Kobanî Kumpas Davasında görevden alınan Bahtiyar Çolak’ın şaibeli hükümlerinin araştırılmasına ilişkin önergemiz

Grup Başkanvekillerimiz Meral Danış Beştaş ve Saruhan Oluç, Kobanî Kumpas Davası'nda görevden alınan ve hakkında suç örgütü yöneticisi olduğu iddiasıyla soruşturma başlatılarak ev hapsi uygulanan mahkeme başkanı Bahtiyar Çolak’ın yargılama boyunca kurduğu şaibeli hükümlerin araştırılması ve HSK tarafından nasıl heyet başkanı olarak atandığının açığa çıkarılması amacıyla Meclis Araştırması açılmasını istedi.

TBMM Başkanlığına verilen önergede şu ifadeler yer aldı:

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

2014 yılının Ekim ayında gerçekleşen Kobanî protestolarında yaşanan olaylara ilişkin,  aradan 2 yıl geçtikten sonra ilk soruşturma evresi başlatılmış, 2020 yılı Eylül ayında yeni tutuklamalar gerçekleştirildikten sonra, farklı bir dava sürecinin işletilmesi söz konusu olmuştur. Davaların açılma sürecinden, iddianamenin içeriğine ve yargılamanın seyrine, dair hukuk ilkeleri ile bağdaşmayan gelişmeler yaşanmış, yargılama sürecinde hukuk dışı uygulamalar yaşanmıştır. Hukuka aykırı unsurların genel hukuk düzenine verdiği zararların ortaya çıkarılması,  görevden alınan ve hakkında suç örgütü yöneticisi olduğu iddiasıyla soruşturma başlatılan ve ev hapsi uygulanan mahkeme başkanı Bahtiyar Çolak’ın yargılama boyunca kurduğu şaibeli hükümlerin, araştırılması nasıl olupta HSK tarafından heyet başkanı olarak atandığının açığa çıkarılması amacı ile Anayasa’nın 98. ve İçtüzüğün 104. ve 105. maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını arz ve talep ederiz.

GEREKÇE

IŞİD saldırılarının Kobanî’ye yayılması Türkiye’de ve dünyada dikkat çeken vahim bir hadise olarak kaydedilmiş; insanlık dışı görüntülerle beraber IŞİD tarafından işlenen insanlık suçları kamuoyu nezdinde büyük endişe doğurmuştur. Kobanî’de vahşetin sona erdirilmesine, can kayıplarının ve bir toplu katliamın engellenmesine dönük olarak insani yardım koridorunun açılması talepleri ile yurttaşlar anayasal güvence altında olan demokratik protesto hakkı bağlamında 25 Eylül 2014’ten itibaren farkındalık yaratmaya çalışmıştır.

6-8 Ekim 2014 Kobanî protestoları ile ilgili, 2014 yılında ilk soruşturma başlatılmış, 2015-2016 yıllarında ifadelerin alınmasının ardından açılan dosyada kayda değer bir gelişme yaşanmamıştır Zira dosyada dava açılmasını gerektirecek herhangi bir delil yoktur, olması da hukuken mümkün değildir.

Olayların 2014 yılında gerçekleşmesine mukabil, iddianamenin 30 Aralık 2020’de hazırlanıp, 7 Ocak 2021’de kabulüyle yargılamalara başlanılması, bu yargılamanın hukuki değil siyasi saiklerle yürütüldüğünün açık izahı olmuştur. Kuşkusuz bu dosya için İzmir’den gelen savcı Ahmet Altun’un, bu hiç işlem yapılmayan dosyayı yeniden canlandırmış olması da dikkatlerden kaçmaması gereken bir diğer husustur.

Yargılamanın başlangıç evresi kadar duruşmaların seyri de bir hukuki yargılamadan ziyade siyasi rövanş hissiyle hareket edildiğine dair ciddi emareler barındırmaktadır. Örneğin ilk duruşması 26 Nisan 2021’de görülmeye başlanmıştır. Henüz duruşma başlamadan mahkeme heyeti değiştirilmiştir. Duruşma günü salonun kolluk görevlileri ile doldurularak avukatlar için ayrılan bölümlerde dahi kolluğun oturtulması ve avukatların yer olmadığı bahanesi ile salondan çıkarılması yargılamanın niteliğine dair önemli ipuçları barındırmaktadır. Yer bulamayan avukatların durumu protesto ederek salondan çıkmasına rağmen duruşmanın avukatsız bir şekilde devam ettirilmesi, avukatlara söz hakkı verilmemesi, duruşmaya SEGBİS üzerinden katılanların seslerinin kısılması da kayıtlara geçmiş diğer hukuksuzluklardır.

Son olarak yargılama devam ederken mahkeme başkanı Bahtiyar Çolak görevden alınmıştır. Mahkeme başkanının görevden alınmasından sonra hakkında çeşitli iddialar basına yansımış ve geçtiğimiz 23 Mart tarihinde kendilerini "derin devletin ticari istihbarat ayağı" olarak adlandıran 'Atadedeler' suç örgütüne düzenlenen operasyon kapsamında gözaltına alınmıştır.  İddialar arasında yurtiçinde ve yurtdışında iş bulma, yurtdışına gönderme, yatırım yapacak alanlar, devletle ilgili işleri yürütme gibi vaatlerle nitelikli dolandırıcılık yapmak vardır.

İddianameyi okumadan kabul eden, AİHM kararlarını dosyaya dahil etmeyen ve Anayasa’yı çiğneyen ve mahkemenin ilk başkanı olup yargılamanın sonucunu etkileyecek ara kararlarda imzası olan Bahtiyar Çolak’ın görevden alınana kadar verdiği tüm kararlar şaibeli hale gelmektedir.

İktidar ortaklarının, sözcülerinin ve yürütme mensuplarının yaptıkları açıklama ve konuşmalarla mahkeme üstünde kararı belirlemek ve hızlandırmak amacıyla ağır bir siyasi baskı yarattıkları ve Anayasa’yı çiğnedikleri çok açıktır. Yargılamanın hızla bir sonuca vardırılması amacıyla aralıksız devam ettirilmesi, avukatların neredeyse tüm taleplerinin reddedilmesi, mahkeme başkanının ve heyet üyelerinin ani bir kararla değiştirilmesi, akabinde Atadedeler suç örgütü yöneticisi olması iddiasıyla Bahtiyar Çolak hakkında soruşturma başlatılması ve bu soruşturmada yaptıkları açıklamalarla mahkeme üzerinde baskı kuran kişilerin adının geçmesi de yargılamanın hukuki yöntemlerle ilerlemediğini gösteren hususlardır.

Soruşturmanın uzun bir süre sonra canlandırılması, olaylarla irtibatının kopuk olması, Kobani protestolarında yaşamını yitiren diğer yurttaşlarla ilgili yargı sürecinin başlatılmamış olması, davanın tek hedefinin partimiz ve yöneticilerimiz olması, yargılama esnasında hukuka aykırı uygulamaların dayatılması ile bu dava üzerinden hukuksuzluğun yarattığı/yaratacağı tahribatın yalnızca partimizin değil tüm ülke yurttaşlarının sorunu olduğu açıktır. Bu davaya ilişkin yargı sürecindeki aksaklıkların ve hukuka aykırılıkların ortaya çıkarılması, parlamentonun sorumluluğundadır.

30 Mart 2022