Kobanî Kumpas Davası devam ediyor: Tanıkların ifadesi ancak vasat bir dizi senaryosu olabilir

Kobanî Kumpas Davasının öğleden sonraki oturumu önceki dönem MYK üyelerimizden Berfin Özgü Köse’nin savunmasıyla devam etti. Ek klasörlerin cezaevi idaresi tarafından kendilerine verilmediğini belirten Köse, şunları söyledi: “Bu süreçte televizyonlardaki tartışma programlarında ne değilsem o oldum. Terörist oldum, katil oldum. Mahsumiyet karinesinin dikkate alınmasını istiyorum” dedi.

HDP’li olmak dışında iddianamede pek bir şey yok elimde

HDP tüzüğü ve programından aktarımlarda bulunan Köse, “İddianamede şahsıma yönelik herhangi bir suçlama yok. Kolektif ithamlar var. Bunlara cevap vermek istiyorum. İddianamede hakkımda deniliyor ki, "MYK toplantısına MYK üyesi olmayan kişilerin katıldığı söyleniyor". Kerem Gökalp’nin ifadelerine dayanılarak. Ben MYK üyelerinin dışında MYK’ya katılan kimseyi görmedim. HDP bileşenli bir partidir. Çok farklı düşüncede insanlar var. HDP bu şekilde iken nasıl bir yerden talimat alabilir. HDP hesabından atılan tweetlere gelince, Suriye’de her gün bir vahşet yaşanıyordu. Kadınlar, çocuklar katlediliyor, tecavüze uğruyordu. Bu konularda duyarlıyım. Benim olduğum toplantıda HDP hiçbir zaman şiddete yönelik bir açıklama yapmamıştır. AİHM atılan tweetlerin de şiddete çağrı olmadığı kararını verdi. Bu kadar önemli bir mesele olsa 6 yıllık süreçte en azından toplantıya katılıp katılmadığımıza ilişkin GSM kayıtlarına bakılırdı. Eğer bakılsaydı, benim o gün toplantıda olmadığım görülürdü. Fırat News’ten alınan bir haber var. Hakkımda bir delil olarak bu haber var. Haberin içeriği şiddete çağrı yapmıyor ama benimle nasıl bir bağlantısı var, bu haberin ona da cevap verilmesini istiyorum. Benim elimde HDP’li olmam dışında pek bir şey kalmıyor. Bir haber dışında benimle ilgili bir şey yok. İddianamede hakkımda birkaç satır var ve bunlar kimlik bilgilerim ile ilgili” diye konuştu.

Süreci yürüten soruşturma makamının yargılanması lazım

Köse’nin savunmasının ardından konuşan avukatı Nuray Özdoğan, “Tutuklu yargılanmaları bu karışık iddianame açısından oldukça tartışmalı bir durum. Müvekkilimin hakkında somut bir iddia yok. Müvekkilim HDP’yi benimsemiş ve MYK Üyesi olarak görev yürütmüştür. Bu görevi alması ve HDP’li olması yargılama konusu yapılıyor. Yargılanan şey, müvekkilimin siyasi faaliyette bulunması ve siyasi faaliyette bulunduğu yerdir. İddia makamı somut bir delil sunamıyor aleyhte ancak bizim lehte sunduğumuz delillerin dikkate alınmasını istiyoruz. Süreci yürüten soruşturma makamının aslında yargılanması lazım. Bırakın yargılanmayı hakkında bir disiplin soruşturması dahi açılmıyor. Yaptık oldu anlayışı var. Ancak bunun sonuçlarını ağır bir şekilde yaşayanlar var. Siyasi iktidarın, iktidarını sürdürmek için yürüttüğü bir süreç olduğu çok açık. İktidar ne diyorsa yargılamalar da o şekilde devam ediyor. Müvekkilimizin tutuksuz yargılanmasını talep ediyoruz” dedi.

