Kobanî Kumpas Davası: Tuncel, mahkeme heyetinin Tuğluk hakkında tahliye kararı vermesini talep etti

Kobanî Kumpas Davası 14’üncü duruşması 2’nci gününde Sincan Cezaevi Kampüsünde görülmeye başlandı. Davada önceki dönem Eş Genel Başkanlarımız Figen Yüksekdağ, Selahattin Demirtaş, MYK üyelerimiz ve yöneticilerimizin de aralarında bulunduğu 21’i tutuklu 108 kişi yargılanıyor. 22’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülen Kobanî Kumpas Davası’nın duruşmasına HDP’li milletvekillerinin yanı sıra Halkevleri ve Türkiye İşçi Partisi (TİP) Yenimahalle İlçe Örgütü temsilcilerinin yanı sıra çok sayıda avukat katıldı. Sincan Cezaevi'nde tutulan siyasetçiler duruşma salonunda hazır bulunurken, farklı cezaevlerinde bulunan siyasetçiler ise Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla duruşmaya bağlandı. 

Müşteki Uzun, Siyasetçilerden şikayetçi değilim, bu mahkemeyi de kabul etmiyorum’ 

Duruşma SEGBİS ile bağlanan müşteki Hasan Uzun, söz alarak “Bu ne davası? Ben bilmiyorum” dedi. Müşteki Uzun’un 7 Ekim 2014’te yaralandığını aktaran mahkeme başkanı, yargılanan siyasetçilerin isimlerini okuyarak, Uzun’a söz verdi. Uzun, “Geçmişte bir ifade vermiştim ama şu an daha farklı düşünüyorum. Fikirlerim değişti. Sizin mahkemenizde Allah’ın hükümleri uygulanmıyor. Bu nedenle ifade vermek istemiyorum. İsmi okunan siyasetçilerden şikayetçi değilim. Bu mahkemeyi de kabul etmiyorum” diye cevap verdi. 

Müşteki  Taşdemir, Kobanî  Davasında yargılanan hiçbir siyasetçiden şikayetçi değilim’’ 

Sonrasında müşteki İbrahim Taşdemir hazır edildi. Kobanî  protestolarında yaralandığı iddia edilen müşteki Taşdemir, “Olaylar sırasında olay yerindeydim. Tanımadığım biri tarafından yaralandım. Sonrasını hatırlamıyorum” dedi. Taşdemir, Kobanî  Davasında yargılanan hiçbir siyasetçiden şikayetçi olmak istemediğini söyledi. Olay tarihinde çocuk olduğunu aktaran müşteki Sinan, ismi okunan siyasetçilerden şikayetçi olmadığını ifade etti. Müşteki Eğit: İsmi okunan hiçbir siyasetçiyi tanımıyorum. Bir diğer müşteki Hazret Eğit ise “İsmi okunan hiçbir siyasetçiyi tanımıyorum. Beni vuran onlar değildi. Günahlarına girmek istemem. Beni yaralayanlar sanıyorum ki düşmanlarımdı” diye konuştu. Mahkeme başkanının şikayetçi olması yönünde tanığa uyguladığı baskı dikkat çekti. 

Kışanak, Umarım Aysel arkadaş sağlık hakkına erişim sağlar’’ 

