Önder: Ana muhalefet partisi kendisinin başına geleceğini acı bir şekilde tecrübe etti

Ankara Milletvekilimiz Sırrı Süreyya Önder, Mecliste devam eden bütçe görüşmelerinde söz aldı ve şu ifadeleri kullandı: 

Sayın Başbakan, dün yaptığı bir belirlemede HDP'li belediyeler için dedi ki: "Onların durumu özel." Asrın liderinin seslenişiyle seslenmek istiyorum: Ne özeli, genel, genel. Ne özeli? Özel olan Ataşehir Belediyesi, bir tane. Siz bu memlekette 94 tane belediyeyi gasp edeceksiniz, ona da özel diyeceksiniz, sonra da milletten bir uyum, kardeşlik, kaynaşma bekleyeceksiniz.

Efendiler, bu memleketin coğrafi olarak üçte 1'inde seçim sonuçlarını iptal etmişsiniz -kibarlığı bir yana bırakalım, adlı adınca çağıralım- gasp etmişsiniz. Üstelik nasıl yapmışsınız bunu? 411 sayılı torba yasayla. 19 Ağustos’ta Meclisimiz görüşmüş. Bu "kayyum"u o zaman icat etmişsiniz, yüzyılın icadı. 

Güneş batıdan doğarsa belki…

Coğrafi olarak memleketin üçte 1'inde -3'ü büyükşehir, 10 vilayet, 72 tane ilçe, 12 tane belde- siz, halkın "Bu beni yerelde yönetebilir, yönetmeli ve bu yönetmeli" dediği iradeyi bir ay içerisinde tarumar edeceksiniz, sonra da buna "özel" diyeceksiniz. Ya "özel" ile "genel"in tanımını bilmiyoruz biz ya da Başbakan bundan bihaber. Hikâyenin kalbi burada atıyor. Sen benim irademi yok sayıyorsun, gasp ediyorsun, sonra da bana dönüp "Kıvançta ve tasada bir olalım" diyorsun." İmtiyazsız, sınıfsız kaynaşmış bir kitleyiz; bunları da ezberleyin, Kemalizm konkurunda bunlar hep size lazım olacak. Ondan sonra, bunu bekliyorsunuz. Vallahi, Güneş batıdan doğarsa belki.

Ana muhalefet partisi kendisinin başına geleceğini acı bir şekilde tecrübe etti 

Şimdi, bu memleketin bir hizalama aracı var. Kürt dedin mi, farklı inançlar dedin mi bu memlekette hizaya girmeyecek, sistemin içine koşar adım dâhil olmayacak pek az insan var. Bu ezber her seferinde çalışıyor, o kadar vahim ki yasama dokunulmazlıkları kaldırılırken de çalıştı. Ana muhalefet partisi bunun zincirleme, müteselsilen yarın öbür gün kendisinin de başına geleceğini bilemedi, acı bir şekilde tecrübe etti.

Akçeli işlerle ilgili tek bir itham yok

Belediyelere "terör" dediler, bütün bu belediyelere. Bu 94 belediyenin 27 kadın belediye eş başkanı da dâhil olmak üzere daha birçoğunun davasının bile açılmadığını biliyor musunuz? Davası açılmamış, ne ile suçlandığını bilmiyor. Terörle, şiddetle ya da son zamanlarda ortaya saçılan, para pul, akçeli işlerle ilgili bir tek dosya, bir tek itham ortaya konulmuş değil.

