HDP'nin meclis grup toplantı salonunda gazetecilerle bir araya gelen HDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, çözüm sürecine ilişkin de gazetecilerin sorularını yanıtlayarak, değerlendirmelerde bulundu. PKK Lideri Abdullah Öcalan tarafından hazırlanan çözüm taslağına ilişkin basın mensuplarının sorularına karşılık Önder, "Sayın Öcalan tarafından hazırlanan taslak bu ülkede gelmiş geçmiş en önemli demokratik manifestodur. İçerisinde Kürtlükle sınırlı tek bir paragraf göremeyeceksiniz. Kriter olarak evrensel demokrasiyi ve insan haklarını alan demokrasi manifestosudur" değerlendirmesinde bulundu.

Önder konuşmasının devamında çözüm süreci ile ilgili değerlendirmede bulunarak, "Bundan birkaç ay önce bu düzenlemeyi yaparken söylediklerine bakın. Gerekçelerin hepsini gerekçemiz olarak kabul edebilirsiniz. Ne değişti peki? Sıkı yönetim şartlarına dönüyoruz. Yeni dönemin seçim argümanı olarak ellerinde her hangi bir şey yok. Baraj meselesini 'darbe' olarak algılayan fütursuzca bir yaklaşım içerisindeler" dedi. HDP olarak söz konusu argümanların oyuncağı olmayacaklarına vurgu yaptı. Önder, Davutoğlu'nun yaklaşımının da sağduyudan uzak bir yaklaşım olduğunu söyledi.

Basın mensuplarının, "Hükümetle mutabık kalmadığınız bir başlık var mı" şeklindeki sorularına Önder, "Hükümetle görüştük. Altını çizerek söylüyoruz. 'Tamamen mutabık kaldığımız bir metindir' şeklinde bir yaklaşım yok. 'Biz bu başlıklar altında müzakere edebiliriz' tarzında bir yaklaşım var" cevabını verdi.

Yargı paketine ilişkin olarak yöneltilen, "Hükümetle 'kamu düzeninden anladıklarımız farklı'" ifadeleriyle kastedilen ne sorusuna cevaben de Önder, hükümetin kamu düzeninden anladığının dar bir asayiş meselesi olduğuna vurdu yaparak, "Bunun yansımaları demokratik her türlü hakkın önüne bariyerler oluşturmak. 'Her kes evinde otursun, kimse demokratik tepki göstermesin, algı ve imaj konusundaki çabalarımızı bozucu davranışta bulunmasın' şeklindedir. Nüfusun yüzde 70'inin genç olduğu bir ülkede asayiş alanların daraltılması ile sağlanmaz, tersine demokratik zeminler açılarak sağlanır. Ama hükümetin anladığı 'eko sistemi talan edeyim, kadınlar katledilsin hidayet inayet içinde bu meseleyi götürmeye çalışayım. İnsanları güncel yaftalama ne ise onunla yaftalayayım' şeklindedir" değerlendirmesinde bulundu.

Evrensel demokrasi normlarından bir santim daha fazla bir şey talep etmediklerini ancak bir santim eksiğine de razı olmadıklarını vurgulayan Önder, sokakta eylem yapılmasının demokratik bir hak olduğunu ve bu haklarını da kullanacaklarını söyledi. Önder hiçbir şekilde şiddete çağrılarının olmadığını, olamayacağını da sözlerine ekledi.

Başbakan'ın HDP'nin Demirtaşla, Demirtaş'ın heyetle çeliştiği gibi ifadeler kullanıldığı yönündeki sorulara da Önder,"Aslında böyle değil ama başbakan böyle olmasını çok istiyor" şeklinde cevap verdi. Hükümet tarafında adım atma konusunda bir isteklilik, siyasi bir irade ve kararlılık göremediklerini belirten Önder, "Böyle olunca da neye sığınıyorlar; 'Kandil ayrı düşünüyor, Öcalan ayrı düşünüyor, Demirtaş boşa çıkarılıyor…' Bunlar zamana direnebilecek enstrümanlar değil. Bunları tükettiniz Davutoğlu. Bizim kararlılığımız var. Bu işi zamana yayıp argüman olarak kullanmanıza izin vermeyeceğiz" değerlendirmesinde bulundu.

Önder ayrıca, izleme kurulu, heyetin genişletilmesi, İmralı'ya yeni mahkumların gönderilmesi konularında bir anlaşmazlığın olmadığını söyledi.

