Eş Genel Başkan Yardımcımızın açıklaması:

Meclis’te bir oyun sergilendi ve Cumhuriyet tarihinin en büyük aklama operasyonu tamamlandı. Meclis Soruşturma Komisyonu’nda AKP’li vekillerin 4 bakanla ilgili verdiği “Yüce Divana gitmelerine gerek yok” kararı tarihe kara bir leke olarak geçti. Komisyon kendini mahkeme heyeti yerine koydu. Güçler ayrılığı ilkesini çiğnedi. Sadece aklama değil, konuşmaların yer aldığı tapelerin de imha edilmesi, yani delil karartılması kararını da verdi.

Komisyon’un verdiği kararların senaryosu önceden çizildi. Siyasi iktidarın düzenlemeleri ile soruşturmalara takipsizlik verdirilmesi, 17 Aralık’ta evlerde bulunan yolsuzluk paralarının ve altınların mahkeme kararlarıyla sahiplerine faiziyle birlikte iade edilmesi hep bu senaryonun parçalarıydı.

Bu yaşananlar dünyanın bir başka ülkesinde görülse, kıyamet kopar, tüm siyasi sorumlular istifa etmek zorunda kalır. Türkiye’de ise yolsuzluk yaptığı iddia edilenler, yargı ve parlamento eliyle ödüllendirildi.

Bu oyuna alet olmamak için ilgili komisyondan geri çekilme kararımızın ne kadar haklı olduğu ortaya çıkmıştır. Çünkü ilgili komisyonun böylesi bir aklama kararıyla kamuoyunun karşısına çıkacağı çalışmalar sırasında belli olmuştu.

Bu aklama kararı, bundan sonraki yolsuzluklara da kapı araladı. Parlamento ve yargıda bir koruma kalkanı oluştuğunu görenler için yolsuzlukları sürdürmenin önünde bir engel kalmamış oldu. Şu çok açık ki, yargının, parlamentonun, medyanın, devlet kurumlarının AKP’nin kontrolünde olduğu bir sistemde temiz eller değil, ancak aklama operasyonları yürütülür.

İktidar ve yandaşı olan medya kuruluşları son derece tehlikeli bir yönelime daha girdi. Anayasa Mahkemesi, adeta bir ‘darbe odağı’ ve ‘güvenilmez kurum’, ‘bir kapan’ olarak ilan edildi. Milletvekilleri üzerinde gazete ilanları, köşe yazıları, televizyon yorumları ve Cumhurbaşkanı’nın nutukları ile olağanüstü bir baskı mekanizması kuruldu. ‘Politik doğruculuk yapmayın’ çağrıları ortalığa saçıldı. İktidar için her yol mubah sayıldı.

Son kararla kendilerinin aklandığını düşünen bakanlar ve iktidar sahipleri şunu unutmasınlar ki, bu tutumlarıyla halkın vicdanında mahkûm oldular. Herkes bilmeli ki, vicdansızlığı ve hukuksuzluğu olağanlaştıran iktidarlar sürdürülebilir değildir.

Saruhan Oluç
HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı
6 Ocak 2014