Oluç: Adalet heykelinde ne terazi bıraktınız ne de kılıç

Grup Başkanvekilimiz Saruhan Oluç, baroların çeşitli kentlerden Ankara’ya doğru düzenlediği “Savunma Yürüyor” yürüyüşüne yapılan engellemeye ilişkin açıklamalarda bulundu. TBMM'de düzenlediği basın toplantısında konuşan Oluç, şunları söyledi: 

Bu basın toplantısında konuya girmeden önce Bursa'da yaşanan sel felaketi ile ilgili birkaç şey söylemek istiyorum. Biliyorsunuz Bursa'nın Kestel ilçesinde dün akşam sağanak sonrasında meydana gelen sele kapılan beş kişiden iki kişinin daha cansız bedenine ulaşıldı. Selde hayatın kaybedenlerin sayısı 5'e yükseldi. Kayıp bir kişiyi daha bulma çalışmaları sürüyor. Hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyoruz. Umarım daha fazla kayıp yaşanmaz. Partimizin vekillerinden oluşan bir heyet de Bursa Kestel'deki sel felaketine uğramış olan yurttaşlarımızla buluşmak, ihtiyaçlarının tespit edilmesi ve yaşananları yerinde görmek için oraya hareket edecekler.

Baro başkanlarının engellenmesi hukuka aykırıdır

Bugün değinmek istediğimiz esas konu sabahtan beri yaşanan baro başkanlarının engellenmesidir. Biliyorsunuz baro başkanlarının Ankara'ya girişi engellendi. Şu anda bu engelleme sürüyor. Baroların seçim sisteminde ve avukatlık kanununda yapılması planlanan antidemokratik değişikliklere karşı tepkileri var. Baro başkanları geçtiğimiz haftalarda grubu olan partileri ziyaret edip görüş ve önerilerini de anlattılar. İkinci adım olarak 19 Haziran'da Ankara'ya bir yürüyüş başlattılar ve bugün sabah itibariyle Ankara'ya ulaştılar.

Kente yürüyerek girmek isteyen 56 baro başkanı Eskişehir yolunda polisin saldırısı ve engellemesiyle karşı karşıya kaldı. Engellenen başkanlar oturma eylemine başladılar. Türkiye'de baro başkanlarının karşı karşıya kaldıkları durum bu. Polisin engellemesi. Kim bunlar avukatlar, yani hukukun, yargı sisteminin vazgeçilmezi olan savunma hakkını kullanan kişiler bunlar. Ciddi bir saldırı ile karşı karşıya kaldılar. Antep Barosu başkanını bir sivil polis darp etti.

Baro başkanlarını engellemek hukuk devleti yok demektir

Bu görüntülerin hiçbirisi kabul edilebilir değildir. Bakın baro başkanları polisin önünde oturma eylemi yapıyorlar. Yapmak istedikleri şey, bu ülkenin başkentine yürüyerek girmektir. Bu engelleniyor.

Bu engellemenin anlamı şudur; Türkiye'de hukuk devleti yok demektir. Demokrasi, insan hakları yok demektir. Türkiye'de düşünce ve ifade özgürlüğü yok demektir. Türkiye'de toplantı ve gösteri yapma hakkı kullanılamıyor demektir. İşte bu tablo bunu gösteriyor. 

Engellenen 100 bin avukatın iradesidir

Biz HDP olarak bu görüntülerin ortaya çıkmasını asla kabul etmiyoruz. Ve bunu kınıyoruz. Adalet Bakanlığına ve İçişleri Bakanlığına çağrıda bulunuyoruz; baro başkanlarının tamamen barışçıl olan, anayasal hakları olan, demokratik çerçevede olan bir eylemidir bu. Bu yaptıkları eylemin engellenmesi, durdurulması ve saldırı ile karşı karşıya kalması kabul edilebilir bir durum değildir. 100 bin avukatın iradesidir bu engellenen. 

