Kobanî Kumpas Davası: Aydınlık bir ülke için mücadele eden siyasetimiz kumpas davalarıyla yıkılmaz

Önceki dönem Eş Genel Başkanlarımız Figen Yüksekdağ, Selahattin Demirtaş ve MYK üyelerimizin rehin tutulduğu Kobanî Kumpas Davasının 14’üncü duruşmasının 8’inci oturumu Sincan Cezaevi Kampüsünde görüldü. Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülen davanın duruşmasına Eş Genel Başkanımız Mithat Sancar, milletvekillerimiz, Ankara il ve ilçe yöneticilerimiz ve çok sayıda avukatın yanı sıra CHP ve DEVA'dan temsilciler katıldı.  

Sincan Cezaevinde tutulan siyasetçiler duruşma salonunda hazır bulunurken, farklı cezaevlerinde tutulan siyasetçiler ise Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla duruşmaya bağlandı. 

Altınörs: HDP’nin çok renkliliği kriminalize edilmeye çalışıldı

Önceki dönem MYK Üyemiz Alp Altınörs tutukluluk incelemesine ilişkin söz aldı. Altınörs, HDP ve MYK’sının burada yargılanmaya çalışıldığını ifade ederek davanın siyasi bir dava olduğuna dikkat çekti. Altınörs, “HDP’nin çok renkliliği burada kriminalize edilmeye çalışıldı. HDP’yi öncelikle bir fikir olarak değerlendiriyorum. Bir özgürlük fikridir.” dedi.

Tuncel: Kürt sorunu mahkeme salonlarında çözülmez

HDP ve DBP önceki dönem Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel söz alarak salonda bulunanları selamladı. HDP’nin gerçekleşen 5’nci Olağan Kongresini tebrik eden Tuncel, gelecek ilk seçimde iktidarın kaybedeceğini söyledi. Duruşma periyotlarına dikkat çeken Tuncel, “Biz insanız ve cezaevinde de olsak yaşıyoruz. Siz doping mi alıyorsunuz bilmiyorum ama bizim çok olağanüstü koşullarımız yok. 2 hafta periyot yapıyorsunuz yetmiyor gece yarısına kadar duruşma yapıyorsunuz. Biz yorulup duruşmadan ayrıldığımızda da bize haklarımızdan feragat ettiğimizi söylüyorsunuz," dedi.

Bu durumun bir insan hakları ihlali ve işkence olduğunu vurgulayan Tuncel, “Siz bizi haksız bir şekilde yargılıyorsunuz. 6-7 Ekim olaylarının tüm sorumluluğunu bize yüklüyorsunuz ama burada sağlıklı bir yargılama olmuyor. Mevcut koşullar burada dayanma koşulunu ortadan kaldırıyor. Sorgu bitmeden siz müşteki ve tanık dinliyorsunuz. Bunu CMK’nız söylüyor ama siz burada yeni bir CMK kuruyorsunuz. Yetmedi savunmaya sınırlama getirmeye çalışıyorsunuz. Savunmayı da siz yapın bu iş bitsin. Bu bir gösteri, biz sirkteyiz. Öyle bir acele ediyorsunuz ki hafta sonu gizli tanık dinlediniz. Ve sonra bize sorularımızı hazırlamamızı, sorularımızı sizin ileteceğinizi söylüyorsunuz. Niye siz posta mısınız?” diye sordu. “Kürt sorunu mahkeme salonlarında çözülmez,” diyen Tuncel, “Bırakın biz AKP ile hesaplaşalım. Bakın seçim de geliyor. Bu dosya gerçeğin gizlenmesi davasıdır. Bu ortamı, bu provokasyonu kim yarattı? Çözüm Sürecini kim bitirdi? Siz de biliyorsunuz ki HDP’nin attığı bir tweet ile bu mesele başlamadı. Gerçek mağdurların hiçbiri bizden şikayetçi olmadı. Bizden şikayetçi olanlar Emniyet görevlileri. Keşke bütün ülke bu davayı izleyebilse, buradaki hukuksuzlukları görebilse. Siz burada TEM’in görevini üstlendiniz. Teşhis yaptırdınız,” dedi.  Kürt sorununa dikkat çeken Tuncel, “Kürtlerin yurttaşlık sorunu çözülmeden demokrasi sağlanamaz. Sayın Öcalan’ın toplumla bağı koparılıyor. En temel hakları bile pazarlık konusu oluyor,” diyerek İmralı Görüşme Notları’ndan Anayasa hazırlıkları ve çözüme dair bir kesit okudu.

