Oluç: CHP, Kürt sorununa hala taktiksel yaklaşıyor

Grup Başkanvekilimiz Saruhan Oluç'un Mezopotamya Ajansı'na verdiği röportaj:

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırıları başta olmak üzere belediyelere kayyım atamaları ve eşbaşkanların tutuklanması ile muhalefetin tutumunu Mezopotamya Ajansı’na (MA) değerlendirdi. 

‘SİYASİ DARBENİN DEVAMI’

Belediyelerine kayyım atanmasını siyasi darbenin devamı olarak ifade eden Oluç, iktidarın kayyımlarla birlikte Kürtlere “Bizim istediğimiz mecraların dışında vereceğiniz hiçbir oyun geçerliliği yoktur. Sizin oylarınız ancak bizim seçtiğimiz kişilere verildiği zaman geçerli olacaktır” mesajı verdiğini ve böylelikle Kürdün kendisini yönetme talebinin asla kabul edilmeyeceği vurgusu yapıldığını söyledi. 

‘ZORBALIK SINIRLARI TAŞTI’

Oluç, mevcut iktidarın Kürtlere yaklaşımında Şark Islahat Planı’nı referans aldığını söyledi. Devletin tarihsel olarak Kürtlere karşı devreye koyduğu tüm baskıcı, hukuksuz uygulamaların AKP iktidarı tarafından tekrar gündeme getirildiğinin altını çizen Oluç, “Bu zorbalık, sadece kendi sınırları içerisinde bulunan Kürtlerle sınırlı değil. Bu hukuksuzluk ve zorbalığı sınırları dışına da taşıyorlar. Yani Kürt Japonya’da da olsa, Kürtlerin haklarına kavuşmasını engellemek için politika üretiyorlar. Kürtlerin haklarına kavuşmasını engelleyen ve resmi politikalarını bunun üzerine şekillendiren bir akıl ile karşı karşıyayız” dedi.

AKP’NİN KARDEŞLİK SÖYLEMİ

AKP’liler tarafından her platformda dile getirilen “Kürtlerle bir sorunumuz yok, Kürtler kardeşimizdir” şeklindeki sözleri ikiyüzlülük olarak ifade eden Oluç, “AKP’nin ‘Biz Kürtlerle kardeşiz ya da eşitiz’ söylemlerinin Kürtlerde bir karşılığı yoktur. Çünkü Kürtler bu ülkenin en politik halkıdır ve onlar sözlere değil, yapılanlara bakıyorlar. Siz şimdi her türlü lafı edebilirsiniz ama kimse bunu yutmuyor. Kürdün her türlü hakkını, hukukunu ret edeceksin, her türlü iradesini çiğneyeceksin, savaşla bir halkı yerinden yurdundan etmeye çalışacaksın ama bir taraftan da ‘kardeşiz’ diyeceksin. Bu halk kendi iradesini hiçbir zaman teslim etmedi yine etmez ve bu kepazeliğe kolay kolay pabuç bırakmaz” diye belirtti. 

‘KAYYIM REJİMİNE ÖFKE HAKİM’

Meclis’i protesto ederek Diyarbakır’da gerçekleştirdikleri üç günlük eylemlerine dair gözlemlerini paylaşan Oluç, şöyle devam etti:  “Amed’de açıklamalar yapıp, ilçe ve mahallelerde halkla bir araya geldik. Çeşitli eylem ve etkinliklerimiz oldu, esnaf ve ev ziyaretleri yaptık. Bütün bu ziyaretlerimizde halkın tepkisi çok net olarak ifade ediliyor. Bu sadece HDP’ye oy vermiş halkın tepkisi değil, hatta şöyle ilginç bir durum gözlemledik. Özellikle Kürdistan coğrafyasında AKP’ye oy veren seçmenlerin tutumu değişmiş. Bir esnafla konuştuğumuzda diyor ki, ‘Aslında ben size oy vermedim ama bu yapılanları artık kesinlikle kabullenmiyoruz.’ Halk özellikle iki noktada çok fazla öfkeli; kayyım uygulamaları ve Kuzey Doğu Suriye’ye dönük gerçekleşen işgal hareketi.”

‘SİYASİ PARTİLERE BİR UYARIYDI’

Oluç, HDP’nin üç günlük Meclis boykotunun aslında diğer siyasi partilere bir uyarı olduğunu belirterek, “Biz kayyımlara ilişkin diyoruz ki; demokratik siyasete ağır bir darbede bulunuluyor ve bu tamamen mesnetsizdir. Ne yerel ne de uluslararası hukukta bir yeri yoktur yapılanların. Bu tamamen iktidarın yaptığı büyük bir hukuksuzluktur. Buna karşı susmayın” diye konuştu. 

Oluç, “Anayasaya aykırı ama evet diyeceğiz”, “İçimiz yana yana tezkereye evet diyeceğiz” diyen CHP’yi de eleştirdi. Muhalefet partilerinin kayyımlara ve iktidarın hukuksuz uygulamalarına karşı ses çıkartması gerektiğini hatırlatan Oluç, şunları ifade etti: “Siz kayyım atamalarına bu şekilde boyun eğerseniz, yarın yerel yönetimler açısından elinizde hiçbir şeyin kalmadığını göreceksiniz. Nitekim hükümetin bu yönde hazırlıkları var. Biz biliyoruz ki yerel yönetimler yasasında bir değişiklik yapmaya çalışıyor. Çünkü iktidar son seçimle birlikte hem Kürdistan coğrafyasında kaybetti, hem de batıda. Şimdi önümüzdeki dönemde büyükşehir belediyeleri başta olmak üzere tüm belediyelerin hareket alanlarını daraltılacak ve yerelin yetkilerini de Saray'a bağlayacak bir yasa değişikliğine hazırlanıyorlar. Dolayısı ile bugün sessiz kalırsanız, yarın yapılacak hukuksuzlukların yolunu siz döşemiş oluyorsunuz. Bunu anlatıyoruz muhalefete. Dolayısıyla susmayın diyoruz.”

