz. Türkiye halklarına, halkımıza karşı biz sözümüzü kuracağız, savunmamızı yapacağız. Siz benim savunma hakkımızı kısıtlayamazsınız. Siyaseti siyasetçilere bırakın, siz hukukçuluğa devam edin. Hukuk devlete karşı bireyi, özgürlükleri korumak zorunda. Sizi hukuka davet ediyorum. Tanıklar üzerinde baskı uygulamayın. Duruşmayı siz yönetiyorsanız hukukun gereğini yapın. Bize karşı düşman hukuku uyguluyorsunuz. Niye düşmanlık ediyorsunuz? Biz bu ülkenin yurttaşları değil miyiz? Tüm bunlardan Türkiye zarar görüyor. Biz demokrasi, barış, özgürlük mücadelesi verenler olarak her şeyi göze aldık zaten ama siz Türkiye’nin geleceği için bunu yapmayın.” ifadelerine yer verdi.

Nazmi Gür: “AKP-MHP’den oluşan bir yargı heyeti bizi yargılayamaz"

Nazmi Gür ise, “AKP-MHP’den oluşan bir yargı heyeti bizi yargılayamaz. Siz bizi yargılayamazsınız. Kaleminizin olması, savcı ve hakim olmanız sizi mahkeme yapmaz. Bağırmak sizi bu mahkemenin sahibi yapar mı, yapmaz. Kolluğun çekim yapmasına müdahale etmediniz, çekim yapmalarını önleyemediniz. Suç işlendi gözünüzün önünde ama siz müdahale etmediniz. HDP Kapatma Davası ile bu davanın bir bağı varsa iki mahkemenin yargıçları arasında da bağ vardır, görüşüyorlardır. Savunmalarımızı isteyin AYM'den ve okuyun. Orada tarihi savunmalar yapıldı. Kendi tanıklarınızı bile psikolojik baskı ve tuzak sorularla yönlendirmeye çalışıyorsunuz. Tehdit ediyorsunuz ve bizi de tehdit altına alıyorsunuz. 5 tanık dinledik ve 5’i de lehte konuştu. Biz onurlu insanlarız.” diye konuştu. 

31 Mayıs 2022