Kobanî Kumpas Davası: Bütün devlet kurumları müdahillik için sıraya girdi

Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülen Kobanî Kumpas Davası devam ediyor:

Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülen Kobanî Kumpas Davası devam ediyor. Duruşmaya rehin siyasetçilerin bir kısmı katılırken, bir kısmı ise katılmadı.  

Dosyaya gelen evraklara dair bilgi veren mahkeme başkanı, Kocaeli 1 Nolu F Tipi Cezaevi’nde tutulan ve sağlık durumu kötüye giden Aysel Tuğluk için yazılan müzekkereye cevap veren cezaevinin Adli Tıp Kurumu’na sevk edileceğini bildirildiğini belirtti. 

Harddiskler ulaşmadı, avukatların götürdüğü evraklara el konuldu

Kürtçe savunma yapan Zeynep Ölbeci, dava dosyalarının tamamının henüz kendisine gönderilmediğini belirtti. Esasa ilişkin savunma vermeye hazırlanamadığını dile getiren Ölbeci, savunma için harddisklerin kendisine ulaştırılmasını istedi. Ölbeci, “Ben bir yıldır tutukluyum. Susma hakkımı kullanabileceğim bir durum yok, savunmamı yapacağım. Mahkeme hapishanelerin durumundan ne kadar haberdar bilmiyorum ama avukatlarımın getirdiği evraklardan bazı belgelerin okuma komisyonundan geçmesi gerektiği belirtilerek tarafıma verilmedi. Savunmamı hazırladığımda savunma yapacağım” şeklinde konuştu. 

Hasta tutsaklara reva görülenleri kınıyorum

Cezaevlerinde artan hak ihlallerine ve ölümlere dikkat çeken Ölbeci, “Son süreçte cezaevlerinde şüpheli şekilde ve hastalıktan yaşamını yitiren arkadaşlarımız oldu. Bu politikaları kınıyorum. Sebebi ne olursa olsun sistematik devlet politikasını bir sonucudur bu. Bu şaibeli ölümler nasıl yaşandı? Neden aileler otopsiye alınmadı? En yaşamsal konularda bile sorun çıkarılıyor. Kendi yaşamlarını idame edemeyecek arkadaşlarımızı tedavi için buraya getirdiler ama tedavileri yapılamıyor” ifadelerini kullandı. 

Avukatların sözlerine müdahale edildi

Ölbeci’nin konuşmasının ardından avukatlar ile mahkeme başkanı arasında tartışma yaşandı. Avukatların sözünü kesen mahkeme başkanı avukatların söz konusu ara karara yaptıkları itirazın da CMK’da yer almadığı gerekçesiyle talebe dair ara karar oluşturmadı. Avukatların “Söz talebimiz var. Böyle bir usul yok. Cezaevlerinden gelen yazıları duruşma tutanaklarına yansıtmıyorsunuz ya da gerçek dışı yansıtıyorsunuz” sözlerini kesen mahkeme heyeti tutanağa avukatların sözleri yerine, “Düzeni bozacak şekilde davranışlarda bulundu” şeklinde geçmesi dikkat çekti. 

Devlet kurumları kumpas organizasyonu için sıraya girdi

Tartışma ile birlikte İçişleri Bakanlığı adına avukat Hasan Demir katılma talebininin kabul edilmesini istedi. Avukatlar Bakanlığın katılma talebine ilişkin söz almak istedi. Avukatların mikrofonunu açmayan mahkeme başkanı sesini yükseltti. Ardından Karayolları Genel Müdürlüğü adına avukat Merve Mert katılma talebinde bulundu. Emniyet Genel Müdürlüğü adına avukat Bahar Koç Görmez, MİT ve Adalet Bakanı adına avukat Güler Duman Çan da katılma talebinde bulundu. 

Mahkeme başkanının savunma hakkını engellemesi üzerine söz alan Ayla Akat Ata, “Herhangi bir avukatın sesini size duyurması için bağırmasını ve sizin de bağırmanızı istemezdik. İlk duruşmadan beri burada olan Kobanî Davasında paramiliter güçlerin açığa çıkması için uğraşıyoruz. Usul kanunu açıktır. Ben burada talepte bulundum. Siz müştekilere söz verdiniz ama şimdi bize söz hakkı vermediniz” dedi.

Yardım kampları devletin gözetiminde kuruldu

Yardıma ihtiyacı olanlar için kurulan kampların devletin denetiminde kurulduğunu kaydeden Akat, burada yardıma ihtiyacı olanlara yardım ulaştırdıklarını söyledi. Kobanî olaylarından kısa bir süre sonra 1 Kasım 2014’te resmi rakamlara göre 20 bin kişiyle yapılan Batman yürüyüşünü hatırlatan Akat, “Anadolu Ajansı'na göre 20 bin ama bize göre 60 bin kişiyle yürüyüş yapıldı. Kobanî olaylarından kısa bir süre sonra 1 Kasım Dünya Kobanî Günü’nde biz sokaktaydık. Kobanî olaylarından kısa bir süre sonra oldu bu yürüyüş” şeklinde konuştu.  

Devlet kurumlarının katılma talebini kabul etmiyorum

Yaptığı çeşitli konuşmaların da iddianamede yer aldığını hatırlatan Akat şöyle konuştu: 

“Konuştuğum için buradayım, bırakın konuşalım. Ben Emniyetin, Jandarmanın, MİT’in, İçişleri Bakanı’nın katılma talebini kabul etmiyorum. Fikriniz ne olursa olsun, önyargılarınızı kırın. Bize önyargıyla gelmeyin ki bir daha 6-8 Ekim yaşanmasın. Biz cenaze gömdük. Biz cenazeleri kaldırdık. Biz insanların yaşam hakkını savunmak için mücadele ettik. Bu ülkede paramiliter güçler devredeydi. Kürt sorunun çözümüne en yakın olduğu süreci yaşadık biz. Biz istemediğiniz kadar çok konuşacağız. Yeter ki söz talebimizi kabul edin. Bu duruşma seslerin yükseldiği bir duruşma olmasın. Biz seslerin yükselmesini istemiyoruz. Söz isteyince verilsin.  

Çözüm için bedel ödemeye hazırız

6-8 Ekim’de sokakta kim vardı? Ateş ettiler. Bu gücü kim verdi? Paramiliter güçleri kim fonladı, kim onları sokağa çıkardı. Bunların hesabını tabi ki soracağız. Asıl biz onlardan şikayetçiyiz. Bırakın konuşalım. Çözüm olacaksa bu ülkede bedel vermeye hazırız. Bu davada konuşan tüm arkadaşlar bunu söyledi.

Müdahillik talebinde bulunan kurumlar, ölümleri engellemeyen kurumlardır

Bugün burada müdahillik talebinde bulunan kurumlar, bu saldırıları engelleyebilirlerdi. Ben o gün saldırıya uğradığımda ölebilirdim. Ama tek bir açıklama yapmadım, olaylar daha çok büyümesin diye. Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü, bana koruma tahsis etmek istedi, ben kabul etmedim. Bırakın burda kendimizi ifade edelim. Müdahillik talebinde bulunanların da müdahillik talebinde bulunamayacaklarını ifade edelim.” 

Akat’ın konuşmasının ardından duruşmaya bir buçuk saat ara verildi. 

24 Aralık 2021