‘ÇÖZÜM NE RUSYA’DA NE DE ABD’DE’

Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye saldırılarına ilişkin de konuşan Oluç, sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz en başından beri çözümün ne Rusya’da ne de ABD’de olduğunu, asıl çözümün İmralı’da olduğunu söyledik. Bu ülkede tarihsel, toplumsal ve siyasal olarak bir sorun vardır, Kürt meselesi. Bu konunun çözümü için Türkiye’deki siyasi, idari temsilcilerle, hep birlikte konuşup, tartışacağız. Ve toplumun tüm kesimleriyle oturup çözüm adımlarını birlikte atacağız. Yolu budur. Yani toplumsal bir uzlaşmanın sağlanması müzakere ve diyalog yoluyla olur. Bizi dinlemediler ama çözümü ABD ile Rusya’da orada, burada aradılar. Ama her arayışları aslında bizim haklılığımızı bir kez daha gösterdi.  Çünkü her yaptıkları iş, her attıkları adım yeni duvarlara çarpıyor. Onların bu anlayışı bir çözüm anlayışı değildir, çözümsüzlüktür.”

‘CHP TAKTİKSEL YAKLAŞIYOR’

Oluç, CHP’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik askeri operasyonu destekleyen tutumu ve “PYD terör örgütü değildir” diyen eski milletvekili Erdal Aksünger hakkında partisinin inceleme başlatmasına ilişkin “CHP Kürt sorununa taktiksel yaklaşıyor” değerlendirmesi yaptı.

Oluç, şunları dile getirdi: “CHP’nin Kürt konusunda çok büyük handikapları var. Onların sırtlarındaki bagajlarında çok yük var. Çünkü onların son 100 yıllık politikalarına baktığımızda; CHP’nin çok iyi bir karnesi yoktur. CHP, Kürt sorununa hala taktiksel yaklaşıyor. Hâlbuki bu taktiksel meseleye indirgenecek bir mesele değildir. Türkiye’nin geleceği açısından önemli bir sorundur. Yani milyonlarca Kürt’ün yaşadığı bir ülkeden söz ediyoruz. Bu kadar insanın yaşadığı bir ülkede, bu soruna taktiksel bakamazsın. Bu bir seçim meselesi değildir. Kesinlikle stratejik bakılması gerekir.”

‘BAZI CHP’LİLER OLMADIK LAFLAR EDİYOR’

Bazı CHP’li vekil ve siyasetçilerin siyasi iktidar ile polemik yapma uğruna olmadık ifadeler kullandığına dikkati çeken Oluç, “Geçtiğimiz günlerde yine Meclis’te bir CHP milletvekili çıktı ve ‘Dolmabahçe’de terör örgütünün mensupları ile oturdunuz’ diye aklı sıra AKP’yi eleştiriyor. Dolmabahçe’de oturanlar kim, bizim milletvekillerimiz. Seninle aynı parlamentoda birlikte çalışmış insanlar. İdris Baluken, Sırrı Süreyya Önder, Pervin Buldan… Bunlardan söz ediyorsun sen. Yani bir akılları yok bunların. Şimdi bu zihniyet çok bozuk bir zihniyettir. Bu anlayış CHP’de egemen olduğu sürece, CHP’nin iktidar karşısında demokratik bir muhalefeti büyütme imkânı da olmayacaktır. CHP’nin tüm milletvekilleri için demiyorum. Tenzih edeyim CHP vekillerin bazıları bu yanlışların farkında” ifadelerini kullandı.

‘BAZEN İNSAN DERDİNİ İYİ ANLATAMIYOR’

Oluç, geçtiğimiz hafta sosyal medyada tartışma konusu olan "Bütün dünya ajansları, gazeteleri, televizyonları istisnasız dünyanın her yerinde Türkiye'nin imajını yaralayan birçok olayı ya görüntüleriyle ya manşetleriyle kamuoyuna yansıttılar. Bu bir kazanç mı sizin için? Türkiye'nin imajını yaraladınız” ifadelerine de açıklık getirdi.  

Oluç, şunları söyledi: “Bazen insan derdini iyi anlatamıyor. Benim de başıma böyle bir şey geldi. Türkiye dediğimizde bir ülkeden söz ediyoruz. Bunun bir devleti, iktidarı var. Bu devlet ve iktidarın uluslararası alanda, bölgesel politikalarda ve Türkiye’nin içerisinde yaptıkları çok açık. Hak ihlalleri, demokrasi ve hukukun ortadan kaldırılması, Kürt halkına düşmanlık, muhalife düşmanlık... Bunlar saymakla bitmez. Öte yandan Türkiye’de geniş bir toplumsal ve siyasal muhalefet var. Demokratik kamuoyu gittikçe büyüyor, güçleniyor ve biz de bunun mücadelesini çok güçlü bir şekilde büyütmeye çalışıyoruz. Türkiye sadece AKP- MHP iktidarı değildir, hatta şimdi azınlıktalar. Demokratik kamuoyunun, Kürt halkı başta olmak üzere Türkiye’deki bütün farklı halkların, inançların, kimliklerin, kültürlerin güçlü birlikteliğini ön plana çıkarmak gerekir. Bunları konuşmak ve tartışmak gerekiyor.”

Röportaj: Selman Güzelyüz

26 Ekim 2019