Kobanî Kumpas Davası: Ya bir yol açacağız ya da gidecek bir yol bulacağız

Kobanî Kumpas Davası, Sincan Cezaevi Kampüsünde Sebahat Tuncel’in savunmalarıyla devam etti.

Kadınların emeği olmasa erkeğin getirdiği paranın ne anlamı var?

Kapitalizmle birlikte kadınlara biçilen rolün, eve ve anneliğe sıkıştırılarak kadınların tarihsel rolünün silinmeye çalışıldığını belirten Tuncel, “Kadınların rolü kapitalizm için işçi doğurmak olarak belirlenmiştir. Kadınlar daha çok geçimlik ekonomide kendilerine yer bulurlar. Türkiye’de de kadın hareketleri tarafından ev içi emeğin ücretlendirilmesi tartışmaları yürütülüyor. Her şey parayla ölçüldüğü için bütün meseleye bu olarak bakılıyor. Kadınların çalışması paraya değer değildir. Hatta bu nedenle çalışma bile değildir. Paranın değeri belirlediği bir toplumda ev içi emek kadınların statüsünü de belirlemektedir. Kadınlara ‘ne iş yapıyorsunuz’ diye sorduğumuzda, ‘işsizim’ der. Halbuki o iş değil mi? Kadınların emeği olmasa erkeğin getirdiği paranın ne anlamı var? Kadınların kendi emeğine dahi değer vermemesi trajik. Erkek akıl bunu sağlıyor, kadınların gözünde kendi işini bile değersizleştiriyor. Farkında değil, ama kadın bunu kendi doğal görevi olarak görüyor. Ev içi emek de başka bir noktada kapitalizm tarafından pazara sunuldu. Zenginler ücret karşılığında ev işçiliğini kullanıyor. Kadınlar orada da birçok sorunla karşılaşıyor. Evler, artık ev değil; toplumsal fabrikalardır. Kadınlar doğa ile malzeme arasındaki bir aracıdır. Kadınların etrafında şekillenen ekonomi biçimi ellerinden alınmış ve kadınlara karşı kullanılmıştır. Toplumdaki yoksullaşma en başta kadınları etkiliyor. Nitekim ihtiyaçlar doğrultusunda bir ekonomik düzen bu konuyu da çözecektir” ifadelerini kullandı.

Mücadeleyi toplumsallaştırdığımız için iktidar Kürt kadınlardan korkuyor  

Tuncel sözlerini şöyle sürdürdü: “Dünya deneyimleri bize göstermiştir ki örgütlü kadın gücü kapitalizmin değişmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Bu Türkiye'deki zihniyeti de korkutmaktadır. Devlet tarafından Kürt kadınlara dönük saldırılar, kadın örgütlerinin kriminalize edilmesi de bu korkunun bir yansımasıdır. Eş başkanlığı dahi bizim önümüze suç olarak koyuyorsunuz. Aynur Aşan’a dönük suçlamalardan biri de ‘Eş Cumhurbaşkanlığı’ savunmasıdır. Baskınlarda kadınlara dair bütün çalışmalara el konuldu. Bu, kadın emeğine el koymaktır. AKP iktidarı Kürt kadınlardan korktu. Çünkü biz mücadeleyi toplumsallaştırdık. Kadınlar belediyelere çok rahat gitmeye başladı, halk belediyeciliğini geliştirdik. Bu baskılara karşı biz hala eş başkanlıkta ısrar ediyoruz.”

Kadının kurtuluşunu örgütleyecek yeni bir anlayışa ihtiyaç vardır

“Kürt kadınlarının öncülük ettiği kadın özgürlük mücadelesi dünyaya örnek olmuştur ama Türkiye, Kürt kadın hareketinin tarihini yargılamak istemektedir. Kadınların karar mekanizmalarında eşit temsiliyetinin sağlanması için verilen mücadelenin toplumsal dönüşümde oynadığı rol ortadadır. Tam anlamıyla olmasa da önemli biçimde toplumsallaşmıştır. Kadınların kendilerini eve bağlayan zincirleri kırabilmesi için önce bu zincirlerin nasıl örüldüğünü anlamaları gerek. Cinsiyetçilik bir devlet politikası olarak önümüzde durmaktadır. Cinsiyetler arasındaki farklılıklar kast paradigmasını sağlar. Ti-Grace Atkinson, ‘Kadınların baskı altına alınması sınıfların başlangıcıdır’ der. Kadınların sınıf kimliklerinde yeni bir politik kimliğe kavuşmalarını savunur. Yeni bir zihniyete, dile, kadının kurtuluşunu örgütleyecek yeni bir anlayışa ihtiyaç vardır.”