Bütün belediye eş başkanlarımızın şahsında, yoldaşımız, yol arkadaşımız, onurlu, güzel insan Sayın Gültan Kışanak'ı buradan selamlamak istiyorum. Tutuklanması için Meclis Darbe Komisyonuna ifade vermesini beklediler. Meclis Darbe Komisyonunda bilgisine başvurulan bir şahıs ve bu Parlamentonun emektar bir vekili olarak geldiğinde bir hadsiz vekil ona dedi ki Darbe Komisyonunda: "Cemaat seni ziyaret etmiş ve sana devletin ajanlarının listesini vermiş, HDP'nin içindeki ya da PKK'nin içindeki." Bunu söyleyen insanın çok değil iki hafta sonra Pensilvanya'da dest bağlamış bir şekilde fotoğrafı çıktı. "Sevgili kardeşim, verdilerse el bağlayanlara vermişlerdir" denildiğinde ağzını açıp bir şey demedi. Buradan gitti, uçağı Diyarbakır'a indi ve Gültan Kışanak gözaltına alındı. Onurumuzdur, diğer bütün belediye eş başkanlarımız gibi, hepsini buradan saygıyla selamlıyorum. 

CHP bir bedel ödedi ve farkına vardı 

Savaşla alınacak hiçbir yol yok. Savaşla hizalayabilirsiniz. Bundan sonra CHP'yi hizalayamayacaksınız. Niye? Bir bedel ödedi ve farkına vardı; "Bunlar öyle bu kadar söyledikleri gibi değil, dertleri -sözde- 'terör' falan değilmiş. Bunlar, muhalif olan, başkaldıran, aykırı giden, sistemin birazcık dışında durmayı tercih eden, bize, yaptıklarımıza ayna tutan herkese düşmanmış." Bunu deneyimlediler, öğrendiler. 

En kötü çatışmasızlık bir günlük bir savaştan iyidir

En kötü çatışmasızlık bir günlük bir savaştan iyidir, isterse asırlarca sürsün. Konuşmaktan zarar gelmiş bir toplum, bir halk gösteremezsiniz, zarar görmüş ama savaşın ortaya koyduğu toplumsal maliyet ortada. Bir çelişki var, yandığımız ve itiraz ettiğimiz bu. Müsebbibi sizsiniz, faturasını bütün ülke ödüyor ve belki de en az siz ödüyorsunuz.

Çalışma raporunu cereyandan çarpmasın diye kapının önüne koyarım 

Başkanlık Divanı üyesi olmam hasebiyle Meclis bütçesine dair de bir şeyler söylemem gerekiyor. 336 sayfa, amiyane tabirle zembil gibi, bir çalışma raporu bastırılmış. Arkadaşlar, "internet " denen bir şey var. Bize her seferinde gündemi böyle sayfalarca basıp dağıtmayın, mailimize atın. Belki farkında değilsiniz, inovasyon çağı diye süpürgecilere ödül vermeye benzemez bu, inovasyon böyle bir şeydir. Hepimiz internet okuryazarıyız. Yazıktır, bunlar için ağaç kesiliyor, kimse de açıp merak etmiyor. Soruyorum, buradaki 550 vekil arkadaşımıza: Hiçbiriniz bunu evinize götürüp kütüphanenize koyar mısınız? Ben götürsem hani kapı cereyandan çarpmasın diye kapının önüne koyarım. Niye? Edebî bir değeri yok, bilimsel bir değeri yok, arşivlik bir değeri yok. 336 sayfa, birinci sınıf kuşe hamur. 

Amerikan Genelkurmay Başkanının fotoğrafı var, bizim genel başkanlarımızın yok

Peki, içinde ne var? İçi çok önemli. İçinde 5 tane avize var, 5 tane avize fotoğrafı, Çekoslovak avizesi. 5 yerde var, bir tek yerde bu ülkenin üçüncü büyük partisinin eş genel başkanlarının fotoğrafı yok. 5 tane avize fotoğrafı var, bir tane Selahattin Demirtaş fotoğrafı yok. Bekaroğlu diyordu ya: "Cami yok içinde." Sadece cami değil, bakın neler yok. 81 ilin müftüsünün fotoğrafı var hem vallahi hem billahi ama bizden bir tane milletvekilinin fotoğrafı var, o da cezaevinde, İdris Baluken'in. Niye? Bu 15 Temmuzun yüzü suyu hürmetine. Diyanet Başkanının fotoğrafı var, Figen Yüksekdağ'ın yok. Yahu bugünlerde antiemperyalizm rüzgârına kaptırmışsınız kendinizi, Dunford'un, Amerikan Genelkurmay Başkanının bile fotoğrafı var, bizim genel başkanlarımızın fotoğrafı yok.

