Kobanî Kumpas Davası: Sanık sandalyesinde oturması gerekenler müşteki olamaz

Kobanî Kumpas Davası bütün hukuksuzluklarıyla devam ediyor:

Kobanî Kumpas Davası bütün hukuksuzluklarıyla devam ediyor. 8’inci duruşmanın 4'üncü gününde verilen aranın ardından davada müşteki olarak yer alan Hüda-Par adına avukat Hasan Ece SEGBİS ile bağlandı ve bu aşamada söyleyecek bir şeyi olmadığını söyledi.

Sabahki oturumda talebi zapta geçmeyen ve söz verilmeyen rehin siyasetçilerin avukatları söz aldı. Avukat Ali Bozan, tutanakların gerçeğe aykırı tutulduğunu belirtti. 

Siyasetçilere evrakları ulaştırmadan savunmaya zorluyorsunuz

Mahkeme salonunda hiç okunmadığı halde 5 klasör evrakın dosyaya geçtiğini de dile getiren Bozan, “Bunların hepsi mahkemenin gerçeğe aykırı hareket ettiğinin göstergesi. Müşteki vekili söz aldıktan sonra söz hakkı isteriz. Mahkemenin dilediği zaman bize söz hakkı vermesini kabul etmiyoruz. Biz öğrenci siz de öğretmen ya da sınıf başkanı değilsiniz” sözleriyle tepkisini dile getirdi. Bozan mahkemenin rehin siyasetçilere evrakların ulaşmadığını kabul ettiğini ancak buna rağmen savunmaya zorladığını ifade ederek, “Evrakların ulaşılması için benden harddisk istemenizi kabul etmiyorum. Bu mahkemenin işidir. Eğer bu tutanaklara geçmezse sanki yargılanan arkadaşlarımızın dosyaya erişimi için her şey tamamlanmış gibi ama yargılananların dosyaya erişimini henüz sağlayabilmiş değilsiniz” şeklinde konuştu. 

Yolumuz uzun bu süreci diyalogla yürütmek istiyoruz

Avukat Maviş Aydın ise mahkeme heyetinin avukatların sözlerini çarpıtarak zapta geçtiğini belirterek, “Yolumuz uzun, dolayısıyla uzun süreci birlikte götürmek zorunda olduğumuz bilinciyle diyaloga kapalı olmadığınızı kısmen biliyor daha fazlasına ihtiyaç olduğunu belirtiyoruz. Biz bağırınca ‘bağırdı’ diye zapta geçiyorsunuz. Biz de kendi aramızda bir tutanak tuttuk” dedi. 

Emniyet sorumludur müşteki olamaz

Müdahillik talebine dair söz alan önceki dönem MYK üyemiz Bircan Yorulmaz mahkemenin “bizden sonrası tufan” anlayışıyla hareket ettiğini ifade ederek, “Bir aşama bitmeden diğer aşamaya geçiyorsunuz. Sorgu aşaması bitmeden müşteki aşamasına geçtiniz. Daha usul tartışmalarını aşıp normal bir yargılama aşamasına geçemedik. Bundan da siz sorumlusunuz. Tüm müştekilerin taleplerinin reddedilmesini istiyoruz. Emniyet Genel Müdürlüğü, olayları engellemesi gerekirken buraya gelmiş müşteki olmak istiyor. Nerede ne yaptığımı söylemeleri lazım müdahil olabilmeleri için. Davanın gerilim halinden bir an önce çıkması gerekiyor” şeklinde konuştu. 

Biz kumpası ortaya çıkarmak istiyoruz

Önceki dönem MYK üyemiz Pervin Oduncu ise  “Bir halkın canını malını korumakla görevli olan İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü müşteki olmak istiyor. Bunu kabul etmiyoruz. Hem engellemeyecekler hem de müşteki olacaklar, öyle mi? Kesinlikle kabul etmiyoruz. Üzerinizde siyasi baskı olabilir ama yargılamayı burada bitiremezsiniz. Biz hala burada kendimizi savunmak istiyoruz, üzerimize atılı kumpası ortaya çıkarmak istiyoruz” diye konuştu.  