Hasta tutuklu Kürt siyasetçi Aysel Tuğluk, duruşmaya SEGBİS aracılığıyla bağlandı. Tuğluk, konuşmakta ve mahkeme başkanının sorularını algılamakta zorluk çekerken, mahkeme başkanı buna rağmen Tuğluk’a dosya içeriğini okuyarak geçmişte röportaj verdiği bazı haber içeriklerini sordu. Tuğluk, “Benim özel bir durumum var. Hasta olduğum için kendimi ifade edemiyorum. Bu hastalıktan dolayı savunmamı daha sonra yapacağım” dedi. Sonrasında söz alan Tuğluk'un müdafii Kenan Maçoğlu, Tuğluk hakkında yeniden bir rapor geleceğini belirterek şu an savunma yapamayacak durumda olduğunu belirtti. Duruşma salonundaki siyasetçiler, duruşmayı bir süre daha izlemek için SEGBİS salonundan ayrılmayan Tuğluk ile kısa bir süre sohbet etti. Kendisine yönelik “nasılsın” sorularına karşın bile cevap vermekte zorlanan Tuğluk’un yanında bulunan Figen Yüksekdağ ve Gültan Kışanak’ın, Tuğluk’a yönelik “Sen de onlara ‘nasılsın’ de” sözleri dikkat çekti. Daha sonra müşteki Ramazan Kaya’nın dinlenmesine geçildi. Kaya, siyasetçilerden şikayetçi olmadığını aktardı. Sonrasında konuşan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi eski Eş Başkanımız Gültan Kışanak, “Aysel arkadaşımızın bu koşullarda savunma yapamayacağını herkes biliyor. Umarım hakikatli bir karar çıkar ve Aysel arkadaş sağlık hakkına erişim sağlar. Kendisi burada olmaktan çok heyecanlı. Arkadaşlarını gördüğü için çok mutlu. Kendisini ifade edemese de ben onun yerine aktarmak isterim” dedi. 

Kışanak, “Burada yargılanan Kobanî olayları değil HDP’dir’’ 

Kobanî’de DAİŞ’in saldırılarına karşı halkın yardımına yönelik toplumsal bir talebin olduğunu belirten Kışanak, Kobanî protestolarının çıkış noktasının bu olduğunu ifade etti. Kışanak, “Oradaki şey, sivil katliamların ve kadınlara yönelik saldırıların önüne geçilmesi çağrısıydı. Bu demokratik talebin sonrasında da gerçekleşen bir provokasyon var. Gönül isterdi ki bu provokasyonların açığa çıkması için yargılamalar yapılsın. Senelerdir HDP bunun mücadelesini veriyor. Komisyonlar kurulsun diyor. Bugüne kadar dinlenilen müşteki ve tanıklar, o provokatif olaylarla bizim hiçbir alakamızın olmadığını söylüyor ama ısrarla bizi yargılıyorsunuz. Ben bu davaya artık Kobanî isminin verilmesini istemiyorum çünkü burada yargılanan Kobanî olayları değil HDP’dir. Bu bir siyasi kumpas davasıdır” şeklinde konuştu. 

Yüksekdağ, “Kobanî olaylarıyla ilgisi olmayanları tanıklık yapmaya zorluyorsunuz’’ 

Önceki dönem Eş Genel Başkanımız Figen Yüksekdağ, karşısında ciddi bir yargı merci göremediğini belirtti. Kendilerine karşı tanıklık ya da müştekilik yapma niyeti ve isteği olmayan kişilerin mahkeme zoruyla tanıklık yaptığını ifade eden Yüksekdağ, “Bu bile kumpas davasında bize karşı nasıl bir nefret çarkının çalıştığını gösteriyor. Bu sistematik bir pratiğe dönüştürüldü. Bir tanığa avukatımızın iki kere soru sorması bile zul görülüyor. Mahkeme heyetinin baskısını apaçık görüyoruz. Bugün geldiğimiz aşamada aleyhimizde deliller üretmek yetmiyor, birleşen ya da birleşmeyen dosyalardan tanıklar bulunuyor, deliller üretiliyor. Bu dosyada her şey rayından çıkacağı kadar çıkmış. Az buçuk hukuk kaygısı çeken bir heyet bu kadar hukuksuzluğu sineye çekemez. ‘Bir eksik bir fazla farketmez’ diye düşünüyorsunuz” ifadelerine yer verdi. Yüksekdağ, şöyle devam etti: “Kobanî  olaylarıyla alakası olmayan insanlara ısrarla sorular sorarak tanıklık yapmaya zorluyorsunuz. İnsanları mağdur ediyorsunuz. En katı faşizm rejimlerinde bile bu kadar hukuksuzluk yoktur. Yargının somut ve temel parçalarıyla bu kadar oynanmaz. Tanıklık kurumunun bütün ciddiyetini ayaklar altına aldınız. Bize isimlerini vermeden tanık dinlediniz. Bütün çarkın dişlileri bozulmuş, çürümüş. Birazcık televizyon izleyen bile yargının ne halde olduğunu görür ama bu Kobanî Kumpas Davasında çok daha büyük bir deprem var. Hukuk, bağımsız yargı kavramları bizim için değerlidir. Bunun için bu duruşmalara katılıp konuşuyoruz. Sizden biraz usül istiyoruz. İnsanlık hukukunun yazdığı savunma hakkını elimden almaya çalışıyorsunuz. İktidarınız da almaya çalışıyor. Alamazsınız. Bundan sonraki her aşamada tanık dinlenmeden öncesinde bizim bilgimizin olması gerek. Savunma süremizi bir gün ile kısıtlamak bize şimdiden ceza kesmektir. Böyle bir yetkiniz yok. 

