Mengüç: İktidar pandemi konusundaki stratejisinin yanlışlığını kabul edip istifa etmelidir

Sağlık ve Sosyal Politikalar Komisyonu Eş Sözcüsümüz Dr. Samet Mengüç, partimizin pandemi gündemine ilişkin görüşlerini yaptığı basın toplantısı ile açıkladı. İstanbul İl Örgütümüzde yapılan açıklamaya Eş Genel Başkan Yardımcılarımız Şaziye Köse, Naci Sönmez de katıldı. Mengüç açıklamasında şunları söyledi: 

Bugünkü basın toplantımızın amacı pandeminin geldiği yoğun aşamaya ilişkin partimizin görüşlerini paylaşmak, hem bir durum tespiti hem de bundan sonra neler yapılması gerektiğine ilişkin görüşlerimizi paylaşmaktır.

Pandemi ile mücadele yeni bir yaşam yeni bir düşünce paradigması ile mümkündür. Başarısız olan Sağlık Bakanı istifa etmelidir. 29 Aralık 2019 tarihinde ilk Covid-19 vakasının Çin'de tanımlanmasının üzerinden neredeyse 11 ay geçti. Türkiye’de Mart, Nisan, Mayıs aylarında alınan kısmi önlemler ve sağlık emekçilerinin özverili mücadeleleri sayesinde büyük oranda kontrol altına alınan ilk pandemi dalgası ne yazık ki alınan sorumsuzca erken kararlar nedeniyle bugün itibariyle ciddi bir salgın dalgası haline gelmiştir. İstanbul başta olmak üzere birçok ilimizde hastanelerde ve özellikle yoğun bakım yataklarında ciddi sıkıntılar yaşanmaktadır.

Pandeminin artmasının nedeni sürü bağışıklığı sisteminin tercih edilmesidir

Türkiye de bugün yaşadığımız salgın dalgasının tek nedeni vardır; toplumun sağlığını değil neoliberal ekonomi politikaları gereğince sermaye grubunun çıkarlarını gözetme amacını güden ’sürü bağışıklığı' stratejisinin tercih edilmesidir. Pandeminin başından bu yana tüm dünyada resmi kayıtlara göre 60 milyon insanın hastalığa yakalandığı ve artan bir hızla devam ettiğini göstermektedir.  

Gelinen durumun sorumlusu hükümet ve Sağlık Bakanlığıdır

Yine resmi verilere göre tüm dünya da 1 milyon 400 bin civarında insan bugüne kadar Covid-19 nedeniyle hayatını kaybetmiştir. Türkiye de başlangıçta tercih edilen sürü bağışıklığı stratejisi gereğince veriler kamuoyundan ve bilim dünyasından gizli tutulmuş, alınması gereken tıbbi, sosyal ve ekonomik önlemler alınmamış ve pandemi ile mücadele daha başlangıçta başarısızlığa mahkum edilmiştir. Yaygın hasta sayısı ve ölümler sürpriz değil göre göre gelmiştir ve artmaya devam etmektedir. Ne yazık ki bütün bu olumsuzluklar bilinçli bir tercihin kaçınılmaz sonucudur. Peki, pandemi de yaşanan bu durumun bir sorumlusu yok mu? Tek sorumlusu vardır: ‘’Sürü bağışıklığını’’ tercih eden ve pandemi ile mücadelede gelinen noktada başarısız olan mevcut hükümet ve Sağlık Bakanlığıdır. 

Acilen alınması gereken tedbirler 

Pandemi ile mücadelede ne yapmalı? Toplum sağlığı ve hayatı söz konusu olunca acil ve radikal önlemler de kaçınılmazdır. Bu nedenle acilen yapılması gerekenler ve süreç içerisinde yapılması gerekenler vardır. Acilen alınması gereken tedbirler ve yapılması gerekenler; 

1-Pandemi ile mücadele tıbbi, sosyal ve ekonomik önlemlerle birlikte ele alınmalı, bu yönde kamuoyuna bilgilendirme yapılmalıdır. Sürü bağışıklığından vazgeçildiği, insan ve toplum sağlığını her şeyin üstünde tutan bir strateji ye geçildiği hemen kamuoyuna bildirilmelidir

2-Pandemi ile mücadeleye kamusal ve özel tüm kurumların (TTB, sağlık sendikaları, belediyeler, üniversiteler) mutlaka müdahil edilmelidir.

