Kobanî Kumpas Davası: Kobanî ve Kandil’e devletin bilgisi dahilinde gittik

Önceki dönem Eş Genel Başkanlarımız Figen Yüksekdağ, Selahattin Demirtaş, yöneticilerimiz ve Kürt siyasetçilerin rehin olarak tutulduğu Kobanî Kumpas Davası, Sincan Kapalı Cezaevi Kampüsünde bulunan Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde bugün de devam etti. Duruşma, kimlik tespiti ve dosyaya eklenen evrakların okunmasıyla başladı. 

Yargının siyasallaştığı bir süreci yaşıyoruz

Duruşmada söz alan Ahmet Türk, bu davanın siyasi olduğunu ve talimat üzerine açıldığını belirtti. İddianameyi “Andersen’den Masallar” olarak değerlendiren Türk, “12 Eylül’de de Diyarbakır Zindanını yaşadık. Bizler, toplumun bir araya gelmesi için çaba gösterdik. Legal fikirlerimizi, eylemlerimizi illegal olarak gösteren bir anlayış ile karşı karşıyayız. Bu nasıl bir demokrasi olabilir? Yargının siyasallaştığı bir süreci yaşıyoruz. Bundan üzüntü duyuyoruz. Kobanî’de her insanımız yardımlar yaptı. Yardımları suç sayan bir anlayış! Biz bu yardımların konvoyunu Mardin Valisi ile yolcu ettik. Kobanî’de yapılanlara ses çıkarılmasına dair yaptığım bir konuşma, bu iddianamede yer almış. Peki, DAİŞ çetelerini mi savunacağız?” diye sordu. 

Kobanî ve Kandil’e devletin bilgisi dahilinde gittik

50 yıldır bir siyasetin içinde yer aldığını belirten Türk, iddianamede halkın kendisine değer vermesinin “örgüt üyeliği” olarak değerlendirildiğini belirtti. Barışın sağlanması çabalarını bugünden sonra da sürdüreceklerini belirten Türk, şunları söyledi:

“İnkarcı mantığa karşı bütün sorumluluk bize düşüyor. Vicdani görevimizi yerine getireceğiz. Yine Çözüm Sürecinde ilk görüşmeyi biz yaptık. Peki, nasıl yaptık? Cezaevi Müdürü İstanbul'da bizi feribota götürdü. Kimin talimatı üzerine? Başbakanın, Cumhurbaşkanının talimatı üzerine bu görevi yaptık ve Çözüm Sürecinde rol aldık. Kobanî ve Kandil’e gitmişsek, bunlar devletin bilgisi dahilinde yapıldı. Bizi yargılıyorsanız bizi gönderenleri de yargılayın, bu süreci başlatanları yargılayın.”

Varlığımıza düşmanca bakan anlayışı reddediyoruz

Demokratik bir gelecek için yürütülen mücadelenin suç sayıldığını belirten Türk, “Biz bütün geçmişimizi ve geleceğimizi demokrasi için harcadık. Ben şunu yaptım yapmadım gibi bir mantıkla bu yargılamaya bakmıyoruz. Bu yargılamaya demokratik bir geleceğe, toplumsal barışa çaba mı gösterilecek; yoksa bunun önüne mi geçilecek şeklinde bakıyoruz. Beraat ettiğim düşünce ve fikir suçları da yeni ve büyük bir şey keşfedilmiş gibi iddianameye konulmuş. Bunların yargılama ile ne ilgisi var? 90’larda, 80’lerde bütün bunlar mahkeme tarafından sonuçlandırılan suçlamamalardır. Bunların iddianamede yeniden yer alması varlığımıza, geleceğimize düşmanca bakan bir anlayıştır. Bu anlayışı reddediyoruz” dedi. 

Duruşmaya yarın 10.00’da devam edilecek.

12 Eylül 2023