Lezgin Botan: Şırnak da bir Haleptir


Van Milletvekilimiz Lezgin Botan Meclis Genel Kurul’unda söz aldı. Botan, şu ifadeleri kullandı: 

AKP her sıkıştığında elini seçim sandığına vurup millet iradesine sığınıyor ama bugün itibarıyla 62 belediye eş başkanı ve eş başkan vekilimiz tutuklanmış, 57 belediye eş başkanımız görevden alınmış ve partimizin eş genel başkanları, grup başkan vekilleri dâhil 12 vekilimiz rehin alınmıştır. Hepimizin acı duyduğu ve kınadığı, İstanbul'daki saldırıdan sonra ise birçok il ve ilçe teşkilatımız saldırıya uğramış, 500'ü aşkın yöneticimiz hukuksuz, adaletsiz bir şekilde gözaltına alınmıştır. Tek kelimeyle bu bir cadı avıdır. Bu ülkenin 3'üncü büyük partisine yapılan bu saldırılar karşısında sessizliği tercih edenleri de esefle kınıyorum. Öyle bir garabettir ki milletvekillerinin rehin alınmasından rahatsızlık duyması gerekenler onların fotoğraflarından rahatsızlık duyuyorlar; barış için acil çağrı ve toplantı yapmaları gerekenler, yasamanın üyesi olan arkadaşlarımızın fotoğraflarının kaldırılması için çağrıda bulunuyorlar. Bu manzara-i umumiyeden tek kelimeyle sorumlu olan merci AKP Hükûmetidir.

Hakkari’de tek bir seçilmiş bırakmadınız

Hakkâri'de DBP'li belediye eş başkanları ve HDP'li milletvekillerinin tümü tutsak alınmıştır. Koskoca Hakkâri'de hiçbir seçilmiş bırakmadınız. Çünkü yüzde 83,71 oya tekabül eden 114.211 kişinin oyuyla seçilen Hakkâri milletvekilleri Sayın Abdullah Zeydan, Sayın Nihat Akdoğan, Sayın Selma Irmak 4 Kasım 2016'da rehin alınarak, âdeta 7 Haziran seçimlerinin rövanşını almış bulunmaktasınız. Şu anda Sayın Abdullah Zeydan Edirne F Tipi Kapalı Cezaevi'nde tek başına tecrit altındadır. Aynı şekilde, Selma Irmak ve Sayın Akdoğan da İstanbul Silivri Cezaevi'nde benzer bir muameleye tabi tutulmaktadır. Rehin tutulan bu arkadaşlarımız, tarihin en zor dönemlerinde bile iradesine sahip çıkan Hakkârililer tarafından ezici bir çoğunlukla seçilmişlerdi, bunu hatırlatmak isterim. 

Hakkari siyasi tercihinden dolayı cezalandırılmaktadır

Arkadaşlarımızın tek bir kişinin siyasi istikbali uğruna hukuku katlederek, ayak altına almak suretiyle tutuklanması, tek kelimeyle Hakkâri'nin, Gever'in, Şemdinli'nin, Çukurca'nın iradesinin yok sayılmasıdır, daha açık bir ifadeyle Hakkâri'nin siyasi tercihinden dolayı cezalandırılmasıdır, sandıkta alınamayan belediyelerimizin kayyumlar eliyle gasp edilmesidir. Hakkarililere sormadan Hakkâri'nin adını bile "Çölemerik" yaptınız, oysa oraya "Colemerg" denir. Bütün bu süreçler işletilirken Anayasa Mahkemesinin içtihat kararları dikkate alınmadığı gibi, hukuki süreçler de işletilmemiştir. Bütün bunlar, 15 Temmuz darbe girişimini bir lütuf olarak gören OHAL oyunuyla, KHK oyuncağıyla âdeta planlanmış bir psikolojik süreç olarak, bir zulüm süreci olarak yürütülmektedir.

Şırnak da bir Halep’tir

Her türlü algı operasyonları yapsanız da Türkiye Kürdistanı’ndaki realiteyi değiştiremeyeceksiniz. Bunu ayağının tozuyla Şırnak'tan, Hakkâri'den, Van'dan gelen bir arkadaşınız olarak söylüyorum. Evet, Halep’te insani bir dram vardır. Ama oralara 2 bin tır silah gönderip mezhepler üzerinden Esad'ı devirme arzusuyla, Emevi Camisi'nde namaz kılma arzusuyla yanıp tutuşanların da siyasi sorumluluğu vardır. Ancak Şırnak'a da bir bakmanızı isterim. Ben gözlerimin gördüğüne inanırım, Şırnak da bir Halep'tir. Burada size iki tane fotoğraf göstereceğim. Hangisi Halep, hangisi Şırnak? Aradaki farkı siz söyleyin. Yıkımı görüyor musunuz?

Şırnak'a Kızılay niçin gitmedi?

Şırnak'ta şu anda insanlar bodrumlarda yaşıyor, insanlar şu an dükkânlarda yaşıyor. Şırnak'ta aileler kalabalıktır; üç aile, beş aile, 30 nüfus şu an rutubetli bodrumlarda yardım bekliyor. Ve bakın, Şırnak'a bugüne kadar Kızılay tek bir çadır dahi götürmemiştir. Şırnak'a Kızılay niçin gitmedi peki? Niçin gitmedi? Hadi yıkılma sebebi şu veya bu, Kızılay nerededir, niçin Şırnak'a bir tane battaniyeyi dahi götürmüyorsunuz? Niçin bir paket gıda götürmüyorsunuz ve götüren hayırsever vatandaşlarımızın gönderdiği yardımlara niçin el koyuyorsunuz, size soruyorum.

Şırnak'a giden yardımlara, hayırseverlerin gönderdiği yardımlara, bodrumlarda battaniye bekleyen insanların niçin battaniyesine el koyuyor güvenlik güçleri? Camını penceresini onarmaya çalışan insanların niçin camına el koyuyorsunuz, penceresine, malzemesine el koyuyorsunuz? Yahu, biraz vicdan, vicdan, vicdan!

Hani derin devletle mücadele ediyordunuz?

AKP yıllarca "Biz derin devletle mücadele ediyoruz. Ergenekon'la mücadele ediyoruz." dedi. Ergenekon sopasıyla muhalefeti, bir sürü günahsız insanı suçladılar, cezaevlerine attılar. KCK adı altında aynı şekilde Kürtleri terbiye etmeye kalktılar. Şimdi de bir AKP’li milletvekili çıkıp açıkça derin devlete ihtiyaçları olduklarını söyleyip derin devlete güzellemeler yapıyor. Ne oldu, hani derin devletle mücadele ediyordunuz?

"Derin devlet" demek ne demek size söyleyeyim: "Derin devlet" demek, Musa Anter'i öldürmek demektir; "derin devlet" demek, Türkiye'de yüzlerce aydını öldürmek demektir, Uğur Mumcu'yu öldürmek demektir ve mafyalaşmak demektir. Derin devlete gerek yok. Devletin derin bir akla ihtiyaca var, stratejik bir akla ihtiyacı var, derin bir vicdana ihtiyacı var.

16 Aralık 2016