Oluç: Toplumsal ve siyasal muhalefete asgari demokratik zemin öneriyoruz

Darbeye Karşı Demokrasi yürüyüşümüz sürüyor. Milletvekillerimiz, yürüyüşün İstanbul durağında polis engeline rağmen Esenyurt'ta yurttaşlarla bir araya geldi. Heyet adına açıklama yapan Grup Başkanvekilimiz Saruhan Oluç şöyle konuştu: 

Bizler, Edirne’den yola çıkan kol, İstanbul ilçelerinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Sivil toplum kuruluşlarıyla, siyasi partilerle, derneklerle, halkımızla toplantılar yapıyoruz. Onların görüşlerini dinliyor, önerilerini alıyoruz. Biz de kendi görüşlerimizi, politikalarımızı onlara anlatıyoruz. Aynı şekilde Hakkari’den yola çıkan heyetimiz şu anda Van’da bu çalışmaları yapıyor. Bizler İstanbul heyeti, Edirne kolu önümüzdeki iki gün de çalışmalarımızı sürdürdükten sonra Kandıra’ya, Kocaeli’ye geçeceğiz. Ve ardından da Ankara ‘ya gideceğiz. Aynı şekilde Van’daki heyetimiz de Diyarbakır’a geçecek ve ondan sonra da Ankara'ya doğru Çukurova üzerinden gelecek. 

Tutum belgemiz toplumsal ve siyasal muhalefet açısından çok temel bir asgari zemin

Bu demokrasi yürüyüşünü, bu uzun yürüyüşü başlatmamızın bir anlamı var. Birincisi, biliyoruz ki Türkiye’de bugün demokrasi işlemiyor. Demokratik kurallar, demokratik özgürlükler işlemiyor. Tam tersine son derece sorunlu da olsa kağıt üzerinde var olan Anayasa’yı bile çiğneyen adımlar var. 65 belediyemizden 12 belediye bıraktılar, belediyelerimize Anayasa’ya aykırı bir şekilde kayyım atadılar. Bu yetmedi, Meclis’te yine Anayasa’ya aykırı şekilde üç milletvekilinin vekillikleri düşürüldü. Hakkari Milletvekilimiz Leyla Güven, Diyarbakır Milletvekilimiz Musa Farisoğulları ve CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu’nun vekillikleri düşürüldü. Biz bütün bu adımların Anayasa’ya aykırı olduğunu, demokratik siyaseti tasfiye etmek, demokratik siyaseti ortadan kaldırmak olduğunu, HDP’nin siyaset yapma imkanlarını tıkayıp tasfiye etme amaçlı olduğunu biliyoruz. Ama bu saldırıların, bu hukuksuzlukların, bu Anayasa ve yasa çiğnemenin sadece HDP'ye yönelik olduğunu düşünmüyoruz. Bütün toplumsal ve siyasal muhalefete, ister parlamento içinde olsun ister parlamento dışında olsun bütün siyasal ve toplumsal muhalefete yönelik saldırılar olarak değerlendiriyoruz bunları. Ve o nedenle de 1 Haziran’da Eş Genel Başkanlarımız aracılığıyla 9 maddelik tutum belgesi açıkladık; o tutum belgemizde demokrasi, adalet ve hukuk açısından mücadele zeminimizi tanımladık. Ve dedik ki bütün toplumsal ve siyasal muhalefete; eğer birlikte bir demokrasi ittifakını en güçlü şekilde oluşturmazsak bu iktidarın saldırıları bugün HDP’ye olur yarın diğer siyasal ve toplumsal muhalefete olur ki oluyor da. Hep birlikte bunu görüyoruz. İşte bu tutum belgesinin demokratik siyaset açısından, toplumsal ve siyasal muhalefet açısından çok temel bir asgari zemin oluşturduğunu düşünüyoruz. 

İktidarın saldırganlığının nedeni her geçen gün irtifa kaybediyor olmasıdır

Bütün çağrımızı da toplumsal ve siyasal muhalefete bu doğrultuda yapıyoruz. Diyoruz ki, gelin hep birlikte demokrasi mücadelesini büyütelim. Eşitlik, özgürlük, adalet ve barış mücadelesini büyütelim. Bu mücadeleyi büyüttüğümüz oranda, başarılı adımlar attığımız oranda da iktidarı durdurmak, değiştirmek toplumsal ve siyasal muhalefetin elindedir. Çünkü hepimiz biliyoruz ki aslında bu iktidarın son zamanlardaki saldırganlığının temel nedeni her geçen gün topumda irtifa, seçmen kaybediyor olmasıdır.

Bir an evvel bu iktidarın demokratik mücadele yollarıyla değiştirilmesi dönüştürülmesi gerekiyor

Pandemi döneminde bile toplumun ihtiyaçlarına cevap vermeyen, halk sağlığını ve toplum sağlığını önemsemeyen, toplumun ekonomik ve sosyal ihtiyaçlarına cevap vermeyen bir iktidarla karşı karşıya olduğumuzu hepimiz biliyoruz. O nedenle de bu i̇ktidarın bir an evvel demokratik mücadele yollarıyla değiştirilmesi ve dönüştürülmesi gerekiyor. Çağrımız o nedenle bütün toplumsal ve siyasal muhalefetedir. 

