Ankara'da düzenlenen "Yeni siyaset arayışları" başlıklı konferansın "Neoliberalizme karşı alternatif inşa etmek: Toplumsal hegemonya mücadelesinde yeni muhalefet ve örgütlenme biçimleri" başlıklı oturumda ilk olarak söz alan HDP Eşbaşkanı Kürkçü, HDP'nin kendisini meşru addetmesine neden olan bir krizin söz konusu olduğunu söyledi.

Kürkçü,"Biz çözmezsek kimsenin çözemeyeceği bir kriz" olarak tarif ettiği Türkiye krizinin, her şeyden önce devletin biçimi, rejimin yapısı ve kurumları itibariyle olduğunu kaydetti. Kürkçü, bu krizi çözmeye talip olmadan onun etrafından dolaşarak siyaset yapma imkanı olmadığını belirterek, HDP'nin bunu açıkça dile getirdiğini söyledi. Kürkçü, "Biz Türkiye'de yeni siyasetin eski kabulün ortadan kaldırılmasıyla mümkün olacağını düşünüyoruz. Türkiye Cumhuriyeti'nin kendisini düşünme şekli Türkiye sosyal ve demokratik hareketlerinde de geçmişte vardır. Bu mevcut sınırlar içerisinde monolotik yapı olarak kapitalizmden sosyalizme geçecekti ama her şey yerli yerinde kalacaktı" diye konuştu.

Kürkçü, Kürt özgürlük mücadelesinin bir sorgulama yarattığını belirterek, "Biz türdeş bir insanlar topluluğu olarak Türkiye'den söz edemeyiz. Sadece sınıflar değil, kültürler, kentsel yaşantılar manasında türdeş toplumdan söz edemeyiz" dedi.

Eskiden Türkiye sosyalist hareketinin herkese yön göstereceği gibi bir düşünce olduğunu ifade eden Kürkçü, ancak bunun olmadığını son 30 yıldır görüldüğünü savundu. Kürkçü, "Biz eşitsiz gelişmekte olan toplumsal, kültürel, siyasal, etnik, inançsal mücadelelerin hepsini kapsayan bir şey kurarsak yeni bir şey yapmış olacağız" dedi. HDP'nin hakikate şekil vermeye çalıştığını söyledi.

Türkiye Cumhuriyeti'nin krizi ile kapitalizmin krizinin üst üste geldiğini belirten Kürkçü, kapitalizmin krizinin kuvvetlerin seferber edilmesi için yeni imkanlar sunduğunu ifade etti. Kürkçü, toplumsal mücadelelerinin hepsinin antikapitalist mücadelenin sebebi olarak görülebileceğini kaydetti. Ulusal mücadele ve sınıfsal mücadelenin bir arada olabileceğine işaret eden Kürkçü, "HDP kuvvetleri yan yana getirme ve bir cephe kurma meselesinden ibaret değildir. Toplumu dönüştüren yeni bir gelecek kurmak üzere uzun erimli bir ortak mücadele kurmasıdır. Bir ezilenler koalisyonu. Biz partilerin bir araya gelerek bir parti kurması değiliz. Bütün partiler kendilerini muhafaza ediyor. Bu belki trajik bir duruma yol açabilir, bilmiyoruz. Ama şimdiye kadar işler iyiye gitti. Bileşeni partilerin kendi varlığına bir tehdit olmadığı ispalandıkça süreçle ilgisi çok daha pozitiftir. Bu manada biz eski birliklere benzemiyoruz" diye konuştu.

"İkincisi biz sadece siyasi birlik değiliz" diyen Kürkçü, HDK'nin farklı toplumsal hareketleri kapsamasına işaret etti.

Sosyalizmin krizinden bahseden Kürkçü, "Kriz derken Marks'ın teorisinden bahsetmiyorum" dedi, 20. yüzyıl devrimlerinin yenilgisi nedeniyle oluşan kafa karışıklıkları, model arayışını kastettiğini söyledi. Kürkçü, "Üzerinde müttefik olduğumuz programatik hedef, çalışan insanların, emekçileri, kadınların dayanışması ve mücadelesi ile kurulacak olan halk egemenliğidir. Bu kendini demokratik cumhuriyet olarak ifade edebilir, Marks ve Engels'in sık sık söylediği gibi. Bunun ötesi bizim harekete geçireceğimiz kuvvetlere bağlı. Programatik olarak enternasyonalistiz, antikapitalistiz, feministiz, cinsiyet özgürlüğünden yanayız" dedi.

01.02.2014