Kobanî Kumpas Davası: Bu oyunun parçası olmayacağız, duruşmalara katılmayacağız

Kobanî Kumpas Davasında mahkemenin tutumunu protesto eden avukatlar ile Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonumuz konuya ilişkin açıklama yaptı:

Kobanî Kumpas Davasında mahkemenin tutumunu protesto eden avukatlar ile Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonumuz konuya ilişkin açıklama yaptı. Toplantıda konuşan Hukuk ve İnsan Hakları Komisyonu üyemiz Züleyha Gülüm ile avukatlar şunları söyledi:

Züleyha Gülüm: Bu dava iktidarın suçlarının üstünü örtme davasıdır

Kumpas Davasında gerçeklerin üstü örtülmeye ve kamuoyunun gözünden kaçırılmaya çalışılıyor. Bu dava niye açıldı, neden Kumpas Davası diyoruz? Toplamına baktığımızda bir intikam davası olduğunu ve iktidarın HDP’den intikam almaya çalıştığını görüyoruz. 2014 yılında açılan bir soruşturmada 4 yıl boyunca herhangi bir işlem yapılmadı, gizlilik kararı bile alınmadı. Daha sonra gelişen süreçle birlikte AKP’nin HDP’yi tasfiye etmek üzere harekete geçtiğini ve partimizi kapatma davası başta olmak üzere harekete geçtiğini görüyoruz. 4 yıl boyunca hiçbir işlem yapılmayan davada özel savcı görevlendirilerek davada gerçek olmayan deliller oluşturulmaya çalışıldı. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ile birlikte çalışılması bir kumpasın olduğunu açıkça ortaya çıkardı. Bu dava, gerçeğin üstünün örtülmesi ve iktidarın kendi suçlarının üstünü örtme davası olarak önümüzde duruyor. Birçok kez araştırma önergeleri vermemize, her seferinde Kobanî protestolarında yaşananların ortaya çıkmasını istememize rağmen AKP ve MHP oylarıyla reddedildi. 

Bahçeli’nin talimatından sonra davayı hızlandırdılar

Davada neler yaşandığına baktığımızda yargıya talimat verildiğini görüyoruz. Erdoğan “Kobanî davasında yargımız 6-8 Ekim’in hesabını soracağız” dedi. Yargının yerine kendisini koydu. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun da yargıtaya yol gösteren cümleler kurdu. MHP Genel Başkanı Bahçeli “108 sanığa gün yüzünü haram edecek karar çok kısa sürede alınmalıdır” dedi. HSK üyesinin istifa ederken Bahçeli ile istişare ederek istifa ettim demesi ve mahkeme başkanının görevden alınması davaya müdahale edildiğini gösteriyor. Bahçeli'nin hızlandırın talimatı üzerine mahkeme başkanı görevden alındı ve mahkeme hızlandırıldı. Şimdi bu sürecin son duruşma periyodunda yaşananlardan bahsetmek gerekiyor. Önceki haftalarda savunma hakkının engellenmemesi adil yargılanma hakkının sağlanması ve gerçeklerin açığa çıkarılması taleplerimiz üzerine kimi ara kararları çıkarılabilmişti, bu da avukat arakadaşlarımızın ısrarı ile oldu. İktidar bundan rahatsız olduğu için müdahale geldi, başkan görevinden alındı ve dava süreci hızlandırıldı. 5 AKP’li vekilin davaya katılması yargı üzerinde açık bir baskıdır. Bu vekiller geldikten sonra mahkeme tavrını sertleştirdi ve davayı hızlandırmak için ısrarcı oldu. 

