Konca: Kendinize güveniyorsanız mahkeme üzerindeki tecridi kaldırın, Yüksekdağ suç mu işlemiş halk karar versin

Kadın Meclisi Sözcümüz Besime Konca, cezaevinde tutulan Eş Genel Başkanımız Figen Yüksekdağ'ın 18 Eylül'de görülecek olan duruşmasına ilişkin genel merkezimizde kameralar karşısına geçti. Konca, izleyici çokluğunu gerekçe gösterilerek duruşmanın Sincan Cezaevi’ne alındığı belirtilmişken, duruşma için 20 kişilik bir salon tahsis edildiğini belirtti. Konca, Yüksekdağ'ın duruşma üzerindeki tecridin kalkmaması durumunda kendisinin de duruşmaya katılmayacağını kararını duyurdu.

Konca'nın açıklaması şöyle:

Yüksekdağ’ın tutuklu bulunduğu mahkeme 4 Temmuz'da başlamıştı. 18 Eylül Pazartesi günü de ikinci duruşması görülecek bu davaya ilişkin sizlerle kamuoyu ile düşüncelerimizi paylaşacağız.

4 Temmuz’da Figen başkanımız zulmün gözüne bakmak için mahkemeye geldi ve bu zulmü, bu hukuksuzluğu darbe rejimini sorgulayarak mahkemeye katıldı. Boyun eğmeyerek, hukuksuzluğu yargılamak için Figen Eş Başkanımız mahkemeye geldi ve orada zulmün gözünün içine bakarak yılmayacağımızı dile getirdi. 

4 Temmuz’daki mahkeme de büyük hukuksuzluklarla karşı karşıya kaldı. Mahkemeye gelen iddia makamı avukatların arabaları bağlandı, kadınların katılımı engellenmeye çalışıldı. Yine uluslararası heyetler mahkeme salonundan çıkarıldı.

Yüksekdağ'ın duruşması avukatlara ve izleyicilere kapalı olarak yapılmak isteniyor

Mahkeme Heyeti, 18 Eylül'de görülecek olan ikinci duruşmanın Ankara Adliyesi'nden Sincan Cezaevi'ne alınması kararı aldı. Gerekçesi Ankara Adliyesi'ndeki salonların dar olmasıydı fakat alınan yeni bir kararla Figen bakanımızın dava duruşmasını salonu 20 kişinin izleyebileceği bir salona hapsedildi. Bu kararla aslında söylenmek istenen "biz bu  davayı kapalı görmek istiyoruz". Bu hukuksuzluğu, şiddeti, kadın iradesine karşı saldırıyı Figen Eş Başkanımız teşhir ettiği için, kadınların takip etmemesi için Sincan’a alarak ve 20 kişilik salona alarak davayı kapalı görmek istemiştir. Bu yaklaşımı kabul etmeyeceğiz.

Mahkeme heyeti kendi kararını çiğnemektedir

Figen Eş Başkanımızın söylediği gibi, 6 milyonun seçilmiş iradesini sorgulayacak, yargılayacak bir mahkeme daha kurulmamıştır. Yöneticilerimiz, parti üyelerimiz, kadın yoldaşlarımız ve kamuoyu bulunamayacaksa dava kapalı görülecekse bu bir yargılama değil hukuksuzluktur. Mahkeme kendi kararını çiğneyen bir hukuksuzluğa bir kez daha imza atmıştır. Kamuoyuna çağrımızdır. Biz bu davayı çok daha güçlü sahiplenerek 18 Eylül’de 20 kişilik mahkeme salonu önünde çok daha kalabalık olarak bu hukuksuzluğu, vicdansızlığı saygısızlığı teşhir edeceğiz. Siyaseten HDP olarak bizlere karşı başlatılan bir durumdu; fakat bugün çok yaygın bir biçimi de herkese karşı geliştirilen ve uygulanan bir durum haline geldi. 

Dün DBP Eş Genel Başkanımız Tuncel’in, Gülten Kışanak’ın mahkemesi vardı. Yine bir hukuksuzluk vardı ve rehine durumuna karar verildi. Nuriye ve Semih’in mahkemesi vardı. Hem mahkemeye getirilmediler, hem de mahkemeye gelenlere karşı bir saldırı, gözaltı ve işkence uygulanarak bir adeta bir linç girişimi yapıldı. Emekçilere bu yapılıyor, insan hakları savunucuları rehin alınarak yapılıyor. Yüksekdağ ve Demirtaş şahsında bütün HDP il yöneticileri dayatılan hukuksuzluk gittikçe rejim haline gelen, normalleşen toplumun yüzde 50’sine kabul ettirilmeye çalışılan bir sistem haline geldi. Bu sisteme karşı, bu hukuksuzluğa karşı ayakta durmak; bu cesareti göstermek; bu korkuyu, sindirmeyi yenmek; mahkemede güçlü söz söyleyerek, hukuksuzluğu yargılayarak cevap vermek HDP olarak rehin alınan tüm arkadaşlarımızın yaklaşımıdır. Bizler bunu her gün kamuoyu gündemine getirmeye çalışacağız.

