Kobanî Kumpas Davası: DTK toplantılarında ortaya konulan görüşler Kürtlerin ne istediğinin beyanıydı

Kobanî Kumpas Davasının 10’uncu duruşması 4’üncü gününde Sincan Cezaevi Kampüsündeki salonda devam etti. Ayla Akat Ata’nın beyanlarıyla süren duruşmayı milletvekillerimiz, parti yöneticilerimiz ve çok sayıda avukat izledi. Sincan’da bulunan rehin siyasetçiler salonda bulunurken, diğer rehin siyasetçilerin bir kısmı ise SEGBİS'le duruşmaya katıldı.

Ayla Akat Ata: KCK operasyonlarının hedefinde olmayan kimse kalmadı

Rehin tutulma gerekçelerini değerlendiren Akat Ata, kendisi hakkında ifade veren gizli tanıkları ve birleştirilen dosyaları hatırlatarak, DTK'nin illegalize edilmeye çalışıldığını söyledi. Gizli tanığın kendisine yönelik “kadrolu örgüt mensubu” ifadesini değerlendiren Ata, “Tanık, örgütün Türkiye yapılanması içerisinde en üst düzeydeki örgüt mensuplarıyla ilişki içerisinde olduğumu iddia etmişti. Orada ismi geçenlerden Cihan Deniz 2008’de bir trafik kazasında hayatını kaybetti. Partinin seçim komisyonundaydı. Nurettin Demirtaş ise partimizin genel başkanıydı. Anayasa çalışması yaptığım dönemde her kesimle görüştüm. Burada sayılan isimlerden çok daha fazla isimle ilişkilerim vardır. KCK operasyonları sadece burada sayılan isimlere yapılmadı. KCK operasyonlarının hedefinde olmayan kimse kalmadı ki. Avukat, gazeteci, akademisyen… Kimle ilişki kursak KCK’den dosyası vardı zaten.” dedi. Tanığın parti adaylarının “talimat” ile seçildiği iddiasına da cevap veren Ata, “Bu konuda en demokratik, en çoğulcu pratiği biz uyguluyoruz. Yine asılsız ve temelsiz iddialardan biri.” dedi. 

Parti kapatmalarının, tutuklamaların ve diğer baskı araçlarının kendilerini engelleyemeyeceğini ifade eden Ata şöyle konuştu:

İçinde bulunduğum bütün kadın çalışmalarının arkasındayım

“Biz mücadelemize devam edeceğiz. Özellikle kadın mücadelesi 3-5 yıllık bir mücadele değil. Biz, bin yıllardır savaşıyoruz. Kadın faaliyetlerimizin illegalize edilmesi bir yöntem olarak belirlenmiş. Birilerinin bu dosyayı siyasi çıkarları doğrultusunda yönlendirme amacı var. Kadın mücadelesini de köreltmek istiyorlar. Ben içinde bulunduğum tüm kadın çalışmalarının arkasındayım. KJA da diğer kurumlarımız gibi hedef alındı. Biz sadece “nekuje” dedik. Başka hiçbir şey demedik. Ama ne oldu? Barış diyen bizler tutuklandık. Kadınların bedel ödemeye hazır olduğunu devlet biliyor. Dosyada kadın tutuklular erkeklerden fazla. Bu dava sadece Kürtlere ve HDP’ye yönelik bir dava değildir, kadınlara karşı açılmış bir davadır.

40 yıldır bitirilemeyen örgütte nasıl oluyorsa herkes birbirini tanıyor

"Benim faaliyetlerim iki tane polisin anlatabileceği kadar basit değil. KCK operasyonları sırasında her ay 30-40 siyasetçinin evinden, kurumlarından gözaltına alındığı bir süreç yaşadık. Ama noldu, partimiz dimdik ayakta. Kadınlara binlerce operasyon yapıldı, kadınlar hala ayakta. Ne yapacağız, vaz mı geçeceğiz? Gizli tanık Ulaş’ın iddialarına göre ben herkesi tanıyormuşum, örgütün tüm kadrolarıyla iletişimim varmış. Nasıl oluyor da 40 yıldır savaşılarak bitirilemeyen bir örgütte herkes herkesi tanıyor.