HDP bu davada yargılanan değil yargılayacak olandır

Burada bir yargılama yapılmıyor, gerçeklerin açığa çıkarılması istenmiyor, ellerinde bir karar var ve bu karar partimizi susturmaya ve kapatmaya gerekçe yapılıyor. Bu seçim yatırımına yönelik bir karardır. Bu hızla işletilmek isteniyor. Özellikle yargılanan arkadaşlarımız bu oyunun parçası olmayacaklarını söylüyorlar. Göstermelik bir yargı ile kendi istedikleri sonuçları çıkarmaya yönelik bir oyunun parçası olmayacağımızı söylemiştik. Baştan beri söylemiştik; HDP bu davada yargılanan değil yargılayacak olandır. Gerçekten sorumluların yargılandığı bir süreç bu ülkede gerçekleşecek. Bunun mücadelesini vermeyi sürdüreceğiz. Gerçeklerin açığa çıkması gibi bir dert varsa adil yargılama ve savunma hakkının sağlanması ile birlikte bu yapılmalıdır. Yargılanan arkadaşlarımız ve avukat arkadaşlarımız duruşmalara katılmıyorlar. Bu davalara katılmak, oynanan oyunun parçası haline gelmek anlamına geliyordu. Bu haftaki yargılamada arkadaşlarımız bulunmadı. Bundan sonraki süreçte bu tutum devam ederse arkadaşlarımız bu sürecin parçası olmayacak. 

Av. Arzu Kurt: Savunmaya izin vermeden kafalarındaki kararı beyan etmek istiyorlar 

HDP siyasetçilerinin yargılandığı Kobanî Davası süreci başladığı günden beri bütün usulsüzlüklerle gelmiş ve bundan sonra ileriye taşınamayacak, arkadaşlarımız savunma yapamayacak düzeye gelmiştir. Bu davanın siyasi saiklerle açıldığı ve bu davanın HDP’nin kapatılmasına gerekçesi yapılmak istendiği biliniyor. Bu davada 1000 avukat olarak, hakikatin açığa çıkarılması için bu davayı bugüne kadar sürdürdük. Müvekkillerimiz hakikatin açığa çıkarılmasının temel öncelikleri olduğunu söylediler. Ancak bunun en temel önceliği adil yargılamanın sağlanmasıdır, savunma hakkı adil yargılama kapsamında bir insan hakkıdır. Açıkların ortaya çıkması için müvekkilerimizin anlatacakları önemlidir, bunlar davanın yalan ve mesnetsiz olduğunu gösterecektir. Heyetin değişikliği ile birlikte dosyayı hızlıca bitirerek, savunma hakkı yaptırılmadan kafalarındaki kararı beyan etmek istiyorlar.

Bu sahte yargılamanın parçası olmayacağız

18 Ekim’de başlayan duruşma periyodu sonucu 1 haftalık ara verilmiştir. Biz bunun gerçekçi ve insani olmadığını söyledik, bunun işkenceye dönüştüğünü ifade ettik. 108 kişinin binlerce yılla yargılandığı onbinlerce evrakın olduğu bir dosyanın yeterli olmayacağını, hukuken hem evrensel hem de uluslararası evrensel normlarda sağlanan gerekli sürenin sağlanmadığını görüyoruz. Bu şekilde savunma hazırlamanın imkansızlık olduğunu belirtmemize rağmen mahkeme bunları dikkate almamıştır. Ne müvekkillerimiz bunu meşrulaştıracak bir tutum gösterecek ne de biz avukatlar bu sahte yargılamanın tarafı olacaktır. 

Avukatlar olarak HSK’ya şikayet edeceğiz

Müvekkillerimiz kendileri hakkındaki belge ve bilgiye sahip olacak bir ortam bulunmuyor. 34 kişi tutuklanıp yargılandı, hala 21 arkadaşımız tutuklu olarak yargılanıyor. Cezaevi koşullarında kendilerine tanınan haftanın birkaç günü ve sınırlı saatlerde bilgisayar kullanma hakkı kullanırken etkin bir savunma yapma imkanı kalmamıştır. AİHS’nin adil yargılama hakkının makul süreyi sağlama şartlarının ihlal edildiği bu aşamada aşikardır. Bütün bunları değerlendirerek müvekkillerimiz olarak ve yaklaşık 1000 avukat olarak savunma hakkımızı kullandırılmamasının adil yargılama hakkını ortadan kaldırıldığı gerekçesiyle HSK’ya şikayet etme kararı aldık. Buranın politik bir kurum olduğunu bilmekle birlikte bütün şikayetlerimizi bütün mercilere duyuracağız. Ankara Barosu Gözlem Hakları Merkezi duruşmaları izledi ve rapor hazırladı. Bütün bu gözlemlerimizi adil yargılama hakkımızı savunmak adına sonuna kadar ne gerekiyorsa yapacağız. Müvekkillerimizin hakikatlerin ortaya çıkması için gösterdiği çabayı biz avukatlar olarak da sahipleniyoruz. 

