Kobanî Kumpas Davası: Çözüm sürecine yardımcı olduğumuz için yargılanıyoruz

Önceki dönem Eş Genel Başkanlarımız Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş, yöneticilerimiz ve Kürt siyasetçilerin rehin olarak tutulduğu Kobanî Kumpas Davası, Sincan Kapalı Cezaevi Kampüsünde bulunan Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde bugün de devam etti. Duruşmaya Eş Genel Başkanlarımız Cahit Kırkazak ve Sultan Özcan ile milletvekillerimiz katıldı. Duruşmada Kürt siyasetçi Gülser Yıldırım Kürtçe savunma yaptı. Yıldırım, şunları söyledi:

Bizim politikalarımızda halk düşmanlığı yoktur

Biz, bu davayı kumpas olarak görüyoruz. İktidarın çıkarları söz konusu olduğu zaman politikalarını rahatlıkla uyguluyorlar ve insanları da bu politikaların ortağı haline getiriyorlar. Partimiz, samimiyet ve ciddiyetle bu çözüm politikasının ortağı oldu. Ancak demek ki bir samimiyetsizlik vardı ki bugün bu dava ile bu samimiyetsizlik bize yöneldi. Bizim suçlanmış olduğumuz şeylerin ilkelerimizle uzaktan yakından alakası yok. HDP’nin ilke ve felsefesiyle ortak bir yaşam üzerine politika yaptık. Bizim politikalarımızda halkların düşmanlığı yoktur. Biz 100 yıldır yürütülen inkar, adaletsizlik ve imha politikalarını eleştiriyoruz. Bu zihniyetin Türkiye halklarına ve Cumhuriyete hiçbir faydası olmamıştır. Türkiye’nin 100 yıllık sorunlarına baktığımız zaman bütün acıların, insani, ekonomik, hukuki sorunların temelinde bu hukuksuz zihniyet vardır. Yaşamımızın tamamı, felsefemizin amacı sorunlara çözüm bulmaktır. Birlikte mücadele ettiğim arkadaşlarımla hep barıştan, özgürlükten ve demokrasiden yana olduk. Suçlandığımız bu olaylara tevessül etmedik.

Ülkedeki sorunlar Kürt halkının haklarının tanınmamasından kaynaklı

Bu yargılamanın başından bugüne kadar  birçok arkadaşımız demokratik siyasete karşı düşmanlığı geniş bir şekilde dile getirdi. Eğer bir  insan Kürtse, kendi  haklarını dile getirdiği zaman ağır bir bedel ödüyor. Ben bunu en büyük örneğini Apê Musa’dan, babamdan, 48’ler olaylarında gördüm. Bu ülkedeki sorunların, çıkmazların tamamı Kürt halkının haklarını tanımama siyasetinden kaynaklanmaktadır. Bunların, suçlandığımız olaylarla hiçbir alakası yoktur. Bu nedenle bu davanın hukuki, adalete dayalı bir dava olmadığını söylüyoruz. Tamamen Kürt demokratik siyasetinin karşısında bir kumpastır. HDP bileşenlerine karşı, demokratik politika yürüten herkese karşı bir kumpastır. Burada günlerce konuşsam bile dile getirmek isteyeceğim şeyleri anlatamayız.

Biz demokratik, eşit, birlikte yaşamı savunuyoruz. Ancak bu söylemlerimizin faturasını bu salonda ödüyoruz. “Cemaat” adı altında 6 yaşındaki çocuklara tecavüz etme fetvası verenler, 9 yaşındaki çocuklara evlenme faturası verenler, kadınları katledenler, kirli çete işlerini yürütenler bu ülkenin mahkemeleri tarafından serbest bırakılıyor. Onlara “iyi hal” uygulayıp cezalarını indiriyorlar. Ben bizim davamızı onların davaları ile kıyaslamıyorum. Ülkenin geldiği bu durum mahkemeleri hiç incitmiyor mu? Bu zihniyet nereye gidiyor? Biz özgür, demokratik, birlikte bir yaşam diyoruz ama uygulamaya gelenler ülkeyi Afganistan’a doğru götürmektedir. Bu zihniyete sahip olanlar da her gün iktidar tarafından besleniyor, yüceltiyor. Bu, en başta kadına, demokrasiye karşı bir düşmanlıktır. İktidarın yapmış olduğu kirli işlerin toplumdan gizlenmesi politikasıdır. Yapmış olduğu işleri halkın görmemesi için bunu kendilerine araç etmişler.”  

HDP felsefesi Türkiye halkları için yaşamsaldır

İktidarın çıkarları söz konusu olduğu zaman gruplaşıyorlar. Halk için değil, kendi çıkarları için gruplaşıp mücadele ediyorlar. Bizim onlardan farkımız budur. Bu nedenle partimiz HDP’nin felsefesi ve inandığı ilkeleri, Türkiye'nin halkları için yaşamsaldır. Bu felsefe ve ilkeler halk için en iyi sonuçlar doğuracak olan ilkelerdir. Ben en başta Kürt kadınıyım. Egemenler “Siz Kürtler her şey olabilirsiniz ama kendiniz olamazsınız” diyor. Bir insan kendi olmadıktan sonra ne olabilir? Bütün sorunların başında bu inkar zihniyeti gelmektedir.

Bu mahkemeden çıkacak hiçbir sonucu hukuki görmüyorum, kabul etmiyorum. Demokratik çözümün muhatapları bellidir. İktidar bu demokratik çözümü istememektedir. Dün, demokratik çözüm istedikleri zaman nasıl bir girişim yapmışlarsa bugün de muhataplar bellidir. Dün nasıl ki iktidar Sayın Öcalan’ın muhatap olduğunu görmüşse ve çözüm sürecini başlatmışsa bugün de başlatabilir. Biz HDP olarak elimizden geleni yapacağız. Diyalog, çözüm ve barış yanlısıyız. Dün üzerimize düşen görevi yaptığımızdan, çözüm sürecine yardımcı olduğumuzdan dolayı yargılanıyoruz. Biz kavga isteyen değiliz, çözüm sürecini yargılamıyoruz. Bu ülkede diyalog yeniden kurulsun istiyoruz. Yine barıştan yanayız ve bugün onun bedelini ödüyoruz.

13 Eylül 2023