
"Panama", "Paradise" ve "Man Adası" belgelerindeki iddiaların araştırılması amacıyla TBMM Başkanlığına önerge sundu. Meclis Genel Kurulunda görüşmeleri tamamlanan önerge, AKP milletvekillerinin oylarıyla reddedildi. Görüşmeler sırasında önerge üzerine söz alan HDP İzmir Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, şöyle konuştu:
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Isle of Man Adası'nda hesapları bulunan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın yakınlarıyla ilgili belgeleri önceki gün açıkladı. Bu belgelerin sahiciliğinde herhangi bir şüphe yoktur.
Hükümet belgelerin sahiciliğini itiraf etti
AKP Grup Başkan Vekili Sayın Bülent Turan bu belgelerin resmî işlemler olduğunu dolayısıyla belge sayılamayacağını söyleyen bir oksimoron cümle kullandı. Ama bu, aslında belgelerin sahiciliğine dair bizzat Hükûmet kanadından gelen bir itiraftır. Bunun için bu soruşturma önergesine Meclis’in "Evet." demesi mutlaka gerekir. Çünkü Türkiye'de TÜİK'e göre yaklaşık 17 milyon yoksul yaşarken, 2014'te yardıma muhtaç insan sayısı 30 milyon 500 bine ulaşırken bu gelirlerin vergilerini kaçırmak, hele hele Hükûmeti ya da devleti yönetenlerin yakınları tarafından bu vergi kaçakçılığını yapmak kabul edilemez. Meclis bunun üzerine gitmelidir.
Vergi cennetlerine para aktaran herkes Hükümet tarafından himaye edilmektedir
Bu, açık bir biçimde 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 30'uncu maddesinin 7'nci bendinde yasaklanan bir işlemdir. Yurt dışında elde edilmiş gelirlerin Türkiye'ye transferi sırasında yüzde 30 stopaj vergisi ödeneceği kanun hükmüdür. Fakat vergi cenneti kabul edilen ülkelerin hangileri olduğuna dair Bakanlar Kurulunun 2006'dan beri bir liste yayınlaması gerekmektedir. Bu liste 2006'dan beri yayınlanmamaktadır. Dolayısıyla Hükûmetin yayınlamayı geciktirdiği, ötelediği, ertelediği, ihmal ettiği bu vergi cennetlerine para aktaran herkes, aslında Hükûmet tarafından himaye edilmektedir. Zaten bu kazançların dışarıya offshore avantajlarından, sıfır vergi avantajından yararlanmak üzere, içeriye ise vergi barışı yoluyla aktarıldığı da apaçık bilenen bir gerçektir.
“Ben değilim yakınlarımdır" diyerek kendilerini sıyıramazlar
Panama belgeleri açıklandığında da Hükûmete yakın kuruluşlar, iktisadi şirketler ortaya çıkmıştı. Malta belgeleri açıklandığında, Başbakan Yıldırım ve ailesinin muazzam kazançlar elde ettiği ortaya çıkmıştı. Ne Başbakan ne de Cumhurbaşkanı "Bu ticareti yapanlar ben değilim yakınlarımdır" diyerek bundan kendilerini sıyıramazlar. Çünkü her biri bir diğerinin meşru mirasçısı olan insanların, Hükümetin sağladığı avantajlar dolayısıyla elde ettiği çıkar, sonuçta Cumhurbaşkanına ve Başbakana rücu etmektedir. O nedenle Meclis’in bu işin üzerine mutlaka gitmesi gerekir.
Türkiye'de niçin en son akla gelen şey istifa
Sadece Türkiye'ye yönelik bir hamleden söz edilemez. Hükûmet bir millî dava hâline getirmeye çalışıyor ama Panama belgeleri açıklandığından bu yana, Pakistan Başbakanı Navaz Şerif, İzlanda Başbakanı David Gunnlaugsson ve İspanya Sanayi ve Enerji Bakanı Jose Manuel Soria istifa ettiler. Dolayısıyla bu belgeler ne sadece Türkiye'yi yönetenlere yönelik bir komplodur ne de bunun karşısında yapılacak bir işlem yoktur. Yapılacak bir işlem var, insanlar bunu bir şeref ve haysiyet meselesi hâline getirip istifa edebiliyorlar. Türkiye'de niçin en son akla gelen şey budur? Biz, o nedenle, bu araştırmanın mutlaka yapılmasını gerekli görüyoruz.
Bu bilgilerin ortaya çıkartılmasını sağlayanlar herhangi bir ülkenin istihbarat kuruluşu falan değildir. "Whistleblower" dediğimiz, yani gerçeklerin ortaya çıkması için yolsuzlukları ele veren sıradan insanlar, sıradan emekçilerdir. WikiLeaks böyledir, Panama belgeleri böyledir, Malta belgeleri böyledir ve onları koruyan bir yasa çıkartmak gerekirken şimdi, 24'üncü Dönem Cumhuriyet Halk Partisi Milletvekili Aykan Erdemir'le ilgili tutuklama çıkartma yönüne Hükûmet gitmiştir.
Hükümete üye olduktan sonra zenginleşmemiş bir tek devlet yöneticisi yok
O nedenle şunu açıkça hepimizin konuşması gerekir: Türkiye hem yöneticilerin vergi cennetlerine para transferi hem buralarda elde ettikleri milyonlarca dolar, milyarlarca avro tutarındaki kazançları hiçbir vergi kesintisi olmaksızın ceplerine atmakta hem de öte yandan, iktidar olmanın, devleti yönetme hizmetinin aslında kendilerine bir avantaj olarak dönmesi sonucunda devlet gücünü kişisel zenginleşme için kullanmaktadırlar. Bu gerçek apaçık ortadadır. Cumhurbaşkanı ve Başbakan olduktan sonra ya da Hükûmete üye olduktan sonra zenginleşmemiş bir tek devlet yöneticisi Türkiye'de yoktur. Ailesi, akrabaları, kendisi zenginleşmemiş hiç kimse yoktur. Küplerini doldurmuşlardır, gemiciklerinden filolar kurmuşlardır, offshore şirketlerinde milyonları biriktirmişlerdir.
Bu arada, Türkiye'de milyonlarca insanı kuru ekmeğe muhtaç ederek, vermedikleri vergilerden, halkın cebinden toplanan vergilerden o insanları -sözüm ona- doyurduklarını söyleyerek onlardan oy, destek talep etmektedirler. Bu duruma daha uzun boylu müsaade edilemez. Eğer bu araştırmayı, bu soruşturmayı Türkiye Büyük Millet Meclisi yapmayacaksa -Amerika Birleşik Devletleri'nde de gördüğümüz gibi- hemen hemen her yerde, Türkiye'yi yönetenler aleyhine bu soruşturmalar yapılacaktır.
29 Kasım 2017