Oluçtan Erdoğana: Suriye üzerinde böyle bir ameliyat yapılması kabul edilemez

Grup Başkanvekilimiz Saruhan Oluç'un Mezopotamya Ajansı'na verdiği röportaj:

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın BM’ye elinde Suriye haritasıyla çıkarak operasyon yapılacağı yönündeki söylemlerini eleştiren HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, “Bağımsız egemen bir devletin toprakları üzerinde hangi ameliyatı yapmaya kalkıştığını anlatmak senin işin mi?” diye sordu. 

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, AKP’nin yargı reform paketine ve güncel gelişmelere dair Mezopotamya Ajansı’na (MA) değerlendirme de bulundu. AKP’nin yargı reform taslak metnini HDP’ye grup amirliği üzerinden getirdiğini ancak siyaseten getirilmemesinin hem siyasi nezaket hem de demokratik siyaset açısından kabul edilemez olduğunu söyleyen Oluç, iktidar tarafından getirilmesi planlanan düzenlemelerin ise demokratik bir reform olmadığını söyledi. Türkiye'de yargıya olan güvensizliğin had safhaya geldiğine dikkat çeken Oluç, “Yargıda tuz kokmuştur aslında. Bu açıdan baktığımız da olması gereken ciddi bir reformdur” dedi.  

‘EŞBAŞKANLARIMIZA KOMPLO SARAYDA PLANLANDI’

İktidarın beklenen reforma cevap verecek bir paket hazırlamadığına dikkat çeken Oluç, bu konuda hem Adalet Komisyonu’nda hem de Genel Kurul’da önerilerini dile getireceklerini ve muhalefetle birlikte ortak hareket etmeyi hedeflediklerini aktardı. Türkiye’de yargı üzerinde Cumhurbaşkanlığı’nın tam bir tahakkümü olduğuna dikkat çeken Oluç, şunları ekledi: “Yargı AKP’nin hukuk komisyonlarına dönüşmüştür. Sadece siyasi davalar için değil, ticari ve adli davalar da çok ciddi hukuksuzluklar gündemdedir. Dolayısıyla bu konuda bir değişiklik olması acil bir durumdur. Yargıda bu kadar taraflılık ve adaletsizlik bu kadar varsa demokrasiden söz etmek mümkün değildir. AKP- MHP bu konuya ciddiyetle yaklaşmıyor. Bir makyaj yapılmaya çalışıyor. Ki keza paketin MHP’ye taşındığı gün Eş Genel Başkanlarımıza yönelik yapılan tutuklama kararı zihniyeti ortaya bir kez daha koyuyor. Yani bir kumpas kuruldu. Bunun başında da zaten Saray geliyor. Cumhurbaşkanı’nın bir gün sonraki ‘bırakamayız’ açıklaması durumu gösteriyor. ‘Mahkeme bırakamadı’ demiyor ‘bırakamayız’ diyor. Yani Cumhurbaşkanı, Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ı cezaevinde tutan kişi benim diyor. Ülkenin Cumhurbaşkanı sıfatıyla hareket eden AKP Genel Başkanı cezaevinde tutulan kendi siyasi rakiplerini bırakamayız diyor ki bu bile yargının ne kadar taraflı ve bağımlı olduğunu gösteriyor. Belli ki son gün komplosu sarayda planlanmıştır. Eş Genel Başkanlarımız çok açık bir şekilde siyasi rehin olarak tutuluyor.”

'TMK'DEKİ DÜZENLEME BEKLENTİYİ KARŞILAMIYOR'

TMK’nin 7’nci maddesine getirilen düzenlemenin beklentiyi karşılamadığını vurgulayan Oluç, “Bu siyasi iktidarın TMK’yi kaldıracak siyasi ve demokratik anlayışınız yok, kaldıramıyorsunuz bari Avrupa standartlarına göre düzenleyin. Dolayısıyla düşünce ve ifade özgürlüğünü, adil yargılama hakkını ortadan kaldıran maddeleri düzeltin. Bu haliyle gelen paket yargıda reform paketi asla kabul edilebilecek bir durum değil” ifadesinde bulundu. 

‘BAĞIMSIZ YARGININ OLMADIĞINA İŞARET’

KCK Ana Davası’nda Kürt siyasetçilere verilen cezanın Yargıtay tarafından onaylanılmasını da değerlendiren Oluç, davaların cemaat yapılanmasında yer alan savcı ve hakimler tarafından oluşturulduğunu hatırlattı. Cumhurbaşkanlığı internet sitesinde yayımlanan 15 Temmuz Darbe raporunda da bunun resmi olarak tescillendiğine ancak sonrasında kaldırıldığını aktaran Oluç, “Bunu Meclis'te dile getirdik. Cumhurbaşkanlığı internet sitesinde de var dediğimiz de  belgeden çıkarıp yeniden siteye koydular. Bu yaptıkları bile suçlarını örtmek anlamına geliyor ancak örtemezler. Yargıtay’da bu gerçeği bilmesine rağmen cezaları onayladı. Türkiye’de bağımsız ve tarafsız yargının olmadığına dair bir işaret” diye konuştu. 