Halk pazara gittiğinde, fatura geldiğinde ne olduğunu görüyor 

Şimdi bu çağrımızda birkaç noktaya parmak bastık. Birincisi dedik ki bugün Türkiye'de her üç kişiden en az iki kişi iş ve aş derdindedir. İşsizlik had safhada, milyonlarca insan özellikle pandemi döneminde de artan bir şekilde işsizlikle karşı karşıya kalmıştır. Hayat pahalılığı, enflasyon, yoksulluk had safhadadır. Onlar her ne kadar rakamlarla oynasalar da, TÜİK'in bütün müdürlerini ve başkanlarını değiştirerek istedikleri rakamları ortaya koysalar da halk çarşıya pazara gittiğinde, evine faturalar geldiğinde nasıl bir krizle karşı karşıya olduğunu görüyor. 

Saray'ın hukuku, hukukun üstünlüğüyle değişmek zorundadır

İkincisi Türkiye'de çok ağır bir hukuk krizi yaşanıyor. Hukukun üstünlüğü kalmamış vaziyette, yargıda tuz kokmuş vaziyette. Bütün yargı, Saray'ın emirleri doğrultusunda, yürütmenin direktifleri doğrultusunda kararlar veriyor. Ve bu kararlarla toplumsal ve siyasal muhalefetin çalışma yapmasını engellemeye çalışıyor. Çok önemli bir konu hukukun üstünlüğünü yeniden sağlama mücadelesidir. Şimdi geçerli olan üstünlerin hukukudur. Saray'ın hukudur. Bu hukuk mutlaka hukukun üstünlüğüyle yer değiştirmek zorundadır.

Şengal’e ya da Mexmûr’a bomba atarak sorun çözülemez

Çok açık bir şekilde vurguladığımız bir konu daha var. Biz çok uzun zamandır, HDP olarak da bütün bileşenleri ve ittifakları olarak da bu ülkedeki Kürt sorununun çözümü doğrultusunda demokratik, barışçıl adımlar atılması, diyalog yoluyla, müzakere ile toplumsal barışın sağlanması konusunda çok hassasız ve bu konuda mücadelemizi yoğunlaştırıyoruz. Bu konuda bir toplumsal müzakerenin ve toplumsal uzlaşmanın ve Meclis'te çözüm yollarının bulunmasının elzem olduğunu düşünüyoruz. Hiçbir şey silahlarla çözülemez, şiddetle çözülemez; Şengal’e ya da Mexmûr’a bomba atarak çözülemez. Ya da söz hakkımız engellenerek, sesimizin kısılması yoluyla hiçbir şey çözülemez. Çözüm yolu konuşmaktır, diyalogdur, müzakere etmektir. Birbirimizle konuşarak bir toplumsal barışı ve toplumsal uzlaşmayı yaratma imkanına sahibiz. HDP bütün toplumsal ve siyasal muhalefete ve iktidara bu konudaki tutumunu defalarca açıkladı, bir kez daha açıklıyoruz. 

20 Haziran'da Ankara'da, çözüm odağının Meclis olduğunu bir kez daha vurgulayacağız

Bütün bu taleplerimizi, mücadelemizi bu yürüyüş boyunca dile getirdik, getireceğiz. Heyetlerimiz 20 Haziran'da Ankara’da bir araya gelecek. Ankara’da bu talepleri, görüşmeleri, bu mücadeleyi bir kez daha toplu bir şekilde hem bize hem bizler aracılığıyla Meclis'teki tüm partilere iletecek. Çözüm yerinin Ankara, çözüm odağının Meclis olduğunu bir kez daha vurgulayacağız ve görüşlerimizi, mücadelemizi bu doğrultuda sürdüreceğimizi açıklayacağız. 

Derdimiz toplumsal uzlaşmanın ve toplumsal barışın yolunun açılmasıdır

Şunu çok net olarak söyleyelim; HDP'yi, bütün bileşenlerini, bütün ittifaklarını ortadan kaldırarak, susturarak, baskı altına alarak, gözaltı ve tutuklama yaparak, cezaevine atarak susturamazsınız. Asla ama asla HDP arkasındaki 6 milyondan fazla seçmenle, onların aileleriyle birlikte 20 milyondan fazla insanla bu baskılara boyun eğmez, diz çökmez. Bunu defalarca söyledik ve kanıtladık da. Şimdi bizim derdimiz bu gerçeğin görülmesi, bilinmesi ve konuşarak toplumsal müzakerenin, toplumsal uzlaşmanın ve toplumsal barışın yolunun açılmasıdır. Biz bu konudaki mücadelemizi sürdüreceğiz.

Haklarımızı gasp ettirmeyeceğiz

Bu demokrasi yürüyüşümüz, üç etaplı planımızın birinci etabıdır. Birinci etap 20 Haziran’da Ankara'da tamamlanacak ardından mücadelenin diğer etaplarını kamuoyuna açıklayacağız ve görüşmelerimize ve mücadelemize devam edeceğiz. Tarihsel olarak denk geldiği için bir hatırlatma da yapmak istiyorum, çok uzun yıllar önce İstanbul'da başlayan ve Türkiye'nin her tarafına yayılan 15-16 Haziran İşçi Direnişini hatırlatmak istiyorum. İşçilerin sendikalaşma, mücadele etme ve örgütlenme haklarını engellemek için adımlar atmıştı o dönemin iktidarı. İşçiler bir hareket oluşturarak, büyük bir mücadeleyle o dönem bu haklarının gasp edilmesine izin vermedi. Aslında Türkiye'deki mücadele geleneğinin önemli bir yapı taşıdır 15-16 Haziran. Bizler de haklarımızı gasp ettirmeyeceğiz, her anlamda siyasal, sosyal, kültürel, ekonomik haklarımızı, kimlik haklarımızı gasp ettirmeyeceğiz.

16 Haziran 2020