Kobanî Kumpas Davası: Ölümler MYK çağrısıyla değil Erdoğan’ın konuşmasıyla başladı

Kobanî Kumpas Davasının 16’ncı duruşma periyodunun 6'inci oturumu Sincan Cezaevi Kampüsünde görüldü. Ankara 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülen duruşmada Sincan Cezaevinde tutulan siyasetçiler salonda hazır bulunurken, farklı cezaevlerinde bulunan siyasetçiler ise SEGBİS aracılığıyla duruşmaya bağlandı. Duruşmaya milletvekillerimizin yanı sıra çok sayıda avukat ile izleyici katıldı. Sincan Cezaevi'nde tutulan siyasetçiler duruşma salonunda hazır bulunurken, farklı cezaevlerinde bulunan siyasetçiler ise Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla duruşmaya bağlandı. 

Duruşmada tutuklu siyasetçiler, savcılığın tutukluluk devamına karar verilmesi yönündeki mütalaasına karşı savunmalarını yaptı. 

Tanıklar birbirini yalanladı 

Duruşmada ilk olarak önceki dönem parti sözcümüz Günay Kubilay söz aldı. Kubilay, şunları söyledi:

“Davanın başından beri MYK çağrısının örgüt talimatıyla yapılması başat olarak kabul edilmiş olsa da bu iddiayı doğrulayan tek bir şey bulunamamıştır. Bu durumun öyle olmadığı açık tanık beyanlarıyla da kanıtlanmıştır. Tanıklar, MYK toplantısına kimlerin katıldığını bilmediklerini ifade ettiler. Tanık beyanları birbirini yalanladı.” 

“Somut bilgi taşımayan çelişkilerle dolu tanık beyanlarına dayandırılamaz. Daha sonrasında bunun öyle olmayacağı anlaşılacak ki bu durum 5 Ağustos’ta tutuk devam kararından çıkarıldı. Aynı durum PYD maili için de geçerliydi. Bu mail davanın başından beri vazgeçilmez bir tutukluluk gerekçesi olarak öne sürülmüştü. Nihayet geç de olsa bu iddianın somut dayanaklardan ve maddi temelden yoksun olduğu anlaşıldı ve tutukluluk gerekçesinden çıkarıldı. Bunların maddi dayanaklardan yoksun olduğunun anlaşılması önemlidir.”   

Olayların MYK çağrılarıyla bir ilgisi yoktur 

“Kobanî olaylarını örgüt yaptı’ üzerinden bu saatlerden sonra  bu dava sürüdülmek isteniyorsa bu davanın muhatabı bizler değiliz. Bu dava bu bağlam içinde ancak ve ancak gerçek muhatapları ile sürdürülebilir. HDP MYK üyelerinin örgüt üyesi olduğu iddiasıyla bu davanın sürdürülmeye çalışılması gülünçtür. MYK çağrısında şiddet emaresi söz konusu olmadığı gibi söz konusu çağrı barışçıl bir çağrıydı. MYK’nın çağrısı 6 Ekim saat 20.20’dir. Dolayısıyla 6 Ekim gündüz olaylarının MYK çağrılarıyla bir ilgisi yoktur. Olaylar da Erdoğan’ın ‘Kobanî düştü düşecek’ sözlerini söylemesinin ardından 7 Ekim’de başladı. Kobanî ile dayanışma ve protesto olayları Ağustos ayında başlamıştır. Bu süre zarfında HDP’nin yanı sıra çok sayıda demokratik kitle örgütleri, kurumlar protesto eylemleri gerçekleştirmiştir. Biz demokratik eylemlerin olmadığını söylemiyoruz.” 

Kubilay, ölüm ya da yaralanmaların HDP MYK’nin 6 Ekim 20.20’de yaptıkları çağrı üzerine olmadığını, 7 Ekim öğleden sonra başladığını belgelerle dile getirdi. 

Ahmet Davutoğlu, Efkan Ala ve Hakan Fidan tanık olarak dinlenmeli 

“Eylemin güvenliğini sağlamak ve katılanların yaşam hakkını korumakla görevli olan güvenlik güçleri değil eyleme katılanlar sorumlu tutulmuştur. Mitinge katılan bizler suçlu tutuluyoruz. ‘Mitinglere katılmasaydınız IŞİD bomba patlatmayacak ve siz de ölmeyecektiniz’ anlayışı mevcut. Bu yalnızca totaliter rejimlerde olabilecek bir zihniyettir”. Kubilay, dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu, İçişleri Bakanı Efkan Ala ve MİT Başkanı Hakan Fidan’ın tanık olarak dinlenmesi talebinde bulundu. 

Mütalaada IŞİD yok 

Kubilay’ın ardından eski MYK üyemiz İsmail Şengül de “AİHM Demirtaş kararında gerçekleşen olayların HDP MYK çağrısı ile bir bağlantısı olmadığı belirtildi. Tanıkların beyanları birbirini boşa düşürdü. Tanıkların güvenilirliği yok o nedenle de benim ve arkadaşlarımın tutukluluğuna gerekçe yapılamaz. Ben sadece HDP’de siyaset yaptığım için tutukluyum” diyerek tahliyesini talep etti. 

Eski MYK üyemiz Alp Altınörs, şunları söyledi: “İddianamede olay, fiil ve fail yanlış. Asıl fail olan IŞİD iddianamede yok bile. Demokratik olaylar IŞİD’in Kobanî’yi kuşatmasıyla başladı. Hatta siz Emniyet Genel Müdürlüğü’ne müzekkere yazarak ‘IŞİD gerçekten Kobanî’yi kuşattı mı?’ diye sordunuz. Gelen yanıt dosyaya da eklendi. ‘Evet DAİŞ Kobanî’yi kuşattı’ denilerek kuşatma tarihleri belirtildi ve kuşatmayla olayların başladığı, kuşatma bitene kadar da demokratik olayların devam ettiği ifade edildi.”   

Talimatla alındık ama bağımsız yargı ile serbest bırakılacağız 

Eski MYK üyemiz Nazmi Gür de tahliye talep ettiği konuşmasında şunları söyledi: 

“Toplumun geçmişle yüzleşmesine ihtiyacı vardı. Devletin kadroları, devleti yönetenler suç işler. Uzağa gitmeye gerek yok sizden önce bu koltukta oturan mahkeme başkanı onlarca suç işledi. Biz bu ülkenin tarihini, karanlık geçmişini nasıl aydınlatacağız? Aydınlanmadığı sürece ülkenin geleceği de olamaz. Biz talimatla alındık ama bağımsız yargı ile serbest bırakılacağız. 6-8 Ekim olaylarının sorumlusu biz değiliz. İsveç’te İngilizce yaptığım konuşmam ANF’de haberleştirildiği için dosyada. Ama o konuşmamın çözümü bile yapılmamış. ANF’de ise yorumlu bir haber yapılmış, yazan kişi kendi yorumuyla benim konuşmalarımı haberleştirmiş. Bu nasıl tutukluluk gerekçesi olabilir? Bizi suçlayacak iğne ucu kadar bir deliliniz yok.” 

Ardından söz alan eski MYK üyelerimiz Ali Ürküt ve Musa Bağcık da tahliyelerini talep etti. 

Duruşmaya yarına kadar ara verildi. 

8 Eylül 2022