Kürt sorununun çözümüne engel olan HDP veya Kürtler değil AKP’dir

Tuncel, “Eğer o dönem bahsedilen Anayasa uygulanmış olsaydı bugün bu noktada olmayacaktık. Çözüm iradesini devlet mi yoksa Kürtler mi istemedi? Emperyalist hiçbir güç halkların birlikteliğini istemez. Yönetecekleri, istedikleri zaman müdahale edebilecekleri alanlar ister. Türkiye’de Kürt sorununun çözümüne engel olan HDP veya Kürtler değil AKP’dir. Çözüm Sürecini bitiren AKP’nin kendisidir. Kürtlerle eşit ve özgür bir yaşamı yok sayıyor, elinin tersiyle itiyor. Temelde Kürt düşmanlığı var. Rojava’da, Ortadoğu’da Kürtler hedef alınıyor. Şiddeti doğuran şey sizin inkar ve imha politikanız,” şeklinde konuştu.

Bizi Ortaçağ karanlığına sürüklemek istiyorlar

Kürtlere yönelik artan ırkçılığa dikkat çeken Tuncel, “Diyarbakır Newroz’unda 5 yaşındaki iki kız çocuğunun kıyafetlerini çıkarıp parmak izi almanın adı ırkçılıktır. Millet İttifakına da ‘HDP ile yan yana durma, yan yana durursan terörist olursun’ diyorlar. Dünyanın neresinde bu kadar cumhurbaşkanına hakaret davası var? Bizi Ortaçağ karanlığına sürüklemek istiyorlar. Tutsak olmamıza rağmen halklara sesleniyoruz. Buradan sesimizi duyurmaya çalışıyoruz,” dedi.  

Aysel Tuğluk üzerindeki işkenceye mahkemenizin son vermesini istiyorum

Yazar Maria Mies’in cadı avlarına dair yazdığı kitabı anımsatan Tuncel, “Kadınların hedef alınmasının bir yönü de ekonomik gerekçeler. Bugün Kürtler de o dönemin kadınları gibi direniyor.". Konuşmasının sonunda Tuncel "Sizden bir beklentim yok ama Aysel Tuğluk üzerindeki bu işkenceye mahkemenizin son vermesini istiyorum,” dedi.

Ürküt: Bu dava HDP’yi kriminalize etmek, tasfiye etmek için açtırılmıştır

Partimizin RTÜK Üyesi Ali Ürküt söz alarak gizli tanıkların çelişkili ve gerçek dışı ifadelerini hatırlattı. Gizli tanıkların somut olay veya olgulara dayanmadan ifade verdiklerini kaydeden Ürküt, “Gizli tanıkların ifadeleri geçersiz sayılmalı. 'O bunu dedi, şu şunu dedi, o bundan hoşlanmıyormuş, şu bundan hoşlanmıyormuş'... Beyanlar bu şekilde. Burası mahkeme salonu, dedikodu yeri mi?” diye sordu. Duruşma periyotlarını eleştiren Ali, bu periyotlardan vazgeçilmesini istedi. Ali, “Bu dosya boş bir dosya ve siyasi bir davadır. Bir muhalefet partisinin kriminalize edilmesi, tasfiye edilmesi için açılmış veya açtırılmış bir davadır,” diyerek tahliye talebinde bulundu.  

Yüksekdağ: AKP-MHP iktidarının kirli ittifakı HDP Kapatma Davasında bitecek

Ardından partimizin önceki dönem Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ bu davanın Saray'ın ihalesi olduğunu söyleyerek, “‘Siz bir an önce davayı bitirin bizim daha işimiz var. Biz daha bu yargı kararı üzerinden HDP’yi kapatacağız, seçime gideceğiz. 2023 hedefimize ulaşacağız’ diyorlar. Emellerine ulaşamayacaklar. AKP-MHP iktidarının gittiği en fazla yer seçim sandıkları olacak. Kirli ittifakları HDP Kapatma Davasında bitecek. Seçimde de halkımız, kadınlar mührünü basacak ve ülkeyi terk edip gidecekler. Yarattıkları bu enkazı yarın öbür gün biz toparlamak durumunda kalacağız. Toparlarız da ama bugün direnen bir rolümüz var. Hala cezaevinde bile görevinin başında olan siyasetçiler var. Ahmet Altun eliyle yürütülen bu son operasyon bu şekilde gitmeyecek. Bu dava üzerinden çok kirli kumpaslar çevriliyor. Türkiye’de herkes Süleyman Soylu’nun yapamayacağı hiçbir şey olmadığını bilir. İstediğini sonuna kadar yapan, her türlü suçu işleyen bu ülkenin bakanı. Saray iktidarının SADAT’ı var. Karanlık yapıdan bol ne var? Karanlık yapılar, kontrgerilla güçleri var. Soylu’ya bağlı ayrı güçler var. Bizi tehdit ediyor. Bu sadece bize değil muhalefetin bütününe yapılıyor. Burada esas sorun demokratik zihniyete tahammül edemeyen yapıdır, zihindir,” dedi.