İsraf anlayışının kristalize olmuş hali 

Müteahhidin de fotoğrafı var. Onları da sivil toplummuş gibi itelemişler içine. Müteahhit ne zaman sivil toplum oldu? Herkes şahittir bir yanlış beyanda bulunuldu, "Oy birliğiyle Divanda kabul edildi bu GYODER." denildi; değildir. Reklam spotu gibi yaptı, kendi adını bastı. Mal varlığına el konulmuş FETÖ'den dolayı müteahhitler, bu GYODER'in içerisinde mevcutlar, yönetiminde, yürütmesinde varlar. "Milletin Meclisini millet yapar." demek, işte bu bütçeden yapılması demek. Yarın öbür gün Gayrimenkul Yatırım Ortaklığıyla ilgili bir yasaya burada "evet" derseniz, hepimiz şaibe altına girmez miyiz? 

Peki, bunun yerine ne var? Bunun yerine, Allah uzun ömür ve sağlıklı ömür versin, her sayfada Meclis Başkanımızın gül cemali var. Bu yiyin, için, tasadduk edin falan, hiç bunlardan haberdar değil misiniz kardeşim? Bunu gönderirdin bütün vekillerin mailine. Bu, küçük bir örnek ama büyük bir örnek aslında. Tüm bu israf anlayışının, tüm bu hovardalık, mirasyedilik, savrukluk anlayışının kristalize olmuş bir hâli.

Darbenin mağduru değil olsa olsa mahcubu olursunuz 

Faaliyet raporunda 15 Temmuz önemli bir yer tutuyor, tutmalı da. Hayatını kaybeden bütün yurttaşlarımızı büyük bir saygıyla, rahmetle yâd ediyorum. Yaralanan, bu uğurda sağlığını kaybeden bütün insanlara, bu devletin bütün imkânlarıyla eşit, adil bir şekilde, kaydıhayat şartıyla bakmaları gerektiğini ve bu konudaki duyarlılığı desteklediğimizi belirtiyorum. Ama el insaf! Darbenin mağduru onlar, darbenin mağduru siz değilsiniz ki. Siz bu darbenin olsa olsa ve kendinizi bilseniz mahcubu olursunuz, nereden mi olursunuz? Burada dinliyoruz sabahtan beri, Maliyede, yargıda, Milli Eğitimde, Diyanette, hepsinden vahimi, orduda kök salmış bu yapı ve bunlara dair bütün düzenlemeleri burada canhıraş bir şekilde, hulusikalp ile, büyük bir imanla savunmuşsanız, bu darbenin mağduru olamazsınız, mahcubu olursunuz. Bari, bu mahcubiyetle durun, millet de desin ki: Ya, tamam işte, olmuş bir şey, en azından idrak etmişler. Bu darbenin mağduru, başta, hayatını kaybedenler, sonra sağlığını kaybedenler, sonra da fırsatı ganimet bilerek aşından, işinden, eşinden ettiğiniz binlerce KHK mağdurudur. Size ne oldu? Tırnağınız taşa değdi mi? Yok. Değmesin de ama kalkıp da böyle bu darbenin mağduruymuş gibi de her seferinde ahkâm kesip bunu bir sopa gibi muhaliflerin üzerine sallamayın.

Bu paranın her kuruşu bize haramdır 

Bu Meclis eğer bu bütçeyi hak edecekse, cezaevinde ve her gün mahkeme kapılarında sadece kürsüde yaptığı konuşmalar için, kürsüde yaptığı konuşmayı dışarıda tekrarladığı için zindanlara attığınız, kılınızı da kıpırdatmadığınız vekiller için, onların yasama faaliyetine katılması için eğer bir inisiyatif almazsanız bu paranın her kuruşu bize haramdır. Ben kendi adıma bunu reddediyorum.

12 Aralık 2017