Kobanî protestolarında yaşanan ölümlere ilişkin yasal yolların işletilip işletilmediğinin araştırılmasına ilişkin önergemiz

Grup Başkanvekillerimiz Meral Danış Beştaş ve Saruhan Oluç'un 6-8 Ekim 2014 Kobanî protestoları sırasında yaşanan ölümler ve yaralanmalarla ilgili yasal yolların işletilip işletilmediğinin araştırılması ve hakikatlerin ortaya çıkarılması amacıyla TBMM'ye verdiği araştırma önergesi:

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞI’NA

2014 yılının Ekim ayında gerçekleşen Kobanî protestoları esnasında çok sayıda ölüm, darp, yaralama, linç girişimi ve dahi kamu malına zarar verilmesi şeklinde seyreden hadiselere ilişkin, faillerin bulunup bulunmadığı, haklarında yargı sürecinin başlatılıp başlatılmadığı, şayet başlatılmış yargı süreci mevcut değilse neden bu olaylara dair yasal yolların işletilmediği meselesinin aydınlatılması ve hakikatlerin ortaya çıkarılması amacı ile Anayasa’nın 98. ve İçtüzüğün 104. ve 105. maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını arz ve talep ederiz. 

GEREKÇE

IŞİD saldırılarının Kobani’ye yayılması Türkiye’de ve dünyada dikkat çeken vahim bir hadise olarak kaydedilmiş olup insanlık dışı görüntülerle beraber IŞİD’ce yapılan insanlık suçları kamuoyu nezdinde büyük endişe doğurmuştur. Başta Birleşmiş Milletler olmak üzere, dünyanın dört bir yanından gerek siyasi, gerekse sivil toplum kuruluşlarınca çağrılar yapılmış ve Kobani halkına yardım talebi dile getirilmiştir. İŞİD’in Kobani’de ortaya koyduğu vahşetin sona erdirilmesine ve can kayıplarının engellenmesine dönük olarak insani koridorun açılması talepleri ile yurttaşlar, anayasal güvence altında olan protesto hakkı bağlamında 25 Eylül’den itibaren farkındalık yaratmaya çalışmıştır. Diğer yandan partimiz de konuya dair dönemin başbakanı ve ilgili bakanları ile görüşmeler gerçekleştirmiştir. Cumhurbaşkanı tarafından yapılan “Kobani düştü, düşecek” açıklamasının hemen ardından olayların hızlanması ve kontrolden çıkmış olması genel konsensüstür. Bahse konu olaylarda çok sayıda can kaybının yanı sıra, linç girişimlerinin, kamu malına yönelik zararların olduğu bilinmektedir.

Kobani protestolarının devam ettiği günlere denk bir zaman dilimi içerisinde meydana gelen ölüm olayları başta olmak üzere gerçekleşen diğer hadiselerin hangi etkilerle büyüdüğüne dair kamuoyunda oluşan sorular hala yanıtlanabilmiş değildir. Öte yandan böylesi büyük bir toplumsal hadisede yargı sürecinin hiç işletilmemiş olması ise son derece çarpıcıdır. Yaşanan onlarca ölüm vakasına rağmen bugüne değin yalnızca 5 olaya ilişkin soruşturma başlatılmış ve bunlardan üçü davaya konu olmuştur. Bu davalardan ikisi Diyarbakır’daki protestolar sırasında yaşamını yitiren Hür Dava Partisi üyeleri ve sempatizanları Yasin Börü, Ahmet Dakak, Riyat Güneş ve Hasan Gökguz ile Van’da Mehmet Latif Şener’in öldürülmesine ilişkin olurken, diğer dava ise İzmir’de hayatını kaybeden Ekrem Kaçaroğlu’un ölümüne ilişkindir. Yasin Börü, Ahmet Dakak, Riyat Güneş ve Hasan Gökguz'un öldürülmesiyle ilgili Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanan 41 sanıktan 13’ü beraat ederken, diğer sanıklar hakkında farklı oranlarda hapis cezaları verilmiştir. Yine M.Latif Şener’e ait davaya dair de yargılanan iki sanığa 2’şer kez ağırlaştırılmış müebbet ve 10 yıl 6’şar ay hapis cezaları verilmiştir. Fakat 7 ekim günü İzmir’de linç edilerek öldürülen Ekrem Koçeroğlu’nun katil zanlılarından birisi beraat ederken, diğer ikisi hakkında çıkarılan yakalama kararının kaldırılması, diğer sanığın ise yargılamasının hala tamamlanmamış olması hukukta ikiliğin açık ispatı olarak ortada durmaktadır. Bilal Gezer, Süleyman Kale ve daha onlarca canın ölümünden sorumlu olanların ise akıbeti benzer şekildedir.

Söz konusu durumun hukukta ikili bir uygulamanın olduğuna dair genel kanıyı pekiştirmesi bir yana, Kobani protestoları esnasında yaşamını yitiren diğer yurttaşların ölüm süreçlerine dair bir çalışma yürütülmemesi ve yargı sürecinin başlatılmamış olması; olayın failleri arasında paramiliter güçlerin olduğuna ve olayların hız ve yönünü değiştirdiğine dair kuvvetli ipuçları barındırmaktadır. Protestolar esnasında meydana gelen ölümlerde dahli olanların korunduğuna dair kaygıları da güçlendiren bu ipuçlarının ortaya çıkarılması ve yargı süreçlerinin neden işletilmediğin izahı tüm kamuoyunun ortak beklentisidir. Bu itibarla parlamento bünyesinde bir araştırma komisyonu kurularak Kobani protestoları esnasında meydana gelen olaylara dair yargı süreçlerinin işletilip işletilmediği, işletilmediyse bunun gerekçeleri ortaya çıkarılmalıdır. Aksi halde bu ve benzeri hadiselerin yaşanması ihtimali ve tehlikesi söz konusu olup bu nedenle bir araştırma komisyonu eliyle çalışmalar yürütülmesi, parlamentonun tarihi ve vicdani sorumluluğu gereğidir.

15 Ekim 2020