DTK toplantılarında ortaya konulan görüşler Kürtlerin ne istediğinin beyanıydı

"DTK çatısı altında 2012 yılında parlamenter sistem tartışmaları yaptık, bu konuda bir konferans düzenledik. Bu konferansa AKP’liler de katıldı. Orada Demokratik Cumhuriyet tartışmaları yaptık. O tartışma ve ortaya konulan görüş Kürtlerin aslında ne istediğinin bir beyanıydı. Biz bu tartışmaları 2012’de yapıyorduk, bugün muhalefet partileri henüz yeni yeni bu aşamaya geliyor. 

Demokratik özerk Kürdistan, demokratik Türkiye’nin olmazsa olmazıdır

"Dosyada yer alan basın açıklamalarının tamamı basından alındı. Siz güvenlik şubeden tam metinlerini isteyin, daha iyi anlaşılır. Dosyada ‘sözde haber’ tanımı kullanılmış. Benim açıklamalarımın tamamı haber niteliğindedir. ‘Ölümden değil yaşamdan yanayız’ yazılı pankart dosyama eklenmiş. Yaşamdan yana olmak suç mu? Açıklamada ‘Kürdistan bu coğrafyanın parçasıdır.’ demişim. Bu dosyada Kürdistan’ın kurulmasını istediğim iddiasına gerekçe oldu. Orada bir ülke sınırından değil tarihsel bir gerçeklikten bahsettim. Kaldı ki Kürdistan istesem zaten direk söylerim ama özerk demokratik Kürdistan’ın, demokratik Türkiye için olmazsa olmaz bir ihtiyaç olduğunu söylüyorum.”

Bu beyanlara göre PKK’yi bitirmek çok kolaymış

Verilen aranın ardından savunmasına devam eden Ata, Hermes adlı gizli tanığın beyanlarına ilişkin konuştu. Tanığın ne zaman Batman’da olduğuna dair bir bilgisinin olmadığını belirten Ata, “Hermes’e göre örgütün bütün kademelerinde görevliyim. Aynı zamanda milletvekilliği ve legal siyaset alanlarında çalışma yürütüyorum. Hermes’in beyanları doğruysa PKK’yi yok etmek çok kolaymış. Çünkü ona göre her şeyi sadece bir kişi yapıyor. Bu beyanları alan da veren de utanmamış. Sokaktan geçen birinin mahkeme başkanı hakkında bu beyanlarda bulunması ne kadar geçerliyse, benim hakkımda verilen bu beyanlar da o kadar geçerlidir.” dedi. Ata devamında çeşitli suçlamalara ilişkin şunları söyledi:

Şimdi biz eşit yurttaşlar mıyız?

“İtirafçıların beyanlarına ilişkin söylenecek söz yok. Kurtulabilmelerinin tek yolu başkalarına iftira atmak oluyor. Onların beyanlarıyla insanların özgürlükleri ellerinden alınıyor. Bu beyanlarda bulunurken ruh halleri bile araştırılması gereken bir konu. Savcının talimatlarıyla yazılan iki tane polis beyanı var. Biz bunun üzerine buradayız. Selahattin Demirtaş’la birlikte Diyarbakır’da katıldığımız dayanışma toplantısı ya da ‘PKK bir sebep değil sonuçtur.’ sözlerim benim için bir tutuklama gerekçesi iken Numan Kurtulmuş’un ‘DAİŞ bir sebep değil sonuçtur. Oradaki halkların siyasi katılım özgürlükleri vardır.' sözleri sorun teşkil etmiyor. Şimdi biz eşit yurttaşlar mıyız? 

Bu dosya kapatma için kurulan bir kumpastır

"Ailelerle bir araya gelerek acılarını paylaşmak durumundaydım. Halkın içerisine küçük ve uzun namlulu silahlarla ateş edildi. Devlet 90’larda da paramiliter güçleri kullandı. 6-8 Ekim olaylarında gördük ki bu güçler istendiğinde devreye konulabiliyor. 6-8 Ekim’in gerçek failleri er ya da geç yargı önünde hesap verecek ve ben o dosyanın müştekilerinden biri olacağım. Bu dosya ise sadece kapatma davasına ön ayak olması için açılmış bir kumpastır. 