İddianamede Berfin’in sadece kimlik bilgileri var

Köse’nin avukat Mehmet Horuş da iddianamenin ne kadar boş olduğunun Köse özelinde görüldüğüne işaret ederek, şu değerlendirmelerde bulundu: “Bu iddianamenin ne kadar boş olduğunu Berfin özelinde biz görüyoruz. Biz buna itiraz edince, siz bir şey buldunuz. Bu da HDP, DTK’nin vb. ortak yaptığı açıklamaydı. Açıkça Anayasa’ya aykırı bir delil değerlendirmesi yaptınız. Sadece bir açıklamaydı bulduğunuz. Bunun dışında sadece iddianamede Berfin’in kimlik bilgileri var. Bundan tek bir kişi sorumlu olabilir, oda İçişleri Bakanıdır. Bu yaşananların peşine düşmeyen İçişleri Bakanıdır. Anayasa’nın askıya alındığı, neredeyse ara rejimle yargılamanın yapıldığı bir pratikle karşı karşıyayız. Sırrı Süreyya Önder, Et Balık Kurumu’nu ironi olarak örnek verdi. Bu davada tam bir darbe pratiği ile yargılama yapılıyor. Ankara’da DAL binası olarak bilinen bina Et Balık Kurumu’nun tesisleridir. Samsun’da, Kastamonu’da Et Balık Kurumları’nda hem hayvanlar kesildi hem de insanlar kesilip işkence yapıldı. 12 Eylül’de yapılanlarla burada yapılanlar arasında hiçbir fark yoktur. Anayasa’yı askıya alan bir ara rejim yargılaması yapılıyor.”

Siyaset hesapları için her yol mübah anlayışı var

Tutuklu yargılanan önceki dönem MYK üyelerimizden Cihan Erdal ise, bir akademisyen olarak hesabını veremeyeceği hiçbir şeyin olmadığını dile getirerek, “Heyetinize benim niçin burada olduğum sorusunu sormak istiyorum. Bir takım gündelik siyaset hesapları için her yol mübah anlayışı var. İddianamede benimle ilgili somut bir iddianın İ’si yok. Tek bir kelime yok. Tek neden HDP MYK Üyesi olmam. Başka da hiçbir şey yok. 9 aydır tutukluyum. Bahsedilen MYK toplantısına katılmış olsam dahi atılan tweetler suç değil. AİHM’in Demirtaş kararı da bunu gösteriyor. Katkıda bulunmadığım bir tweet veya toplantı var, bundan dolayı yargılanıyorum. Ayrıca AİHM’in kararı var, bunu neden dikkate almıyorsunuz. AİHM’in ve Anayasa Mahkemesi’nin bizi doğrudan ilgilendiren kararları hayata geçirilmelidir, benim kişisel durumumdan öte” dedi.

Tanıkların ifadesi ancak vasat bir dizi senaryosu olabilir

"Hem iddiaların hem de delillerin yoksunluğu karşısında eninde sonunda beraat edeceğimden adı gibi emin olduğunu" dile getiren Erdal, şöyle devam etti: “HDP içinde bu farklılıkları kendi kimliğimi, LGBTİ aktivisti olma halimi temsil eden bir demokratik koalisyona katılmaya çalıştım. O dönemin MYK kurulu masasını şöyle tarif edebilirim; bir liberalle bir sosyalistin, bir LGBTİ bireyin aynı masada durduğu, temsil ettiği bir birliktelikten bahsediyorum. Aralarında menfaat olmayan bir MYK. Ben de orada kendi kimliğimle yer aldım. Daha önce beraber siyaset yapmamış, aynı yapıda bulunmamış insanlardır. O dönemin MYK’sını yeknesak bir MYK olarak görmek mümkün değildir. İddianamedeki tanıkların söyledikleri yoldan geçerken çamur at izi kalsın anlayışıdır. Bu tanıkların ifadesi ancak vasat bir dizi senaryosu olabilir benim için. Dışarıdan biri gelecek ve HDP MYK üyelerine talimat verecek? Bu kabul edilecek bir durum olmaz hazirun tarafından. Talimat kelimesini dahi kendime yönelik halk diliyle söylersek, bir zulüm olarak görüyorum.”

‘YPG’yi ne diye görüyorsunuz’ sorusu

Mahkeme Başkanı, “YPG’yi ne diye görüyorsunuz?” diye Erdal’a soru sordu. Avukatlar böyle bir soru soramayacağını belirterek mahkeme başkanıyla tartıştı. Ancak mahkeme başkanı, avukatların itirazını dikkate almadı.

