Kobanî Kumpas Davası: Devlet kartondan mıydı?

Kobanî Kumpas Davasının 16’ncı duruşma periyodunun 4'üncü oturumu Sincan Cezaevi Kampüsünde görüldü. Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülen duruşmada Sincan Cezaevinde tutulan siyasetçiler salonda hazır bulunurken, farklı cezaevlerinde bulunan siyasetçiler ise SEGBİS aracılığıyla duruşmaya bağlandı. Kimlik tespitinin ardından dosyaya eklenen evrakların okunmasıyla başlayan oturum, önceki dönem MYK Üyemiz Dilek Yağlı’nın savunmasıyla devam etti.

Yağlı’nın savunması özetle şöyleydi:

Dilek Yağlı: "HDP'yi talimat kavramıyla bir araya getirmek akla sığmaz"

“İddianame her şey 6 Ekim’de başlamış gibi bir kurguya sahip. Ne IŞİD saldırıları 6 Ekim’de başladı ne de buna karşı yapılan çağrılar 6 Ekim’de başladı. O günün tablosunu bugünün kurgusuyla görmeye çalışırsak iddianamenin ortaya koyduğu algının dışına çıkmak mümkün değil. Bir yerde çatışma varsa çözüm de vardır ancak iktidarlar güç zehirlenmesiyle bu çatışmaları kendine çıkış olarak görebilir. Mahkemeden talebimiz, hukukun temel ilkelerine sarılmasıdır.

“Biz parti içi demokrasiye sahip olduğumuz için HDP’de siyaset yapan insanlarız. Bizim toplantılarımızda bırakın dışarıdan bir gücün söz söylemesini, kendi içimizde bile talimatvari konuşulmaz. Çok farklı kesimlerin içinde bulunduğu HDP bir çatı oluşumdur. HDP’yi değerli kılan da budur. Antikapitalist Müslümanlardan tutun feministlere kadar pek çok kişinin kendisini HDP’de ifade etme tercihinin temelinde de bu yatıyor. Böyle bir partiyi ya da bizleri talimat kavramıyla bir araya getirmek akla sığmaz. İddianamede yer alan bu yönlü tanık beyanlarına bu nedenle karşı çıkıyorum.

"İddianamede IŞİD’in HDP’ye dönük saldırıları yok, iddia makamı bir algı oyunu yapıyor"

“Êzidî halkı inanç ve kültürü gereği şiddetten uzak bir halktır. IŞİD’in Şengal’e başlayan saldırısından sonra Kobanê’ye yönelmesi sonrası müthiş bir dayanışma kuruldu. Êzidîler 2014’te ilk fermanlarını yaşamadılar. Hala katliamların travmatik etkilerini atlatamadılar. Normal bir dünya vatandaşı böylesi bir vahşete ses çıkarmaz mı? İddianamede IŞİD’in HDP’ye dönük saldırılarına yer verilmiyor. 20 Temmuz 2015 Suruç Katliamı, 10 Ekim 2015 Ankara Gar katliamı yapıldı. İktidar kanadı bütün bu katliamları münferit vaka olarak gördü. İddia makamı bir algı oyunu yapıyor. 

“Katliamlar sırasında ambulanslardan önce gelen, yaralılara gaz sıkan polis ekipleri neden protestolar sırasında müdahale etmediler? Bu kadar olay olmuş, insan hakları örgütleri olayları izlemiş. Kolluğa ‘karakollardan çıkmayın’ talimatları gelmiş. Çözüm Sürecini bitirmek isteyen güçler olduğuna dair uzlaşmalar yapılmış ama şimdi her şey bizim üzerimize yıkılmaya çalışılsın. Bu kadar ölümün yaşanmasını izleyen devlet kartondan mıydı?

"HDP Kadın Meclisi tam hak eşitliğini savunur"

"Günümüzde ataerkil düzenin kadınlara sadece doğurganlığı ile temsiliyet vermesi sistemsel bir saldırıdır. Özellikle tanıkları dinlerken bu şiddetin başka bir boyutunu gördük. Kadınların hedef alındığı ve çalışmalarının illegalize edildiği bir düstur bu dosyaya yerleşmiş durumda. Dolayısıyla biz de neden bir kadın olarak burada bulunduğumuzu anlatmak durumundayız. HDP Kadın Meclisi, erkek egemen sistemin tezahürlerine karşı demokratik siyaset temelinde mücadele yürütmek amacıyla oluşturulmuş özgün ve özerk kadın kurumudur. Kadınların politikada ve kendi yaşamlarında karar sahibi olması amacıyla siyasette yer alması için tüm farklı kesimlerden kadınlara ulaşmayı amaçlar. Kadınların siyasette yer almasını engelleyenler ile mücadele eder. Kadın özgürlük mücadelesinin kazanımlarının korunması için örgütlülüğün sağlanması için mücadele eder. Cinsler arası eşitlik sağlanana kadar hayatın her alanında tam hak eşitliği uygulanmasını savunur. Kadına yönelik her türlü şiddete karşı politika yürütür ve aktif mücadele yürütür. Kadınların yaşamlarını koruyabilmeleri için öz savunma çalışmaları yapar. Militarist politikalara karşı mücadele yürütür. Soykırım politikalarına karşı mücadele eder ve faşizme karşı kadınların birlikteliğini sağlamak için çalışır.

"HDP, bünyesinde yer alan kadın milletvekilleriyle Türkiye açısından büyük bir kazanım sağladı. Meclis’te bir kadın grubu oluşturuldu. O süreçte, Türkiye’de kadınların barış taleplerini askıya alacak herhangi bir iktidar kurulmasına karşı tutum sergiledik. Meclis’teki kadın grubumuz; siyasi kadın tutsakların salıverilmesi, kadınlara yönelik sosyal hakların temellendirilmesi ve kalıcı bir hukuka bağlanması ve kadın bakanlığının kurulması için açıklamalar yapmıştır. O süreçte Meclis’te de en fazla HDP’li kadınlara saldırılar gerçekleştirildi.

"IŞİD vahşetine karşı çağrı yaptığım için yargılanamam"

“Her şeyden öte bir kadın olarak kimseden talimat alarak yaşayamayacağımı ifade ettim. Ben IŞİD vahşetine karşı çağrı yaptığım için yargılanamam. Dışarıda sıradan vatandaş olarak da bu çağrının yapılmasını tüm kurumlardan beklerim.

“İnsanlar ceza alma tehdidinden kaçabilir ama bu bizi bağlamaz, kişiyi bağlar. Bir başkasının yurt dışına gitmesi beni bağlamaz. Başka insanların yaptıklarını benim tutuk devam gerekçem olarak sunamazsınız. Burada bir hukuksuzluk var diye herkes bir yerlere kaçmaya çalışırsa, mücadele edecek kimse kalmazsa ne olacak? Suçların kişiselleştirilmesi ve adil yargılanma meselelerini önemsiyorum. Gerçeklerin üstü örtülüyor diye ben kaçacak değilim. Şüphe duymak hoş bir zihinsel durum değildir ama emin olmak ise gülünçtür. Bu iddianame ile biz en başta suçlu ilan edildik.” 

Yağlı savunmasının sonunda tahliye talebinde bulundu. Duruşmaya 5 Eylül Pazartesi devam edilecek.

2 Eylül 2022