Tuncel, mahkeme heyetinin Tuğluk hakkında tahliye kararı vermesini talep etti 

Sonrasında DBP eski Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel konuştu. Sağlık hakkından bile faydalanamadıklarını aktaran Tuncel, sonrasında Aysel Tuğluk’un dünyanın en cesur insanlarından biri olduğunu belirterek, “Kürt sorununun çözümünde ve Türkiye barışında hep en önde yer aldı. Ancak şu an kendisi bir hastalık yaşıyor ama siz ondan ifade almak istiyorsunuz. Kendisini bile ifade edemiyor. İnsan, duygusuyla, vicdanıyla insandır. Birazcık vicdan ve ahlak lazım. Kürt halkının temsilcilerinin kendisini ifade bile edemeyecek bir durumda olmasını propaganda aracı olarak mı kullanacaksınız? Kürt’ün hastalığı bile kabul edilmiyor” dedi. Mahkeme başkanı, Tuncel’in sözünü keserek “çarpıtıyorsunuz” dedi. Tuncel ise mahkeme heyetinin Tuğluk hakkında bir tahliye kararı vermesini talep ederek, “Aksi takdirde yaptığınız işkencedir” diye belirtti. Müşteki beyanlarına dair değerlendirmelerde bulunan Tuncel, “Gerçekten olaylardan mağdur olmuş insanlar, bizden şikayetçi olmuyor. Her şeyin ve bu davanın farkındalar. Şikayetçi olanlar ise Türkiye'deki korku politikalarından etkileniyor. 

HDP’nin yükselişe geçen oyları bu davanın kumpas olduğunu ortaya çıkarıyor 

Yakın zamanda dezenformasyon yasası çıkıyor. Bu yasayla iktidarın hoşuna gitmeyen tüm söylemler cezalandırılacak. Bu bile Türkiye’nin demokratik değerlerden ne kadar uzaklaştığını gösteriyor. Toplum üzerindeki baskı politikalarını yargı eliyle sağlıyor. Böyle bir ülkede kim yaşamak ister? Herkes yurt dışına çıkıyor. HDP’nin yükselişe geçmiş oylarını görüyoruz. Bu kadar topluma zarar vermiş bir partinin bu kadar oylarının yükselişe geçmesi normal mi sizce? Oylarımız bu davanın kumpas olduğunu ortaya çıkarıyor. Nasıl böyle bir vebalin altına giriyorsunuz. Biz ne yaptıysak Türkiye halklarının eşitliği ve özgürlüğü için yaptık. Eksik yaptığımız şeyler varsa özeleştirimizi veririz. Halklarımız için aldığımız riskler nedeniyle yargılanıyoruz. 