Müslüman kadınlar cihatçı grupların baskılarına karşı eşitlik mücadelesi veriyor

“İslam ve kadın mücadelesi” ilişkisine de vurgu yapan Tuncel, klasik Müslüman tarihindeki kadın rolünün yok sayılmasının çağdaş Müslüman feministler tarafından eleştirildiğini ifade etti. Ortadoğu’daki cihatçı örgütlerin Müslüman kadınlara dönük baskı uyguladığını ve IŞİD gibi “kadın düşmanı” cihatçı örgütlerin Türkiye tarafından desteklendiğini belirten Tuncel, “Kadınları kırıma uğratan IŞİD vahşetine destek verirken, vahşete karşı ses çıkaran, tepki gösteren Kürt kadın siyasetçileri yargılıyorsunuz. Müslüman kadınlar Ortadoğu’da cihatçı grupların baskılarına karşı eşitlik mücadelesi veriyor. Dini feminist bir perspektifle dinin yeniden değerlendirilmesi Ortadoğu ve Türkiye açısından çok önemlidir. Müslüman kadınların kendi kaderini belirlemesi çok önemlidir ve bu kadın özgürlük mücadelesine katkı sunacaktır” dedi. 

Özgürlük yürüyüşü erkek şiddetine rağmen devam edecektir

“Asıl sorun kadın sorunu değil, erkeklik sorunudur” ifadelerini kullanan Tuncel, erkeklik zihniyetinin tarihsel gerçeklikleri ters yüz ederek dayatıldığının altını çizdi. Kadın özgürlük sorununun evrensel olduğunu ifade eden Tuncel, şöyle devam etti: “Bu, binlerce yıldır temel gündemimizdir. Kürt kadınlar olarak Ortadoğu halklarının demokratik, kadın özgürlükçü, ekolojik bir yaşam kurmasını istiyoruz. Kadın özgürlüğünün çözümünü ertelenemez olarak görüyoruz. Bunun için kadın özgürlüğünü sağlamlaştıracak adımlar atıyoruz. Bir yandan kendi siyasetimiz içindeki erkek egemenliğini aşmaya çalışırken diğer yandan kadınların gelişimine dönük çalışmalar yürütüyoruz. Kadın hareketinin Türkiye yargısına konu yapılması, kadınların yaşama katılmasının önünde engel olunması ve kriminalize edilmesi devletin kadın eşitliğine dair yaklaşımını göstermektedir. Bu baskılar dinci, milliyetçi ve tekçi iktidar inşasının bir gereğidir. Ancak özgürlük yürüyüşü erkek şiddetine rağmen devam edecektir.”

Ya bir yol açacağız ya da gidecek bir yol bulacağız

Kadın erkek ilişkilerindeki sömürü biçimlerinin tüm toplumsal ilişkilerin “prototipi” olduğunu dile getiren Tuncel, “Reform hareketleri kadın sorununu tam anlamıyla çözmediği gibi erkek egemenliğini de sağlamlaştırmaktadır. Kadınlar eşitliğe dayanan özgür ve eşit bir toplum yaratmak için mücadele ediyor. Kürt kadın hareketinin kırıma karşı verdiği mücadeleyi tüm dünya takip ediyor. Türkiye’de ise Kürt kadınlar yargılanıyor. Mücadelemizden korkan iktidar, demokratik, çoğulcu, kadın özgürlükçü paradigma karşısında şansının olmadığını biliyor. Bu yüzden devletin baskı araçlarını devreye koyuyor. Bunlar nafile çabalardır. Üstelik sadece kadınlar tarafından değil, eşitlik talebi olan erkekler için de kurtuluş bu mücadeleden geçiyor. Ya bir yol açacağız ya da gidecek bir yol bulacağız” diye belirtti. 

12 Aralık 2023