Avukat Çiğdem Kozan: Ayda 3 hafta duruşma yapmak kötü muameledir

Yargılanan arkadaşların duruşma periyotlarındaki durumuna değinmek gerekiyor. Ayda 3 hafta boyunca ya duruşma salonunda ya da SEGBİS odalarında duruşmaya katılmaya zorlanıyorlar. Bir ayın 3 haftasında duruşma yapılmasının kötü muamele olduğunu söyledik. Duruşmaya gelip giden arkadaşlarımız havalandırma haklarını kullanamıyorlar. Sosyal aktivitelerini yerlerine getiremiyorlar. Bir diğer husus da aile görüşü. Bu görüşlere denk gelen arkadaşlarımızı seçim yapmak zorunda bırakıyorlar. Arkadaşlarımızın yargılandığı başka dosyaları da var ancak bu mahkeme arkadaşlarımızın o dosyalarda savunma yapma imkanı tanımıyor. Bu işkenceye dönüştü. Müvekkillerimiz belgelere ulaşamıyor biz bile ulaşmakta zorlanıyoruz.

Tutuk devam kararına itiraz hakları ellerinden alınıyor

Mahkemenin tutuk devam kararı aldıktan sonra bizim 1 haftalık itiraz süremiz var. Bu süre dolmadan üst mahkemeye gitmeden duruşmayı sürdürüyor. Böylece arkadaşlarımızın tutuk devam kararına itiraz hakları ellerinden alınıyor. SEGBİS kayıtlarının çözümleri bile yetişmiyor. Hala bir önceki mahkemenin SEGBİS çözümleri gelmedi. SEGBİS çözümleri gelmeden bizleri savunma yapmaya zorluyorlar. Müvekkillerimiz çözümleri okumadan savunmaya zorluyorlar. Tutuk devam kararına yaptığımız itirazlar üst mahkemeye gönderilmiş değil. Üst mahkeme belki tahliye kararı verecekken buna fırsat verilmeden yargılamaya devam ediliyorlar.

Mahkemeye sorduk, kendileri de bir ara karar kurmuş değil. Mahkemeye detaylı olarak neden katılamadığımızı belirten mazeret dilekçeleri sunduk. Bir ayın 3 haftası duruşmada bulunurken avukatlık faaliyetleri yürütemiyoruz. Bunları mahkemeye bildirdik, mazeret dilekçelerimizde bunları bildirdik. Duruşmaya makul bir ara verilmesini istedik. Mahkeme mazeretlerimizin gerekçesiz olduğunu belirterek mazeretlerimizi reddetti. Bizler mahkemenin adil yargılama arayışında olmadığını gördük. Mahkeme hızlıca karar çıkarmaya çalışıyor ve adil yargılama hakkını ihlal eden heyeti HSK’ya şikayet etmek durumunda kaldık. 

SORU: Sizler katılmazsanız duruşmalar nasıl sürdürülecek? 

Züleyha Gülüm: Mesele iktidarın yargıya müdahale etmesidir. Ortada bir talimatlı yargı var. “Anayasa Mahkemesi kapatılmalıdır” denilen bir ülkede yargı bağımsızlığından söz etmek mümkün değil. İçişleri Bakanlığının müşteki tarafında olduğu bir yargılamadan bahsediyoruz. Böyle bir mahkeme sürecinde nasıl bir tarafsızlıktan bahsedeceğiz? Toplamdaki mesele iktidarın talimatıyla yargının hareket etmesidir. Mahkemede arkadaşlarımız ifade etti. “Eğer derdiniz iktidarın aldığı kararı okumaksa buyurun okuyun ama biz bu oyunun tarafı olmayacağız” dediler. Tutum çok nettir. Yani hızlandırılmış, iktidarın istediği doğrultuda bir karar verilecekse yargılanan arkadaşlarımız bu davanın içinde bulunmayacaklar. 

10 Kasım 2021