Önder, "Çok önemli bir uyarıda bulunmak istiyorum. Demokrasi köprüye benzetirsek bizim köprümüz 40 yerinden darbe yemiş, halen ayakta durmaya çalışıyor. Bu köprüyü tahkim etmek ancak demokrasi ile mümkün. Hükümetin bu anlamda mahalle dedikodusu yaklaşımından çıkıp cesur, tutarlı hamleleri bir an önce hayata geçirmesi çağrısında bulunuyoruz" dedi.

Önder, "Nasıl bir af, genel af mı istiyorsunuz" sorusuna, biz affın siyasi tutsaklarla sınırlı tutulması talebindeyiz. İnsanlık suçu işlemiş kişilere af çıkması toplumu yaralar" dedi.

PKK Lideri Öcalan'ın hazırladığı taslakta değişim yapıp yapmadıklarına ilişkin soruya ise Önder, "Sayın Öcalan tarafından hazırlanan metinlerin virgülüne bile dokunmayız. Farklı yaklaşımlar ya da Kandil'in varsa ayrı bir başlık olarak beyan etmek istedikleri kendisine iletiriz ancak bizim Sayın Öcalan'ın hazırladığı metni saklama ya da virgülüne dahi dokunma gibi bir hakka sahip değiliz" dedi.

Önder son olarak hasta tutsaklar meselesine değindi. Önder, hasta tutsakların serbest bırakılması için herhangi bir düzenlemeye ihtiyaç olmadığını vurgulayarak, "Mevcut cari mevzuat tutsakların kanuni hakkını teslim etmeye mani değil. Bunları müzakere konusu etmek ahlaksızlıktır. Çünkü insani haktır ve yaşanan her türlü gecikmeden de hükümet sorumludur. Bunu müzakere başlığı ya da meselesi olarak ele almayı reddettik. Hükümetten yasal sorumluluğunu yerine getirmesini bekliyoruz. Bu konuda ciddiyete davet ediyoruz" değerlendirmesinde bulundu.

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın "güvenlik paketi" ile ilgili olarak kullandığı "Yasayı miting ve eylemlerle engelleyeceğiz. Bu yasayı çıkarırsan ters teper. Korkmaz, sokağa çıkarlar" ifadelerine karşılık Başbakan Davutoğlu'nun Demirtaş'ı hedef gösteren tehditvari bir üslupla sarf ettiği "Demirtaş'ı uyarıyorum; Sokaklara çağrıda bulunuyorsa dökülecek her kandan Demirtaş sorumludur" sözlerini de değerlendiren Önder, "Başbakan Davutoğlu bu kadar kesin hüküm veriyorsa; sorumlusu olarak HDP'yi ve başta sayın Demirtaş'ı görüyorsa, bu ceza hukukunu ilgilendiren bir şeydir. Bizim hakkımızda başta Yargıtay başsavcılığının suç duyurusunda bulunması gerekir. Bu öz eleştiri ile savuşturulacak bir şey değil" diyerek başlayan Önder, "Öbür türlü hem başbakanlık hem de yurttaşlık görevini ıskalamış olur" değerlendirmesinde bulundu.

Demirtaş'ın ve partilerinin insanları sokağa çağırmakla neyi kasttetiklerini defalarca dile getirdiklerini vurgulayan Önder, "Anayasal haklarımızı kullanmamız dışında hiçbir vurgu yapılmamıştır, söz konusu değil. Sayın Başbakan'ın kullandığı dile bakalım; 'akacak kandan Demirtaş sorumludur' diyor. Ne biliyorsunuz kan akacağını? Bir ülkede insanların demokratik haklarını kullanmaları niye kan akmaya sebep olsun yada davetiye çıkarsın. Bunun iler tutar yanı yok" değerlendirmesinde bulundu.

Yine Davutoğlu'nun kullandığı, "Parelel yapı ile PKK görüşüyor, buna ilişkin elimizde belgeler var" şeklindeki ifadeleri hatırlatan Önder, Davutoğlu'nun sözlerine karşılık olarak, "Buradan çağrı yapıyorum. Eğer bir suç örgütüyse ve siz bunu kanunla hukukla tescil etmişseniz yine size düşen hemen suç duyurusunda bulunmaktır. Siyasi ve ahlaki tutarlılık bunu zorunlu kılar. Başbakan kusura bakmasın, bizim hangi yayınla konuşup konuşmayacağımıza karar veremez kendisi akreditasyon mevkisi değildir" şeklinde cevap verdi. Önder konuşmasının devamında söz konusu tartışmaya ilişkin şunları kaydetti: "Döner insana sorarlar, söz konusu basın-yayın organlarıyla bu ülkede manşet manipülasyonları yaptınız. Şimdi siz konjoktürel menfaatleriniz üzerinden kimseye nizamet veremezsiniz."

09.12.2014