Müştekilerin çoğu Emniyet mensuplarının mağdurudur

RTÜK üyemiz Ali Ürküt müşteki olmak isteyen kurumların olayların sorumlusu olduğunu ifade ederek, “Savunmalar tamamlanmadan alelacele müştekilere söz verdiniz. Bu olayların sebebi olan kurumlar burada müşteki olarak karşımızda duruyorlar. Dönemin İçişleri Bakanı’nın söyledikleri var. ‘Kontrol edemediğimiz güçler var, gelin bunu beraber engelleyelim’ diyor. Kendileri bu işin merkezinde ama önlemiyorlar ya da önlemek istemiyorlar. İçişleri Bakanlı'ğının, Emniyet Genel Müdürlüğü'nün 15 Temmuz Darbe Komisyonu'na verdikleri ifadelerde de nettir. Bunlar ifadelerinde ‘Emniyet mensuplarının çoğu cemaate mensuptur’ diyor. Emniyet Müdürlüğü üst noktadan cemaat üyesiyse zamanında müdahale etmeyenler açık değil mi? Müştekilerin çoğu emniyet mensuplarının mağdurları. Dosya açıktır, tüm çabalara rağmen bir delil yoktur sosyal medya paylaşımı dışında. O da AİHM kararında nettir, suç teşkil etmiyor” ifadelerini kullandı. 

Diyanet Allah'tan korkmuyor mu?

Müştekileri reddettiklerini dile getiren Ürküt, “Diyanet İşleri Başkanlığı da var içlerinde. Sonradan ilave edildi herhalde. 2015-2016’da bazı camilerin zarar gördüğünü belirtmiş. Biz zaten biliyorduk bombalandı oralar da, bombalama sırasında camiler de zarar görmüş olabilir evet. Ama El insaf, Allah'tan korkun Diyanet İşleri Başkanı nasıl bu zulme ortak olur? Kim sizi buna alet etti? Bunu da reddediyorum” diyerek avukatlarının mikrofonlarının gerektiğinde açık olması talebinde bulundu. 

Müşteki olarak getirilenler sanık sandalyesinde oturmalı

Önceki dönem parti sözcümüz Günay Kubilay, mahkemenin olağan ritminin bozulduğunu ve bunun sorumlusunun da mahkeme heyeti olduğunu söyledi. “Böyle bir mahkeme süreci sürdürülemez. Bunun sorumlusu, sizin izlediğiniz duruşma periyotlarıdır. Sorumlu sizsiniz çünkü yöntemin kendisi tıkayıcı” diyen Kubilay,“Kontrol edemediğimiz güçler var” diyen bir kurumun nasıl müşteki olarak getirildiğini sordu. Kubilay, “Sanık sandalyesinde oturması gerekenleri müşteki sandalyelerine oturtursanız kabul etmeyiz. Buradan adil bir karar da çıkmaz. Saray'dan gelen emri vakilere değil, kendinizi bağlayan kaide ve kuralları görün. Bunların hepsi kayıtlara geçiyor Yıldıray Bey. Ama bu mahkemenin akışını normalleştirmenizi istiyoruz. Ağır koşullarda yaşıyoruz. Gece 9-10’da 8-9 gardiyan gelip yaşadığımız mekanı basıyorlar. Dışarıda olsa bunun adı, ‘haneye tecavüzdür’. İnsanlık onuruna saygı vardır. Bunun sorumlusu siz değilsiniz ama ağır koşullarda yaşadığımızı bilin. Ya adil bir mahkeme sürecini işleteceksiniz ya da verin cezaları o zaman gösterdiğiniz AYM yoluna gidelim” şeklinde konuştu. 

Bize AİHM yolunu gösteriyorsunuz AİHM yolunu dikkate almıyorsunuz

Önceki dönem MYK üyemiz Ayşe Yağcı ise mahkemenin baskı altında olduğunu belirterek, “Bize AİHM yolunu gösteriyorsunuz, AİHM’in size gösterdiği yolu da dikkate alabilirsiniz” diye aktardı. Önceki dönem MYK üyemiz Meryem Adıbelli yaptığı Kürtçe konuşmada, “İçişleri Bakanlığı ve Emniyet hesap vermeleri gerekirken hesap soramaz” sözleriyle müşteki talebinde bulunan kurumlara tepki gösterdi. 

