Nimetullah Erdoğmuşun gözaltına alınmasına neden olan sözleri


Diyarbakır Milletvekilimiz Nimetullah Erdoğmuş’un, gözaltına alınmasına sebep olan; Cuma namazında yaptığı ve “terör örgütü propagandası” olarak nitelenen konuşmasından bir bölümü ve hukuksuzca götürüldüğü duruşmada kullandığı ifadeleri aşağıda bulabilirsiniz. 

Erdoğmuş'un Cuma namazındaki ifadeleri 

“Aziz kardeşlerim okuduğum ayeti kerime Mümtehine suresinde Hudeybiye Anlaşması'yla ilgili dikkatlerimizin, şuurlarımızın, ahlakımızın, inancımızın, vicdanımızın adeta bir sesi olarak bizlere şu çağrıyı yapmaktadır (ayeti kerime okunuyor). Muhtemeldir ki, ihtimal dahilinde onu görünüz, onu ihtimal dışında asla ve asla tutmayınız ki, yüce Allah sizinle size düşmanlık yapanlar arasında bir dostluk, bir sulh, bir selamet, bir sukunet inşa edilebilir…

… 

Hucurat suresinde de (ayeti kerime okunuyor) iki taife arasındaki savaşta Allahuteala bizi şu şekilde mükellef tutuyor. Eğer iki taraf arasında, mümin iki taraf arasında bir savaş varsa (ayeti kerime okunuyor), adil barış şartıyla onları ıslah ediniz. Barış olsun, ama o barış da adil olsun, o zaman onları müsalaha ediniz. Bu adil barışta (ayeti kerime okunuyor), ulemamız burada bağışlasınlar, kist kelimesi hem adalet anlamındadır hem de ıslahta, sulhta, barışta feragat ve fedakarlık anlamındadır. İşte Hazreti Peygamber, işte onun arkadaşları, işte barış anlaşması, işte adil barış, işte adil barışta feragat; bugün buradan haykırıyoruz, ülkemize haykırıyoruz, hükümete haykırıyoruz, devlete haykırıyoruz, iktidara haykırıyoruz. Diyoruz ki, adil barışı siz teklif edin, feragati biz yapalım, fedakarlığı biz yapalım diyoruz.

Bugün bakınız insanlığımız, insaniyetimiz, vicdanımız, ahlakımız, var olma nedenimiz bir dayanıklılık testinden geçiyor. Bir imtihandan geçiyor. Hemen birkaç adım ötesinde Sur ilçesinde şu anda mağdurlar var, can pazarı var, ölüm var, mazlumlar var, tahaccür var, zulüm var, gaddarlık var ve bizim insanlığımız işte burada can çekişiyor. İnsanlık pazarı bugün Sur'da kurulmamış insanlık pazarı bugün burada kuruldu ve kaybediyoruz. 

Biz böyle yerimizde oturuyoruz ve Sur’da ölümler oluyor. Bizler ölümler içinde ayrımcılık yapmıyoruz. Bunlar bizim ölülerimizdir, diğerleri de onların ölüleridir, bunlar dosttur bunlar düşmandır diye ayrım yapmıyoruz. Anneler birdir, babalar aynıdır. Annelerin, babaların ve çocukların üzüntüleri aynıdır."


Erdoğmuş'un duruşmadaki ifadeleri 

Namaz bir ibadettir. İbadet de kul ile Allah arasındadır. Onun sözde olup olmamasını ancak Allah bilir. Bugün Cuma. Diyarbakır’ın yarısı Cuma namazı kılıyor. Benim bu namazım suçsa, milyonlarca insanın kılacağı Cuma namazına ne diyeceksiniz? Bunları birbirinden farklı kılan, Cuma’ya eksiklik ya da fazlalık getiren ne var? Bu iddianameyle bir topluluğu suçlamış olmaz mıyız? Bu bir garabet değil midir?

Müftülük görevimde yıllarca Cuma namazı kıldıran ve hutbe okuyan biriyim. 7 yaşımdan beri de Cuma namazlarına giderim. Bu hutbemde sulhe, barışa çağrı var. Nasıl oluyor da, barışa acil bir çağrının yapıldığı bir Cuma’da ben suçlanıyorum? Konuşmamın içeriği suç değildir. Bu bir suçsa, ben o suçun arkasındayım.