Mehmet Emin Adıyaman: Savaş daha çok vergi, daha çok sömürü demektir


Çiftçilerimiz, esnafımız, küçük ölçekli işletmeler hatta KOBİ'ler neredeyse sabah iş yerini açıp akşam siftah etmeden kapatmak durumunda. Ortada borç batağına saplanmış, neredeyse günlük kazancı sıfıra inmiş KOBİ'lerin, esnafın ve çiftçinin bu koşullar içerisinde finans kullanması, kredi kullanması, yeniden borçlanması elbette imkansız.

İçinde bulunulan koşullarda, şehirlerin yerle bir edildiği bir ortamda, iç huzurun ve barışın yerle bir olduğu bir süreçte  isikrarın, güvenliğin olamayacağı böylesi koşullarda bu yasal düzenlemenin, esnafa, çiftçiye, KOBİ'lere hiçbir katkı sunmayacağı ortadadır. 

Savaş daha çok vergi, daha çok sömürü demektir

Bu duruma nasıl gelindi? Hepinizin bildiği üzere, 7 Haziran sonrası AKP’nin tek başına iktidarı kurma imkanını kaybettiğinde şöyle bir açıklama yapılmıştı: "Halkımız krizi, kaosu tercih etti." Halkın iradesini kriz ve kaos söylemiyle ipotek altına alan AKP iktidarı, 1 Kasım seçimlerinde -kendince- istenilen sonucu elde etti.

Peki, 1 Kasım'dan sonra kaos ve kriz bitti mi? Tam tersine, 1 Kasım'dan bu yana ülke daha derin bir kaosa, daha derin bir çıkmaza girdi, esnaf daha bir çalışamaz duruma geldi. Ülke içindeki savaş ve kaos sürecinde sadece ülke içinde kalmakla da yetinilmedi, Musul'da Irak'la şu anda adeta bir savaş durumuyla karşı karşıyayız. Yine, Suriye Rojava'da bir savaş yürütülüyor. Bu savaşın bütün maliyeti, başta KOBİ'ler olmak üzere esnaf, işçi, emekçilerden alınan vergilerle karşılanıyor. Savaşın devamı daha çok vergi, daha çok sömürü demektir.

AKP ekonomik operasyonlarla sermaye el değiştiriyor

Bu savaş konseptiyle beraber,  15 Temmuz darbe girişimi süreci yaşandı. 15 Temmuz süreci, AKP'nin on yıl boyunca beslediği ve kendi içinde barındırdığı yapının doğumudur. AKP Hükümeti buna karşılık muhalefeti susturmakta, kamuda 100 bini aşkın personeli, çalışanı görevden atmakta, bütün muhalif kesimlerine yönelik baskıyı, şiddeti devreye sokmakta, dahası yasanın konusu olan esnafı, tüccarı bir şekilde fişlemektedir.  

Spesifik bir örnek vereyim; ismini zikretmeyeceğim bir işletmeci geldi, hangi bankaya gidiyorsa, yıllardır kredi kullandığı bankada bile, kendisine şirketinin sarı listede olduğu dolayısıyla da kendisine kredi verilemeyeceği şeklinde bir cevapla karşılaştığını ifade etti. Söz konusu şirket benzeri onlarca işletme gayri resmi sarı listede. Yani 'FETÖ'cü olmadığı halde 'FETÖ' yaftasıyla kredileri kesilmekte. Yani özetle, AKP, tıpkı siyasi alandaki operasyonlar gibi ekonomik alanda da operasyonlar yürütüp sermayeye el değiştiriyor.



Normal şartlarda kredilere karşılık 2 kat gayrimenkul teminatı alınırken, Hakkari'de bu oran 6 kat

Abdullah Zeydan ise aynı kanun tasarısı üzerine söz aldı ve Hakkari esnafının karşılaştığı çifte standartları dile getirdi: 

Seçim bölgem olan Hakkari ve ilçelerinde yakın zamana kadar zaten az sayıda olan KOBİ'lerin kullanmak istedikleri kredilere karşılık oradaki gayrimenkullerinin teminat olarak kabul edilmediği pratiklerle esnaflarımız karşılaşmışlardır.

Ayrıca bu dönemde normal şartlarda kullanacakları kredilere karşılık 2 kat gayrimenkul teminatı alınıyorsa Hakkari'de bu oran kullandıkları krediye karşılık 6 kat fazlası gayrimenkuldür, bu oranda teminat vermek zorunda bırakılmaktadır. Zaten parası ve gayrimenkulü olmayan esnaf perme perişan, bir de böylesi çifte standartlarla esnafımız iyice mağdur edilmektedir.

20 Ekim 2016