Bu ülkenin halklarının birbiriyle kucaklaşabilmesi için her şeyi yaparım

"Biz Kandil’e gitmişiz, görüşmüşüz ve bunu devletin izni dahilinde ve herkesin gözü önünde yapmışız. Ardından gelip bana diyor ki ‘Ben bunu Kandil’de gördüm.’ Ben barış için Çin’e, Maçin’e, uzaya her yere giderim. Gittik ve bunu inkar da etmiyoruz. Irak ve Federe Kürdistan ile ne görüştüğümüzü, Kandil’de ne konuştuğumuzu biliyorsunuz. Bu ülkenin halklarının birbiriyle kucaklaşabilmesi için her şeyi yapar, her yere de giderim. Bir daha bunu karalamaya kalkışmayın. Halkların kucaklaşmasını, özgürleşmesini yine biz sağlayacağız. Bu karanlığı dağıtacağız ve bu pisliği biz temizleyeceğiz. Tarihin tekerleğinin önüne kim geçmeye çalıştıysa ezilip gitmiş. Siyaset, Saray herkes çok iyi bilsin: Tarihin tekerleğinde dümdüz olacaksınız.”

Kışanak: Çatışmayı ortadan kaldıracak şey siyasetin önüne kurduğunuz tüm barikatları kaldırmak, sözü serbest bırakmaktır

Ardından yerine kayyım atanan önceki dönem Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eşbaşkanımız Gültan Kışanak söz alarak salonda bulunanları selamladı. Davanın kumpas bir dava olduğunun altını çizen Kışanak, “Kürt sorunu tarihsel bir sorundur. Çatışmayı ortadan kaldıracak şey siyaseti şiddetmiş gibi göstermek değil, siyasetin önüne kurduğunuz tüm barikatları kaldırmak, sözü serbest bırakmaktır. Bunu görmediğiniz ve yapmadığınız sürece egemenlerin yarattığı çatışma derinleşir. Savunmayı kısıtlamaktır amaç. Eminim gelen belgeleri siz de okumuyorsunuz, bize de okutmuyorsunuz. Siyasi kumpas davalarının temel özelliği budur ve siz de bunu yapmaya çalışıyorsunuz. İddianameyi okumadan kabul ettiniz ve yargılama yapıyorsunuz. Bu yargılamayı ezberden yapıyorsunuz,” şeklinde konuştu.

Bu siyaset Kürt ve Türk halklarının aydınlık geleceği için mücadele eden bir siyasettir

Kışanak, sözlerine şöyle devam etti: “Biz siyasi partilerde en üst düzeyde görev almışız. Bir parti kurulurken siyasi programlarını yazmışız, parti kuruculuğu yapmışız. Demokratik siyaseti yargıladığınızı gizlemek için de yalan yanlış şeyleri oraya koyuyorsunuz. Seviye o kadar düşmüş ki yerlerde sürünüyor. Ne dediğini bilmeyen insanlarla karşı karşıyayız. Bu siyaset aydınlık Türkiye için, Kürt ve Türk halklarının aydınlık geleceği için mücadele eden bir siyasettir. Ne kumpas davalarıyla yıkılır ne de başka çamur izleriyle. Her koşulda hakikati halkımıza göstereceğiz. Yapabileceğimiz en onurlu iş budur. Bu davanın sonucunu demokratik mücadele belirleyecek. Bu kadar kriminalize etme çabasına rağmen demokratik muhalefetin, demokrasi ittifakının, kadın ittifakının emek verdiğini görüyorum. Ancak kumpas devam ediyor. Biz buradan boşa çıkardıkça onlar takviye yapıyorlar. Bu bir suç örgütü. Çünkü soruşturma savcısı iddianamesini hazırlar ve gider. Ama biz görüyoruz ki Ahmet Altun’un işi bitmemiş ve dosyaya müdahale etmeye devam ediyor. Bir suç ortaklığı var ve kimse kimseye dokunamıyor. Herkesin birbirinde kozu var. Biz bu ülkede vicdana, ahlaka, toplumun demokratik refleksine, ferasetine güveniyoruz. Bu toplum bu gidişata mutlaka dur diyecektir. Biz de gerçekte kimler suçlu tartışacağız."