Demokrasi ve siyasetin konuşmasını istediği için Eşbaşkanımız yargılanıyor

Pazartesi günü görülecek dava duruşmasındaki bazı iddiaları da sizlerle paylaşmak istiyorum. Aslında bizim neyden yargılandığımız konuyu somut göstergesidir.

Yüksekdağ'ın yargılanmasına konu olan ifadeleri şunlar:

"8 Mart baharın müjdesidir, yarını ve geleceğin müjdesidir. Baharı müjdeleyen kadınlara bin selam olsun”. 8 Mart’ın baharı müjdelediğini söylediği ve kadınlara selam gönderdiği için bugün Eş Başkanımız tutukludur ve mahkemesi kapalı olarak yapılmaktadır.

“Sokağa çıkma yasaklarını kaldırılmasını, ölümlerin ve vahşetin sol bulmasını, demokrasi ve siyasetin konuşmasını istiyorum”. Demokrasi ve siyasetin konuşmasını istediği için Eşbaşkanımız yargılanıyor. 

Öldürmeyle şiddetle yürünemeyeceğini söyleyen 6 milyondan fazla oy almış, parlamentonun 3. partisi olan HDP’nin kadın Eşbaşkanı olan arkadaşımız bugün yargılanıyor. 

Bu halk topyekün bu saldırılarınıza direnmeyi bilir. Topluma karşı, halkımıza, mücadelemize, direnişimize bağlılığımız var. Demokrasi ve barışa inancımız var, bunu başaracağız. Demokrasi ve barışa olan inancı bugün AKP hükümeti terörize ediyor. AKP Genel Başkanı Erdoğan, Eş Başkanlarımızı hedef alarak Dünya kamuoyu nezdinde terörist ilan ederken, bir yargı yetkilisi buna dair bir siyasi partinin genel başkanın terörist ilan edilemeyeceğine dair bir soruşturma açmazken, bizim kadın özgürlüğünü istememiz bugün yargılanma gerekçemizdir. 

Kendinize güveniyorsanız mahkeme üzerindeki tecridi kaldırın, Yüksekdağ suç mu işlemiş halk karar versin

Eğer gerçekten hukuku uygulayacaklarsa 20 kişilik salon değil oranın en büyük salonda o davanın görülmesi gerekiyor ve oraya katılacaklara hiçbir engel konulmadan Figen başkanımızın mahkemesini takip etmelidir. Eğer AKP hükümeti doğru yaptığını, yargının görevini yaptığını söylüyorsa o zaman bu mahkemeler üzerindeki tecridi, herkesin mahkemesindeki katılımlardaki kısıtlamayı gerçekleştirme nedenlerini ortadan kaldırmalı. Kendinize güveniyorsanız o zaman bırakın mahkeme kürsülerinde biz yanlış söyleyelim. Yanlış söylüyorsak halk karar versin, bizi yargılasın. 

Eğer Eş Genel Başkanımız Figen Yüksekdağ yanlış söylüyorsa, suç işliyorsa bırakın seçen 6 milyon karar versin, 80 milyon Türkiye halkı buna karar versin. Eğer buna izin vermiyorsanız Eş Genel Başkanımız Yüksekdağ’ın doğruları söylediği faşizmi ve inkarcılığı, hukuk sorguladığı açık bir gerçekliktir. Tekrar söylüyoruz, bu hukuksuzluğu, bu operasyonları darbe anlayışını kabul etmeyeceğiz.

Adalet sarayı dedikleri artık rezalet sarayıdır

Adalet sarayı dedikleri artık rezalet sarayıdır. Biz bunu kabul etmeyeceğiz. Yüksekdağ’a dayatılan aslında Türkiye’nin demokratikleşmesine karşı, halkların kardeşliğine karşı dayatılan yargısız infazdır, kapalı yargılama biçimidir. Kadınlara karşı bir gözdağıdır. "Sizi cezaevine alırız, her türlü barışçıl sözünüzden dolayı sizi suçlu sayarız, istediğimiz gibi ceza veririz" diyorlar.

Kamuoyunu yarın kadınları, sivil toplum kurumlarını ve Eş Genel Başkanımız Yüksekdağ’ı iradesi olarak belirleyen tüm halkımızı Sincan Cezaevi’nde kurulan mahkeme salonuna gelmeye ve oradaki davayı izlemeye çağırıyoruz.

Mahkeme üzerindeki tecrit kaldırılmazsa Yüksekdağ duruşmaya katılmayacak

Figen Başkanımızın mesajı şudur; “Bu hukuksuzluğu kabul etmeyeceğim. eğer halkımız, yöneticilerimiz, üyelerimiz ve avukatlarımız özgürce oraya gelip söyleyeceklerimi dinleyemeyecekse dava duruşmasına katılmayacağım”.

18 Eylül'de Sincan Cezaevi Mahkeme Salonu'nda olacağız

Figen Eş Başkanımızın 4 Temmuz’da söylediklerini bizim daha fazla dışarıda bu mücadeleyi sürdürmenin gerekçesi görüyoruz. 18’inde Pazartesi günü Sincan Cezaevi’ne kurulan mahkeme salonunda olacağız. gereken her türlü mücadelemizi ve siyasetimizi yürüteceğiz.

16 Eylül 2017