Kurumlarını kapattınız diye kadınlar mücadeleden vaz mı geçecekti

"Rosa Kadın Derneği, kapatılan kurumların devamı olması açısından yargılanıyor. Özgürlük iddiasıyla yola çıkan kadınlar, kurumları kapatılınca bu iddialardan vaz mı geçeceklerdi? Anayasal güvence altında olana örgütlenme haklarından vaz mı geçeceklerdi? Bedel ödeyerek elde ettikleri kazanımlardan vaz mı geçeceklerdi? Kadınları bu mücadeleden koparamazsınız. Kadınlar, en yakınları tarafından öldürülüyorken aile kutsal sayılabilir mi? Cevaplar her birimizin yaşamından. Eylemlerimizi örgütlüyor ve kadın cinayetleri politiktir diyoruz. Barışı savunmanın suça konu edilmesi kabul edilebilir mi? Barış istemenin ve toplumsallaştırmanın, İmralı gibi çözüm adreslerini işaret etmenin, yakınlarımızın taziyelerine gitmek gibi toplumsal değerleri yaşatmanın suç kabul edildiğini gördük. Yasal sınırlamızı biliyoruz fakat yazılı olmayan bir hukuk uygulanıyor bizlere. Bir çifte standartla karşı karşıyayız. "Adalet mülkün temelidir" yazısı katledilen hukukun ülkeye verdiği zararın tarifine yeterli mi? 

Özgür olsaydım kapatılan her kadın kurumunun yerine 10 tane kurardım

"İçine düştüğümüz yetmezliklerin ne kadar farkındaysak o kadar dert sahibiyiz. Bu nedenle rahatsızlık verse de düşüncelerimizi paylaşmaktan vazgeçmeyeceğiz. Yeter ki yaşamakta ve yaşatmakta ısrar edilsin. Kürt sorununun çözümsüzlüğü Rosa’yı yargı önüne atmıştır. Kürt sorununun çözüme kavuşması arzumuz vardır ancak cins sorunu çözülmeden kadınlar özgürleşmeyecektir. Şu an özgür olsam kapatılan bir kadın kurumu yerine on tane daha açarım. 43 tane kadın kurumu kapatıldı, az değil. Ancak yine kuracağız." 

Avukat Çiğdem Kozan: Kendi kararınızı çiğnediniz, müştekiler neden burada olduklarını bilmiyorlar

Ayla Akat Ata’nın avukatı Çiğdem Kozan, mahkemenin yargılamayı CMK hükümleri çerçevesinde sürdürmediğini ve usulsüzce müştekileri dinlediğine işaret etti. Kozan, mahkemenin müşteki dinleme zorunluluğu altında olduğu hissinin uyandığının altını çizerek, adil yargılama hakkının ihlal edildiğini söyledi. Kozan, “Soru sorma hakkımızın engellediğini belirttiğimizde siz bizi haklı bularak bir ara karar kurdunuz. Müşteki isimlerini duruşma tutanağına yazdınız ve biz de onlara göre hazırlığımızı yaptık ve sorularımızı belirttik ama siz burada tutanakta ismi bildirilmeyen müştekileri dinlediniz. Meslektaşlarımın itirazı vardı ancak siz kendi ara kararınıza uymadınız. Dinlediğiniz müştekilerin şikayetçi olmaması da yaptığınız yargılamanın toplum nazarında bir karşılığı olmadığının bir göstergesi oldu. Müştekiler neden burada olduklarını bile bilmiyorlardı.” diye ifade etti.

Dosyanın siyasi müdahalelerle ilerlediğini, mahkemenin de buna hizmet ettiğini dile getiren Kozan, talimatla müşteki ifadelerinin alınamayacağını belirterek, “Talimatla alınan müşteki ifadelerine katılabiliriz ama tutuklular nasıl katılacak, nasıl soru soracaklar? Fiziken mümkün değil. Beyanı alınan müşteki Bayram Güven önce şikayetçi olduğunu beyan etti. Ancak daha sonra Ayla Akat Ata’nın soruları ardından tekrar söz almak istedi ve pişmanlık duyduğunu ifade ederek şikayetçi olmaktan vazgeçtiğini söyledi.” dedi. Kozan, daha önce talimatla dinlenilen müştekilerin de mahkemede tekrar dinlenilmesini talep etti. Kozan, son olarak mahkemenin re’sen delil araştırması yapmaması gerektiğini vurguladı. 

Mahkeme heyeti itirazlara rağmen Ankara’da ikamet eden ve daha önce dinlenilmesi yönünde ara karar kurulan müştekilerin ve dosyada tanık olarak kaydedilen kişilerin SEGBİS ile hazır edilmeleri için ikamet ettikleri mahkemelere talimat yazılmasına, rehin tutulan siyasetçilerin ifadelerinin alınması için de zorla hazır edilmelerine karar verdi. Duruşma 7 Mart Pazartesi günü devam edecek.

4 Mart 2022