
İzmir Milletvekilimiz Müslüm Doğan, Meclis’te 2017 bütçe görüşmelerinde söz aldı.
Doğan, şöyle konuştu:
AKP hükümetinin uyguladığı rant odaklı inşaat ve emlak politikalarının iflas etmesi, doların önlenemez yükselişi, sanayi üretiminin ekonomi içindeki ağırlığının azalmasına ve katma değerinin düşmesine neden olmuştur. Türkiye sanayisinin ithalata bağımlılığı artmakta ve bu bağımlılık ekonominin kan kaybetmesine yol açmaktadır. Katma değeri düşük, yatırım malına bağımlı bir sanayimiz var. Üstelik dolar bu kadar yükselmişken, ithal girdilerin maliyeti artmaktayken, sanayimizin küresel pazarda rekabet etmesini nasıl bekliyoruz?
AR-GE çalışmalarına önemle eğilmeliyiz
Ekonomideki ve sanayideki durgunluğu, yüksek teknolojili, katma değeri yüksek ürünler ihraç ederek aşabiliriz. Bunun içinde AR-GE çalışmalarına önemle eğilmeliyiz. Ar-Ge çalışmaları için ayrılan bütçe Türkiye ekonomisinin yüzde 1’ine tekabül ediyor. Bu rakamlar Avrupa Birliğinin genel ortalamasının yarısından daha azına denk düşmektedir. AKP hükümetinin 2023 hedefine baktığımızda bu rakamın yüzde 3 olduğunu görüyoruz. Peki gerçekçi bir hedef midir? Peki yeterli bir hedef midir?
Bu mudur sanayi reformu?
Yüksek teknolojili ürünlerin imalat sanayi ihracatı içindeki payı %3,7, ithalat içindeki payı %16,1. Rakamlar ortada. Bu mudur sanayi reformu? Motoru, makine parçalarını, yazılımı ithal ederken nasıl yüksek teknoloji ürünü geliştireceğiz ve bunu ihraç edeceğiz. Sanayi istihdamında Geçen seneye göre işsiz kalmış 80 bin insanımız var. Resmi rakamlara göre işsiz sayısı 3.5 milyona yaklaşmış vaziyettedir. İmalatın ve az olan ihracatın, ithalata bağımlı olması demek, halkımızın emeğinin ucuza getirilmesi demektir. AKP Hükümeti bu ülkenin iş gücünü sermayenin sömürüsüne terk etmiştir.
Fabrikalar kapanıyor
Bilim ve Sanayi Bakanımıza sormak istiyorum. Hatırlarsanız bakanlığınıza bağlı TÜBİTAK, ayet okunan fasulyenin daha hızlı büyümesine ödül verilmişti. Sanayimiz ve ülkemizin kalkınması adına bu tür bir mega dua projesi düşünüyor musunuz? İşimiz artık duaya kalmış gibi gözüküyor.
Organize Sanayi Bölgeleri içinde durum farklı değil. 294 organize sanayi bölgemiz var ama iş yapma seviyesi ve doluluk oranları istenilen seviyelerde de değiller. Üstelik Organize sanayi bölgelerinin kurulması için belirlenen alanlar rant kapısına dönüşmektedir.
KOBİ’lerin Türkiye ekonomisindeki yeri düşünüldüğünde yaşanan ekonomik krizin kendini ilk etapta hissettireceği yer de burası olacaktır. Doların önlenemez yükselişi karşısında şimdiden birçok küçük ve orta düzeyli fabrika kepenk kapatmış durumdadır. Biliyorsunuz olağanüstü hal kapsamında iflas ertelemeleri yasaklanmıştır. KOBİ’lerimizin asıl durumunu asıl o zaman göreceğiz.
İstikrar sadece bir söylem olarak ortada durmaktadır
AKP Hükümetinin dillerinden düşüremediği ekonomik istikrar artık sadece bir söylem olarak ortada durmaktadır. Artık ne yerli yatırımcı ne de yabancı yatırımcılar Türkiye’yi güvenilir bir alan olarak görmemektedirler. Yabancı yatırımcılar hızla ülkeyi terk etmekte, yerli yatırımcılar ise günü kurtarma gayreti içerisine girmişlerdir. İşsizlik rakamları da bunu doğrular vaziyettedir.
12 Aralık 2016