‘KAYYUM MÜCADELEMİZ DURMAYACAK’

Kayyum politikasına dair de mücadelenin bir ayağını Meclis’e taşıyacaklarını söyleyen Oluç, kayyumdan AKP’li seçmenlerin de rahatsız olduğunu ifade etti. Kayyum atanan 3 büyükşehirde yaptıkları anketlerle de bunların somut olduğunu dile getiren Oluç, “Özellikle Diyarbakır’da yüzde 80, Van ve Mardin’de yüzde 70’lerin üzerinde bir sonuç çıktı. Çünkü meşru ve demokratik değil. Kayyum atamasını kimseye anlatamadı” dedi. 
Kayyum ile mücadelenin demokratik siyaset açısından önemli olduğuna işaret eden Oluç, sokak sokak, ev ev kayyum politikasına dair teşhir süreçlerinin devam ettiğini kaydetti. “Özellikle olağan kongre dönemimiz ve tüm halk toplantılarında bu duruma dikkat çekiyoruz” diyen Oluç, “Bu konuda mücadelemiz sürecek ve durmayacağız. Çünkü hem Türkiye’de hem de uluslararası alanda kayyum atamalarının meşru olmadığını çok net olarak insanlar fark etmiş durumda. Gerçekten ortaya atılan iddiaların karşılığı olmadığı görülüyor. Bedia Özgökçe Ertan hakkında soruşturma var deyip, görevden aldılar ancak soruşturma sonradan açıldı. Üstelikte açılmış olan soruşturmanın içeriğine bakıldığında bir belediye başkanının yaptığı işlere açılmış. Bir belediye başkanının daire başkanını  görevden aldı diye soruşturma açılmış. Bu yasak mı? Soruşturma açılmasını gerektiren bir durum mu?” diye sordu.

'KOMİSYONLARDA KAYYUMLARI DİLE GETİRECEĞİZ'

Oluç, kayyum politikasına karşı imza kampanyasının da startını verdiklerini belirtti. Oluç, “Bizim açımızdan kayyum mücadelesi bir demokrasi, halkın iradesine sahip çıkma mücadelesidir. Meclis’te bu konuları çeşitli komisyonlarda dile getireceğiz. Susmayacağız. Biliyorsunuz ki iki ayda bir görevden uzaklaştırmalar tekrar bakanlık tarafından gündeme alınıp, değerlendirilecek. Bu konudaki alınmış olan yanlış karardan dönülmesini anlatmaya devam edeceğiz” ifadelerinde bulundu.

‘SONUÇLARA BOYNUMUZ KILDAN İNCEDİR’

Meclis çatısı altında aynı zamanda 6-8 Ekim Kobanê olaylarının da araştırılması için girişimlerde bulunacaklarına işaret eden Oluç, bu konunun araştırılması için daha önce de bir çok kez girişimde bulunduklarını, önergelerinin iktidar eliyle ret edildiğini anımsattı. “Şimdi yine bu konuda araştırma komisyonunun kurulmasını talep edeceğiz” diyen Oluç, şunları söyledi: “Biz ortaya çıkacak sonuca rıza göstereceğimizi daha öncede söyledik. Biz biliyoruz o insanların neden öldürüldüğünü, otopsi raporları mutlaka araştırma komisyonunda gündeme gelmeli. Bu insanlar nasıl öldüler, kimler nasıl katledildi. Bunların ortaya çıkarılmasını biz istiyoruz. Mesele sadece Yasin Börü meselesi değildir. Orada ölmüş olan tüm yurttaşlarımız içindir, derdimiz. İktidar bu konuda adım atmıyor, adım atsa otopsi raporları ortaya çıksa, yapılmış olan saldırılar ortaya çıksa, mağdur olan aileler kalkıp konuşmaya başlasa, onların görüşlerine başvursa araştırma komisyonu bir çok gerçek ortaya çıkacak. Bu konuda mecliste tutumuz devam edecek. Bir araştırma komisyonu kurulsun, bizim çıkan sonuca dair boynumuz kıldan incedir. Bu kadar da netiz.”

‘SENİN İŞİN Mİ?’

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Birleşmiş Milletler (BM) toplantısında elinde Suriye haritasıyla operasyonu nereye yapacağı ve oraya mültecileri yerleştirmekte kararlı olduklarına dair söylemini de sert bir dille eleştiren Oluç, şöyle devam etti: “Siyasi iktidarın Kürt düşmanı olduğunu defalarca söyledik, söylemeye de devam edeceğiz. Onların Kürt düşmanlığı sadece Türkiye ile de sınırlı değil. Kürt düşmanlığı bir devlet politikası haline gelmiştir. AKP Genel Başkanı, Cumhurbaşkanı sıfatıyla BM’ye gidiyor eline orada bir harita alıyor. Bağımsız, egemen komşu bir ülkenin toprakları üzerinde hangi operasyonu yapacağını elindeki haritayla anlatıyor. Bu görülmüş bir şey mi? Orası senin toprakların mı? Orası senin devletinin sınırlar içinde mi? Bağımsız egemen bir devletin toprakları üzerinde hangi ameliyatı yapmaya kalkıştığını anlatmak senin işin mi? Bu bile uluslararası hukuk, uluslararası demokrasi kuralları ve devletler arası hukuk açısından bakıldığında asla kabul edilebilecek bir durum değil. Komşu bir ülkenin toprakları üzerinde ameliyat yapmak, oranın demografisini değiştirmek oradaki halklara yönelik düşmanlık politikalarını sürdürmek kabul edilemez. Nasıl başka bir ülkenin devlet başkanı, Cumhurbaşkanı ya da bir siyasetçisi çıkıp örneğin ‘Türkiye haritasını önüne alıp, biz buraya şunu yapılmasını istiyoruz ve bunu yapacağız, kararlılığımız var’ demesi kabul edilemez ise Suriye üzerinde böyle bir ameliyat yapılması kabul edilemez. Kürt düşmanlığı tutumunun kimseye faydası olmadı, bundan sonra da olamaz.”

Röportaj: Berivan Altan

27 Eylül 2019