Mahkeme başkanı ile avukatlar arasında yaşanan tartışma sırasında mahkeme başkanının, “Belki önce bizi FETÖ’cüler yargılar, onlar sırada bekliyor. Sonra siz yargılarsınız” ifadelerini kullanması dikkat çekti.

Siyasi konjonktüre göre hazırlanmış bir dava

Erdal’ın avukatı Arif Ali Cangı, 28 yıllık avukat olduğunu belirterek, şunları dile getirdi: “Bizler doğrudan hukukun aktörleriyiz. Hepimiz önce hukukçuyuz. 15 Temmuz darbe girişiminden önceki kumpas davalarında savcılara, ‘Siyasi iktidar bir şey isteyebilir ama onlar gider. Ben ve siz kalıcıyız onların sorumluluğu olmaz ama sizin hukuki sorumluluğunuz olur hukuk neyse onu uygulayın’ diyordum. Şu anda da siyasi iktidarın niyeti bambaşka olabilir, bu düzen böyle devam etmez bir gün değişir ve değiştiğinde kim yaptı bunu diye gelir bize hesap sorarlar. Tarihimizden ders almalıyız. Kolektif bir iş olmak zorunda hukuk. Bu yargılama da kolektif bir iştir. Size belki sorulmuyordur ama bize çok soran oluyor. Bu davanın özü nedir? Özellikle HDP’ye oy veren yurttaşlardan. Her kökenden ve siyasi görüşten insanlar var. HDP’nin yapısı gereği böyle. Ben hukuki boyutunu anlatamadım. Söyleyebildiğim şey, siyasi konjonktüre göre hazırlanmış bir dava olduğudur.”

IŞİD gibi tecavüzcü, barbar örgüte karşı bütün dünya ayağa kalktı

Kobanî’ye yönelik 13 Eylül’de başlayan saldırıların 27 Ocak'ta sona erdiğini aktaran Cangı, Kobanê’nin IŞİD’ten temizlendiğini hatırlattı. Bu arada yüzde 77’nin yıkıldığını ve yüzlerce sivil insanın yaşamını yitirdiğini sözlerine ekleyen Cangı, “Bu savaş sırasında IŞİD gibi tecavüzcü, barbar örgütün yaptığı saldırılar sırasında bütün dünya ayağa kalktı. 1 Kasım Dünya Kobanê Günü ilan edildi. Kobanê bir kriminal suç değildir, bunu görün” şeklinde konuştu. Cangı, yargılama sonucunda müvekkilinin beraat edeceğini belirterek, tahliyesini değilse adli kontrol uygulamasını talep etti.

İddianamenin bir polis fezlekesi olduğu çok açık

Erdal’ın bir diğer avukatı Levent Pişkin ise, YPG’nin ne olduğuna ilişkin sorunun mahkeme heyeti ve özellikle iddia makamı tarafından müvekkiline sorulamayacağını belirterek, bunun hukuksuz olduğunu ve tutanaklara geçmesini istedi. Pişkin, “Buradaki iddianame, iddianame değil. Buradaki iddianamemin bir polis fezlekesi olduğu çok açık. Fezleke iddianameye dönmüş, polis savcıya talimat vermiş ve bu talimatlar sonucunda böyle bir şey ortaya çıkmıştır. Sizin yargıladığınız HDP’nin ve toplumun çoğunluğudur. HDP’nin mevcut dönem MYK’sı tarihinde görülmüş en geniş kesimleri temsil eden MYK’sıdır. İddianameye bakıyoruz ANF’den alınmış bir takım haberler var. Siyasetin mahkeme salonuna girmesiyle adalet oradan çıkmıştır. Bizim yıllardır yaşadığımız budur” dedi.

Avukatların konuşmalarının ardından ara kararını açıklayan mahkeme heyeti; Ayhan Bilgen, Berfin Özgü Köse, Can Memiş ve Erdal Cihan’ın adli kontrol şartı uygulanarak tahliyesine karar verdi.

Duruşmaya yarın devam edilecek.

15 Haziran 2021