3-İnsan hareketleri ve yer değiştirmeler (şehirlerarası, şehir içi günlük yoğun yer değiştirmeler ) en aza indirilmeli, toplu ulaşımda hızla düzenlemeler yapılmalı, yoğun nüfus hareketleri olan alışveriş ve iş mekânları minimum kapasiteye indirilmeli hatta zorunlu üretim dışındaki tüm çalışma ortamları kapatılmalıdır. 

4-Sağlık alt yapısı güçlendirilerek, ihtiyaç duyulan oranda sağlık çalışanı istihdamı hızla sağlanmalıdır. Sağlık çalışanlarının kişisel korunmaları eksiksiz sağlanmalı, çalışma koşulları ve çalışma süreleri yeniden düzenlenmelidir. 

5-Tüm toplum hızla test kontrolünden geçirilmeli, karantina ve izolasyon eksiksiz uygulanmalıdır.

6-Yoksul ve kalabalık ortamlarda yaşayan temaslı veya şüpheliler kamu kuruluşlarında izolasyon mekanizmaları ile istihdam edilmeli ve her türlü ihtiyaçları kamu tarafından karşılanmalıdır. 

7-Gıda, beslenme ve barınma ihtiyacı olan tüm insanların ihtiyaçları devlet tarafından karşılanmalıdır. 

8-Kamu–özel ayırmaksızın tüm medya araçları, pandemi ile mücadele konusunda toplumu bilgilendiren yayınlar ve programlar yapmalıdır. 

9-Mevcut durum bilimsel yaklaşımlarla derhal tespit edilmeli ve tüm veriler aralıksız olarak güncellenerek kamuoyu ile paylaşılmalıdır.

İktidar stratejisinin yanlışlığını kabul edip özür dilemeli ve istifa etmelidir

Pandemi; eşitsizlikleri, adaletsizlikleri, doğanın sınırsız tahribatına dayalı mevcut dünya düzeninin yarattığı yoksullaşmayı ve bundan sonra da benzer süreçler yaşayacağımızı somut bir şekilde tüm insanlığa göstermiştir. Bu nedenle orta, uzun sürede yapılması gerekenlerde var; 

1-Öncelikle Sağlık Bakanı ve hükümet şimdiye kadar yürüttükleri pandemi ile mücadele stratejilerinin yanlış olduğunu kabul etmeli, topumdan özür dilemeli ve istifa etmelidir. 

2-Pandemi ile mücadeleye insan ve toplum sağlığını yaşam hakkı çerçevesinde ele alan bir strateji ile başlanmalıdır.

3-Genel bütçeden sağlığa ve pandemi ile mücadeleye ciddi bir pay ayrılmalı ya da ek bütçe hazırlanmalıdır. Ülkenin tüm ekonomik gücü pandemi ile mücadelede seferber edilmelidir. Kapitalist acımasız neoliberal ekonomik politikalar terkedilmelidir. 

4-Kamu özel ortaklığına dayalı başta şehir hastaneleri olmak üzere tüm projelerin anlaşmaları iptal edilmeli ve kamulaştırılmalıdır. 

5-Pandeminin ana kaynaklarından olan ve gelecekte de pandemilere yol açacak olan ekolojik tahribatlardan vazgeçilmeli bu tür projeler derhal durdurulmalıdır.

6-Aşı üretim çalışmalarına ülke olarak müdahil olmalıyız. Ayrıca ilaç ve aşı üretimi için çalışmalara biran önce başlanmalıdır.  

7-Toplum yeni bir yaşam düzeninin kaçınılmaz olduğu yönünde hızla bilgilendirilmeli, milli eğitim politikaları bu nedenle yeniden yapılandırılmalıdır. 

Kaynak olarak Cumhurbaşkanın kişisel harcama bütçesi kullanılsın

Bunların hepsi güzel de ‘’ekonomik kaynak nereden’’ sorusu akla gelebilir. Ülke olarak bunları yapmayı önünüze koyduğunuzda kaynakların nereden sağlanabileceği çok net görülecektir. Örneğin Cumhurbaşkanının kişisel harcama bütçesi ya da sermayeye konacak gelir vergisi kalemi bile tüm bunları karşılayacak bir kaynağı sağlayabiliriz. Halkların Demokratik Partisi olarak asıl amacımız; insan-doğa birlikteliğini kabullenen, eşitsizliklerin, haksızlıkların, adaletsizliklerin olmadığı, paylaşımcı, dayanışmacı, kolektif ve barış içinde yeni bir dünya düzenidir.