Demirtaş, ‘‘Müştekiler şikayette bulunmazlarsa üzülüyorsunuz’’ 

Ardından konuşan önceki dönem Eş Genel Başkanımız Selahattin Demirtaş, müşteki beyanlarının alındığı siyasi atmosfere dikkat çekerek, “Yargılamanın sürdüğü atmosferi kayda geçirmeyi istiyoruz. Dosya önünüze geldiğinde dosyada AİHM kararı ve 2-3 gizli tanık vardı. Başka da bir şey yoktu. Dosyaya bağlı olsaydınız savcı gibi soruşturma yapmazdınız ama ısrarla aleyhimize delil üretmeye çalışıyorsunuz. Müştekiler şikayette bulunmazlarsa üzülüyorsunuz. Şikayetçi olan müştekiyi neredeyse ayakta alkışlayacaksınız. Biz biliyoruz ki suç isnat eden tanıklar yüzde yüz yalan söylüyor” diye konuştu. “Lehimize beyanda bulunan tanık ifadelerini bile aleyhimizde beyanda bulunmuş gibi tutuk devam gerekçesi yapabiliyorsunuz. Hakkımızdaki yalanların tersini ispatladık. Kamuran Yüksek hakkındaki iddiaları çürüttük. Bu Kerem Gökalp’in yalan attığının deliliydi ama siz ara kararınızda ‘tıpkı Kerem’in de belirttiği gibi Yüksek sürekli Kobanî sınırında. Bu nedenle deliller tanık beyanlarını doğrular nitelikte’ dediniz.  

Demirtaş, ‘‘Ne hukuku? Ne adaleti? Hakimlerde böyle birşey kalmadı’’ 

Yüksek’in aynı ayna iki farklı yerde bulunmasını heyetiniz kabul etti. Kamuran Yüksek aynı anda hem Kobanî sınırında hem de Zindan Konferansı’ndaymış! Geçen ay Türkiye’deki Latin Amerika’dan Türkiye’ye uyuşturucu sokarken yakalanan ve Soylu’yla da fotoğrafları çıkan bir iş insanı, tahliye edildi. İşte böyle bir siyasi atmosferde yargı kararları veriliyor. Pınar Gültekin’in failine verilen ‘haksız tahrik indirimi’ ortada. Ben ise Türkiye hukuk tarihinin en büyük propaganda cezasını aldım. 4 yıl 8 ay ceza aldım. Ne hukuku? Ne adaleti? Hakimlerde böyle bir şey kalmadı. Böyle bir atmosferde yargılama yapılırken siyasetçiler sizinle CMK tartışsın istiyorsunuz. Mümkün mü? Burada CMK’ye göre bir yargılama sürmüyor ki. Biz ‘mış’ gibi yapamayız. Türkiye siyasetinin geleceğine dair sözü olan insanlarız. Siz istediğiniz kadar kanunilik üzerinden kendinizi dayatın, siz yasaları bile tanımıyorsunuz. 6 yıldır tutukluyum. Bu 6 yıl içerisinde hüküm giymiş FETÖ’cülerden birçok grup uğurladım buradan. Ceza aldılar, tahliye oldular. Biz ise hala tutukluyuz. 

Demirtaş, ‘‘13 metrekarelik bir hücrede 6 yıldır direniyoruz’’ 

13 metrekarelik bir hücrede 6 yıldır direniyoruz ve size tahammül ediyoruz. Siz de bizim beyanlarımıza tahammül edin. Bakalım seçimden sonra başkaları da bu hücrelere tahammül edebilecek mi? Gün geldiğinde burada söylediklerimiz mahkemelerde okunacak. Size ‘hukuk dışı kararlar kurmuşsunuz’ diyecekler. Bu yüzden kayda geçiriyoruz. Bunlar geleceğe dair savunmalardır. Bütün arkadaşlarımın faaliyetlerine kefilim. Birbirimizi savunacağız. Silahın olduğu ortamda siyaset yapmak kolay değil. Biz tabanımızın kimi eleştirilerine rağmen barış siyaseti yaptık. Bu nedenle burada da birlikte savunacağız.” 

Duruşma, 30 Haziran günü devam edecek.

28 Haziran 2022