İktidar bugüne kadar hukuka saldırıyordu şimdi hukukçulara saldırmaya başladı

İktidar bugüne kadar hukuka saldırıyordu. Şimdi hukukçulara da saldırmaya başladı. "Savunma susmadı, susmayacak" diyen baro başkanları ve avukatların, savunma hakkını kullananların yanında olduğumuzu söylemek istiyoruz. Şu anda engellenen anayasal haklarıdır. Adında adalet kavramı olan bir parti adalete saldırmaktadır. İktidar partisi, adalete karşı bir parti haline gelmiştir. Bu durum da kabul edilebilir değildir. 

Adalet heykelinde ne terazi bıraktınız ne de kılıç

Baro başkanları ve bütün avukatların, hukuk alanındaki sivil toplum kuruluşlarının haklarıdır avukatlık yasasıyla ve barolarla ilgili yapılan düzenlemeleri eleştirmek. Tartışmak, görüşlerini iletmek, iktidarın hazırlıklarına karşı direnmek, beğenmediklerini değiştirmek için mücadele etmek haklarıdır.

Bu hakları kullanmayacaklarsa, Türkiye'de hangi hukuktan bahsedeceğiz. Avukatların bile, baro başkanlarının bile bu hakları kullanamadıkları bir ülke nasıl bir ülke haline gelmiştir? Neden bu durumla karşı karşıyayız?

Adalet heykelinde ne terazi bıraktınız ne de kılıç. Hiçbir şey bırakmadılar. Bu durum kabul edilebilir değildir.

İktidar avukatlardan ve barolardan biat talep etmektedir

İktidar kendisini, uygulamalarını ve düzenleme hazırlıklarını eleştiren herkese karşı tahammülsüz davranmaktadır. Yani bir baro başkanı, iktidarı eleştirdi diye bütün baroları susturmaya çalışmaktadır. Meslek örgütleri, kendi çalışmaları içinde iktidarı eleştiren hiçbir şey yapmasın istiyorlar.

İktidar avukatlardan ve barolardan biat talep etmektedir. Savunma hakkını kullananların biat etmesi, hukuk devletinin olmaması anlamına gelir. Dolayısıyla bu tutumu eleştiriyoruz ve bir kez daha hem Adalet hem de İçişleri Bakanlığına çağrı yapıyoruz, baro başkanlarının engellenmesine son verilsin ve baro başkanları özgür bir şekilde gelsinler, görüşlerini Ankara'da hem iktidar mensuplarına hem muhalefete anlatsınlar. Yeni düzenleme sürecinde eleştiri ve önerilerini iktidardan korkmadan, biat etmeden rahatlıkla ifade etsinler. 

TBB Başkanının iktidar sözcüsü gibi davranması kabul edilebilir değil

Bir kez daha baro başkanlarıyla, bütün avukatlarla, bütün baro üyeleriyle dayanışma içerisinde olduğumuzu; onların önerilerini ve taleplerini ciddi bir şekilde desteklediğimizi ve tartışmalar içerisinde bunları dile getireceğimizi vurgulayalım. 

Şuna değinmeden geçemeyeceğim. Elbette ki baroların kendi iç işleyişlerinin nasıl yapılacağına dair meselenin muhatabı olanlar baro başkanları ve üyeleridir. Bizler onların önerilerini görüşlerini elbette dinleriz. Bu çok açıktır. Ama TBB Başkanının şu anda kendi koltuğunu koruması için iktidarın yanında yer alması, baroların taleplerini yerine getirmek yerine iktidar sözcüsü gibi davranması kesinlikle kabul edilebilir bir şey değildir. Türkiye Barolar Birliği Başkanı, bu tutumuyla hukuka, yargıya büyük bir darbe vurmuştur ve bu darbe ile anılacaktır bundan sonra. Bu darbeyle adı yan yana konuşulacaktır. 

22 Haziran 2020