Siz benim savunma hakkımı gasp ediyorsunuz

Önceki dönem Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eşbaşkanımız Gülten Kışanak da savunma hakkının engellendiğini ifade ederek, “Ben susma hakkımı kullanmıyorum, siz benim savunma hakkımı gasp ediyorsunuz. Duruşma periyotları hayatın olağan akışına uygun mu? Hangi zamanda günlük ihtiyaçlarımı gidereceğim ve dosyayı inceleyip savunma yapmaya hazır hissedeceğim? Zamana ihtiyacım var. Ağır bir saldırı ve baskı altındayız. Ağır bir kumpasla karşı karşıyayız. Lütfen açık olun. Biz hayatımız boyunca açık olduk, gizli kapalı bir şey yapmadık. Bu iktidar da açık sözlü olsun” dedi. 

İktidar istedi ceza verdik deyin adına mahkeme demeyin

İktidar yetkililerinin kendilerini hedef gösteren sözlerini de hatırlatan Kışanak, “Bari siz çıkın gerçekleri söyleyin. Bunun adına maddi gerçeği ortaya çıkarmak, bağımsız yargı adalet, hukuk demeyin. Şurada çıkıp, ‘Siyasi iktidar bana talimat verdi ben de onlar gibi düşünüyorum size bu kadar ceza vereceğim’ deyin biz de ‘eyvallah’ deriz. Ama bunun adına mahkeme demeyin. Devlet sistemindeki hukuku bitirdiniz bari toplumdakini bitirmeyin. Hukuksuzluk üzerinden hukuk kurulamaz. Bunun adı faşizmdir, otoriterliktir” diye konuştu. Gerçeklerin açığa çıkarılması için uğraştıklarını dile getiren Kışanak, “Karanlık eller ortaya çıkarılsın ki ülke aydınlığa çıkarılsın. Varsa bir müşteki benim ben. Davanın varsa bir müşteki bu toplumdur, halktır. Çocukları çatışmada, savaşta öldürülen halktır. Barışın, çözümün, önünde kim engel oldu? Bunun davacısı halktı” ifadelerini kullandı. 

Karanlık eller var devrede

Kürtçe konuşan Zeynep Ölbeci, her olayda kirli ellerin olduğunu belirterek, “İçişleri Bakanı, Emniyet, İstihbarat ve bu kadar devlet kurumu bizi suçlamak için mi varlar? Onların önlem almaması neden bana suçlama olarak yöneltiliyor? Bu yaklaşımı kabul etmiyorum. MİT, İçişleri Bakanlığı, Emniyet ve Karayolları’nın müştekilik taleplerini kabul etmiyorum. Onlara ne zarar vermişiz? Bunu somut olarak göstersinler” dedi. Ayla Akat Ata ise şöyle konuştu:

“Tutuksuz yargılandığım dosyanın tape kayıtlarını bu dosyada tutuklama devam gerekçesi yaptınız. Ben adil yargılanmak istiyorum. Beni neyle yargılıyorsunuz? Siyaset yapma hakkım elimden alındı ve ben savunmamı bu yönde hazırlıyorum. 

Deniz Poyraz’ı katledenler 6-8 Ekim’de de devredeydi

Bir genç kadın arkadaşımız öldürüldü ve onun duruşması var. Kendisini öldüren şahsa hiçbir soru sorulmadan, arkasında başka güçler yok denilerek sadece onun adına iddianame hazırlandı. Biz doğal olarak bu dosyanın takipçisi de olacağız. Avukatlar gibi biz de o davada olmak istiyorduk. Çözüm sürecinde silahların susması bile çok önemliydi. Böyle bir süreçte yaşamımıza giren şiddet vakalarıdır bunlar. Deniz Poyraz’ı öldürenler 6-8 Ekim’de de devredeydiler.”

Mahkeme Ankara’da ikamet eden müştekilerin bir sonraki oturumda dinlenmesine karar vererek duruşmayı 27 Aralık’ta sürdürme kararı verdi.

24 Aralık 2021