İktidar pandemiyi fırsat olarak gördü ve buradan bir başarı hikayesi yaratmaya çalışıyor

Soru: Ekrem İmamoğlu düne ilişkin bir veri paylaştı sadece İstanbul’da 186 vefat yaşandığını açıkladı. Bu bile Türkiye geneline ilişkin Sağlık Bakanlığının açıkladığı verilerin çok üzerinde. Veriler tam açıklanmıyor mu? Verilerin açıklanmaması tedbirlerin gevşemesine sebep vermiyor mu? 

Verileri paylaşmamak, pandemi ile mücadele etmediğiniz anlamını taşır. Pandemi ile mücadelenin ana kuralından birisi ne ile mücadele edeceğinizi bileceksiniz. Hangi atmosferde olduğunuzu bileceksiniz. Bunu da bize sağlayan verilerdir. Bu iktidar başından beri pandemiyi bir fırsat bildiği için burada başarı hikayesi yazmaya başlangıçta kararlaştırdı. Burada verileri hem kamuoyundan hem de bilim dünyasından sakladı. Bütün medya araçları ellerinde olduğu için Bilim Kurulu da kendi siyasi menfaati için kullanarak almış olduğu verileri çarpıtarak toplumla ve bilim dünyasıyla paylaşmamış oldu. Sayın İmamoğlu’nun açıkladığı veriler gerçek verilerdir. Sağlık Bakanlığının açıklamalarında bunları görürsünüz. Sağlık Bakanlığı geçen gün yaptığı açıklamada “İstanbul nüfusunun yüzde 25’inin bağışık olduğunu düşünüyoruz” dedi. Bir tarafta toplam vaka sayısını 400 bin olarak açıklıyorsunuz. Öbür taraftan da 4 milyon insanın bağışık olduğunu söylüyorsunuz. Sakladıkları verileri zaten kendi açıklamaları ele veriyor. Yüzde 25’in bağışık olması demek en az 4 milyon insanın bu hastalığı geçirmiş olduğunun bir delilidir. Keşke bu kadar yıkıma rağmen bugün İstanbul nüfusunun yüzde 25’inin üzerinde bağışık olsa. Buna dair de elimizde hiçbir veri yok. Bunu neye göre konuşuyor bilmiyoruz. Toplumu sakinleştirmeye ve algıya yönelik bilgilendirmelerdir. 

İnsanları yoksulluk ile başbaşa bırakıp evlere kapanmalarını istemek insani değil

SORU: Kısıtlamalar yeterli mi, hafta sonu kısıtlama vardı, bunları nasıl buluyorsunuz, yeterli mi?

Pandemi ile mücadele bir bütünlük arz eder. Bunu ısrarla birçok yerde vurguluyoruz. Sadece bir boyutuyla ele aldığınız durumda pandemi ile baş etmek mümkün değildir. Bu yüzden sadece tıbbi mücadele yeterli değildir. Elbette nüfus hareketlerinin olabildiğince minimuma indirmemiz lazım. En önemli şey şu; verileri paylaştığınızda bilimsel olarak kapanmaya gidebilirsiniz. Dolayısıyla verilerin ortada olması lazım. Pansuman dediğimiz palyatif yaklaşımlar yeterli değil. Ekonomik ve sosyal tedbirleri alacaksınız, zorunlu istihdam, insan ihtiyaçlarına yönelik üretimler var, bunları açık tutarsınız diğerlerini sınırlandırırsınız. Bu süre virüsün 14 günlük bir kuluçka süreci vardır. Salgın yaygın ise örneğin İstanbul gibi bir yerde 3-4 haftaya çıkarabilirsiniz ama dediğimiz çerçevede. İnsanları yoksulluk ile başbaşa bırakıp evlere kapanmalarını istemek akılcı mantıklı ve insani değil. Bütün bu koşullar sağlandıktan sonra kapanma gereklidir. Zaten pandeminin ana mücadele yöntemlerinden biri izolasyon ve karantinadır. İzolasyon ve karantinadan kastımız kapanmadır.

23 Kasım 2020