Kobanî Kumpas Davası: HDP’nin birlikte yaşama fikri egemenleri rahatsız etti

Önceki dönem Eş Genel Başkanlarımız ile MYK üyelerimizin de aralarında bulunduğu 18’i tutuklu 108 kişinin yargılandığı Kobanî Kumpas Davası, rehin alınan siyasetçilerin esasa ilişkin beyanları ile devam ediyor. Sincan Cezaevi Kampüsünde görülen davanın 39’uncu duruşmasının ikinci günü, tutsak siyasetçi Bülent Parmaksız’ın savunmalarıyla devam etti.

HDP’nin birlikte yaşama fikri egemenleri rahatsız etti

HDP fikriyatının Türkler ile Kürtlerin ittifakı olduğunu söyleyerek savunmasını sürdüren Parmaksız, devletin de bu durumdan rahatsız olduğunu belirterek şunları söyledi: “HDP’nin arkasında bir fikriyat var. Bakın Kürt siyasetinin anlayışını kavrayamazsanız gerçekliği kavrayamazsınız. Bunu yapamazsanız, yönetemezsiniz. Yönetmek için gerçekliği kavramalısınız. Kürtler ‘Birlikte yaşamak istiyoruz’ dediler. Kürtlerin birlikte yaşamak istediğini egemenler de çok iyi biliyor. HDP, bu birlikte yaşama stratejisi üzerine kuruldu. HDP bir sonuçtur, bir türevdir ve gökten gelmedi. HDP fikriyatında birlikte yaşama fikri var. Bu durum Türk egemenlerini rahatsız etti. Çünkü Kürtler HDP ile güçlendiler. Biz sosyalist Türkler de HDP ile birlikte kendimizi Meclis’te daha fazla yansıtabildik ve sürecin parçası haline geldik. İki halkın da çıkarına olan, çalışanların çıkarına olan bir şeydir. HDP Kürtlere güven verdiği için, belli bir siyasal güce eriştiği için devleti rahatsız etti.”

Kürtlerin siyasal mücadelelerini Hamas’laştırırsanız Türkiye kaybeder

“Bölgede kendinizi büyütmek istiyorsanız ve Ortadoğu da bir şey yapmak istiyorsanız Kürtler ile ittifak kurmak zorundasınız” diyen Parmaksız, “Ama görünen şey, Kürtlerle ittifak kurmanın ötesinde Kürtleri başkalaşmaya zorluyor. Türk Devleti HDP’yi Kürt partisi olmaya zorlayarak bir yandan milliyetçiliğe zorluyor diğer yandan siyasal islamizasyon ile Kürtlerin ve siyasal mücadelelerini sınırlamaya ya da durdurmaya çalışıyor. Bunun bir ayağı da HÜDA PAR’dır. Diğer ayağı da tarikatlar ve cemaatlerdir. Tabi Kürtlerin sosyolojik gerçekliği bunu kabul etmez. Mesela Kürt kadınlar bunu kabul etmez. Kürtleri tarikat karanlığına mahkûm edemezsiniz. Ha belli bir etki yaratır mı? Evet! Çünkü Kürtler; Türklerden 300 yıl önce İslamiyet’i kabul ettiler. Ama Kürt sosyolojisinin gerçekliği buna müsaade etmez. Özcesi devletin Kürtlerin siyasal mücadelelerini HAMAS’laştırma veya bölge partisi haline getirip milliyetçileştirme politikaları tehlikelidir. Bunda hem Türkiye hem de Kürtler kaybeder. Böyle bir parti olursa o parti HDP olmaktan çıkar. Ben daha önce de demiştim, çağın en ileri ideolojisi ne ise ben orada olurum demiştim. Haliyle HDP ile olmamın sebebi odur” ifadelerini kullandı.

Bir halkı delirtirseniz o halk otobüs durağına dalar

HDP’ye dönük baskıların sebebinin yukarıda anlattığı devletin hedefleri ile alakalı olduğunu söyleyen Parmaksız, şunları söyledi: “Bir fikriyatı öldürürken aslında sadece HDP’yi öldürmüyorsunuz, Türkiye’yi öldürüyorsunuz, kendinizi öldürüyorsunuz. Bakın söylüyorum, Kürtlerde milliyetçiliğin gelişmesi Türkiye’ye kaybettirir. Kürtleri ve HDP’yi zayıflatarak, gerileterek Kürtleri köşeye sıkıştırmaya çalışıyorsunuz. Bunun sonu kötü olur. Milliyetçiliği yükseltirseniz Diyarbakır’da da milliyetçilik yükselir. Kürtler ne yapacak? Kürtler 2000 yılında kolektif haklarının verilmesi koşuluyla Türkler ile yaşayacaklarını söylediler. Şimdi Kürtler yeni bir strateji değişikliği yaşayacaklar mı? Bunu bilmiyorum. Fakat Kürtler bir stratejik değişikliği yaparsa bundan herkes kaybeder. Kürtler “birlikte yaşayalım” diye Türklere bir şans verdiler. Ama devlet olarak elinden geldiğince Kürtlerle aramızdaki duygusal bağları kopartıyorsunuz. Yani milliyetçi çatışmaya doğru gidiyor süreç. Çünkü bir halkı delirtirseniz o halk otobüs durağına dalar. Kürtlerin ovada siyaset yapma zemini ortadan kaldırılırsa nerede siyaset yapacakları belli! Bu devlet bunu nasıl görmüyor bunu anlamış değilim.”

31 Ekim 2023