Demirtaş: Biz savunmalarımızı heyet için değil halkımız görsün, okusun diye yapıyoruz

Ardından partimizin önceki dönem Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş söz aldı. AİHM’in hak kısıtlamalarına ilişkin 18’nci maddesini hatırlatan Demirtaş, “Biz savunmalarımızı heyet için yapmıyoruz. Kayda girsin diye yapıyoruz. Halkımız görsün, okusun diye yapıyoruz. Neden AİHM’in 18’nci maddesine aykırı bir yargılama yapıyorsunuz? Mahkemenizin neden bu dosyada acele ettiğini açığa çıkaran bir şekilde iktidardan açıklamalar geldi. Birincisi Numan Kurtulmuş’un açıklamasıdır. Dedi ki ‘Aslında 6’lı masa 6+1’dir’. Yani HDP’yi kastetti. Ve dedi ki ‘HDP olmadan seçimi kazanamazlar.’ İkincisi de dün Tayyip Erdoğan tarafından yapılan ‘Artık kaybedecek çok şeyimiz var o yüzden kaybetmemeliyiz’ şeklindeki açıklamaydı. Şunu demek istiyor; ‘Benim kazanmam için çalışmazsanız hep birlikte çok şey kaybederiz. Ben kaybedince siz kaybetmiş oluyorsunuz. Her şeyi birlikte yaptık.’ Dolayısıyla yandaş medya şaklabanlarına da bana dolaylı olarak tehdit mesajları verenlere de boykot mesajında bulunmaya çalışanlara da cevabımız şudur: Elinizden geleni ardınıza koymayın,” dedi ve şöyle devam etti:
Bayramdan sonra kırın kaleminizi

"Sokağa çıkma yasakları sırasında gerçekleşen devlet şiddetine değinen Demirtaş şöyle devam etti: “Kentlerimizi, tarihi mekanlarımızı tankla topla yakıp yıktınız. Çeteler, JÖH, PÖH’ler Cizre’de, Yüksekova’da yakıp yıktığınız odalardan fotoğraflar attınız. Cumartesi Annelerini defalarca Galatasaray Meydanında dövdünüz. Cenazeleri mezarlıklardan çıkarıp teşhir ettiniz. Bütün MYK’mızı tutukladınız ve katil olmakla suçluyorsunuz. Şimdi de destek bekliyorsunuz. Çok merak ediyorum ne yapacaksınız. AKP, Erdoğan bunu nasıl başaracak merak ediyorum. Savcı diyor ki ‘Zımnen savunmanızı yaptınız artık sona doğru mütalaa hazırlamaya başlayalım.’ 9 günlük tatilde bize gerekçeli kararınızı yazın, bayram sonrası da bize tebliğ edin. Bizim uzatmaya niyetimiz yok. Hukuk saçmalığını kabul etmiyoruz. Belli ki çok sıkıştırılmışsınız. Planın bir an önce sonucunu görmek istiyorsanız, bayramdan sonra kırın kaleminizi. Ama bize bunu kabul ettirmeye çalışarak yapamazsınız. Zaten hafta sonu tanık dinliyorsunuz, tanıkları bizden saklıyorsunuz. Yargılamayı ve ara kararları o kadar kişiselleştirmişsiniz ki neredeyse ara kararlara emoji koyacaksınız.

Hadi verin cezayı bakalım HDP ve Kürt seçmeni ne yapacak görelim, hodri meydan

"Dünden beri Sayın Öcalan tartışması yapılıyor. Milletvekilimiz Rüştü Tiryaki Halk TV’de ‘Sayın Öcalan’ dediği için RTÜK Halk TV’ye 3 günlük yayın yasağı getirdi. Ardından da sosyal medyada kim Sayın Öcalan demişse bunlar yayınlanmaya başladı. Devletten çok sayıda isim Numan Kurtulmuş, Egemen Bağış, Recep Tayyip Erdoğan ve daha bir sürü kişi ‘Sayın Öcalan’ demiş Çözüm Sürecinde. Çözüm Sürecinde Sayın Öcalan’ın ne denli değerli işler yaptığı konuşuluyordu. Bizler hakikati, gerçeği anlatmaya, kamuoyunu aydınlatmaya çalıştık. Minicik suçumuz olsaydı vicdan azabı çekerdik ama dimdik ayaktayız. Çünkü suçsuzuz. İddiaların tamamı yalan. Biz seçime hazırız. Cezaya da hazırız. Hadi verin cezayı bakalım, HDP ve Kürt seçmeni ne yapacak? Hodri meydan. Tahliye talep etmiyorum.”

7 Temmuz 2022